Çin yönetimi görünüşte şeffaf bir politikayla, Doğu Türkistan'da her şeyin yolunda olduğu izlenimi uyandırmayı hedefliyor. Diğer taraftan 23 milyon Müslümanın “Komünist Parti’ye sadık Çinliler” olmaları için her türlü yolu deniyor.
Reuters, söz konusu "meslekî eğitim merkezi"ni ziyaret etmesine izin verilen az sayıdaki yabancı basın kuruluşu arasında yer alıyor. Tahminlere göre bu merkezlerde yaklaşık bir milyon Uygur bulunuyor.
Çinli yetkililerin refakatinde yapılan mülakatlarda görüşlerine başvurulan Uygurlar "Burada gönüllü olarak bulunuyoruz. Amacımız radikal düşüncelerden tümüyle arınmak" şeklinde konuşuyor. Yabancı basının eğitim merkezlerini incelemelerine ve yapılan tüm görüşmelere Çin resmî makamlarının temsilcileri de eşlik etti.
Doğu Türkistan’da ziyaretçilere kapılar açık, ancak…
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) Hong Kong bürosundan Maya Wang, "Çin’in böyle bir ziyarete izin vermesi, uluslararası baskıların etkisinin hissedildiğini gösteriyor" değerlendirmesini yapıyor.
Yabancı basının ziyaretinden önce Çin yönetimi, aralarında Rusya, Endonezya, Hindistan, Tayland ve Kazakistan’dan yetkililerin bulunduğu bazı ülkeler için de Doğu Türkistan'a bir ziyaret programı düzenlemişti. Davet edilen ülkeler arasında hiçbir Batılı ülkenin bulunmaması dikkat çekmişti.
Nihayetinde Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan son açıklamada, Birleşmiş Milletler Temsilcileri ve tüm tarafların Doğu Türkistan Uygur Özerk Bölgesi’ni ziyaret edebileceği belirtildi. Ancak açıklamada, bunun bazı şartlara bağlı olduğu kaydedildi: Belirlenen seyahat koşullarına uymak, içişlerine karışmamak ve tarafsızlığı muhafaza etmek.
Beş yıllık İslam politikası planı
Çin yönetimi, bir yandan şeffaf bir politika uyguladığı izlenimini uyandırmaya çalışırken, diğer yandan da "İslam’ı Çinlileştirme" politikasına da devam ediyor. Çin Komünist Partisi’nin İngilizce yayın organı olan "Global Times" tarafından aktarılan bilgiye göre, Ocak ayı başında sekiz vilayetten Müslüman temsilcilerin katıldığı Pekin’deki bir toplantıda, önümüzdeki beş yıl boyunca izlenecek İslam politikasının ana hatları belirlendi.
Söz konusu toplantıda, 2019 yılının kritik bir öneme sahip olduğu vurgulandı. Komünist Parti adına yapılan bir konuşmada, "Müslümanların siyasi tutumlarını iyileştirmeleri ve parti yönetimine güvenmeleri gerektiğine" vurgu yapıldı.
Konferanstan birkaç gün önce Pekin yönetimi, sert yüzünü bir kez daha gösterdi. Bu çerçevede Yunnan bölgesinde "yasa dışı" olduğu iddia edilen üç cami kapatıldı. Düzenlenen polis operasyonlarında, gerek Uygur Müslümanları gerekse "Çinlileştirilen" Hui halk grubu, camilerden şiddet zoruyla uzaklaştırıldı. Söz konusu camilerin resmî kayıt altına alınması için son on yılda yapılan tüm başvuruların Çin makamlarınca reddedildiği haber veriliyor.
"Arap etkisiyle mücadele"
Çin'in güneybatısında yer alan ve Myanmar ile Laos'a komşu olan Yunnan, devlet baskısına bugüne kadar fazla maruz kalmamıştı. Hui halkının yoğun olduğu diğer vilayetler olan Ninşia ve Gansu'da ise camilerin yanı sıra Arapça eğitim veren okullar da kapatıldı.
ABD'deki Oklahoma Üniversitesi'nde görev yapan Çin azınlık politikaları uzmanı David Soup, gerek son dönemdeki polis baskınlarının, gerekse alınan diğer önlemlerin, Pekin'in politikalarının net çizgisini ortaya koyduğuna işaret etti.
Baskınların sadece "yasa dışı” olarak nitelendirilen camileri kapsamadığını hatırlatan Soup, tüm "yabancı yapı unsurlarına" karşı yapıldığını hatırlatıyor. Soup'a göre özellikle Arap mimarisi tarzındaki cami ve diğer yapıların şehir silüetinden tümüyle kaybolması hedefleniyor.
Çin azınlık politikaları uzmanı David Soup, "Doğu Türkistan modelinin" ülkenin diğer Müslüman bölgelerinde de uygulanmasının kuvvetle muhtemel olduğu görüşünde.
Deutsche Welle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.