ABD'nin, NATO'nun nükleer paylaşım programı kapsamında Avrupa'daki 5 ülkede toplam 150 nükleer başlık konuşlandırmış olduğunu hatırlatan Economist, bunların çoğunun tahminen 60-70 başlık ile Türkiye ve İtalya'da kalanların da Belçika, Almanya ve Hollanda'da konuşlandığını aktardı.
Nükleer silahlarla ilgili kaygıların en çok Türkiye odaklı olduğunu kaydeden Economist'teki yazıda bunun perde arkası şöyle anlatıldı:
"Amerikalı yetkilileri en çok kaygılandıran, Türkiye'nin güneyinde, Suriye sınırına kara yoluyla birkaç saat mesafedeki İncirlik Hava Üssündekiler. 1960 darbesi ve 1975'de iki ülke arasında yaşanan diplomatik çatışmada Amerikalılar bombaları çekmeyi düşünmüşlerdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı 2016'da yapılan başarısız darbe girişimi sırasında, isyancıların elindeki F-16 savaş uçaklarına yakıt ikmali yaparak İstanbul ve Ankara'yı tehdit etmelerine olanak veren tankerler İncirlik'ten kalkmıştı. Erdoğan rejiminin buna yanıtı üssün elektriğini kesmek ve komutanını gözaltına almak oldu.
"Bu Washington'da silahlarının güvenliği ve Türkiye ile ilişkiler gerginleştiğinde bu silahların rehin alınması riski konusunda alarm zillerinin çalmasına yol açtı. İncirlik Üssü'ne üst düzey yetkililer yollandıysa da bombaların çekilmesine gerek olmadığı sonucuna varıldı. Nükleer savaş başlıkları sadece bir kod kullanılarak aktif hale getirilebiliyor ve saklandıkları kasalar elektrik kesintisi durumunda kendiliğinden kilitleniyordu. Bu da Amerikan güçlerine, gerektiğinde üsse askeri güç kullanarak ulaşmak için zaman sağlıyordu. Ne var ki son yıllarda Amerika yine de bombaları üsten gizlice kaçırıp yerine kuru sıkı başlıklar takmayı düşündü."
BAŞLIKLAR ÇEKİLİRSE 'TÜRKİYE KENDİ NÜKLEER PROGRAMINI BAŞLATIR' KORKUSU
Economist'teki yazıda, Yunanistan ve Almanya'nın Ramstein Hava Üssü'ndeki nükleer başlıkların 2005 yılında çekildiği hatırlatıldı ve İncirlik Üssü'ndeki başlıkların da çekilmesinin de avantajları olabileceğini kaydedildi. Ancak dergiye göre bu beceriksizce yapılırsa diplomatik kriz daha da derinleşebilir, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin kendi nükleer programını başlatma yoluna gitmesine yol açabilir.
Dergi, "Nükleer başlıkların paylaşım konusundaki itirazlar özellikle Almanya'da epeydir güçlü" diyor ve ekliyor:
"Başbakan Angela Merkel her ne kadar uygulamayı savunduysa da koalisyon ortakları 10 yıldır bu başlıkların geri çekilmesi konusunda baskı yapıyor."
Economist, "Madem bombalar politik olarak bu kadar sıkıntılı ve hassas, o zaman neden Avrupa'ya konuşlandırıldılar?" diye de soruyor.
Dergiye göre bunun pratikteki karşılığı örneğin Rusya'nın Estonya gibi küçük bir müttefik ülkeye saldırıp, Batı'nın karşı saldırısına engel olmak için sınırlı bir nükleer vuruş yapması gibi bir durumda ortaya çıkabilir. Müttefikler bu durumda uzun menzilli stratejik nükleer füzeler yerine, Rusların saldırısıyla orantılı küçük nükleer başlıklarla karşılık verebilir.
Yazıdan diğer bazı satırlar şöyle:
"Nükleer paylaşım programının asıl anlamı askeri ve pratik değil siyasi düzeyde anlaşılabilir. Program esasen ABD ile Avrupa arasında bir sembolik bağ oluşturma amacıyla başlatıldı. Müttefikler Amerikan nükleer silahlarının sağladığı güvenlikten yararlanacak, silahların kullanımı konusunda daha çok söz sahibi olacak ama diğer yandan bunun ahlaki sorumluluğunu ve misilleme riskini de paylaşacaklardı.
"Buna karşılık bu ilişkinin bir faturası var. Amerikan taktik nükleer silahlarının 2017 ile 2046 arasındaki maliyeti yılda 1 milyar dolar.
"Eğer Türkiye'nin müttefiklerle ilişkileri kötüleşmeye devam ederse, Avrupalılar megatonlarca nükleer silahın İncirlik'te bulunmasından huzurdan ziyade tedirginlik duyabilir."
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.