Acısı 30 yıldır dinmiyen Çin zulmü: Barın Katliamı

Çin’in 5 Nisan 1990 tarihinde Doğu Türkistan’ın Barın kasabasında gerçekleştirdiği katliam hafızalardaki yerini ve yüreklerdeki acısını hissettirmeye devam ediyor.
Bundan 30 yıl önce, Çin ordusu 5 Nisan 1990’da ramazan ayında, Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı Aktu ilçesi Barın kasabasında büyük bir soykırım gerçekleştirdi. Barın halkı, Çin’in bölge halkının bekasına yönelik büyük tehdit oluşturan aile planlaması adı altında başlatılan doğum yasağı siyasetinin kaldırılması ve Çinlilerin Doğu Türkistan’a gayri meşru göçü ile iskanının durdurulması gibi birtakım haklı taleplerini dile getirmişti.
Bu taleplerin Çinliler tarafından reddedilmesi üzerine halk buna tepki göstererek sokaklara dökülmüştü.

HAKLI TALEPLERİ BASKIYLA SUSTURDULAR

Kalabalığın artmasıyla korku ve telaşa kapılan işgalci Çin yönetimi, masum insanlara karşı ateş açarak karşılık verince Barın halkı da binlerce ağır silaha sahip Çin ordusuna karşı direnişe geçti.
Çin’in başlattığı tek taraflı ve orantısız bu savaş, bölge halkından birçok gencin katılmasıyla milli bir direnişe dönüştü. Durumun gittikçe aleyhine geliştiğini gören Çin yönetimi bölgeye 22 bin 750 silahlı asker, tanklı birlik, helikopter ve uçaklar sevk ederek bölgeyi abluka altına aldı. Yaklaşık 20 bin nüfusu olan Barın kasabasına doğru büyük bir taarruz başlatan Çin güçleri korkunç bir katliam ve yıkıma imza attı.

UYGUR HAREKETİNDEN ÇAĞRI

Uygur Hareketi, işgalci Çin’in bugün hala sürdürmekte olduğu işgalci, asimile ve zulüm siyasetine tepki olarak dünyaya bir çağrı yaptı. Çağrı metninde şu ifadelere yer verildi:
“Barın ayaklanması önderlerinden Zeydin Yusuf, İshak Hoşur, Muhammad Turdi, Muhammad Tursun başta olmak üzere binlerce Barın gençleri, masum kadın ve çocuklar acımasızca şehit edildi. Çin bu büyük soykırım cinayeti sonrası güvenlik bahanesiyle Doğu Türkistan’ın Kaşgar, Artuş, Aksu ve Hoten illerini abluka altına aldı ve 10 binden fazla Uygur genci isyanla ilişkilendirilip tutuklanarak idam ve ömür boyu hapis cezalarına çarptırıldı. Bugün hala kamplarda 3 milyondan fazla insan bu çilenin, işkencelerin ne zaman biteceğini bilmeden tecrit yaşamakta.
Uygur, Kazak başta olmak üzere bütün Türk milletler, bilim insanları, sanatçılar, sporcular, din adamları, doktorlar, profesörler ve her sahadan insanlar kamplarda türlü zulüm ve işlemlere maruz kalmakta. Evin erkekleri kamplarda olan ailere Çinli erkekler yerleştirmekte iffet ve namuslar çiğnenmekte zorla korkutarak Çinlilerle evlendirilmekte. Tüm dünyanın bildiği gibi Çin virüsünün (Covid-19) tüm dünyaya tehdit oluşturduğu şu günlerde kamp içindeki ve dışındaki gençler Çin’in iç bölgelerindeki Çinlilerin virüsten dolayı çalışmak istemediği fabrikalara zorla ve mecbur bırakılarak köle işçi gibi götürülmekte.

Son gelen bilgilere Urumçi bölgesinde bulunan 5 toplama kampının 2 tanesinde Covid-19 virüsü görüldüğü bilgileri gelmekte. Tüm kamptaki 3 milyondan fazla insandan kaygı duymaktayız. Acilen BM, İslam İşbirliği Teşkilatını, AB ve Türkiye başta olmak üzere tüm dünya devletlerini, insanlığını kaybetmemiş tüm insanları Doğu Türkistan’da yaşayan insanların acılarının son bulması için harekete geçmeye çağırıyoruz. Barın Katliamında hayatını kaybeden şehitlerimiz başta olmak üzere insanlık onurunu korumak için hayatını kaybeden tüm insanlara Allah’tan rahmet diliyor bu vesileyle Çin’in 1949 yılından beri uygulamakta olduğu insanlık dışı uygulamalarını kınyoruz.
Tüm vicdanlı insanlara sesleniyoruz; ‘Lütfen Doğu Türkistan zulmünü bitirmek için bir şeyler ya

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.