İstanbul'un fethinin simgesi olan Ayasofya Camii'nde 87 yıl sonra ilk Ramazan Bayramı namazı kılındı. 24 Temmuz 2020 tarihinde yeniden ibadete açılan Ayasofya Camii'nde ilk Ramazan Bayramı namazını kılmak isteyen vatandaşlar camiye akın etti
87 yıl sonra vatandaşlar Ayasofya Camii'nde Ramazan Bayramı kılmak için akın etti. Caminin içi ve çevresi tamamen doldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop ile Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da binlerce vatandaşla birlikte Ramazan Bayramı namazını Ayasofya Camii'nde kıldı.
RAMAZAN BAYRAMI HUTBESİ
Muhterem Müslümanlar!
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da salgın hastalığın gölgesinde buruk bir bayram sevinci yaşıyoruz. Ancak bu bayram sabahında ulu mabetlerin altında buluştuk elhamdülillah. Rabbimizden dileğimiz odur ki tedbirlere riayet ederek geçireceğimiz bu bayram, coşkulu bayramlarımızın müjdecisi olsun. O'nun nusret ve inayet kapılarının ardına kadar açılmasına vesile olsun. "Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık vardır."[1] ayet-i kerimesi, Müslümanlar ve tüm insanlık için tecelli etsin.
AZİZ MÜMİNLER!
Bayramlar, yıkılan gönülleri tamir etme, ülfet, ünsiyet ve muhabbet köprüleri kurma günleridir. Öyleyse, hastalığın yayılmasına sebep olmamak ve kul hakkına girmemek için bu bayram da ziyaretlerimizi erteleyelim. Ancak iletişim imkânlarımızı kullanarak ana babamızla, dost, akraba ve komşularımızla bayramlaşıp hallerini ve hatırlarını soralım. Bir arada olamasak da manen yanlarında olduğumuzu hissettirelim. Bayram günlerini küskünlükleri ve dargınlıkları sonlandırmak için fırsat bilelim. Ramazan-ı şerifte kazandığımız güzel alışkanlıklarımızı kaybetmemeye özen gösterelim.
KIYMETLİ MÜSLÜMANLAR!
0x0-87-yil-sonra-ayasofya-camiinde-ramazan-bayrami-coskusu-1620878320825
Bu bayram, mahzunuz; çünkü ismiyle mukaddes, çevresiyle mübarek kılınmış Kudüs yaralıdır. Mescid-i Aksâ'ya ve Filistinli kardeşlerimize karşı azgın ve zorba bir topluluğun barbarca saldırılarına şahit oluyoruz. Bu bayram hüzünlüyüz; zira hukuku, ahlakı, kutsal değerleri hiçe sayan işgalciler, Kudüs'ün kutsiyetini ve insanlık için değerini ihlal etmektedir.
Çocuk, yaşlı, kadın demeden masum canları şehit etmekte, Müslümanların Kudüs'e giriş ve çıkışlarını, Mescid-i Aksâ'da ibadet etme hürriyetlerini engellemektedir. Hâlbuki Rabbimizin buyruğu son derece açıktır: "Allah'ın mescitlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada zillet, ahirette ise büyük azap vardır."
DEĞERLİ MÜMİNLER!
ayasofya-camiinde-bayram
İnsanlığın en köklü mirasına şahitlik eden Kudüs, bir İslam yurdudur. İslam'ın ilk kıblesi olan Mescid-i Aksâ, Müslümanlara aittir. Kudüs meselesi, sadece Filistinlilerin değil bütün Müslümanların ortak meselesidir. Dün olduğu gibi bugün de desteğimiz ve duamız, Filistinli kardeşlerimizin yanındadır.
Yüce Rabbim, bu bayram sabahının hürmetine bütün mazlumlara, evlerinden ve yurtlarından çıkarılmış mağdurlara kurtuluş nasip eylesin. Ümmet bilincimizi ve iman kardeşliğimizi pekiştirmeyi bizlere lütfeylesin. Kudüs, Mescid-i Aksâ ve işgal altındaki bütün İslam beldelerinin özgürce kutlayacağı gerçek bayramlara bizleri kavuştursun. Bayramımız mübarek olsun.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum: "Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir beden gibidir."
ERBAŞ HUTBEYE KILIÇLA ÇIKTI
ayasofya-bayram namazı-erbaş-kılıç
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 87 yıl sonra kılınan Ramazan Bayramı hutbesine 'kılıç'la çıktı.
KILIÇ GELENEĞİ
Türk tarihinde kılıç kuşanmanın ayrı bir önemi vardır. Merasimler düzenlenir, o an bir bakıma ölümsüzleştirilir. Tarihteki Türk devletlerinde ve Osmanlı İmparatorluğunda bu anın anlamı daha da bir özeldir. Padişahların kılıç kuşanma merasimleri, onların yönetimi devraldıkları, hükümdarlıklarını ilan ettikleri anlamına geliyor.
CUMA GÜNLERİ VE BAYRAM NAMAZLARINDA HUTBEYE KILIÇLA ÇIKILIYOR
Osmanlı imparatorluğunda devlette hükümranlığın alameti olarak görülen kılıç kuşanma merasimlerinin yapıldığı mekanlar zaman zaman camiler olmuştur. O camilerden biri de, Osmanlı'ya başkentlik yapmış olan Edirne'deki Eski Camii'dir. Kılıç geleneği, kuşanma anlamında olmasa da asırlardır sembolik olarak yaşatılıyor bu camide. Cuma günleri ve bayram namazlarında hutbeye kılıçla çıkılıyor.
DOSTA GÜVEN VERME AMACINI TAŞIYOR
Eski Camide hutbede kılıç taşımanın tabi ki taşıdığı bir mesaj var. Hatta o mesajda kılıcı hangi elle tutacağının dahi özel anlamı söz konusu. Sağ ele alınan Kılıç, "kullanma" niyetini ortaya koyuyor ve düşmanı korkutmayı amaçlıyor. Hutbelerde kılıç sol ele alınıyor. Bu da, dosta güven verme amacını taşıyor.
Emir Sultan Çelebi tarafından 1403 yılında yapımına başlanan eski cami, Çelebi Sultan Mehmet zamanında, 1414 yılında tamamlandı. 1749 yılında yangından, 1752 yılında da Edirne depreminden zarar gören ve 1. Mahmut döneminde tamirat gören cami, Mimar Sinan tarafından yapılan Türk-İslam sanatının en önemli eserlerinden Selimiye Camisi'nin karşısında yer alıyor.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İsrail'in, mukaddes belde Kudüs'ü ve Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'yı işgal girişimi tüm müminleri büyük bir hüzne ve acıya gark ettiğini belirtti.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, rahmet, bereket ve arınma mevsimi ramazan ayının ardından güzel bir bayrama kavuştuklarını bildirdi.
Ramazan Bayramı'na ulaştıran Allah'a hamdeden Erbaş, "Bayramlar, aynı inanç, aynı tarih ve aynı medeniyet mensuplarının müşterek sevinç ve coşku günleridir. Bayramlar, bizi biz yapan, yüreklerimizi bütünleştiren, kardeşliğimizi pekiştiren müstesna zamanlardır. Rabb'imizin 'Müminler, ancak kardeştir' ilahi fermanıyla bildirdiği İslam kardeşliğinin yeryüzünün her yerinde derinden hissedildiği muazzam bir vahdet sahnesidir." ifadelerini kullandı.
"Filistin ve Mescid-i Aksa tamamen özgür oluncaya kadar her bayram hüzünle geçecektir"
Acı, hüzün ve gözyaşının kuşattığı dünyada bayramların biraz mahzun geçtiğine dikkati çeken Erbaş, şöyle devam etti:
"Doğu Türkistan'dan Yemen'e, Arakan'dan Suriye'ye İslam coğrafyasının mazlum beldelerinden yükselen feryatlar kalbimizi derinden yaralamaktadır. Bilhassa terör devleti İsrail'in, mukaddes belde Kudüs'ü ve ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'yı işgal girişimi tüm müminleri büyük bir hüzne ve acıya gark etmektedir. Zira barbarca bir tavırla mescitte ibadet eden Müslümanlara saldırılmakta, mescidin harimi ismeti ihlal edilmekte ve Peygamberlerin hatırasına hayasızca müdahale edilmektedir. Dinlerin, dillerin, kültürlerin, medeniyetlerin sembol şehri talan edilmektedir. Masum Filistinli kardeşlerimiz zorla evlerinden çıkarılmakta, katliamlara maruz kalmaktadır. Dolayısıyla Filistin ve Mescid-i Aksa tamamen özgür oluncaya kadar her bayram hüzünle geçecektir."
Hz. Muhammed'in hadisi şeriflerinde Müslümanları bir bedenin organlarına benzettiğini hatırlatan Erbaş, "Nitekim Kudüs'te işgal ve zulmü engellemenin, İslam coğrafyasında huzur ve güvenliği temin etmenin ve daha güzel bayramlar yaşamanın yegane yolu, Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket etmesidir. Dolayısıyla bu bayramı vesile kılarak elimizle, dilimizle, kalbimizle ve tüm imkanlarımızla birlik, beraberlik ve kardeşlik bağlarımızı en güçlü hale getirmek için gayret edelim." değerlendirmesinde bulundu.
"Bayramda birbirimize olan muhabbetimizi yeniden tesis edelim"
Kovid-19 salgını nedeniyle bayram günlerinde bir araya gelmemenin burukluğunu yaşadıklarını aktaran Erbaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sevgi, saygı ve kardeşlik duygularını ihya etmenin kendimize, ailemize, yakınlarımıza ve çevremize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmenin elbette birçok yolu vardır. Bu bereketli vakitleri ailemizle, eşimiz ve çocuklarımızla birlikte unutulmaz hatıralara dönüştürmek bizim elimizdedir. Bunun için evimizi tam bir bayram yeri yapalım. Yüzümüzde tebessüm, dilimizde tatlı söz ve kalbimizde muhabbet karar kılsın. Bayramı kırgınlıklarımızı gidermeye vesile kılarak birbirimize olan sadakatimizi ve muhabbetimizi yeniden tesis edelim. Anne ve babamızın rızasını kazanmak ve onların dualarını almak için bu müstesna vakitleri birer fırsat olarak görelim."
Dünyanın neresinde olursa olsun mahzun yetimlerin, mahcup yoksulların, yaralı gönüllerin ve bitap düşmüş yüreklerin umudu olan bir millet olduklarını vurgulayan Erbaş, "Aziz milletimizin, yurt dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımız ile tüm İslam aleminin Ramazan Bayramı'nı en kalbi duygularımla tebrik ediyorum. Ramazan Bayramı'nı başta Kudüs ve Mescid-i Aksa olmak üzere, mazlumların, mahzunların ve tüm insanlığın huzuruna vesile kılmasını ve bizleri sağlık, afiyet ve güven içerisinde nice bayramlara eriştirmesini Yüce Allah'tan niyaz ediyorum." ifadelerini kullandı.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.