Bu Kemalistlerde akıl var mı?


 Kemalist Sözcü’nün ekibinde, bir tane akıllı adam var mı acaba?


Birkaç tane değil, bir tane..


Manşet atıyorlar, “Yangınlarda bakan ne dediyse tam tersi oldu” diyorlar.


Bakıyorsunuz, “Bakan ne demiş, tersi ne imiş?” diye..


Mesela, Bakan demiş ki: “Yangınları İHA’larla yakalıyoruz!”


Demiş mi, demiş..


Peki sonra tam tersi olarak ne olmuş?


Yine Sözcü bildiriyor, Bakan’ın ağzından şu sözler çıkmış:


“776 kuleden gözetliyoruz!”


Afedersiniz, üniversiteye giriş imtihanı değil, liseye geçiş imtihanı da değil..


Lisede bu yıllarda kaldı mı bilmiyorum, mantık dersinin alelade bir sınavından geçebilir mi, bu iki cümlenin birbirinin zıttı olduğunu söyleyen kişi?


Birbirinin zıddı olan ne var ki, bu iki cümlede?


Birisinde, eski yıllara göre, neler yaptıklarını, hangi alanlara ağırlık vermeye çalıştıklarını belirtirken, “Yangınları İHA’larla yakalıyoruz” demiş..


Ama..


Yangınları “İHA’larla yakalamak”, yangınları ayrıca yangın kulelerinden izlemeyi de tümü ile bırakmayı gerektirmediğinden, o uygulamayı da sürdürmüşler..


Bunun neresinde, birbirinin tersi uygulama var ki?


Bakan şunu söyler, o zaman bu Kemalistlere hak veririm:


“Artık yangın kulelerinden gözetlemeyi bıraktık. Yangın kulelerini boşalttık. Sadece İHA’larla gözetleme yapıyoruz.”


Bu denildikten sonra, yangın kulelerinden de yangınların takip edildiği bilgisi gelirse..


İşte o zaman.


“Bakanın dediğinin tam tersi çıktı” diyebiliriz..


Adamlar öyle küçük bir haber falan değil.. Birinci sayfalarının manşetine yerleştirdikleri bir haberle, “Ne dediyse, tersi çıktı” diyorlar..


Ama denilenin tersi çıktığına dair, somut bir aktarım yapamıyorlar..


İkinci maddeleri de şu.. Yine Bakan’ın ağzından veriyorlar: 


“Etkili hava gücü filosuna sahibiz!” 


Bakan’ın açıklaması bu yönde imiş..


Peki ne çıkmış?


Onu da veriyor, Sözcü’nün akılsız ekibi, birinci sayfasından:


“Yangınlara 3 kiralık uçakla yakalandık.”


Tekrar sorayım, bu ifadelerde birbirinin tam tersi bir olgunun varlığı itiraf edilmiş oluyor mu?


“Etkili hava gücü filosu var” diyorsanız..


Bunun anlamı, “havadan müdahale için gerekli ekipmanımız var” demektir.


Bunun içinde, uçak da olur, helikopter de olur..


Ne yani, sadece uçaklar mı, “hava gücü filosu” sayılıyor?


Helikopterlerle, “hava gücü filosu” kuramaz mısınız?


Bakan’ın da, ilk günden beri sürekli tekrarladığı konu, zaten bu değil mi?


Uçakların esnek hareket imkanları olmadığı, dolayısı ile hem hareket kabiliyetleri hem de daha fazla su taşımaları sebebi ile, yangın söndürmede uçaktan ziyade helikopterlerden yararlandıklarını, Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, ilk günden bu yana, sürekli tekrarlamıyor mu?


Tekrarlıyor da..


Anlayacak kapasite, bunlarda nerde?


Bakanın dediğinin tam tersinin çıktığına dair üçüncü tespitlerini de şöyle formüle etmişler..


Bakan şöyle demiş:


“Milas’ta yangın uyumaya başladı.”


Bunu söyledikten sonra..


Alevler gece boyunca tüm ormanı sarmış!


Yani, kahin mi olmak gerekiyor, bir ters rüzgarın esmesi ile birlikte, uyuyan yangının tekrar canlanabileceğini bilmek için?


Orman Bakanı’mız şunu mu yapmış:


“Yangın uyumaya başladı. Arkadaşlar, hepiniz evlerinize gidebilirsiniz. Artık bu yangını sönmüş sayın. Çalışmaları bitirin.”


Böyle bir cümle kurulursa..


Sonrasında da geceleyin yangın ormanı etkisi altına alırsa..


Söylenilen ile yaşanılan birbirinin tersi olur..


Ama size birisi sorarsa, o an için yangının son durumunun ne olduğunu öğrenmek isterse..


Siz o anki son durumu ifade ettiniz diye..


Sonrasında kesinlikle yangının artmayacağını da söylemiş mi olursunuz?


Eğer öyle sayacaksanız, Bakan’ın “Herkes evine gitsin. Yangın bitmiştir” demesi gerekmez miydi?


Dördüncü başlıklarında hepten komik bir konuyu gündeme getiriyorlar..


Tam da mankafa ulusalcılara yakışacak cinsten..


Önce, “THK uçakları ‘miadını doldurmuş’ dedi!” 


Hemen ardından da..


“Dışarıdan gelenler, THK’nın aynısıydı” diyorlar..


Yani bunları okullardan mezun eden öğretmenleri bulup, sopa ile kovalamak gerekir..


Bir uçak ile, bir başka uçağın aynı model olması, ikisinin de aynı kapasitede, aynı çalışma yeteneğinde olmasını mı gerektirir?


Uç bir örnek vereyim..


Düşen bir uçakla, artık kullanılamaz hale gelen bir uçakla; yanı yıl üretilen, aynı marka bir uçağı karşılaştırıp, “Bu uçuyor, diğeri niye uçamıyor” denilebilir mi?


Aynı model diye, hepsinin aynı çalışma kapasitesine mutlaka sahip mi olması gerekiyor?


Yani bu arkadaşlar, hiçbir şey bilmiyorlarsa, ikinci el araç satışlarından bir fikir yürütmeleri gerekirdi..


İlanlarda ne denir: “Bayandan ikinci el araç.”


Veya..


“Doktordan acilen satılık araç.”


Aracın önceki sahibinin bayan olması, veya doktor olması, niye ilanda bir önemli özellik olarak belirtilir?


“Bu aracın şu model, şu imalat yılına ait olduğu sizi aldatmasın. Aslında bu aracı, bir bayan kullandı. Kilometresi azdır. Hırpalamadan kullandı. Veya bu aracı bir doktor kullandı. Bir şehir eşkıyası; vites nedir, frene ne zaman basılır, gaza ne zaman basılır bilmeyen birisi değil” mesajı vermek için bu tür özellikler belirtilir..


Yoksa..


Yeryüzündeki tüm 2010 model araçlar mutlaka faal değildir..


Veya.. 


Bir araç 1980 model diye, mutlaka hurdaya çıkmış değildir..


Bakan, fiilen pilotluk da yapan bir uzman olarak, THK uçaklarını bire bir bildiği için “Miadını doldurmuş” diyor..


Bunun ardından, yurtdışında, x ülkesinden gelen bir benzeri uçak ile, THK uçağını aynı model diye kıyaslamak da neyin nesi oluyor?


Kemalist Sözcü’nün manşetindeki, ipe sapa gelmez, birbirini aslında nakzetmeyen sözler ile, vakıaların karşılaştırılması devam ediyor..


Ama siz, bunların mantıksızlarını, bu dört başlıktan anlamış olmalısınız..


Siz anladınız, siz tanıdınız bunları..


Bakalım, Sözcü’nün okurları ne zaman, bunları tanıyacak..


Bunların muhakeme güçlerinin, ilkokul çocuğundakinden bile az olduğunu, bakalım ne zaman görecekler..



YENİAKİT-Ali İhsan Karahasanoğlu

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.