Daha iki hafta önce..
İmam hatiplere laf saydırmıştı.
Kibarca, “Âmâ ile yatan şaşı kalkar” benzetmesinde bulunup, CHP ile açıklanmayan ittifakın sonucunda, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun imam hatipleri eleştirdiğini söylemiştim.
Eleştirimiz yerine ulaşmamış ki, Temel Bey hedef büyütmüş..
CHP’nin Halk TV’sine çıkıp..
Kim ekrana çıkartmış ise..
Onun borusunu öttürürcesine..
28 Şubat darbecilerinin cezaevine konulmasından rahatsızlığını ifade etmiş.
Temel Bey’in ne dediğini aktarmadan önce, merak ettim, “Milli Gazete bu haberi vermiş mi” diye..
Milli Gazete, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun Halk TV’ye çıktığını da gizlemiş, Halk TV’de 28 Şubat’çı darbecilerin cezaevine girmesinden rencide olduğunu belirten açıklamasını da gizlemiş.
Oysa yakın tarihte, onlarca yazıda, onlarca haberde, AK Parti’nin 28 Şubat’çılarla el ele olduğu eleştirileri Milli Gazete’de yapılmıştı.
Ben bir tanesini vereyim..
Gerisini sizler arama motorlarından bakıp bulun.
Tarih, 2 Mart 2021..
Başlık şu:
“28 Şubat, Cumhur İttifakı’yla devam ediyor.”
Cumhur İttifakı’na..
Haydi Cumhur İttifakı’nın avukatlığına da biz soyunarak başka bir yanlış yapmayalım..
Ama AK Parti’ye..
Haydi AK Parti’yi de bir kenara bırakın, çünkü içlerinde bazı akepelilerin varlığını biz de zaman zaman dile getiriyoruz..
Ama Tayyip Erdoğan’a, 28 Şubat’çılarla işbirliği yapıyormuş gibi suçlama yöneltiyorsunuz..
Sonra da..
Gazetenin ölümüne savunduğu partinin genel başkanı, 28 Şubat’çı generallere sahip çıktığında, onun haberini bile yapmıyorsunuz..
Gerçekten çok ilginç değil mi?
AK Parti’yi, 28 Şubat’çılarla işbirliği yapmakla suçluyorsunuz..
28 Şubat’çıların koydukları yasakları bitiren, engellemeleri yürürlükten kaldıran Tayyip Erdoğan’ı, 28 Şubat işbirliği ile mahkum etmeye kalkıyorsunuz..
Oysa Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde 28 Şubat’ın fiilen (geç de olsa) bitirildiğini herkes kabul ediyor.
Daha önemlisi.,
28 Şubat’çı generaller, mahkum ediliyor..
Muvazaalı bir mahkumiyet olmadığı, darbeci(eski general, yeni er)lerin cezaevine girmesi ile kesinlik kazanıyor..
Hatta 28 Şubat’çılar, kendilerinin cezaevine konulması sebebi ile AK Parti’ye, Tayyip Erdoğan’a tehditler savurmaya başlıyorlar..
Tam bu aşamada, Temel Karamollaoğlu Halk TV’ye çıkıp..
Üzüntüsünü izhar ediyor..
Gerçekten samimi olarak merak ediyorum..
Şevket Kazan’ın, 28 Şubat duruşmasına gidip, şikayetçi olmamasının bile, bir bahanesi olabilirdi..
“Henüz Saadet Partisi, kamuoyunda tam olarak kabul görmüş değil. Hep çarpıtma haberlerle suçlanıyor. 28 Şubat’çı generallerin cezalandırılması istemi ile gündemle gelinirse, gereksiz bir tartışma olabilir.. 28 Şubat’çıların mahkum olup olmayacakları da belli değil. Eğer muvazaalı bir yargılama yapılıyor ise, Şevket Kazan, şikayetçi olduğu ile kalır. Adamlar da mahkum olmazlar. Saadet Partisi’nin kendi tabanı dışındaki kesimde olumsuz imajı devam eder..”
Evet, zorlama bir bahane olur ama..
Yine de, bu mazereti bile kabul edebilirim..
Peki, 28 Şubat’çı generaller yargılanıp mahkum olduktan ve cezaevine konulduktan sonra..
Özellikle de, kuyruğu dik tutup, Tayyip Erdoğan’a tehditler savurmaya sürdürdükten sonra..
Saadet Partisi Genel Başkanı şu sözleri, nasıl sarfedebilir:
“Dün akşam bir yerde biraz rastladım, hangi kanaldaydı bilmiyorum. 28 Şubat’la ilgili bir albay, içeride yatmış çıkmış. Bazı görüşleri vardı. Ben mesela şahsen ordunun en üst kademesinin bu noktaya düşmesine, gönlüm bir türlü razı değil.”
Olabilir, Temel Bey’in gönlü razı olmayabilir..
Benim de gönlüm razı olmayabilir..
Generallik rütbesine gelmiş insanların, nasıl kandırılıp da, başörtü düşmanlığı yapabildiğini anlamakta zorluk çekebiliriz..
Eli kanlı terör örgütünün saldırılarında şehitler verirken, “Artık birinci tehlike PKK değil, irtica” başlıklarını nasıl attırabildiler, kavramakta zorluk çekebiliriz..
“Gerekirse silah bile kullanırız” manşetini aklımız bir türlü almayabilir..
Ve bunun sonucunda, ordunun generallerinin böyle bir yanlışı yapmalarını kabullenemediğimiz için, bir anlığına, “Gönlümüz razı değil” diyebiliriz..
Peki Temel Bey’in şu cümlesini nereye koyacağız:
“Ben diyorum ki ‘Helalleşmek’ bu noktada.. Ve ben ordunun bu kademesine gelmiş insanların bu şekilde cezalandırılmasını, Türk ordusunun başındaki bu insanların, içime sindiremiyorum.”
Ne diyelim biz bu cümleye?
28 Şubat’çılar, başörtülü öğrencileri üniversitelerden kovmayı, içlerine sindiriyorlar..
Yargılandıklarında, küçücük bir özür dilemiyorlar..
Cumhurbaşkanı’nın affını gündeme getirdiğimizde..
Posta koyuyorlar..
Cezaevine girdiklerinde, bir yandan kendileri, bir yandan eşleri, bir yandan avukatları, hâlâ Tayyip Erdoğan’a sopa sallıyorlar. (Hepsi olmasa bile birkaçı.. Ama diğerleri de, sopa sallayanları eleştirmiyor.. Adeta “Bizim adımıza da konuşmuş” görüntüsü veriyorlar.)
Sonra 28 Şubat’ın mağduru Milli Görüş’ün partisinin genel başkanı, “Durumu içime sindiremiyorum” diyor..
Bence, Temel Bey, tabanına sorsun..
28 Şubat’çıların cezaevine girmesini onlar sindiriyorlar mı, sindirmiyorlar mı, öğrensin..
Başörtü mağdurelerine sorsun..
İmam hatibe gittiği için katsayı zulmüne uğrayanlara sorsun..
Kur’an öğretemediğimiz iki kuşak gençlere sorsun..
Sonra, sindirip sindirememe konusunda bir karar versin.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.