Kanun diliyle konuşmak
Son krizde, HSYK’yı destekleyenler Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 84 ve izleyen maddelerinden bahsediyorlar; buna göre:
- Hâkim ve savcıların kişisel suçları, mesela trafik kazası, doğrudan savcılarca soruşturulur; bunda sorun yok.
- Görevle ilgili suçları ise ancak Adalet Bakanlığı’nın izniyle soruşturulur. Erzincan olayında böyle bir izin bulunmadığına göre, demek ki, Erzurum savcıları “yetki gaspı” yaptı!
- Halbuki bu iki suç türünden başka bir de “katalog suçlar” denilen suçlar vardır, mesela örgütlü suçlar böyledir. Bu tür suçlar birinci sınıf hâkim ve savcılarca işlenirse, CMK 251’e göre özel yetkili savcılar (Erzurum savcıları) soruşturma yapar! Bakanlık izni de Yargıtay izni de aranmaz!
Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2009/5 sayılı kararında, bu suçların nasıl soruşturulacağı konusunda aynen, kelimesi kelimesine şöyle deniliyor:
“Bu suçlar, görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır!” (Sf. 66)
Erzurum savcılarının yaptığı, CMK’nın 251. maddesini ve Yargıtay’ın bu kararını uygulamaktı!
Doğru veya yanlış uygulamış olabilirler ama “yetkili” oldukları açıktır!
Yargıtay sadece yargılama (muhakeme) aşamasında yetkilidir; soruşturma aşamasında hiçbir yetkisi yoktur. (CMK, 250/3)
HSYK, savcıların yetkisini kaldırmakla yetinse mesele yoktu ama yetkili savcıları “yetki gaspı”yla suçlaması, tarafsız değil, taraflı bir tavırdır!
Gözü kapalı destek de öyle...
Hükümet polemiği kesmeli demiştim; yargı da ancak politize damarını dumura uğratıp “tarafsızlık” konusunda güven yaratmakla saygınlığını koruyabilir.
Ateşkes lütfen!
Taha AKYOL
Milliyet
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.