Mesele hükümet meselesi değil. Bu defa demokrasiyi tuş etmek isteyenler bir hükümetin değil, bir milletin üstünde tepinmek için hazırlanıyor. Beyaz Türkler son hamlesini yapıyor
Aktifhaber yazarı Yusuf Gezgin'in Analizi:
Türkiye Irak'laştırılıyor
İki yıl önce yine bu köşede “Türkiye Irak olur mu?” başlıklı bir yazı yazmış, “Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin Irak’laştırılmak, yani atomize edilerek birbiriyle vuruşturulmak istendiğini…” belirtmiştik. Batılılarla aynı kampta bulunan “Türkiye’nin Irak, Afganistan gibi silah doğrultularak değil daha teknik halledileceğini…. Müdahalenin çıkarılacak iç karışıklıklardan sonra dostane görünümde yapılacağını… ve coğrafyamızın yeniden dizayn edilmeye çalışılacağını …” söylemiştik. Son günlerde bu hedeflere yönelik çabalar ivme kazandı.
“Böldürmeyiz!” diyenler ülkeyi hızla bölünmeye götürüyor. “Bayrak!” diyenler bayrağın hâkimiyet alanını daraltma çabasındalar. Şahadete inanmayanlar, yeni şehitlere zemin hazırlıyorlar.
Birileri “vatan bölünmez” derken bile bölücülük yapıyor. Toplumu kamplaştırıyor ve sokağa çağırıyor.
Kimin için ve kime karşı?
Değişik ayak oyunları ile çatıştıramadıkları milletimizi sokağa döküp, provokasyonlarla tahrik edip birbiriyle vuruşturmak için mi?
Ülkenin bütünüyle kamplaştırılması ve bir iç savaş çıkması için mi?
Türkiye takiyyenin ve münafıklığın yeryüzünde en sistemli kullanıldığı, müesseseleştiği ülkedir. Takiyyenin en büyüğü de devletin içinde yapılır. Bazıları Müslüman olduğu halde, irticacı görülüp ezilip horlanmamak, koltuğundan mahrum olmamak için ibadetlerini gizler, düşüncelerini perdeler, seküler görünmeye çalışırken; başkaları Müslüman olmadığı halde 2 asırdır çevirdiği numaralara Müslüman millet uyanmasın diye Müslüman adı alır; Müslüman görünür. Türk olmadığı halde Türklüğü Türklere karşı kullanır.
Türk’ün maneviyatını, kültürünü sürekli tahkir eden bir kuruluş “Türkiye Türklerindir” sloganının altında Türklere sürekli söver.
Kur’an öğretilmesinden rahatsız olanlar, Kutlu Doğumu tehdit görenler, namaz kılan çocukları esrar satıcısına eş tutanlar, Türk tarihinin en şanlı sayfaları Osmanlı’dan, Selçuklu’dan rahatsız olanlar Türkün milli birlik ve bütünlüğünü ne kadar sağlayabilirler? Bu iddiaları ne kadar inandırıcıdır?
Bütün marjinal kesimleri ve mezhepçileri miting meydanlarına toplayarak milletin geri kalanını devlet, rejim, ülke düşmanı gösterenler “Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğü”nü nasıl savunabilirler?
Münafıklığın kurumsallaştığı bu ülkede insanların ne dediğine değil, ne yaptığına bakmak gerekir. Yıllarca memleketin başına tebelleş olmuş “bilge kişi!”nin bir dediklerine, bir de yaptıklarına bakın.
Birileri ısrarla Türk-Kürt gerginliğini körüklüyorsa, tahriş edişmiş bir bölgenin her yerine kör gözüm parmağına sloganlar yazıyorsa kim bölücüdür?
Hamasetle hareket etmeye, sloganlarla düşünmeye gerek yok. Biraz dikkatli bakarsanız kimin Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-dinci ayrımı yaptığını, kimin bölücülük yaptığını, kimin şehit verdiğini, kimin şehitleri toplumun tansiyonu için kaldıraç olarak kullanmaya çalıştığını anlarsınız.
Sözüm ulusalcı denen, fakat Türklüğe karşı kullanılan kimselere değil!. Onları zaten muhatap almıyorum. Birazcık Türk milliyetçiliği bulunan insanlarımıza sesleniyorum;
Siz; burs verirken bilumum azınlıkları tercih eden, Doğu’dan getirdiği çocukları PKK’nın ve misyonerliğin ağına atan; Türkleri barbar gören, Hz Peygambere hakaret eden “Çağdaş?” derneklerin ülkenin bütünlüğünü sağlayacağını mı düşünüyorsunuz?
Birazcık vatan duygusu olanlar! tarihi eser kaçakçısı bir Ermeniyi korumak için “Cumhuriyet elden gidiyor” diye ortalığı velveleye verenlerde hangi vatanın sevgisinin bulunduğunu sanıyorsunuz?
Dün “Terörist Başı”na çiçek veren, bütün hayatı Türkün değerlerine ve mukaddesatına küfretmekle geçmiş bir adamın hangi ulusun bayrağını yücelteceğini düşünüyorsunuz?
Askere polise silah çekmiş, vatan ve millet düşmanı teröristleri kollayan ve toplumun içine salan birinin hangi Türkiye’yi ve Cumhuriyeti kolladığını zannediyorsunuz?
Kara Türklerin daha uyanma vakti gelmedi mi? (Kara Türk kavramının içinde Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Boşnak, Arnavut, Anadolu’nun bütün Müslüman kimliklerinin, hatta kripto olmayan Rum ve Ermenilerin bulunduğunu defalarca söylemiştim)
Hala birilerinin planladığı, bizi birbirimize kırdıran projelerin peşinden gidecek miyiz? 2 asırlık istismar ağından, üzerimize giydirilen deli gömleğinden ne zaman kurtulacağız?
Bu ülkenin aydınları düşünürleri, sorumluluk sahibi insanları ülke giderek Irak’laştı-rı-lı-yor. Bunu görmüyor musunuz? Lütfen ne dendiğine değil, ne yapıldığına bakın. Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin, lafa bal-kılmaz” özdeyişini ölçü alın….
Dedeleri, Osmanlı Devletini bir maceraya sokarak kısa sürede dağıtmayı ve küçücük bir toprak parçasına hapsetmeyi başarmıştı. Korkarım ki torunları, Türkiye’yi bir defa daha bölecekler, çatlatacaklar. Şu anda çatlamanın, kırılmanın sağlanabilmesi için toplum geriliyor…fay hatları ile oynanıyor…Ülkenin huzuruna, sükunetine, ekonomisine, diplomasisine hasılı bütün kazanımlarına çomak sokuluyor.
Dün dedeleri güya Türkçülük adına, Arapları tahkir ederek Türk düşmanı haline getirmişti. Arapları Lavrenslerin kucağına itmiş, bize karşı kullanabilmesi ve bizden uzaklaştırabilmesi için bütün psiko-sosyolojik şartları hazırlamıştılar. Torunları da, güya vatan, millet, bayrak, şehit diyerek Türkiye’yi bir defa daha parçalamaya hazırlanıyorlar. Dedelerinin Araplara yaptığını Kürtlere yapıyorlar. Türklerle Kürtler arasında onulmaz bir yara açmak için bütün araçları kullanıyorlar. BOP’un coğrafyamızda etnik ve mezhepsel çatışma hedefine çanak tutmak için büyük patronlarının kendilerine ihale ettiği bütün vazifeleri, üstelik onlara karşı imiş pozisyonu takınarak bir güzel yapıyorlar. ABD karşıtı görünen ve bunun üzerinden kirli hesaplarına destek arayanların ABD’ye bağımlılıklarını ve bütün adımlarını onların izniyle attıklarını bilmekteyiz. Amerikalılar Türklerin genlerini iyi çözmüşler ki, “yasak hemşerim, giremezsin, yapamazsın” diyerek hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Zira diğer yollarla bir Türk-Kürt savaşı çıkarmayı, ülkeyi karıştırmayı başaramadılar.
Siz Kürtler PKK’nın aynı hedefe hizmet eden bir taşeron olduğunu hala fark edemediniz mi?
Türkiye’de ABD ile açı yapan, ABD’ye birazcık diklenebilen hükümettir. Batı medyasını takip edebilenler bunu görürler. ABD’ye karşı görünerek psikolojik harekât yürütenler ABD’ye göbeğinden bağlı, ABD’ce en muteber kesimlerdir.
Sizce kendi içinde kavgalı, demokratik süreci yara almış, Cumhurbaşkanını seçememiş, her gün başka bir korku senaryosu ile uyanan Türkiye; Kıbrıs’taki, Kerkük’teki, K. Irak’taki menfaatlerini daha iyi koruyabilir mi? Düşmanlarına daha güçlü, dostlarına daha güvenli görünebilir mi? ABD’ye ve AB’ye karşı pazarlık gücünü yüksek tutabilir mi?
Memleket iyiye gitmiyor. Hükümet yüreksiz ve basiretsiz. Aydınlar ufuksuz, medya sorumsuz. Bir kısmı zaten sürecin gönüllü figüranı. İş dünyası sanırım tehlikenin farkında değil.
Ülkede demokrasiye ve milli iradeye ağır darbeler indiriliyor. Kalıcı düşmanlıklara zemin hazırlanıyor. Türk toplumu iyi planlanmış ve dikkatle yürütülen bir psikolojik harekata maruz. Hükümet şaşkın; muhalefet, kargaşadan koltuk çıkarma derdinde.
Mesele AKP, hükümet meselesi değil. Bu defa demokrasiyi tuş etmek isteyenler bir hükümetin değil, bir milletin üstünde tepinmek için hazırlanıyor. Beyaz Türkler son hamlesini yapıyor. Bunu savuşturabilirsek bunların daha bir şey yapmaya mecali kalmayacak. Eğer basiretli davranamazsak korkarım ülkeyi Irak haline getirecekler...
Aktifhaber yazarı Yusuf Gezgin'in Analizi:
Türkiye Irak'laştırılıyor
İki yıl önce yine bu köşede “Türkiye Irak olur mu?” başlıklı bir yazı yazmış, “Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin Irak’laştırılmak, yani atomize edilerek birbiriyle vuruşturulmak istendiğini…” belirtmiştik. Batılılarla aynı kampta bulunan “Türkiye’nin Irak, Afganistan gibi silah doğrultularak değil daha teknik halledileceğini…. Müdahalenin çıkarılacak iç karışıklıklardan sonra dostane görünümde yapılacağını… ve coğrafyamızın yeniden dizayn edilmeye çalışılacağını …” söylemiştik. Son günlerde bu hedeflere yönelik çabalar ivme kazandı.
“Böldürmeyiz!” diyenler ülkeyi hızla bölünmeye götürüyor. “Bayrak!” diyenler bayrağın hâkimiyet alanını daraltma çabasındalar. Şahadete inanmayanlar, yeni şehitlere zemin hazırlıyorlar.
Birileri “vatan bölünmez” derken bile bölücülük yapıyor. Toplumu kamplaştırıyor ve sokağa çağırıyor.
Kimin için ve kime karşı?
Değişik ayak oyunları ile çatıştıramadıkları milletimizi sokağa döküp, provokasyonlarla tahrik edip birbiriyle vuruşturmak için mi?
Ülkenin bütünüyle kamplaştırılması ve bir iç savaş çıkması için mi?
Türkiye takiyyenin ve münafıklığın yeryüzünde en sistemli kullanıldığı, müesseseleştiği ülkedir. Takiyyenin en büyüğü de devletin içinde yapılır. Bazıları Müslüman olduğu halde, irticacı görülüp ezilip horlanmamak, koltuğundan mahrum olmamak için ibadetlerini gizler, düşüncelerini perdeler, seküler görünmeye çalışırken; başkaları Müslüman olmadığı halde 2 asırdır çevirdiği numaralara Müslüman millet uyanmasın diye Müslüman adı alır; Müslüman görünür. Türk olmadığı halde Türklüğü Türklere karşı kullanır.
Türk’ün maneviyatını, kültürünü sürekli tahkir eden bir kuruluş “Türkiye Türklerindir” sloganının altında Türklere sürekli söver.
Kur’an öğretilmesinden rahatsız olanlar, Kutlu Doğumu tehdit görenler, namaz kılan çocukları esrar satıcısına eş tutanlar, Türk tarihinin en şanlı sayfaları Osmanlı’dan, Selçuklu’dan rahatsız olanlar Türkün milli birlik ve bütünlüğünü ne kadar sağlayabilirler? Bu iddiaları ne kadar inandırıcıdır?
Bütün marjinal kesimleri ve mezhepçileri miting meydanlarına toplayarak milletin geri kalanını devlet, rejim, ülke düşmanı gösterenler “Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğü”nü nasıl savunabilirler?
Münafıklığın kurumsallaştığı bu ülkede insanların ne dediğine değil, ne yaptığına bakmak gerekir. Yıllarca memleketin başına tebelleş olmuş “bilge kişi!”nin bir dediklerine, bir de yaptıklarına bakın.
Birileri ısrarla Türk-Kürt gerginliğini körüklüyorsa, tahriş edişmiş bir bölgenin her yerine kör gözüm parmağına sloganlar yazıyorsa kim bölücüdür?
Hamasetle hareket etmeye, sloganlarla düşünmeye gerek yok. Biraz dikkatli bakarsanız kimin Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-dinci ayrımı yaptığını, kimin bölücülük yaptığını, kimin şehit verdiğini, kimin şehitleri toplumun tansiyonu için kaldıraç olarak kullanmaya çalıştığını anlarsınız.
Sözüm ulusalcı denen, fakat Türklüğe karşı kullanılan kimselere değil!. Onları zaten muhatap almıyorum. Birazcık Türk milliyetçiliği bulunan insanlarımıza sesleniyorum;
Siz; burs verirken bilumum azınlıkları tercih eden, Doğu’dan getirdiği çocukları PKK’nın ve misyonerliğin ağına atan; Türkleri barbar gören, Hz Peygambere hakaret eden “Çağdaş?” derneklerin ülkenin bütünlüğünü sağlayacağını mı düşünüyorsunuz?
Birazcık vatan duygusu olanlar! tarihi eser kaçakçısı bir Ermeniyi korumak için “Cumhuriyet elden gidiyor” diye ortalığı velveleye verenlerde hangi vatanın sevgisinin bulunduğunu sanıyorsunuz?
Dün “Terörist Başı”na çiçek veren, bütün hayatı Türkün değerlerine ve mukaddesatına küfretmekle geçmiş bir adamın hangi ulusun bayrağını yücelteceğini düşünüyorsunuz?
Askere polise silah çekmiş, vatan ve millet düşmanı teröristleri kollayan ve toplumun içine salan birinin hangi Türkiye’yi ve Cumhuriyeti kolladığını zannediyorsunuz?
Kara Türklerin daha uyanma vakti gelmedi mi? (Kara Türk kavramının içinde Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Boşnak, Arnavut, Anadolu’nun bütün Müslüman kimliklerinin, hatta kripto olmayan Rum ve Ermenilerin bulunduğunu defalarca söylemiştim)
Hala birilerinin planladığı, bizi birbirimize kırdıran projelerin peşinden gidecek miyiz? 2 asırlık istismar ağından, üzerimize giydirilen deli gömleğinden ne zaman kurtulacağız?
Bu ülkenin aydınları düşünürleri, sorumluluk sahibi insanları ülke giderek Irak’laştı-rı-lı-yor. Bunu görmüyor musunuz? Lütfen ne dendiğine değil, ne yapıldığına bakın. Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin, lafa bal-kılmaz” özdeyişini ölçü alın….
Dedeleri, Osmanlı Devletini bir maceraya sokarak kısa sürede dağıtmayı ve küçücük bir toprak parçasına hapsetmeyi başarmıştı. Korkarım ki torunları, Türkiye’yi bir defa daha bölecekler, çatlatacaklar. Şu anda çatlamanın, kırılmanın sağlanabilmesi için toplum geriliyor…fay hatları ile oynanıyor…Ülkenin huzuruna, sükunetine, ekonomisine, diplomasisine hasılı bütün kazanımlarına çomak sokuluyor.
Dün dedeleri güya Türkçülük adına, Arapları tahkir ederek Türk düşmanı haline getirmişti. Arapları Lavrenslerin kucağına itmiş, bize karşı kullanabilmesi ve bizden uzaklaştırabilmesi için bütün psiko-sosyolojik şartları hazırlamıştılar. Torunları da, güya vatan, millet, bayrak, şehit diyerek Türkiye’yi bir defa daha parçalamaya hazırlanıyorlar. Dedelerinin Araplara yaptığını Kürtlere yapıyorlar. Türklerle Kürtler arasında onulmaz bir yara açmak için bütün araçları kullanıyorlar. BOP’un coğrafyamızda etnik ve mezhepsel çatışma hedefine çanak tutmak için büyük patronlarının kendilerine ihale ettiği bütün vazifeleri, üstelik onlara karşı imiş pozisyonu takınarak bir güzel yapıyorlar. ABD karşıtı görünen ve bunun üzerinden kirli hesaplarına destek arayanların ABD’ye bağımlılıklarını ve bütün adımlarını onların izniyle attıklarını bilmekteyiz. Amerikalılar Türklerin genlerini iyi çözmüşler ki, “yasak hemşerim, giremezsin, yapamazsın” diyerek hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Zira diğer yollarla bir Türk-Kürt savaşı çıkarmayı, ülkeyi karıştırmayı başaramadılar.
Siz Kürtler PKK’nın aynı hedefe hizmet eden bir taşeron olduğunu hala fark edemediniz mi?
Türkiye’de ABD ile açı yapan, ABD’ye birazcık diklenebilen hükümettir. Batı medyasını takip edebilenler bunu görürler. ABD’ye karşı görünerek psikolojik harekât yürütenler ABD’ye göbeğinden bağlı, ABD’ce en muteber kesimlerdir.
Sizce kendi içinde kavgalı, demokratik süreci yara almış, Cumhurbaşkanını seçememiş, her gün başka bir korku senaryosu ile uyanan Türkiye; Kıbrıs’taki, Kerkük’teki, K. Irak’taki menfaatlerini daha iyi koruyabilir mi? Düşmanlarına daha güçlü, dostlarına daha güvenli görünebilir mi? ABD’ye ve AB’ye karşı pazarlık gücünü yüksek tutabilir mi?
Memleket iyiye gitmiyor. Hükümet yüreksiz ve basiretsiz. Aydınlar ufuksuz, medya sorumsuz. Bir kısmı zaten sürecin gönüllü figüranı. İş dünyası sanırım tehlikenin farkında değil.
Ülkede demokrasiye ve milli iradeye ağır darbeler indiriliyor. Kalıcı düşmanlıklara zemin hazırlanıyor. Türk toplumu iyi planlanmış ve dikkatle yürütülen bir psikolojik harekata maruz. Hükümet şaşkın; muhalefet, kargaşadan koltuk çıkarma derdinde.
Mesele AKP, hükümet meselesi değil. Bu defa demokrasiyi tuş etmek isteyenler bir hükümetin değil, bir milletin üstünde tepinmek için hazırlanıyor. Beyaz Türkler son hamlesini yapıyor. Bunu savuşturabilirsek bunların daha bir şey yapmaya mecali kalmayacak. Eğer basiretli davranamazsak korkarım ülkeyi Irak haline getirecekler...
aktif haber
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.