Osmanlı'da Olsa Boynu Kesilirdi

Osmanlı'da Olsa Boynu Kesilirdi
Bütün Müslümanların doğal gördüğü bir ziyaretten söz ediyorum…Rıza Zelyut’un yazısı…
Bugün bütün Müslümanların doğal gördüğü bir ziyaretten söz ediyorum. Efendiniz Bush'un ulağı Nicholas Burns'ün ziyaretinden... Sanıyorsunuz ki Burns'ün bize yağdırdığı emirleri sayacağım. 'İran'la yaptığınız anlaşmaları bozun; hatta bizim adımıza oraya siz saldırın... Irak'ı rahat bırakın; Kürtlere karışmayın; PKK ile de fazla inatlaşmayın. İsrail'le ilişkilerinizi iyice geliştirin; onun yanında olun. Ermenilere karşı sert gidiyorsunuz; hemen sınırı açın; Karabağ konusunu da unutun gitsin... Şu Filistin konusunu da hiç duymak istemiyoruz.' Bunların denildiğini cümle alem biliyor ama anlatacağım ziyaret çok başka: Bush efendinizin ulağı Burns, İstanbul'a gelince önce her Hıristiyan'ın yaptığı gibi Fener Rum Patrikhanesi'ne gidip saygılarını sunmuş. Sonra bu zat, yanına ABD'nin İstanbul Başkonsolosu olan hanımı da alarak bizim Süleymaniye Camii'ni gezmiş. İşte olay budur... Osmanlı Devleti zamanında bir Hıristiyan'ın Müslüman'ın ibadethanesine girmesi düşünülemezdi bile. Böyle bir eylemin cezası o kişinin kellesinin kesilmesine yol açardı. Avrupalı gezginlerin anılarını okuduğunuzda bu gerçeği açıklıkla görüyorsunuz. Baron de Tott, Jean Thevenot gibi Türklere olumlu bakmaya çabalayan Batılılar bunları yazmışlardır. O dönemde ihtişamı ve gururu temsil eden Osmanlı devleti; İslam dininin de en katı koruyucusu durumundaydı. Bir Hıristiyan, bırakın camiye girmeyi, yeşil elbise ile dolaşsa, bu bile onun canına mal olurdu. Çünkü yeşil, Peygamberimizin rengi sayılırdı. Bu renkten kumaş ancak seyyidlerin hakkı idi. Hıristiyanlar ve Yahudiler, Müslümanların hoşlandığı kırmızı ve sarı renkten elbise ve papuc bile kullanamazlardı. Ya şimdi? Arkasında gücü kalmayan İslam; bu tür aşırılıklardan vazgeçmek zorunda kaldı. Eğer eskiden olsaydı, Süleymaniye'ye giren Burns ya kellesinden, ya dininden vazgeçmek zorunda kalacaktı. Osmanlı'nın İslamı ile bugünün İslamı arasındaki farka bakınca, şeriat diye ad verilen kuralların aslında toplum hayatından çıkan sivil kurallar olduğunu bile söylemek mümkün olabilecektir. Değişmez denilen şeriatın da değişebileceğini bu olay açıkça göstermektedir. Osmanlılar zamanında kelle kestiğimiz ziyaretten şimdi böbürlene böbürlene söz ediyoruz ve bundan da dinimize yücelik payı çıkartıyoruz...

güneş

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.