17 Kasım 2007

BÜYÜK DOĞU - PRENSİPLERİMİZ MÜDAHALECİLİK

MÜDAHALECİLİK


· Müdahalecilik, cemiyetimizin her unsuriyle fâni olduğu büyük topluluk mihrakında, cephe cephe bütün ferdî murakabe hakkını, fertleri aşan bir irade ve idare kutbuna bağlamak sistemidir.


· Müdahalecilik, cemiyetimizde, ferdin öz nefsi üzerindeki, nebatî, hayvanî ve insanî murakabe hakkını (tırnağın uzama şeklinden, su ve iman ihtiyacına kadar) kendisini kendisinden daha iyi koruyacağına emin bulunduğu bir topluluk cihazına, kendi iradesiyle teslim etmesi; ve o cihazın, bütün cemiyeti fert fert teslim alması keyfiyetidir.


· Müdahalecilik, şu bildiğimiz bayat devletçiliği, derinliğine, genişliğine ve yüksekliğine, çok daha zengin mikyasta plânlaştıran bir görüş içinde, çocuğu üstünde babadan, karısı üstünde kocadan, hastası üstünde doktordan, talebesi üstünde hocadan, borçlusu üstünde alacaklıdan ve nihayet fert üstünde, o ferde ait fotoğrafın sahibinden bir derece üstün, ictimaî bir murakabe ehliyetine inanmak, bu ehliyetin makamını ve iş cihazını kurmak ve bu cihazla fert arasında, bir vücûdun uzuvlariyle beyni arasındaki âhenk sırrına ermek dâvasıdır.


· Bende iki (ben) var; biri (ben) dediğim zaman işaret ettiğim irade ve hüviyet merkezi, öbürü de bu irade ve hüviyet merkezinin emri altındaki vücût; işte bu ilk (ben), herkeste herkesi idareye memur olarak, ictimaî irade ve hüviyet merkezinin tayin ettiği bir mümessil olacaktır; yâni ben, benim başıboş sahibim olmayacağım, hakikî sahibim olan cemiyetin, kendi üzerime diktiği vekil olacağım ve her vekil gibi asîlin hüküm ve idaresi altında bulunacağım.


· Her ferdin, kendi ferdiyeti üzerinde, bölünmez bir bütün fikrinin ayrı ayrı vekâletini temsil etmesindeki mânayı anlayan, başta cemiyetçilik olarak, bütün ölçülerimizle içiçe müdahalecilik ölçümüzün de ruhunu anlar.


· Akîdeler –ki öpüştüğü her dâvanın aksi dâvası tarafından kurulmuş pusulara düşmek kaderine mahkûmdur- zıt cephelerini emniyet altına almadıkça kuru ve haşin bir softalık zindanında mahpus kalırlar; bu bakımdan, mutlak ve pazarlıksız müdahaleciliğimiz, insanın bizzat sevdiği şeye ve inandığı gerçeğe esir olması gibi, kendi eliyle kendisine tahakküm edilecek bir sistem halinde billûrlaştırılmak ihtiyacındadır; öyle bir sistem ki, tırnağımız nasıl gömülü olduğu eti acıtmazsa, o da bize, kendimize rağmen dışarıdan gelen bir tırnak gibi batmaz.


· Bizim müdahaleciliğimiz, Demokrasyanın, fert hürriyetinden doğarak, binbir tezat içinde bunalan ruhunu, en üstün inkılâp plânında, hiç incitmeden, yeni zaman ve mekâna ulaştırmak ve bütün menfi kutuplarından temizlemek hamlesidir.


· Bizim müdahaleciliğimiz, iman borcunu, sopa, kasatura ve tokmakla ödenmeğe dâvet etmeyen Allahın şart koştuğu kalbî itikat, yâni gerçek hürriyet şartındaki sırrın dünyaya tatbiki işidir.


· Bizim müdahaleciliğimiz, başbuğumuzdan dümen neferimize kadar, cemiyet kadromuzun her uzvunu sımsıkı bağlayıcı, şahsın selâhiyetini yükselttikçe dâvaya esaretini derinleştirici, içinden hiçbir nefsanîlik kokusu sızdırmayıcı o hâkim ölçü ruhudur ki, evindeki taharet bezine kadar müdahale pençesine alacağı fert, eğer bu müdahalede dâva dışı en küçük nefsanîlik ve şahsî ve keyf edası bulursa, şehrin en yüksek noktasına çıkar, oradan, başka bir şahsın nefsanîliği uğrunda incitilen muazzez ferdiyeti adına avaz avaz haykırır ve anayasanın yıkıcısını, anayasanın intikam eline teslim etmek kefaletini bulur.


· Anlaşılıyor ki, bizim müdahaleciliğimizde iki mahkûm vardır; biri hayvanî ve nebatî hürriyet; öbürü de ferdî ve nefsanî tasallutların her türlü zalim istibdadı!..


· Ve yine bizim müdahaleciliğimizde iki hâkim vardır; biri hakikata esaretten başka birşey olmayan gerçek hürriyet; öbürü de her ferdi aşan ezelî ve ebedî kanunlar karşısında tam ve mutlak teslimiyet…


· Bizim müdahaleciliğimiz, başımızı ve ruhumuzu dayadığımız iman kökünün en mahrem lifidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.