17 Kasım 2007

BÜYÜK DOĞU - PRENSİPLERİMİZ NİZAMCILIK

NİZAMCILIK


· Nizam ve nizamcılık, başlı başına bir oluş değil, her oluşun ayrılık kabul etmez iş ve hareket şartı… Ve bunun büyük şuuru…


· Görmek hâdisesinin meydana gelmesi için, nasıl görülecek madde, görecek göz ve ışıktan ibaret, üç ayrı ve mutlak unsura ihtiyaç varsa, biz de bütün hayatı, fikir, insan ve nizamdan ibaret sayıyoruz. Demek ki nizam ve nizamcılık, bizce, kitap okunan bir odada, kitap, okuyucu unsurlarının yanında, ışıktır.


· Nizamın bir gaye değil, vasıta, fakat bütün gayelere hâkim kudrette bir vasıta olduğunu tesbit eden aklımız, nizamcılık dâvasını ruhumuza tercüme ettirince, derin ve girift kâinat nizamı altında, bu dâvayı ince tasavvufî anlayış çevreleyecektir. Öyle ki, yer yüzünde, ne fikirsiz ve hareketsiz tek nizam, ne de nizamsız tek fikir ve hareket kabul edebileceğiz.


· Nizam, topyekûn ruhun, topyekûn maddeye işlediği ölçü şiiridir; ve öyle kudretli bir varlıktır ki, her türlü oluş cevherinin bir adım önünde gider, gittiği her yerde oluş gerçekleşir, olduğu zaman her şey var, olmadığı zamanda her şey yok olur. Adeta ruhun mu onu, onun mu ruhu doğurduğu muammalaşır ve nihayet nizam, en mücerret mânasiyle, ruhun iskeleti halinde karşımıza çıkar.


· Bizi tabiat düşündürsün: Üstüne taş atılmış durgun bir suyun halkacıkları, bir ağacın yaprakları, dalları, gövdesi ve kökü, havada bir kuş topluluğunun hatları arasındaki nizam, bunlardan her birinin bizzat tecelli aynasıdır; ve bu nizamlar, büyük ve merkezî kâinat nizamındaki vahdetin kol kol şubesi…


· Bizim anladığımız ileri ve üstün insan nizamına gelince, bu her türlü ham ve kaba istif ve sürü tertibine zıt, her ferdin bizzat kendi şahsında inandığı şeyle cemiyette inandığı şeyin mevkiini alması ve koruması hâdisesidir. Tıpkı camide, imam arkasındaki topluluğun, kalkar, eğilir, oturur ve yatarken şahıslar ve cemiyet halinde temsil ettiği mükemmel iman ve şuur nizamı…


· Yurdumuzu saran bütün cemat, nebat, hayvan, insan ve mefhum kadrosunun, tek ve ana bir plan etrafında, bir arının petek mimarîsine kavuştuğunu görmek ve petekteki nizam çizgileriyle sınırlı hücrelerin, en saf ve hakikî balla taşdığına şahit olmak… İşte gaye ve nizam bir arada…


· Bizim, maddî ve manevî bütün varlık unsurlariyle bütün vatanı içine alan nizamcılık dâvamız, o hesap manzumesinden bir ifadedir ki, onda ferdî kayıtlar küçük hesap zümrelerinde, küçük hesap zümreleri tâlî hesaplarda, tâlî hesaplar esasî umumî mizanda, umumî mizan ise alacakla vereceği denkleştirmiş bir muvazene fikrinde sımsıkı bir mutabakat levhasıdır; ve bu mutabakat levhasında tek kuruşluk bir cem hatası, bütün muvazeneyi allak bullak edici amil sayılmaya ve hemen yok edilmeye mahkûmdur.


· Nizam ve nizamcılık, kalın hatlarını teker teker çizdiğimiz, bundan sonra da lif lif ayıracağımız ruhun aynasıdır; ona bakmadan ne biz kendimizi görebiliriz, ne de o, bu ruha dönmeden herhangi bir mevcudu kadrolaştırabilir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.