T a r a f s ı z D e ğ i l i z

NAMAZ İNSANI KILAR

NAMAZ İNSANI KILAR

ismet özel

İstek şudur: İnsan kılınayım. İnsan kılınmak isteyen kim? Bu soru sorulduğunda insan kılınma bilincinin doğduğu, doğmasına elverişli olan bir mekânın bulunması gerektiğini anlıyoruz. İnsan kılınma bilinci hangi mekânda doğar? Bu sorunun cevabı abdest almakla verilir. Abdest su ile alınır diyorsak teyemmümün abdesti ne kadar açıkladığını ayrıca fikretmek, ayrıca düşünmek gerektiğini de kabul ediyoruz demektir. Su ile alınan abdest beşeriyete mensubiyet dolayısıyla bedene ilişen iftiharın reddi ve bedenin insaniyete kavuşma talebinin beyanıdır. Daha doğrusu beşeriyetin canlılar âlemine bir tür kör-kütük mensubiyeti dolayısıyla hâsıl olan biçimsizlikten kurtulma eylemidir. Abdest alınmak suretiyle varlığa ilişkin algılanabilir sınırların belirlenmesi çabası gösterilir.

Önce eller yıkanır. Uzuvlar arasında kibre vesile olmaya en çok ellerin müsait oluşu ellerin önce yıkanmasının sebebidir. İnsan yapısı dedikleri hemen her şeyden eller sorumludur. Elden gelen yapılır. El marifetiyle yapılır. Yapmak en çok elin sebep olduğu bir şeydir. Üstelik bedenin uzuvları arasında kendi kendini yıkayabilme yeterliği gösterebilenler ancak ellerdir. Ellerin istiğnasından korkulur. Eller aşırı gurur yolunu açar. İnsan insanlığın kuyusunu elleriyle kazar.


Abdest almanın bir sonraki aşamasında ağza su verilir. Ağzın sınırlandırılması pek mühimdir. Kâinatın tahribine kolaylıkla açılabilecek olan ağız ve ağızlardır çünkü. Felaketlerin çabuklaşması, afetlerin şiddetlenmesi ağızla, ağızdan gerçekleşir. Ağızdan ağza yayılan korku vericidir. Ağız yıkıcılığın, ifsat etmenin bahane bulduğu mekândır. Ağzı olumluluğa ve üstünlüğe uygun kılmak için yapılacak işler mutlaka ağır zahmet ve sıkı intizam gerektirir. Abdest alınırken ağza su verilmesi çekilen zahmete ve hissedilen intizama dair bir yemin gibidir.

Buruna su verilir. Böylelikle burnun dış cephe itibariyle yalıtkan ve beşeri karaktere yuvalanmış bulunan tahakküm fikrini destekleyen özelliği asgariye indirilmiş ve iç çeper yoklanarak burun aracılığıyla ulaşılabilen hassasiyetlere daha geniş alan açılmış olur. Süfliliğin bastırılmasının kolaylaştırılmasına ve ulviliğin genişlemesine fırsat verilmesine işaret eder.

Yüz yıkanır. Abdest alırken yüz yıkama herhangi bir yüz yıkama değildir. Gerek uykudan uyanıp yıkanan yüz gerekse ağladıktan sonra yıkanan yüz fayda veriyorsa bedenin beşerilikte çakılıp kalmasına yardımcı olduğundan fayda veriyordur. Sırası geldiği için abdest alınırken yüz yıkanır. Diğer yüz yıkamalardan farklı olarak bu sefer beşeri vasıflar yüzünden kazanılmış bir yüz terk edilir. Yüzün çevrilmeye, yüzün kendini çevirmesine değer niteliği ortaya çıkarılmak istenir. Bakılabilir bir yüz olmaya çabalamaktan ziyade bakılmak istenen bir yüze itibar edildiğinin kararına cevaz verilir. Abdest alınırken yıkanan yüz riyadan mutlak manada sakınmayı vadeden yüzdür.

Kollar dirseklere kadar yıkanır. Dirseklere kadar. O eklem yerleri çıkar ilişkileriyle örülü beşer hayatının dalaverelerine bulaşma yatkınlığıyla anılır. Abdest alınırken kolların dirseklere kadar yıkanışı dalaveresiz bir dirsek temasının teminine imkân hazırlar. Beşer toplulukları içinde bulunmakla gelen duyarsızlık sıyrılıp bırakılır. Kollar dirseklere kadar yıkanır. Bir yandan benlik arayışı hızlandırılır; ama bir yandan da bireylik duygusunun bağımsızlık demek olmadığı gösterilmiş olunur. Eller ne kadar işleyişe ve yapışa medar ise, kollar da o kadar irtibata medardır. Kolların dirseklere kadar yıkanmasıyla birlikte bütünleşmeye hazırlanmanın desteklenmesinin, bütünleşmenin tasdik edilmesinin işareti verilir.

Başa mesh edilir. Suyun elle başa değdirilmesi boyutlara verilen öneme ilişkindir. Beşer ortamında başa atfedilen manaların hepsi namaz hazırlığına indirgenir. Yaratılmış olana mahsus eylem sınırının yaratılışla tayin edilen boyut ve boyutlara müdahaleye kadar uzanmadığının ifadesine başa mesh etmek suretiyle varılmış olur.

Kulakların arkasına ve boyna mesh edilir. Bu hareketler var olan şeylerin varlığını anlayabilmek için onların süreçlerle bağına dikkat edilmesi gereğini temsil eder. Süreçlerin tabi olduğu nispette sunî olabileceği hesaba katılır ve itibara alınır.


Nihayet ayaklar yıkanır. Ayaklar hem yerden yalıtmayı sağlamak hem de başa mesh edilme vakıasını tamama erdirmek için yıkanır. Namazı eda etmeye hazır olmak için hem yerle (arzla) beşeri amaçlar doğrultusundaki bağlantıyı kesmek, hem de boyutlara verilen önemi tebarüz ettirmek lazımdır.

Sonuç olarak şunu söylemek gereklidir ki her kim abdest almışsa bununla dünyadaki varlığı hangi bakımdan hesaba katılacak olursa olsun o varlığın belli sınırlar içinde kalması gereğini vurgulamış, dünyada işgal edilen yerin anlamca tutarlılığının bir ihtiyaç olduğu görüşünü benimsemiş ve bir cihaz olmanın eşiğine varmıştır. Abdest almak varlık alanının bir uyumsuzluk alanı olmadığının kanıtlanmasıdır. Abdest alan saçmayı geride bırakmış ve giderek saçmayı savmıştır. Artık namaz onu kılacak, çalışan bir cihaz şekline sokacaktır.


Cihaz; ama bir makine mi? Hiç de değil. Eğer şeklini namazın verdiği cihaz bir makine olsaydı abdest almadan da namaza durulabilirdi. Çünkü makine, çalıştıkça üstün nitelik kazanan bir şey değildir. Hâlbuki namaz insanı kılar. Namazın insanı kılması alınan abdest sayesinde olur. Namazı eda edebilmek için abdestli olmak, abdest almış olmak lazımdır; Çünkü namazın neyi insan kıldığı belirlenmiş olmalıdır. Hem tabiî hem de sunî, dolayısıyla da bu ikisinin mecz edilmesiyle ulaşılan beşerî vasıflarını geriletmeyi göze alamamış birinin insan kılınması eşyanın tabiatına aykırıdır.

İftitah tekbiriyle namaza durulur. Namaza durmak meyveye durmak gibidir. Namaza durmanın bir başka söylenişine de namazda "olmak" denildiğine göre olmanın neden olgunlaşmaya vardığı hayret konusu olmaz.


Namaza duranın yöneldiği aşkın bir mekân vardır. Bu mekânın adı Kâbe'dir. Kâbe kalp şeklindedir. Yeryüzünün hangi bucağında olursa olsun namaza duranlar Kâbe'ye yönelir. Zihninizde canlandırabilirseniz namaz dolayısıyla hangi türden bir topluluğun, ne mahiyette bir topluluğun ortaya çıktığının resmine ulaşabilirsiniz. Yirmi dört saatin her dakikası, her saniyesi namaz vaktidir. Yani namaz kılanlar sebebiyle nefes alıp verdiğimiz her anda hem kalpler Kalbi karşılar, hem Kalp kalpleri karşılar. Kalp kalbe karşıdır. Kalpler kalplere karşıdır.


İftitah tekbirinden sonra ellerini göbeği üzerinde bağlayanlar vardır. Ellerini göğsü üzerine kavuşturanlar vardır. Ellerini yana sarkıtanlar vardır. Hangi biçimde olursa olsun kıyamda duruş yeni bağı kuvvetlendirmek için eski bağın zayıflatıldığının göstergesidir. Erkekler beşerî doğumlarının bedenlerinde kalan izini kapatırlar. Kadınlar doğurdukları veya doğuracakları beşere besin sağlayan uzuvlarını setr ederler. Ellerini hiç bağlamayanlar bütün bedenlerini yeni bağa tahsis ettiklerini belli eden bir duruşla aynı ifadeye katılır. Kıyamdakilerin ellerinin durduğu yer değişik olsa da hepsinin bakışlarının çevrildiği yer aynıdır. Gözlerini namazda olmanın hedefi neyse ondan ayırmazlar. Namazda olmaya kullukla doğan neşeyi kulluktan doğan sorumlulukla birleştirmek denilmesi mümkündür. İki hasletin birleşmesi sebebiyle kıyamda devrilmeyecekmiş gibi ve bilakis devrilecekmiş gibi durulur. Kıyam sırasında Kuran-ı Kerim'in anası olarak anılan Fatiha Suresi okunur. Böylelikle sadece beşere insan olma aşısı ulaşmış olmakla kalmaz, bir de insanlıkta kökleşme yeri sağlanmış olur.


Devrilen, devrilmesine ahdedilen unsuru hakikatin üstünü örtmeyi kendine iş edinen olarak teşhis edebiliriz. Namazı eda edende devirme düşüncesi öyle ağır basar ki kendinde beşer vasfı mahiyetinde duran ne varsa ve ondan ne kadar varsa dik durmasına meydan vermez. İnsanlaşma özlemi beşeriyetin belini büker. Buna rükû denilir. Rükûa varan rahmetli olmakla rahmeti taşımak arasındaki rabıtanın farkına varır. Beşerden insana doğru seyreden "baş" rükûa varmışken bir "bulut" gibi yükselip secdeye "yağar".

Secde hali Yaratan'ın hediyesi karşısında yaratılanın memnuniyete gark olduğunun ifadesidir. Yaratılmış olanın haşyeti Yaratan'ın elinde olmaktan duyulan emniyete rabt olur. Her şeyin yerli yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu, her şeyi yerine koyanın yanılmazlığı yüzünden böyledir. Secde eden alnını ve burnunu yere değdirir. Secde eden eğer tabiatın bir parçası olduğu için kendinde hangi türden olursa olsun bir muhtariyet bulunduğu vehmine katılmışsa alnını yere koymak, alnını yerle bir etmek suretiyle bu vehmin boşluğunu beyan eder. Secde eden kendine tarihten devralınmış bir muhtariyetin yakıştırılmasından hoşlanıyor idiyse burnunu yere koymak, burnuna darbe indirilmesine ses çıkaramamak suretiyle bütün iddialarını geri alır.

Tehiyyât beşerin "artık" insanlıkta oturmuş halidir. İnsan, Müslüman, mümin tehiyyâtta iken sağ ayağının başparmağı kıbleyi gösterir. Tehiyyâtta ki insanı şahadet âlemiyle mânâ âlemi arasındaki kendi yeri hakkında bir fikir sahibi olmanın mahzunluğu kaplar. Beşerden biri iken namaz tarafından insan kılınmış olmanın vakarı içindedir. Mahzun ve vakur iki omzundaki meleklere selâm verir.






--
Blog Adresim
http://sivilinisiyatif.blogspot.com
-------------------------------------------------------------------------
İster Mermi Kullansın, İster Oy Pusulası,
İnsan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı...
-------------------------------------------------------------------------

MALCOLM X'İN AZİZ HATIRASINA (Son Günleri/Suikast):
http://www.youtube.com/watch?v=Vf8_oZf7nRo#GU5U2spHI_4

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır... Taraf olunması gerekiyor isede "MÜSLÜMAN ANADOLU İNSANININ " tarafında yer alan HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Sayfalarımızda yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.

"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.