TALABANİ-BARZANİ VE KÜRK HAREKETİ

"TALABANİ-BARZANİ VE KÜRK HAREKETİ" ile ilgili bir araştırmayı aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.
Saygılarımla.
Ena-Ajans
Eastern News Agency

NOT:
1-Ajansımızın gönderdiği belge ve yazıların neşri halinde, (ENA Ajans) ismi belirtilirse, telif üçreti talebimiz yoktur.
2-Bazı tarihi Belgeleri ve önemli yazıları göndermiş olduğumuz bu gibi maillerle sizi rahatsız ettiğimiz için özür dileriz.
Eğer bu mailleri almak istemiyorsanız lütfen "Beni mail listenizden çıkarınız" yazarak bu mailimizi geri gönderiniz.
ENA-Eastern News Agency

CELAL TALABANİ ve IRAK KÜRT HAREKETİ

Muzaffer Deligöz

ENA Haber Ajansı

Celal Talabani'nin devlet başkanı seçilmesiyle Irak ve Arap ülkeleri tarihinde ilk kez bir Iraklı Kürt, devlet başkanlığına gelmiş oldu. Böylece; 30 yıllık bir mücadelenin sonunda; Irak Meclis'inin kararı ile Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani, ABD ile yaptığı işbirliğinin neticesi olarak Irak devlet başkanlığı makamına oturmuş oldu.Yenidünya düzeni açısından söz konusu gelişmenin simgesel bir anlamı olduğu açık. Gelişme üzerine Talabani portresinin çıkarılması artık elzem oldu. Bu portre çalışması Talabani'nin yıllardan bu yana verdiği mücadelenin yanı sıra, bir nevi Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunun da bir siluetini vermeyi hedeflemektedir. Irak'ta Kürt Hareketleri 2. Dünya Harbi öncesi 1938 yılları civarında MOLLA MUSTAFA BARZANİ ile başladı. Mücadelesinde başarılı olamayan Barzani, Dünya Harbi sırasında aşiretinden 3.000 kişiyi de yanına alarak Rusya'ya kaçtı. Ruslarla birlikte Almanlara karşı savaşan Barzani'ye (RUS GENERALİ) rütbesi verildi. Harp sonrası 1946 yılında İran'ın Kürtlerle meskün (MAHABAT) bölgesinde Rusların da yardımı ile bir Kürt Devleti kuruldu. Devlet Başkanlığına KADI AHMET getirildi ve hükümet teşkil edildi. Bu devlet ancak 6 ay devam edebildi. Rusların yardımını çekmesi üzerine İran Bölgeyi işgal ederek, KADI AHMET ve 12 arkadaşını idam etti. Böylece ilk Kürt Hareketi öldürülmüş oldu. Barzani de 2. kez Rusya'ya kaçmak zorunda kaldı.. 1958 yılına kadar Rusya'da kalan Barzani, IRAK Devrim Hareketi'nin çıkardığı af üzerine ülkesine döndü. Abdulkerim Kasım bu af ile hususen Barzani'nin dönmesini istiyordu. İstediği de oldu. Rusya'da bulunan Barazani taraftarı Kürtler geri gelerek Bağdat'ta iskân edildiler. Barzani de Bağdat'a yerleşti. Daha önce Rusya'ya gitmeyen" Barzani aşiretinin bir kısım mensupları ile yine bir Kürt aşireti olan ZİBARİ'ler arasında zaman zaman çarpışmalar meydana geliyordu. Barzani, Abdulkerim Kasım'dan izin alarak bu anlaşmazlıkları önlemek üzere Kuzey Irak'a gitti, oraya yerleşti. Bu sırada yıl 1959 u bulmuştu. Irak'taki Demokratik Hareketler de bu sırada oluşmaya başladı. CELAL TALABANİ'nin çıkışı işte bu sıraya rastlar. CELAL TALABANİ, Bağdat Hukuk Fakültesini birincilikle bitirmiş meşhur bir Avukattı. (DEMOKRATİK KÜRDİSTAN PARTİSİ) ni kuran Talabani böylece siyasete girmiş oluyordu. Celal Talabani, TALABANİ aşiretindedir. Bu aşiret Sünni ve Sofi bir yapıya sahipti. Talabani'nin Sosyalist ve Irkçı görüşlerini hiçbir zaman kabul etmediler ve kendisini siyasi çalışmalarında desteklemediler. Zaten Talabani bir müddet sonra Demokratik yolla muvaffakiyet sağlayamayacağını anladığından, Devlet'e karşı kanun dışı eylemlere başlamıştı. Bu eylemlerinde de Talabani Aşireti Avukat Celal'e destek vermedi. Bu sırada bütün Dünya'da Molla Barzani Kürtcülük Hareketinin Lideri olarak tanındığından; Celal Talabani, Molla Mustafa Barzani'ye giderek beraber çalışmayı teklif etti. Talabani'nin Parti kurması ile birlikte Irak'taki bütün Kürt entellektüeller bu partiye girmişlerdi. Bunun sebebi de, 1958 e kadar Irak'ta Kürt-Arap ayrımı yoktu. Hatta Irak'ın 14 Valisinden 6-7 si Kürt asıllı idi. Ayrıca, Ordu içinde her rütbeye ulaşmaları imkanı da vardı. En yüksek Kumandanlar arasında Kürt ve Türkleri görmek mümkündü. 1958 den itibaren devletin Arap ırkçılığını esas alması sonucu Devlet dairelerinde görev verilmesi sırasında Arap olup olmadığına bakılmaya başlanıldı. Devlet dairelerinden çıkarılan Kürt Münevverleri bu sebeple Talabani'nin Partisine girmeye başladılar. Bunların Molla Barzani'nin Liderliğinde birleşmeleri ile hareket kuvvetlendi. Hükumet kuvvetleri ile giriştikleri çete savaşlarında güçlerini göstermeye de başladılar. Hükumet güçleri, Kürtcülük Hareketine yardım etsin-etmesin birçok köyü yaktı-yıktı. Birçok masum insan öldü. Bu haksız durum, bölgede Kürt Hareketini desteklemeyenleri de hareketin içine soktu. Irak'ın bölgedeki Arapları kışkırtmalarına misilleme olarak İran da Kürtlere yardım etti. Hükümet kuvvetlerine karşı girişilen hareketlerde Celal Talabani çok muvaffak oldu. O'nun yönettiği hareketler en az zayiatla ve muvaffakiyetle bitirildi. Bu da O'nun şöhretini artırdı. Hitabetinin ve ikna kabiliyetinin iyi olması sebebiyle birçok lideri etrafına topladı. Halk arasında efsane şahıs haline geldi. Hatta Kürt kadınları en güzel elbiselerine (Mam Celal - Celal Amca) ismini veriyorlardı. 1963 de Baas İhtilali olunca, Kürtlerle anlaşma yapıldı. Toplantıların tamamında Kürtleri Celal Talabani temsil etti. Yapılan anlaşma sonucu, Irak bir kanun ile Kürt Bölgesine kısmi özerklik verdi. Bu ancak bir yıl devam etti. Baas Partisi bu kanunu iptal etti, bölgedeki hâkimiyetini sürdürmeye karar verdi. Bu sırada, Kürt Hareketinin gayeleri ve idaresi konusunda Molla Barzani ile Celal Talabani'nin arası açıldı. Talabani, Kürtlerin Irak'tan ayrı Müstakil Kürt Devleti kurmalarını istiyordu. Tabii bu Devletin yapısı Sosyalist Rejime dayalı olacaktı. Bunu sağlamak için de Irak Komünist Partisi ile işbirliğine gidilmesini istiyordu. Molla Mustafa Barzani ise, çevredeki bütün devletlerin Müstakil Kürt Devletinin kurulmasına izin vermeyeceklerini, bu sebeple en iyi yolun Irak Devleti içinde özerk bir Kürt Bölgesi olarak kalmak olduğu yolunda idi. Kendisi Hafız olan Molla Barzani, Komünist ve sosyalist rejim esasını kabul etmiyor; daha önce kendisinin bulunduğu Rusya'dan örnekler vererek Müstakil Kürt Devleti fikrini reddediyordu. Bu fikir ayrılığı sebebiyle Celal Talabani Iran'a gitmek zorunda kaldı. Bir süre sonra Talabani Irak Baascıları ile anlaşarak Bağdat'a geri geldi. Yanındaki Kürt güçleri, Baascılarla birlikte Molla Barzani'ye karşı savaşmaya başladılar. Böylece Kürt Hareketi ikiye bölünmüş oldu. Bu durumdan istifade etmek isteyen Irak Baas Partisi Talabani'den kurtulmak için O'nu öldürmek istedi. Hatta yanındakilerden bazıları öldürüldü. Talabani de tekrar Molla Barzani ile birleşmek zorunda kaldı (1970) 1975 yılları civarında Kürt Hareketinini tekrar canlılık kazandığını görüyoruz. Hatta hükümet kevvetlerini yenebilecek hale geldiler. Yapılan bir çatışmada 3 Irak Tugayı Kürtler tarafından muhasara edildi. Bu durumdan istifade eden Irak rejim muhalifleri Baas'a saldırmaya başladılar. Baas iktidarı yıkılmakla karşı karşıya kaldı. Herkesin Baas iktidarının günlerini saymaya başladığı bir sırada Saddam Hüseyin diğer Arap ülkelerinin de yardımı ile Kürtleri destekleyen İran Şahı ile Cezayir'de biraraya geldi.(1975) Saddam Hüseyin'in Cezayir havaalanında bütün Arap liderlerinin önünde İran Şahının elini ve dizini öpmesi ile başlayan görüşmelerde Irak büyük tavizler vererek Kürt Hareketinin desteklenmesini önledi. Irak-İran savaşının sebebi olarak gösterilen Şattul Arap Bölgesi bu anlaşma ile İran'a bırakıldı. İran-Irak arasındaki bütün sınır ihtilafları İran lehine sonuçlandırıldı. Irak'ta bulunan İran'lı Arap liderlerin iadesini Saddam kabul etti. Bütün bunlara karşılık İran Şahı, Kürt Hareketini desteklememeyi vadetti. Neticede Irak ordusu Kürt muhasarasından kurtulduğu gibi, çok büyük bir miktarda Kürt askerini de esir aldı. Molla Mustafa Barzani de etrafı ile birlikte 1981 yılında öldüğü ABD ne göçetti. Baas Partisi bir kısım kürtleri affetti, bir kısmını idam etti. Kürt halkının büyük kısmını da Güney Irak'ta mecburi iskâna tabi tuttu. Kürtlerden kalan yerlere de Arapları yerleştirdi. Böylece bölgede çok az bir Kürt kaldı. İran-Irak harbi sırasında Talabani gizlice Irak'a döndü. Kürt Hareketini geliştirmek istedi. Ancak, bölgede kalan kürtlerden beklediği yardımı göremedi. Yine de faaliyetlerine devam etti. Bu hareketi tamamen silmek isteyen Saddam, İran saldırıyormuş gibi gösterip, Irak uçakları ile Kürt köylerini bombalıyordu. 1987 yılında Süleymaniye şehrindeki Şeker Fabrikasını bombalamak isteyen 2 uçaktan biri düşürülünce Saddam' ın oyunu anlaşıldı. 1988 de Türkiye'ye PKK merkezleri diye sivil hedefleri göstererek bombalatmak istedi. Ancak, Türkiye bunun farkına vardı Bir daha Saddam'a inanmadı. Bu hadiseler Talabani'ye yardımcı olmayan bölgedeki Kürtleri de harekete yaklaştırdı. Irak'ın Halepçe Kazası yıllardır ilim merkezi olarak tanınır. Burada bulunan 85 caminin imamı 250 yıllık bir gelenege uyarak her biri 20-25 talebe yetiştirmekle uğraşırlar. Bu talebeler, Irak yanında Türkiye ve İrandaki Kürtlerin dini hizmetlerini görmek üzere gönderilirler. Burada Mollalara verilen dersler yalnızca dini konulardadır. Bu mollaların çevredeki nüfuzu çok büyüktür. Halepçe Mollaları Barzani ve Talabani hareketlerine destek vermemişlerdir. Onlar yalnızca dini hizmetlerde bulunmayı tercih ediyorlardı. Bu sebeple de Sosyalizmi ve Kürt ırkçılığını olduğu kadar Arap ırkçılığına dayanan Baas Partisini de tasvip etmiyorlardı. Bu durum Baas rejimini oldukça rahatsız ediyordu. Saddam bunları ortadan kaldırmak için bir plan hazırladı: Bölgeye İran askerleri gelmiş gibi göstererek Halepçe'ye saldırdı. ŞEYH OSMAN başkanlığındaki Mollalar durumu anlayınca Irak kuvvetlerine karşı direnmek istedi. Muvaffak olamayacağını anlayan Irak rejimi Gaz Bombası kullanarak, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 5.500 kişinin ölümüne sebep oldu. Halepçe'den İran'a kaçan mollalar orada ( El Hareketi İslami fi Kürdistan-il Irak) adıyla bir teşkilat kurdular. Ancak, bölgedeki Kürtlerin büyük bir kısmı Türkiye'ye sığındı. Bu sırada bütün Arap ülkeleri Irak'ı destekliyorlardı. Hiçbir Arap ülkesinden itiraz yükselmedi. Hatta, BM de konunun görüşülmesine Irak'ın iç meselesi olduğu gerekçesi ile Arap Birliği karşı çıktı. İran savaşı boyunca da başta S.Arabistan olmak üzere bütün Arap ülkeleri Irak'ı para ve malzeme vererek desteklediler. Irak'ın Kuveyt'e sadırısı sırasında Talabani ve Kürt hareketi yine ön saflarda görünmeye başladı. Bilhassa İngiltere'nin desteği ile hareket eden Talabani, ABD ni de yanına almayı başardı. Irak'ı içerden vurabileceklerini iddia ederek siyasi ve maddi büyük yardımlar aldılar. Yıllardır hayalinde olan (Müstakil Kürt Devleti) fikrinden vazgeçerek (Özerk Kürt Bölgesi) fikrini kabul ettiğini belirtmeye başladı. Bu yolda ABD ve İngiltere tarafından istenilen çalışmaları yaptı. Şam'da ve Paris'te Irak Muhalefetini topladı. S.Arabistan'a giderek Suudi yetkililerle görüşmelerde bulundu. Yıllardır sosyalist olmasını istediği Kürtçülük hareketine yeni bir veçhe vermeye çalıştı. "Talabani-Barzani mücadelesi de son 30 yıldır Irak Kürtlerinin siyasi hayatında baskın güç oldu. İki lider, Kuzey Irak'ta söz sahibi olmak için zaman zaman çatıştı. Saddam'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle başlayan 1991 Körfez Savaşı ve Kuzey Irak'taki Kürtlerin merkeze karşı ayaklanmalarıyla Celal Talabani'nin siyasi hayatında yeni bir dönem başladı. Kuzey Irak'ta Batılı devletlerin müdahalesi ile güvenli bölgelerin kurulmasının ardından Kuzey Irak'ta 1992 yılında yapılan seçimlerle KYB-KDP ortak yönetimi kuruldu. 1994'te iki parti arasındaki görüş ayrılıkları sebebiyle çatışmalar oldu. ABD ve İngiltere'nin girişimiyle iki parti arasında yapılan görüşmeler sonucunda 1998'de Washington'da barış anlaşması imzalandı..." (Hürriyet-06.04.2005) Irak meclisi "Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği" lideri Celal Talabani'yi, Irak devlet başkanlığına seçti. Talabani'nin yardımcılıklarına ise Sünni Gazi el-Yaver ve Şii Abdül Mehdi getirildi. 275 sandalyeli mecliste milletvekillerinin 227'si Talabani ile 2 yardımcısı lehinde oy kullanırken 30 oy, başka rakibi olmayan bu üç adayı protesto etmek amacıyla boş çıktı. Talabani'nin devlet başkanı seçilmesiyle Irak ve Arap ülkeleri tarihinde ilk kez bir Iraklı Kürt, devlet başkanlığına seçilmiş oldu. Böylece; 30 yıllık bir mücadelenin sonunda; Talabani, ABD ile yaptığı işbirliğinin neticesi olarak Irak devlet başkanlığı makamına oturdu. Talabani, çete savaşları ile başlayan bu mücadeledeyi taçlandıran bir noktaya getirdi. Bakalım Irak Devlet Başkanı olarak, kendi kabilesinin desteğini alamayan Talabani, bu kez Irak'ı ve Iraklıları kuşatabilecek mi ?

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.