T a r a f s ı z D e ğ i l i z

Marksist-Leninist cunta, Cemal Madanoğlu, ve ekibi - 11/12

Hemen her gün bir yöneticisini şehit veren MHP, 1980'in Nisan, Mayıs ve Haziran ayları boyunca "Gönül Seferberliği" mitingleri düzenledi. Yüzbinlerin katıldığı bu mitingler kamuoyunda büyük destek görüyordu. Ancak, bir yandan da Ülkücüler yeni şehitler vermeye devam ediyorlardı. Bir dönem MHP İstanbul İl teşkilatının basın sözcülüğünü yapan gazeteci-yazar İsmail Gerçeksöz, 4 Nisan 1980'de oğluyla birlikte silahlı saldırıya uğradı. Kendisi şehit olurken, oğlu İbrahim ağır yaralandı. Kızıl namlular 27 Mayıs 1980'de bu kez MHP'nin efsane Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'a yöneldi. Sazak'ın şehit edilmesi ülke çapında infiale neden olurken, İstanbul Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok, eşi Fahriye ve kızı Nilgün'le birlikte evlerine düzenlenen silahlı saldırı sonucu 25 Haziran 1980'de şehitler kervanına katıldılar.

Bu arada iç savaş tahrikçileri yeni oyunlar peşindeydiler. Nevşehir, Fatsa ve Çorum olayları birbiri ardı sıra patlak verdi. Türk milleti kamplara bölünmek istiyordu. 12 Mart döneminin başbakanı Nihat Erim de bu dönemde, 19 Temmuz 1989'da Dev-Sol militanları tarafından katledildi. Kan gölü denize dönüşürken, siyasi alanda da sıkıntılar artarak devam ediyordu. Olayları önlemekte yetersiz kalan hükümet, verilen gensorularla bakanlarını da kaybetmeye başlamıştı. Sadece Ağustos ayında 220'den fazla Ülkücü şehit edilmişti. 2 Eylül 1980'deki Ziraat Mühendisleri Birliği'ne yönelik saldırıda ise 4 ülkücü şehit edilmişti.

Eylül başından itibaren siyasi mücadele kuralsız şekilde sürdürülmeye başlandı. 6 Eylül 1980'de Petrol İşleri Sendikası'nın düzenlediği toplantıda konuşan Ecevit, siyasi mücadeleyi futbol maçına benzeterek, "hakem" rolünde birilerinin çıkıp maçı sona erdirebileceğini söyledi. Ecevit'in orduya davetiye çıkaran bu kışkırtıcı konuşması kamuoyundan büyük eleştiri aldı. Türkiye hızla 12 Eylül'e doğru savruluyordu.
11 Eylül 1980'de Ankara, İstanbul ve İzmir'de yaşananlar, sanki, bir gün sonrasında yaşanacak darbeyi haklı kılmak içindi. TKP'nin kuruluş yıldönümünü bombalı pankartlarla kutlayan Dev-Yol'un gösterileri ve yayınladığı bildiriler, ihtilale resmi davet niteliğindeydi. Sokaklar kan gölüne dönerken, sıkıyönetim komutanların sükunetlerini koruyorlardı. Bunun gerekçesi 12 Eylül 1980 sabahı erken saatlerde anlaşıldı: Türkiye, 27 Mayıs ve 12 Mart'ın ardından gelen üçüncü darbeye şahit oluyordu. İlginç olan, darbenin, ABD başkentinde Türkiye kamuoyundan saatlerce önce haber alınmasıydı. Bu olay, M. Ali Birand'ın "12 Eylül saat 04.00" adlı kitabında şöyle anlatılıyor:
"03:30 – Washington (Yerel saatle 20:00)

Milli Güvenlik Konseyi Türkiye Masası sorumlusu Paul Henze, evine yeni gelmişti. Beyaz Saray'ın "Situation Room" diye adlandırdıkları bölümünü aradı. Dünyada ABD açısından çok önemli diye nitelendirilebilecek gelişmeler bu bölüme yollanırdı. Pentagon olsun, Dışişleri, CIA olsun, Başkan'ın duyması gereken önemdeki konuları buraya yöneltirlerdi. Situation Room'da önce alt düzeyden başlayarak ve onay alarak haber gerektiğinde Başkn'a kadar iletilirdi.

- Paul, seninkiler nihayet yaptı (… your boys have done it)
- Kim benimkiler, neden bahsediyorsun?
- Senin generaller Türkiye'de darbe yaptılar.
- O, öyle mi? Çok memnun oldum.
Henze, gerçekten de memnun olmuştu. Derin bir iç çekti. Sekiz aydır bekliyordu bu anı. Türkiye gibi, NATO'nun önemli bir halkası kopmaktan kurtulmuştu.
- Haber nereden geldi?
- Jusmatt'dan geliyor…

***
- Biraz önce Türk Genelkurmay'ından Jusmatt'a resmi bilgi vermişler. Biz, Zbig'e (ABD Milli Güvenlik Konseyi Sorumlusu, Başkan Carter'ın Güvenlik Danışmanı Brezinski) haber verdik.
- Muskie'ye de vermişler mi?
- Evet, Dışişleri de Bakana bildirmiş. Acil durum grubunu da kurmuşlar.
- O zaman Başkan'a da haber verilebilir. Herhangi bir şey yapılmasına gerek yok. Bu müdahale bizim için iyidir.Bunu da söyleyin.

Başkan Carter, Kennedy Center'da Damdaki Kemancı müzikalini seyrediyordu. Locasının hemen dışındaki telefonu sinyal verdi. Beyaz Saray santrali Dışişleri Bakanı Muskie'nin görüşmek istediğini söyledi. Başkan telefona geldi.
- Türk Ordusu'nun komuta heyeti Ankara'da yönetime el koydu. Herhangi bir kuşku ve kaygıya gerek yok. Müdahale etmesi gerekenler etti."




--
-------------------------------------------------------
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.