T a r a f s ı z D e ğ i l i z

[TARİHE BAKiŞ] 28 Şubat psikolojisi


Dr. Recai Yahyaoğlu

28 Şubat psikolojisi, Türk insanının ve ülke tarihinin aradan bin yıl geçse de unutmayacağı bir dönemin ruh halidir. Nasıl ki insanlar hayatlarına dair yaşadıkları güzel ve kötü günlerini unutmazlar, tek tek insanlar gibi ülkelerin, kitlelerinde zihni ve hafızası vardır. Bazı gerçekler bu hafızada sürekli yer işgal etmeye devam ederler. İnsanların, şirketlerin, ülkelerin ve dünyanın zaman zaman yaşadığı farklı dönemler kaçınılmaz olarak gerçekleşirler. 28 Şubat süreci bu dönemlerden birisidir. Türkiyede meydana gelmiş ve tüm dünyanın gözü önünde demokratik olmayan bir çok uygulamalar yaşanmak zorunda kalınmıştır.

28 Şubat belirli işaretler vererek gelmiştir. Bir süre devam ederek ortalığı iyice karıştırmış ve bir çok insanı, ülkenin hemen hemen tüm kurumlarını olumsuz yönde etkileyerek tam olmasa da kısmen etkisini kaybederek tarihteki yerini almıştır. Ardındaki asıl mantık benim gibi düşünmeyen beni idare edemez mantığıdır. Demokratik toplumlarda çok ilkel olan bu düşünce şekli maalesef dünyaya medeniyeti, insan haklarını ve adaleti tanıtmış Osmanlı´nın miras bıraktığı bu topraklarda yaşanmıştır.

28 Şubat baskıcıdır. Zorbadır. Hatta daha da öteye gidilerek demokrasiyi kötürümleştirmiş bir dönemin adı olarak da rahatlıkla adlandırılmıştır. Bu dönemde bir çok insan yazı yazmaya, konuşmaya, bir sohbete katılmaya, gazete okumaya korkmuşlardır. 28 Şubat psikolojisi ne yazık ki aynı zamanda insanların kendi gölgelerinden bile korkmaya başladıkları bir sürecin adı olmuştur. Hatası olsun yada olmasın her insanın bu kadar çok baskı ve korku yaşadığı böylesi bir dönem Türk siyasi tarihinde neredeyse hiç yaşanmamıştır. Bu yüzden ardından çok uzun yıllar geçse de hakkında konuşulmaya ve yazılmaya devam edilecektir. Çünkü insanlar; kendi hayatlarını ciddi olarak etkileyen süreçlere fazlasıyla lanetli bir güç isnat ederek onları hatırlamaya eğilimli canlılardır…

28 Şubat anayasal bir müdahaleden çok, darbe özlemi duyanların iğreti ruhlarını tatmin etme çabası olarak da değerlendirilmiştir. Yada diğer bir deyişle anayasal bir müdahale gibi gösterilmeye çalışılmasına rağmen kimilerine göre post-modern bir darbeydi denilerek de açıklanmaya çalışılmıştır… Kendi içlerinden çıktıkları milleti beğenmeyen onları öcü, yobaz, gerici, çağdışı görme çirkefliğine bulanmış karanlık ruhlu insanların kendilerini dev aynasında görmeye başladıkları berbat bir süreçti söylemleriyle de izah edilmiştir.

Bir çok kızın büyük emekler vererek girdikleri üniversitelerden ayrılmasına, kimisininde başını açarak okumasına sebep olan hareket. Demokrasiye hançer. Solcu ve gerçek demokratların turnusol kağıdı gibi bir çok farklı değerlendirmeler yapılmış bu süreç "sadece ben ve benim gibi düşünenler iktidar olarak bu ülkeyi yönetir… Diğerleri ise sadece yönetilmeye layıklardır. "Bu ülkeyi yönetmek ve bu ülkenin imkanlarından yararlanmak benim hakkımdır" çerçevesinde düşünen ve bundan başka değişik şekillerin olabileceğine asla ikna olmayacak kadar da bağnaz düşünen insanların ruh hallerini yansıtmaktaydı. Bu ruh hali aynı zamanda dünya insanlığının en eski hastalığıdır…

Kodları açık seçik bilinmeyen, sağlıklı ve güzel düşünme imkanı sağlayan genleri tahrip olmuş bazı insanlar, bu dönemde hüküm vermeye çalıştılar. Onlar çeşitli ayarlar yapmaya çalışırken ayarı kaçmış insanlık örneğinin dünyaya hakim olmasına adeta çanak tutuyorlardı…

Belki de yaptıklarının binlerce yıl sonra bile kendilerine eziyet sebebi olacağını asla akıllarına getirmemişlerdi. Çünkü eziyet çektiren ve adil olmayan her şey mutlaka bir gün haklıya hakkı teslim edilerek geri ödenirdi… Yapılan her iyi ve kötü şeyin karşılığı mutlaka İlahi Adalet tarafından yapanlara yaşatılırdı…Kim bilir belki de şimdi yaşadığımız bu siyasi karmaşa onların eseridir…Aslında milletin bu döneme tepkisinin ekmeğini yiyen şimdiki siyasetçiler bu dönemi kendileri için çok güzel kullanmayı becermişlerdir…
Mazlumluktan kendilerine pay çıkaranları ancak tebrik etmek gerekir. Onlar siyasetin ince ayarlarını çok iyi yapmışlardır. Kimse unutmasın ve tarihe kayıt düşsün lütfen. Bundan böyle de bu tarz süreçlerden medet ummaya yeltenenlere en güzel cevap geniş halk kesimleri tarafından hep verilmeye devam edilecektir.

Taşeron hükümetin demokrasiyi kısmen askıya aldığı bu süreçte insanlar; itilmiş, dışlanmış, hak ettikleri imkanlarının ellerinden sökülüp alınmasına tanık olmuşlardır.

Yolsuzluk yapanların ve banka hortumcularının cesaretle ilerledikleri bir dönemde, bu süreci tetikleyenler adaleti, iyiliği, demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerini savunanların sindirildiği bir ruh halinin yaşanmasını sağlamıştır. Bu durum o dönemin soyguncularını cesaretlendirirken; inanmış, mazbut, ülkesini, milletini sevenleri ise üzmüştür. Üzülenler siyasete küsmüş, hortumcular ise parti kurarak siyasete soyunmuştur…

Kısacası ve özetle 28 Şubat psikolojisi yasal olmayan bir platform olan çalışma grupları, güvenlik kurullarının milletin iradesini yok sayma hatasına yuvarlandıkları bir dönem olmuştur.

Böylelikle milletin verdiği yetkiyi millete hizmet zemininde kullanması gerekenlerin susturulduğu, kovuşturulduğu bu süreç insanların kendi soluklarından bile korktukları bir zaman diliminin yaşanmasını sağlamıştır.

Yapanlar yaptıkları için, yapılanlar da kendilerini yeteri kadar özgürce savunamayacaklarına inandıkları için...


--
Tarihine sahip çıkmayanların,istikballeri olmaz.

Yavuz Sultan Selim Diyor ki:

Bu seferlerimiz, bu sıkıntılarımız ve bu perişanlıklarımız, hep gönülleri birleştirmek, İslam Birliğini tesis etmek içindir.

Mülk Allah'ındır. Kim Allah'ın yardımı olmadan istediğini elde etmede zafere ulaştığını söylerse, Allah onu kahreder ve aşağı derecelere indirir.

Vükela ve ümeranın süslü elbiseler giymesi, padişahlarına tazimden ileri gelir. Biz Allah'tan başka kime tazime mecburuz ki, bu külfeti ihtiyar edelim? Bizim Padişahımız vücudu saran libasa değil, ruhun içindeki inanca bakar.

Serhat ERDEMLİ

--
3/01/2008 01:48:00 PM tarihinde Serhat ERDEMLİ tarafından TARİHE BAKiŞ adresine gönderildi


--
Tarihine sahip çıkmayanların,istikballeri olmaz.

Yavuz Sultan Selim Diyor ki:

Bu seferlerimiz, bu sıkıntılarımız ve bu perişanlıklarımız, hep gönülleri birleştirmek, İslam Birliğini tesis etmek içindir.

Mülk Allah'ındır. Kim Allah'ın yardımı olmadan istediğini elde etmede zafere ulaştığını söylerse, Allah onu kahreder ve aşağı derecelere indirir.

Vükela ve ümeranın süslü elbiseler giymesi, padişahlarına tazimden ileri gelir. Biz Allah'tan başka kime tazime mecburuz ki, bu külfeti ihtiyar edelim? Bizim Padişahımız vücudu saran libasa değil, ruhun içindeki inanca bakar.

Serhat ERDEMLİ
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..

Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.