Göktürk Tunçtürk'ün yazısı:
Ülkücü Harekâtın babası ve Türk Dünyasının Başbuğu Hacı Alpaslan Türkeş'i 11 yıl önce maalesef kaybettik. Ruhu şad-mekânı cennet olsun.
Devletinin ve milletinin düşmanlarının sinsi oyunları karşısında milyonlarca Türk gencinin sapık ideolojilerin pençesine düşmesini engellemek için, Milliyetçi-ülkücü gençliğin teşkilatlanmasına öncülük eden merhum Türkeş'in, o karlı gündeki muhteşem kalabalıklı cenaze töreni de gösteriyordu ki, O'nu her kesim takdir ediyordu.
Rahmetli Türkeş şu an yaşasaydı, koparılmak istenilen bu siyasi fırtınaları öncülük edip, mutlaka durdurur ve gereğini kuşkusuz siyasi rant beklemeden yapardı.
En önemlisi Başbuğ yine yaşasaydı asla 'Millet'- 'Türk Milliyetçiliği' ifadelerini bir kenara itip, asla bugün ki 'Ulusalcıların' içinde yer almazdı ve hatta onların ipliğini pazara çıkarırdı.
O büyük insan 'Ulus' kelimesine karşı değildi ama ' Ulus' kutsiyetini istismar eden ve bir zamanlar 'Türk ulusu' ifadesine 'Faşist' damgasını vuranların oluşturduğu bu çemberin içinde bulunmayacağı kesindi.
Hele-hele kendisine akla-hayale gelmeyecek suçlamaları ve çamurları atan Doğu Perinçeklerle el ele olunan bir grupla.
TüRKEŞ'İN RAPORUNU SAKLAYAN BAŞBAKAN
12 Eylül 1980 askeri darbesinde, rahmetli en çok uzun süre ile tutulan tek liderdi.
üzüntüden gözünün birisi yattığı Askeri Mevki hastanesinde kapanmak üzereydi. Tabip Yüzbaşı Selim Kaptanoğlu' nun ' Kapalı yerde kalamaz-Sağlığı Tutuklu olmaya müsait değil' şeklinde rapor hazırlayıp Başbakan Turgut özal'a ulaştırmasına rağmen, kimselerin kılı kıpırdamıyordu.
çünkü Özal da bu raporun gereğini yaptırmadığı gibi, raporu masasındaki sumeninin içinde saklamaktaydı.
Bu bilgiye ulaşan ve o zaman MHP'nin tek yayın organı olan Yeni Düşüce gazetesinin Ankara Temsilcisi Cafer Uğurlu, tek başına iktidar olan Başbakan Turgut Özal'a başbakanlıktaki basın toplantısında, böyle bir raporun kendisinde olup olmadığını ve varsa neden bekletildiğini sordu.
Toplandı salonu bir anda ağır bir sessizliğe bürünmüştü.
Ve Başbakan Özal şu cevabı vermekle yetinmişti,
" Rapor bende..Ama gereği yapılacaktır"
Tabi bu raporun üzerinden aylar geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmadı. Takii Turgut Sunalp Paşa devreye girinceye kadar.
İşte Türkeş bu sıkıntıları yaşadığı Mevki hastanesinden 'Oğlum' dediği partili birisine 'Devlet Bahçeli' içerikli bir mektup yazıp gönderdiği ortaya atıldı.
"Devlet Bahçeli" için 'ajan' diye yazıldığı belirtilen mektup camiada şok etkisi yaramıştı. Yine Bu mektup Ülkü Ocakları'nın eski Genel Başkanı ve davanın gazisi Muharrem Şemsek'e yazıldığı iddia edildi.
Aradan uzun yıllar sonra yine Muharrem Şemsek'e 'Bu Mektubu' tekrar sorduk.
Şemsek ise bu mektubun konuşulduğunu fakat kendisine böyle bir mektubun yazılmadığın söyledi.
Fakat Türkeş'in el yazmalı mektubunda 'A.E.' diye bahsettiği Avukat Abdulkadir Erdil ise ısrarla Türkeş'in bu mektubu Şemsek'e yazdığını ve bilgisinin olduğunu, hatta mektupta ad ve soyadlarının baş harfleri yazılan kişileri yalnız Şemsek'in ve kendinsin bildiğini belirterek "Bu mektubu kimse yalanlayamaz" diyor
Fakat; Bütün bu söylenenler karşısında oğul Tuğrul Türkeş'in yıllardır suskun kalarak bu konuya açıklık getirmemesi dikkati ile birlikte, Türkeş'in tekrar siyasi harekete başladığında " Ajan" dediği ileri sürülen Devlet Bahçeli'yi yanına alması da bir o kadar dikkat çekici.
Zaten Bahçeli de bir ara böyle bir mektubun ve ifadenin olmadığını belirterek, parti içindeki muhaliflerin oyunu olduğunu açıklamıştı.
İŞTE TüRKEŞ'İN YAZDIĞI İLERİ SüRüLEN MEKTUBU
Türkeş'in yazdığı iddia edilen mektup şöyle:
Pek değerli ve Sevgili Oğlum
Bu gün, muhterem arkadaşımız (…) mektubunuzu getirerek beni çok sevindirdi. Yazılarınızı okuyarak gerçek durum hakkında aydınlandım. Teşekkürler ederim. Ara sıra yazmanızı ve bana bilgi vermenizi rica ederim. Malum olduğu üzere davamız Türk-İslam davasıdır. Her hareketimizin gayesi Allah'ın (c.c.) rızasını kazanmak ve asil milletimize hizmet etmektir.
P. imanlı iyi bir arkadaşımızdır. A.E de temiz ve ihlâslı bir Anadolu Türkmeni'dir. Avşardır, benim aşiretimden boyumdandır. Denenmiş fedakâr bir kimsedir. Göze çarpan kusuru kendisine zarar veren içki tutkunluğudur. M.ü. ise gayet temiz, dürüst, imanlı, aydın bir kişidir.
Bunlar milliyetçilik yolunda, geçmiş yıllarda sessizce hizmet vermişlerdir. A.G., A.A. tarafından gösterilen hatalı davranışı anlamak mümkün değildir. Devlet Bahçeli'nin bunlarla aynı davranışa girişmesi mümkün şey. Devlet Bahçeli, MİT'dendir. Arkadaşlarımız MİT'den uzak olmalı, bunlara hiç itimat etmemelidir.
Ne ise çok şükür şuurlu arkadaşlarımızın sayesinde fesat yatışmış oldu. Fakat bu tatsız şeyleri yapanlar, ya Anavatan Partisi ile işbirliği sebebi ile kışkırtılmışlardır veya MİT tarafından kullanılmışlardır. Mesele üzerine dikkatle eğilmek lazımdır.
Ermenilerin cinayetlerine karşı bazı MİT memurları içerde ve dışarıda ülkücüleri kullanmak teşebbüsünde bulunuyorlar. Bunları asla kabul etmemeli, hiçbir eyleme karışılmamalıdır. Önce yönetim milliyetçilere karşı giriştiği baskıyı, yanlış uygulamayı değiştirmeli ve resmi makamlar, görev teklif etmelidirler. Bu takdirde devletimizin desteğini ve tasvibini arkamıza alarak eyleme girişmek kabul olunmalıdır. Aksi halde MİT (?) memurlarının el altından yaptıkları teklifleri kabul etmek zararlıdır. Bunu herkese münasip şekilde anlatmalıdır.
Şimdi sizden özel bazı ricalarım olacaktır. Eşim Seval hanımı tanıyorsunuz. Gerek sizin ve gerek muhterem (…) hanımın arada bir telefonla aramanızı kendisine ilgi ve destek vermenizi rica ederim. Güvenilir iyi bir de şoför temin etmeye çalışmanızı rica ederim.
Mahsus selamlar ederek sevgilerle gözlerinizden öperim. Cenabı Hakka emanet ederim.
İmza: Alparslan Türkeş
--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
http://dava-vatan.blogspot.com/
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR..
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" grubu.
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
Home / Uncategories / Başbuğ yaşasaydı ‘Ulusalcıların’ içinde yer almazdı ve hatta onların ipliğini pazara çıkarırdı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.