FETİH DİRİLMEK DEMEK

Nevzat Laleli
Güncel yazılar serisi nlaleli@mynet.com
Bir şeyin önemi, ona işaret eden bir büyüğün sözüne dayandırılmasından veya o gün cereyan eden (olan) bir büyük olayın yaşanmasından gelmektedir. Bunun da ötesinde tarihin belirlenmesinde müessir (etkili) olan, insanların büyük düşünmesi ve büyük hamleler yapmasıdır. Küçük düşünenler veya “burnundan ötesini göremeyenler…” büyük işleri başaramazlar ve büyük tarihi olaylara imza atamazlar.
Bu temel tespitlerimizi daha müşahhas (somut) olaylarla ve örnekle açıklayabiliriz.
29. Mayıs tarihi niçin önemlidir? Öncelikle bu önem, “Kostantiniyye’nin, Sultan Fatih tarafından feth edilerek alınması ve adının İstanbul (İslamı bol) olarak değiştirilmesinden” gelmektedir. Bu fetihle; küfrün, şirkin, zulmün merkezi durumundaki Garbın beli kırılmış ve bunların yerine hakkın, adaletin, ilmin ve sevginin kapıları açılmıştır.
Ancak bu olayı büyük yapan önemli bir faktör de hiç şüphesiz, İslam peygamberi Hazreti Muhammed’in (s.a.v) 500 sene kadar önce “İstanbul’un alınacağını…” müjdelemiş ve “İstanbul’u alan Kumandan ile onun askerini övmüş…” olmasıdır.
İşte Sultan Fatih ve ondan önce İstanbul’u defalarca kuşatan İslam orduları, Peygamberimizin bu methine erişebilmek için bütün güçleriyle çalıştılar. Ancak fetih, Fatih Sultan Mehmet’e nasip olur. Her seferi hazırlayan kumandanlar da İstanbul’u feth etmiş gibi ecir ve sevaba nail olurlar (erişirler).
BAZI ÖNEMLİ BÜYÜKLÜKLER
Yazı başındaki ölçülere tekrar döndüğümüzde, Mayıs ayları tarihimizde zafer aylarıdır ve 29. Mayıs ise İstanbul’un Fethinin yıl dönüdür ve büyük bir gündür.
Bütün imkânları seferber ederek İstanbul’un fethini gerçekleştiren hareket ve hamle büyük bir hamle ve harekettir. Onun için “Bir çağ kapatarak, yeni bir çağın açılmasıdır”
İstanbul gibi bütün Batılların (yanlışlıkların) merkezi olan bir şehrin alınabileceğini baştan düşünerek (kendinden evvelki başarısız kuşatmaları da bilerek) bütün çalışmalarını ve planlarını onun üzerine kurmak büyük bir düşüncedir. Nitekim Garbın elçisine söylenen “Bizim hükmümüzün eriştiği yerlere sizin hayaliniz bile erişemez” sözü, bu büyüklüğün en açık bir ifadesidir.
Bu düşüncenin büyüklüğü ile azmin kuvvetinin bir işareti olan, “Ya ben İstanbul’u alırım, ya İstanbul beni…” sözünü söyleyebilen Sultan Fatih de yine büyük bir insandır.
Kuşatma esnasında İstanbul’un feth edilebilmesi için “Gemilerin karadan yürütülerek denize indirilmesi” gerçekten büyük bir olaydır. Hem de ordunun içerisinde birçok kumandanın, “Gemiler karadan mı yürütülürmüş. Bu imkânsız…” diyerek ters kanaat (ters görüş) belirttikleri halde.
Bu büyüklüğün oluşmasında en büyük etkenin ise Ahir zaman Peygamberi Hazreti Muhammed’in(s.a.v) fethi Hadis-i şerifleriyle belirtmesi ve bu müjdeye erişmek için İslam Kumandanlarının sanki bu konuda birbirleriyle yarışmasıdır.
NASIL KAHRAMAN OLUNUR
Bir insan kendi isteğiyle kahraman olamaz. Onu kahraman yapan hemen çevresinde oluşan büyük olaydır. Olay, o kadar büyüktür ki onun karşısında yapılan en küçük bir hareket bile o insanı kahraman yapmaya yetmektedir. Tarih kitaplarını açarak baktığımızda nerede bir kahraman varsa o insanın çevresinde büyük olaylar olmuş, o da bu büyük olayın sadece içerisinde bulunmuştur.
Peygamberimizin bu olay üzerine teksif ettiği Hadis-i Şerifi elbette ki o olayın büyüklüğüne işaret etmektedir. Kendi inisiyatifi (irade-i cüz’i ile) o yöne yönelen bir insan yani Sultan Muhammed Han da bu büyüklükten olduğunca hisse alacak büyük bir insandır.
İşte olayın büyüklüğü ve kendi isteği ile o olayın içerisinde yer alma isteği Sultan Fatih’i de büyütmüş ve hatta Büyük adamlar listesinin başına taşımıştır.
BÜYÜK OLMANIN YOLU
Eğer sizler de yaptığınız bir işin, tabii ki hayırlı bir işin büyümesini ve büyük işler arasında sayılmasını istiyorsanız, yapacağınız işi büyük bir insanın (Peygamberimiz veya onun varisi bir âlimlerin) sözünü kendinize nirengi noktası (hareket noktası) almaktır.
Yıllarca Genel Başkanlığı yaptığım (17 yıl) Milli Gençlik Vakfı da 29. Mayıs.1975 de kurulmuş idi. Bizler, her 29 Mayısta “Fetih ve Gençlik günü” kutlamalarını yaparken, İstanbul’un Fethini kutlar aynı zamanda Milli Gençlik vakfı’nın kuruluş yıldönümünü de anmaktaydık.
(Ne yazık ki Milli Gençlik Vakfı, birçoğu da içerisinden yetişen AKP hükümeti döneminde kapatılmıştır. İlgili mahkeme 19.11.2002/755 tarihinde, delil yetersizliğinden dolayı “Milli Gençlik vakfının kapatılamayacağına” karar vermişken ve kendilerine “Kararı temyiz ettirmeyin” ricasında bulunulmuşken, AKP hükümeti kararı “Temyiz” ettirmiştir. Yargıtay, 18. Hukuk Dairesi 25.02.2004/957 tarihli kararıyla mahkemenin kararını bozmuştur. Yeniden yapılan duruşmada 03.06.2004/232 tarihli kararla Vakıf kapatılmıştır)
AGD - ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ
Anadolu Gençlik Derneği de 29. Mayıs tarihinde kurulmuştur ve 29 Mayıslarda ki manevi büyüklüklerle O’da ülkemizin ve dünyanın en büyük bir Gençlik Derneği haline gelmiştir. Pek tabii “Fetih ruhu” misyonunu gençlere başarıyla ulaştırmasını sürdürerek.
Bu maksatla 30 yıldır her yıl muntazaman yapılan “Fetih ve Gençlik günü” bu sene Sakarya stadyumunda yine yüz binlerce gencin katılmasıyla yapılacak. Yine “Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek”. Leventlerin kalın halatlarla “dağlardan” çektiği “Çektiriler ve kalyonlar karadan yürütülecek” gençlerimiz “oyundan ve oynaştan kendilerini kurtararak” “İnsanımızın ve bütün insanlığın dünya ve ahiret saadetini temin için bütün gücümüzle çalışacağız” diyerek söz verecek.
“Delikanlım işaret aldığın gün Hocan’dan, Yürüyeceksin, yürüyecek millet ardından, Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan, yürü hala ne diye oyunda oynaştasın. Fatih’in İstanbul’u feth ettiği yaştasın” diyerek “Milli Görüş Liderinden gelen mesaj” gençlerimize ulaştırılacak.
Milli Gençliğin, 29. Mayıs “Fetih ve Gençlik gününü” kutlarken, Sakarya stadyumundan yüz binlerce genç olarak aziz milletimize ve bütün insanlığa “Dayanın, sabredin, biz geliyoruz” diye haykıralım.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.