HAYSİYET DAVASI..BU DEFA KAYBEDECEKSİNİZ !


-İngilizin çizdiği sınırlara bekçilik yapanlar ve yükledikleri misyonu sürdürenler bizim için iç düşmandır. Bu ülkenin ve milletin haysiyeti, zorbalıkla elimizden alınan her şeyimizi tekrar almak ve 1877, 1911,1912 ve I.Dünya savaşı şehitlerimizin intikamını almak üzerine kuruludur. Haysiyetimiz hala iade edilmemiştir ve davamız işte bu haysiyetin davasıdır



Şimdi, milletimize nişan alanlar, İngilizin tarlasına bekçilik yapanlar, İngiliz güdümlü Frankofon mason değerleri bize Cumhuriyet diye yutturmaya kalkanlar, amerikan emperyalizmine ve Yahudilere, hiç ingiltereden ve İngiliz icadı siyonizmden bahsetmeden sözde düşmanlık yapıyormuş gibi görünüp yeniden İngiliz tohumları serpmeye çalışanlar, İngiliz-Rus eksenine karşı milletin haysiyetini savunan son kahramanlarımız olan Enver'e, Akif'e, Kuşçubaşı Eşref'e ve onların temsil ettiklerine, onların yetiştirdiklerine düşmanlık yapanlar, milletimizin uğruna kan döktüğü kılık kıyafetlerimize, değerlerimize, imanımıza meydan okuyanlar bilin ki, ister Atatürkçü, ister Müslüman, ister Kürt, ister Alevi, ister dönme kılıklı olun, isterseniz trilyonlarınız olsun, isterseniz silahlarınız, makamlarınız olsun,

SİZİ, HEPİNİZİ TANIYORUZ.

Önce kısa bir arazi tanımlaması yapalım:
ABD ve İngiltere arasında ayrışma ve gerilim sürüyor.
İngiltere, "ABD'ye ödünç verdiği gücünü" geri istiyor. Churcill, II.Dünya savaşı sonrası harab olmuş bir Londra'nın Başbakanı olarak şöyle demişti: "Bu savaşı da kazandık ama bizde yıprandık. Şimdi gücümüzü geçici olarak ABD'ye ödünç veriyoruz."
Modern İngiliz siyaseti, denizde Anglo-Sakson, karada Rus egemenliğinin diyalektiğine dayalı "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" perspektifine dayanır. Bu, Avrupa'da ve Asya'da bağımsız bir gücün önünün kesilmesi demektir. Geçen yüzyılın iki dünya savaşı, Almanya ve Japonya'nın bitirilmesini sağlamıştır.
Rusya, ne zaman emperyal heveslere yönelse, bilinmelidir ki, İngilizlerle anlaşmışlardır. Rusya, İngiltere'nin kara gücüdür. Açık denizlere inmediği sürece Orta Asya ve Doğu Avrupa'da hareketi serbesttir. 1979 Afganistan işgali, Rusya'nın tuhaf bir şekilde bu kırmızı çizgiyi ihlale kalkışmasıdır. Sonrasında cezalandırılmış ve Sovyet imparatorluğu tiyatrosu dağıtılmıştır.
ABD'deki en güçlü lobi Yahudiler değil, İngiliz lobisidir. Kissinger, İngiliz kraliyet nişanını takarken Kraliçe'nin huzurunda yaptığı konuşmaya şöyle başlamıştır: "Ömrüm boyunca Kraliçe'nin tacına sadık kalmaya özen gösterdim"
ABD'nin kendisine ait bir devleti, parası, ordusu, iradesi, yoktur. ABD, İngiltere'nin paravan şirketidir. Yahudi lobisi, İngiliz lobisini gizlemenin maskesidir. Yahudilik, kullanım değerini kiralayıp güvenlik elde eden zavallı bir topluluktan başka bir şey değildir..
İngiltere, (Britanya, İngiliz uluslar topluluğu, Commenwalt), 18. ve 19. Yüzyılın Doğu Hind kumpanyasından doğmuş çok uluslu bir gücün adıdır. Bir küresel şebeke gibi çalışır. Sadece çekirdeği Anglo-Sakson Protestan beyazdır. Dış kabuklarında Fransız Protestanlığı, Hint ve İran Aryanlığı, Yunan, Türk, Pakistanlı, çöl arabı ve Çinli renkleri de vardır. İngiltere'nin vatanı yoktur. Londra, önemli bir merkez olmakla birlikte, Delhi, Hongkong, New York, islamabad, Katar, Riyad, Kahire, Ankara, Atina gibi, dünyanın bir çok yerinde şubeleri vardır.
2000 yılından itibaren İngiltere, paravan şirketlerle iş yapmak yerine eski denklemine geri dönmeye başlamıştır.
İngiliz emperyal gücü, 20. yüzyılın başında tarım imparatorluklarını çökerterek ulus-devlet düzenleri kurmuştur. Tek istisna, Rusya'dır. Acemi Bolşevikler, I.Dünya savaşından çekilerek İngilizleri zor durumda bırakmakla birlikte, 1921 yılında İngilizlerle masaya oturarak, reelpolitikle tanışmışlardır. İngiliz-Rus anlaşmasını takip eden 1 ay içinde, Rus-Türk, Rus-İran, İngiliz-Türk, İngiliz-İran anlaşmaları yapılmış ve Osmanlı sonrası düzenin kırmızı çizgileri belirlenmişti.


Modern İran ve Türkiye, işte bu anlaşmalarla yani İngiliz-Rus ekseni sayesinde doğmuştur. İkisine de İngiliz aşısı yapılmış ve tohumlar serpiştirilerek küçük sınırlara hapsedilmiş birer bağımsız ulus devlet tiyatrosu kurgulanmıştır.


İran'ın petrolü, İngilizlere verilmiştir. Türkiye'nin elinden ise petrol (Musul) alınarak savaş tazminatı muamelesi yapılmıştır.


Türkiye, Araplarla, Balkan ve Kafkaslarla ilgilenmeme şartıyla Anadolu'da serbest bırakılmıştır. Ancak bu serbestiyet, Anadolu halkının baskı altında tutulması ve geçmişinden, itiraz eden dinamiklerinden soyutlanması manasındadır. Devletin asli görevi budur. Devlet, sadece milletini terbiye etmekte serbesttir. Çünkü, Anadolu halkının dedeleri, İngilizlere I.Dünya savaşını pahalıya ödetmiştir. Kurulan düzen, "kendi kendini döv" düzenidir. Bugüne kadar Müslüman diyerek, komünist diyerek, Kürt diyerek, Alevi diyerek milleti dövenler, İngilizin uşaklarıdır. Ayrışma, bölünme, husumet, kin ve düşmanlık, İngiliz uşaklarının alamet-i farikasıdır.
Şimdi, İngiliz-Rus ekseni yeniden düzenlenmektedir. Artık stratejik mihver Atlantik değil, Pasifiktir. Stratejik düşman, konvansiyonel bir güç değil, bu yeni sürece itiraz edecek herkes ve her şeydir. Bu manada, İngiliz-Rus eksenine itiraz edecek olan ABD içindeki yerli dinamikler (bağımsızlık savaşında İngilizlere kurşun sıkanların torunları) ve Yahudi lobisi içinde oyunu görmeyip ABD'yi hala NewJaruselam zannedenler, sürpriz bir şekilde bu eksen için düşman hale dönüşebilir. Şimdilik belli olan İngiliz-Rus dost kuvvetleri ise İran, Hindistan ve Çin'dir. İngiltere; Rusya ve Çin'i birbirine karşı kışkırtarak dengelemeyi iyi bilmektedir.


Tıpkı 19. yüzyılda Osmanlı ve Rus savaşları gibi.


Bu süreçte, anti ABD ve Anti Yahudi propagandanın Londra ve Moskova merkezli yaygınlaşması normal karşılanmalıdır. Yine Hindistan ve Çin mucizesi propagandası da sürpriz sayılmamalıdır. İngiliz tarlasında en kritik alanlar Türkiye, Pakistan, Mısır ve Suudi Arabistan'dır. İngilizler, Hindistan'ı ve Osmanlıyı parçalamıştır. 1916 tarihli Sykes-Picot haritası Ortadoğu'nun ana hatlarını belirlemiştir. Pakistan'ın kuruluş tarihi de Hint alt kıtasının hatlarını çizmiştir. Bu hatlarla kim oynarsa o cezalandırılmıştır. İngiltere, halen bu haritanın korunması gerektiğine, en azından kendisinden başka bir güç tarafından değiştirilmemesi gerektiği anlayışına sahiptir. İngiliz-Rus ekseni, 20. yüzyılın soğuk savaş düzenini dağıtıp yeni bir sayfa açana kadar bu haritaların değişmesi savaş sebebidir.


ABD, BOP ile bir harita değişimi sinyali vermiştir. Ve proje akim kalmıştır. Irak ve Afganistan, ABD için çöküşün başlangıcı manasına gelen bir bataklığa dönüştürülmüştür.
Şimdi olan biten, İngiliz-Rus ekseniyle, ABD-Yahudi partisi ekseni arasında ayrışma, gerilim ve pazarlıktan ibarettir. İngiltere ve Rusya, tarlalarında ABD-Yahudi gücünün taşlarına şah çekmektedir. Bu güce kiralanmış kullanım değeri olan partiler, örgütler ve kurumların gelecekte işe yarayacak olanları ise devşirilmekte, yeniden formatlanmaktadır.
İngiltere, Fransız masonları üzerinden kontrol ettiği elitleri başta AB olmak üzere, kendi tarlası olarak kullandığı bazı yerlerde değiştirmektedir. Bu değişim, eski elitleri ABD'ye karşı direnişe sürerek yürütülen pazarlıklarla yapılmaktadır. Bir ülkede İngiliz tohumu eski elitler ABD'ye direniyorsa, Bu o ülkedeki ABD planlarına set çekmenin yanında yeni elitleri sahneye sürmenin de dayatılması manasına gelmektedir. ABD'deki en güçlü lobinin İngilizler olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.


İngiltere, teritoryal bir güç olmadığı için kendisini saklamasını, birkaç maske birden kullanmayı ve çoğu zamanda görünmemeyi iyi bilir. Soğuk savaş döneminde Rus operasyonu olarak bilinen bir çok önemli gelişmenin altı kazınınca Kraliçenin tacına ulaşılır.
Şimdi de benzer bir süreç yaşanmaktadır. Rusya'nın, ANTİABD motivasyonuyla kafaladığı derin Avrupa güçleriyle birlikte yürüttüğü lobi faaliyetinin asıl mimarı Londra'dır. Ulusalcılık, yani İngilizin çizdiği sınırlara ve belirlediği misyona tapmak, yeni İngilizcilik akımıdır.
Bizim gerçek ülkemiz, Cezayir'den Adriyatik'e, Hazar'dan Yemen'e kadar geniş bir haritadır. Anadolu'nun her evinde bu haritanın şurasında burasında yatan bir şehidin hatırası vardır. Cumhuriyet, bizim için sadece bir nefes alma dönemidir. I.Dünya savaşı bizim için bitmemiştir ve savaşın bütün sonuçları batıldır, geçersizdir.. İngilizin çizdiği sınırlara bekçilik yapanlar ve yükledikleri misyonu sürdürenler bizim için iç düşmandır. Bu ülkenin ve milletin haysiyeti, zorbalıkla elimizden alınan her şeyimizi tekrar almak ve 1877, 1911,1912 ve I.Dünya savaşı şehitlerimizin intikamını almak üzerine kuruludur. Haysiyetimiz hala iade edilmemiştir ve davamız işte bu haysiyetin davasıdır.
Şimdi, milletimize nişan alanlar, İngilizin tarlasına bekçilik yapanlar, İngiliz güdümlü Frankofon mason değerleri bize Cumhuriyet diye yutturmaya kalkanlar, amerikan emperyalizmine ve Yahudilere, hiç ingiltereden ve İngiliz icadı siyonizmden bahsetmeden sözde düşmanlık yapıyormuş gibi görünüp yeniden İngiliz tohumları serpmeye çalışanlar, İngiliz-Rus eksenine karşı milletin haysiyetini savunan son kahramanlarımız olan Enver'e, Akif'e, Kuşçubaşı Eşref'e ve onların temsil ettiklerine, onların yetiştirdiklerine düşmanlık yapanlar, milletimizin uğruna kan döktüğü kılık kıyafetlerimize, değerlerimize, imanımıza meydan okuyanlar bilin ki, ister Atatürkçü, ister Müslüman, ister kürt, ister Alevi, ister dönme kılıklı olun, isterseniz trilyonlarınız olsun, isterseniz silahlarınız, makamlarınız olsun, SİZİ, HEPİNİZİ TANIYORUZ.
Ne yapmaya çalıştığınızı biliyoruz.
Ne yapamayacağınızı da biliyoruz.
BU DEFA KAYBEDECEKSİNİZ.
SİZİ, DEDELERİMİZİN SİZE TETİK ÇEKEN ŞEHADET PARMAKLARINDAKİ HAYSİYETLE YENECEĞİZ.
KAYNAK: Ahmet özcan /HABER 10

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.