BOP projesi ve AKP iktidarı

M
erhaba Ne olduğu amaçları ve sınırları ne olduğu anlaşılmaya çalışılmayan ABD nin BOP projesi konusunda yazıştığımız bir arkadaşımız ile yaptığımız son yazışmamızda ben bu BOP projesinden fazla endişe duymadığımı çünkü bir projenin bizim işimize gelmesi halinde işlerlik kazanabileceğini dolayısı ile durumun gösterildiği kadar vahim olmadığını yazmıştım. O arkadaş da bana cevabında Merhaba;o kadar vahim bulmasanızda belırttıgım olayların varlıgını kabulle ancak endıse duyacak kadar yaklasmanızda benı mutlu ettı.Zayıf bır ıhtımal olarak kabul etmenıze karsılık abd nın kendı cıkarlarına hızmet eden ve maalesef bızıde kayıtsız sartsız teslımıyetımız sonucu bulastırdıgı BOP projesı her zaman potansıyel bır tehlıke olarak karsımıza cıkacak ve bu cografyada budan sonra komsularımızla sorunlu yasamamıza neden olacaktır. bahsetmek ıcımden gelmedı!!!)...selamlar Ben burada yani bu coğrafyadaki tüm çekişmelerin bizim yokluğumuzdan ve kendi içimizde uyguladığımız rejim yüzünden bu coğrafya ile ilişkilerimizi kesmiş olmamızdan kaynaklandığını düşünüyorum. Belikli emperyalist güçler dahi benim gibi düşündüklerinden bu coğrafya ile ilişkilerini düzgün götürebilmenin Türkiyesiz olmayacağını ve Türkiye'nin rejiminin de kendisine bile kavga ve nizadan başka bir şey getirmemişken bu coğrafyada uygulanmasının imkansızlığını fark etmiş olmalılar ki ülkemiz halkına yabancı olan bu rejimin değiştirilmesi ve Türkiye'nin bölgesel kültürü yıllarca yönetmiş kendi kimliğine dönmesinin gerekliliğini far ediyorlar ve bu yönde girişimlere destek veriyorlar. Bizim yapmamız gereken ise bu projenin ne getirip ne götüreceğinin ve nasıl olursa bizimde işimize yarayacağının fizibilite hesaplarını yapıp kendi önerilerimizi sunmak olması gerekirken anlamadan ret eden bir durum sergilememizi de akılcı bulmuyorum. Çünkü biliyorum ki arkasında milli destek olan meclisimize kimse istediğini zorla dikte edemez. Bu konudaki düşüncelerimi arkadaşıma şöyle yazdım. Sayın xxx Türkiye şimdiye kadar nereye bağımlı idi ise bu bağımlılık bağımlı olduklarımızın yeni ihtiyaçlarına göre tayin ettikleri şekilde uyguladığı, Türkiye de at ve yöntem değiştirmesi ile devam ediyor. Şimdiye kadar CHP ye teslim edilmiş o gücün kötü polisi olmak rolüne karşılık DP ye sonra AP ye ve diğer onların dümencisi (tabiri hoş görün kelime bulamadım) rolündeki muvazaa partilerine verilmiş iyi polis rollerin miadı dolanlar gidiyor ve yenileri geliyor. Erdoğan'ın onlar için son kullanma tarihi geçmiş demesini de ben böyle anlıyorum. Bu durum bir vakıadır. CHP kötü polis olmak dışında hiç bir kurtuluş projesi geliştirmemiş milletimizi zamandan ve mekandan soyutlayıp ideolojik saçmalıkları ile sımsıkı bağlayıp her türlü gelişmemizi engellemiştir. Bunu da Milletin değerleri ile savaşarak o değerlerin yerine sözde daha iyisini ikame etmek adı altında yaparak rolünü başarılı bir şekilde kendisine verilen rolü oynamış ve milletimizi dünyanın en imkanları geniş ortamında en geri kalmışlardan birine dönüştürmüştür. Menderes iyi polis rolünde sahiden iyi olup o güce karşı Sovyetlerden destek arayışına çıkmış ve Çekoslovakya'nın Dupçek'inin daha öncede Macaristan'ın Sovyetler den kurtulma çabalarının sonucuna benzer duruma düşmüştür. Çünkü iki güç arasında paylaşılmış bir dünyada diğer güç anlaşmaya uyup bunlara destek vermemişlerdir. Ruanda ya bakarsanız bizim durumumuzu anlarsınız. Emperyalistler bir ülkeyi işgal ettikleri zaman o güne kadar sorunsuz birlikte yaşamış azınlık ve çoğunluk olarak iki sınıf insan grubu seçiyorlar. Ve ülke yönetimini azınlığa, ayak işlerini de çoğunluğa verip. Çoğunluğa karşı azınlığı örtülü olarak destekleyip, bu destek olmasa ayakta kalması mümkün olmayacak olan azınlığa istediklerini yaptırabiliyorlar. Hatta nüfus yoğunluğunu azaltmak görevi dahi verip, Fransa'nın Ruanda da yaptığı gibi bir anda nüfusun 800 bin kişilik bölümünü katledip azaltıveriyorlar. Kazandığımız söylenen istiklal savaşından sonraki ortaya çıkan CHP nin durumu da bundan başka bir şey değildir. Müstevliler geldikleri gibi giderken bizleri de kendi yerlerine ikame ettikleri CHP ye bırakmış ve onlarda şapka giymyeyeni asarak bizleri müstevliler gibi medeni! Yapmışlar dır. Şimdide başörtüsü ile mimsiz medeniyet ( Me siz olunca deniyyet=alçalmak alçaklık) yolculuğuna bir de neler ettikde bu milleti medeni ettik diye leyleğin ayaklarını kesip şimdi kuşa benzedin diyen adam gibi medeni olduğumuzu iddia etmekten de utanmamıştır. Utanmamıştır çünkü içindeki siyaset operatörleri dışındakiler ne yaptığını bilebilecek idrakten de yoksundurlar. Ve bu parti kesinlik ile milli bütünlük ve gelişmeye açık bir partisi değildir. Ne şapka kanunun bir anlamı vardır nede başörtüsünün nede 80 öncesi iç savaşın. Bir anlamı da var tabiî ki ama bunu onlara anlatmak imkansız. Bütün bunlar azınlığın patron olarak kalması için geliştirilmiş basit siyasi taktiklerdir. Bu durumdan CHP seçmeninin karlı çıktığını söylemek de mümkün değildir. Çoğunluğu suçlamak için kendi seçmenlerini Sivas'taki gibi yakmaktan çekinmeyen bir oluşumdur. Gerçeği aramanın üzerine gitmez ve çoğunluğu suçlamak da kullanır. Bu durum bize has değildir. Tüm dünyada yöneten güçler buna benzer taktikler üretirler. Tüm bunları yok sayıp devamlı iyi polis rolüne atanmış partileri dış gücün adamı olarak ortaya sürmek kısmen doğruluğuna rağmen alçakça bir durumdur. Çünkü bu konuyu ileri süren dahi aynı gücün kuludur. Ve iyi polis rolünü üslenenlerin çoğunun bilinç altın da milletini bu kumpastan kurtarmak yatar. Buna halk arasında benim anam senin ananı kerhanede görmüş derler. Doğrudur görmüştür. Çünkü aynı kerhanede çalışıyorlar. Ama benim anan aynı zamanda oradan kaçmak düşleri kuruyor senin anansa benim anamın bu düşlerini kerhane patronuna ihbar ediyor. (Biraz karmaşık oldu ama arif olan anlasın artık) Peki bu durumda ne yapabiliriz düşüncesini ortaya çıkarmaya çalışmak yerine bende dahil bu heyecanlı mahalle kavgasına kendimizi kaptırıyoruz. Sonrada bir yumruk patlattım gibilerden deşarj oluyoruz. Az önce bir yazıya verdiğim cevabı dikkatinize aşağıdaki yazı ile sunmak isterim Başka bir yazar arkadaştan alıntıladığım bir paragrafından da anlaşılacağı gibi özetle AKP için. Cumhuriyetin 85 yıllık toplumsal dönüşüm projesini ters yüz etmek , toplumu yeniden yapılandırmak , Türkiye'yi Ortadoğu coğrafyasında kendisine biçilen role uygun hale getirmek bu siyasi anlayışın ana hedefidir. O arkadaşta böyle diyor. Buradan anlaşılması gereken şu oluyor bu durumda. Şimdiye kadar vatandaşın demokrasiye özlem duyması için her türlü ceberut hödüklüğü sürdürüp zorla şapka giydirip baş örtüsünü yasaklayanlar ABD nin ya da müstevlilerin ya da gücü elinde tutanların kötü polisleri idiler. Buna rağmen istediklerini yaptıramadılar. Şimdi kötü polislerini geri çekip iyi polislerini öne çıkarıyor ve yeni bir deneme yapıyorlar ise istedikleri sonucu gene alamayacaklardır. Kötü polis döneminde dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenen milletimiz. İyi polis döneminde de gücü elinde tutanlara dünyanın kaç bucak olduğunu da öğretecektir. Tezkerenin reddi ile öğrenmeye başladılar. İkinci konu tüm bunların doğru olduğunu var saysak. Bölgeye bir amele çavuşu aranmış ve Türkiye bulunmuş ise biz ne yapmalıyız. 1) Kabul etmiyoruz biz amele olarak kalmak istiyoruz. Onlarda başka birini çavuş yapar bizi de ona bağlarlar. 2) Gider kendimizi Rusların kucağına atar intihar eder huzur içinde ölür kurtuluruz.. Onlarda sizi Ruslarla paylaşırız derler. 3) Tamam çavuş olalım ama Atatürkçü kalalım ve tüm bölge ülkelerini de Atatürkçü yapalım dersek. Onlar da seksen yılda kendi milletinizi bile ikna edemediniz bizim desteğimizle şimdiye kadar ayakta durdunuz. Sizi sadece Türkiye de bile artık kambur gibi sırtımızda taşıyamıyoruz. Bu coğrafyada sizi kim dinler sizin yüzünüzden maskara olup sizinle birlikte bölgedeki tüm çıkarlarımızı bırakıp kaçmaya niyetimiz yok. Hadi yürü de ense tıraşını görelim derler. Daha başka şeylerde sayabiliriz. Bizim dışımızda bir oluşum meydana gelirse zaten biz parçalanır yarımızı o oluşuma kaptırır diğer yarısını da Laiklerle Müslümanlar paylaşır ayrılırız. Laiklerde gider Macaristan ve Bulgaristan'la birleşirler. Ama onların idaresine girmek şartı ile. Olaylar bizim dışımızda gelişiyor ve değişiyor ise en akılcı yol bizim bu durumu nasıl lehimize etkileyerek kullanabileceğimizi konuşmaktır. İşte zurnanın zırt dediği yerde buradadır. Gelişmeler Türkiye'nin lehine yönlendirilebilir ama laikçilerimizin kurdukları saltanat yıkılıp yerine demokrasi gelecektir. Yani gücü elinde tutanlar bu projede Laikçilere bir rol bulamamış ve sahne dışında bırakmak zorunda kalmışlardır. Yani onları yaşlılıktan emekli etmek ile işten kovmak zorundadırlar. İşten kovulanlar ise söylenmekten başka bir şey yapamamaktadırlar. Yeni bir dünya kuruluyor ve bu kurulan dünyada Türkiye artık sadece yönetilen değil yönetenler arasına giriyor. Bu geçiş dönemini Özal ile yapsaydık Türkiye bu günkü bölgede üniter yapısını sürdürerek yeni eklenecekler ile bir federasyona gidecek, kuzey Irak, Kuzey Kıbrıs, Nahcivan kendi öz iradeleri ile yapacakları oylamalar ile Türkiye federasyonuna katılmış olacaktı. Bazı durumlar vardır ya öleceksin ya öldüreceksin durumu. Bunun gibi Türkiye ya büyüyecektir ya da küçülecektir. Başka çaremiz yoktur diye düşünüyorum. Şu anda olabilecek en iyi hükümet ile çalıştığımızdan da kuşku duymuyorum. A.D.Şimşek

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.