Adam, “Her şeyi ABD ve İsrail’den biliyorsun” diyor, sonra da, “Ergenekon’u konuşsana” aklı veriyor...
Önce kısa bir hatırlatma yapalım!
İsrail’in güvenliği için bir “Yahudi Kürdistan” oluşturmak ve petrollerine el koymak için Irak’a çullanıp El Kaide bahanesiyle de Çin ve Rusya’yı kuşatarak dünyayı tek kutuplu hale getirebilmek için Afganistan’ı işgal ederken, Türkiye’ye, “Madem stratejik ortağız, öyleyse Irak’ta da, Afganistan’da da yanımda olmak zorundasın” diyen ABD, en haklı ve en mağdur olduğumuz Kıbrıs’ta, Rumlar Türkleri kıtır kıtır keserken, Türk askerini adada görmemek için İnönü’ye tehdit mektupları yazan da bu ABD değil miydi?
Evet, bu ABD’ydi!
Türk askerinin başına bu ABD çuval geçirmedi mi?
Geçirdi...
Bu ABD değil miydi Musul ve Kerkük’te Barzani’ye Türklere ait nüfus ve tapu kayıtlarını yağmalatan? Ve bu ABD değil miydi Barzani peşmergeleri ile Telafer’i defalarca kuşatıp haftalarca Türk katliamı yapan, yaptıran? Muavenet gemimizi bu ABD conileri saldırmadı mı? Bağdat’a giden Türk hariciye konvoyunu bu ABD yanlış yola sevk edip kurşun yağmuruna tutmadı mı; ve bu ABD değil miydi Adana Havaalanı’ndan kalkan Antonov tipi kargo uçağını Bağdat’ta düşürüp 30 Türk’ün ölmesine sebep olan? Bu ABD değil miydi zamanın Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in içinde bulunduğu helikopteri Çekiç Güç’e bağlı uçaklarla öldürmeye yeltenen! Yine bu ABD’nin uçakları değil miydi PKK’ya malzeme atarken Cudi Dağı’nda suçüstü yakalanan!
Gelelim “Ergenekon” bahsine...
Sizin “Ergenekon” dediğiniz, bizim “Gladio” dediğimiz şey değil mi? “Gladio”da “ABD üretimi” bir örgüt değil mi? Ve o Gladio değil mi Türkiye’de “sağ-sol” çatışmasını tetikleyen ve Alevi-Sünni çatışmasını körükleyen. 12 Eylül öncesi seri numaraları birbirinin devamı olan Gladio silahları sağcısının da solcusunun da belinde ve elinde değil miydi? Bugün Çorum ve Malatya olaylarına kadar dökülen kardeş kanının arkasında ABD’nin olduğu artık sır olmaktan çıkmış değil mi? Ve ABD demek İsrail demek değil mi? Daha dün rahmetli Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu gazeteci Yavuz Donat’a anlatmış. Mumcu öldürülmeden iki hafta önce İsrail Büyükelçiliği’ne yemeğe davet ediliyor ve yemekte İsrail elçisi Mumcu’ya soruyor:
“- Öldürülmekten korkmuyor musunuz!”
Mumucu bu soruya bir anlam veremiyor ve büyükelçinin yüzüne bakakalıyor. Yalnızca “Neden korkacağım” diyor, o kadar. Eve gelince de eşine olup bitenleri kısaca anlattıktan sonra, söyleniyor:
“- Beni niye davet etti anlamadım!”
Ve iki hafta sonra da öldürülüyor...
Beyler, burası Türkiye...
Büyük bir imparatorluğun mirasçısı ve yüce bir dinin mensupları bu coğrafyada oturuyor ve bu millet emperyalizme karşı Atatürk önderliğinde çok çetin bir savaş verip zafere ulaşmış bir millet. Kafkaslardan Balkanlara, Ortadoğu’dan Asya içlerine, her kimin bu coğrafyada bir hesabı varsa, o hesabın görüleceği masa, Türkiye’dir, o hesabın görüleceği millet Türk milletidir. Tarihten gelen gücü, ordusunun kuvveti ve dininin etkisi, artı, coğrafyasının stratejik konumu sebebiyle, bu böyledir.
Biz bütün bu olup bitenlerde ABD ve İsrail vardır derken, aslında yalnızca bir hakikati dile getiriyoruz ve asla ne ABD’yi, ne İsrail’i suçlamıyoruz. Onlar ve diğerleri oyunu kuralına göre oynuyor, mesela, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30’a yakın devletin sınırlarını değiştireceklerini açıkça deklare ettikleri Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’ni servise koyuyorlar.
Bizim anlamadığımız, içimize sindiremediğimiz, Türkiye’yi yönetenlerin, Türkiye aydınlarının, Türk gazeteci, Türk yazar ve çizerlerinin, Amerika ve İsrail’in memuru, Amerika ve İsrail görevlileri gibi hareket etmeleridir...
Ve böyle hareket ettiğini gururla anlatanlara halkımızın verdiği destektir bizim anlamadığımız, anlayamadığımız...
Yoksa Türkiye ABD’nin eyaleti yahut Türkiye bir “İkinci İsrail” oldu da bizim mi haberimiz yok? Anlayamadığımız, sorguladığımız işte bu.. HASAN DEMİR - YENİÇAĞ
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.