GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Çok mu Kolay Oldu? Bugün 29 Ekim. Cumhuriyet Bayramı... Nesiller boyu kanıksanmış iki kavramdı 29 Ekim ve Cumhuriyet Bayramı. 'Kanıksanmış' yerine 'alışılmış' demek daha mı doğru yoksa? Cumhuriyete inanmış, cumhuriyetin keyfini süren bu nesiller sandılar ki, cumhuriyet gökten inmiş bir armağandır ve hep tepe tepe kullanılır. Armağan olduğu doğrudur da, o emanetin ne kadar yaşatılacağının garantisi yoktur. Armağanı alanların ona ne kadar sahip çıkacakları belli değildir. Atatürk kurduğuna ve armağan ettiğine göre yaşamaması için de neden yoktur. Yıllar, on yıllar bu kör inançla geçti. Sanıldı ki, Atatürk cumhuriyeti cebinden çıkarıp armağan etti. Cumhuriyetin nasıl kurulduğu okullarda bile doğru dürüst öğretilmedi. 'Atatürk bir akşam arkadaşlarını topladı ve yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz dedi. Ertesi gün Meclis toplandı ve Cumhuriyeti ilan etti. Toplar atıldı, bayraklar asıldı…' Öğretilenin esası bu. * Oysa Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı'nın da önderi Atatürk'ün yıllardır geliştirip olgunlaştırdığı bir büyük projeydi. O kadar büyük bir projeydi ki, kurtuluş için birlikte yola çıktığı arkadaşlarının çoğu bu projenin büyüklüğü altında ezildiler. Çapları, bu büyük projeyi kavrayamayacak kadar dardı. Bir kısmı Atatürk'le yollarını ayırdı, bir kısmı da onun karşısına geçti. Atatürk, Nutuk'ta bu durumu şöyle anlatır: 'Milli mücadeleye beraber başlayan yolculardan bazıları, milli hayatın bugünkü Cumhuriyete ve Cumhuriyet kanunlarına kadar uzanan gelişmelerinde, kendi fikir ve ruh kabiliyetlerinin kavrayış sınırı bittikçe buna karşı direnişe ve muhalefete geçmişlerdir.' * Atatürk Nutuk'ta bu süreci uzun uzun ve tüm ayrıntılarıyla anlatır. Cumhuriyetin kurulmasını engellemek, bunu başaramayınca bir şekilde yıkmak için (bazıları o en yakın arkadaşları tarafından) gösterilen çabaları sıralar. Onlarla nasıl nefes nefese mücadele ettiğini örmeklerle gözler önüne serer. Nutuk'u okuyanlar bütün bunları bilirler. Ama Nutuk'u kaç kişi okumuştur ki Türkiye'de?.. Cumhuriyete giden günler çok kritik günlerdi. Cumhuriyet karşıtı siyasal güçlerin ve bu güçlerin arkasındaki bir kısım İstanbul basınının kampanyaları başarılı olsaydı, bu ülke Cumhuriyetle ya hiç tanışmamış ya da bir-iki yıl sonra ona veda etmiş olacaktı. Ve bu ülke çağ atlamak şöyle dursun tarihin karanlıklarına geri dönmüş olacaktı. Bu öyküyü yeterince bilmeyen insanların Cumhuriyete yeterince sahip çıkmamalarından daha doğal ne olabilir? Bu öykü yeterinde bilinseydi, kıl payı kazanılan Cumhuriyetin bir gün tehlikeye düşebileceği de görülürdü. Çok geç kalınmış sayılmaz. Ne dersiniz, şu Cumhuriyet tarihini, sil baştan anlatmak gerekmez mi? Cumhuriyet'in 85'inci yılı kutlu olsun. |
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.