T a r a f s ı z D e ğ i l i z

(anadoluhaber) Dersim 36 / Tunceli 37 !

1---Cumhuriyet'i kuran kadro, OSMANLI yetiştirmesidir.
2---Her hassas bünye gibi,bir vakitler dünyaya hükmetmiş bir imparatorluğun,zaman içinde,kangren olmuş bir canlı gövde gibi,uzuvlarının birer ikişer kesildiğini,görerek,yaşayarak yetişmişlerdir.
3---Bu hassasiyet,zaman içinde,diyalektik yasa gereği,nefsini müdafaa edebilmek,yaşayakalmak uğruna,"kendisine kem gözle" bakana karşı,zalimaneliği de pek ala doğurabilir ve doğurmuştur.
4---Hiç unutulmamalıdır ki,30 EKİM 1923 günü,küllerinden metamorfoza uğrayıp da doğan devletimizin adı,Kürdiye--Arabiye veyahut Çerkeziye dahi olsaydı,benzer bir durumun zuhurunda,aynı zalimaneliği göstermekte,zerre miskal tereddüt etmezlerdi.
5--- O halde,Dersim--Koçgiri---Şeyh Said vs vs isyanlarını,bir Türk--Kürt ---Arap vs gözüyle değil,yalnızca devlet olabilmenin diyalektiği ile MAALESEF anlamak durumunbdayız.
6---Bu durum,şiirsel ifadesini,sıradışı şair ECE AYHAN'IN "" devlet ya da tabiat-orta 2den ayrılan çocuklar için şiirler"" kitabında bulur.
7---Efendim bırakınız Seyid Rıza ve oğlunun şu ya da bu şekilde idamını,3. Ahmed(( galiba)) cülûs ((tahta çıkma töreni))unu takiben,SARAYDAN bir günde,en küçüğü """6 aylık"" olmak üzere,tastamam 19 adet şahzadenin tabutu çıkar.
8---Kitaben baktığımızda,vicdanen irdelediğimizde, zalimaneliğin doruğu olmaz mı bu kitle katliamı???
Elbette olur.
Ancak, en az bu zalimanelik kadar,DEVLET OLABİLME PARADİGMASINDA DURAN, hassas bir soru daha vardır sorulması gereken :Peki ya bu şahzadeler,yarın birgün üçü--beşi bir yerlerden çekiştirip dursalar ve ortalık kan gölüne dönse,daha mı iyi DİR?
9---şekspir OKUYANLAR BİLİR, özellikle HAMLET,adeta bir kan gölüdür, kan deryasıdır.
Peki kimin kimden farkı vardır ya da üstünlüğü?
 
gezegenimizde eli yegane kirli TÜRKİYE CUMHURİYETİ devleti midir?
OSMANLI MIDIR?
 
Banu Avar'ın programında,bizzat OSLO üniversitesinin hocalarından dinledik,zaten sonra da program kaldırıldı :NORVEÇ,SİSTEMLİ BİR ŞEKİLDE LÂPONLARI KISIRLAŞTIRMIŞ...Devlet politikasıymış...
 
10---Ancak,dünyaya örnek olabilecek bir davranış BAŞLATABİLİRİZ......
12---Her devlette """SİLAH TAŞIYABİLECEK OLANLAR,YASAYLA BELİRTİLMİŞTİR."""
ANLATABİLİYOR MUYUM!
13---Hiçbir devlet,durduk yerde,akşamdan SABAHA ya da can sıkıntısından mezra boşalttırmaz,sınırötesi harekat yapmaz,yeter ki durduk yerde kendisine bir tecavüz olmasın...
14--- Hiçbir ""görece halk"" hareketi,masum hedeflere yönelmez,evlerin camları taşlanılmaz,park etmiş arabalar yakılmaz vs vs vs....Böyel davranan ya da LAR,misliyle karşılığını alırlar.
100--- Hadi,toplanalım ANKARA'DA,muhteşem bir toplumsal mutabakat imzalayalım,devletimiz,kuruluşundan bu yana,her kime kötü davrandıysa özür dilesin,davranılanlar da,devleti böyle bir kötü muamele yapmaya mecbur kıldıklarından dolayı,devletten özür dileyelim,karşılıklı öpüşüp,imzamızı atalım ve işimize gücümüze bakalım...
 
SÖZ VERİYORUM:
2007 seçimlerinde,hayatımda ilk kez SAĞA , MHP'ye oy verdim.Bugüne değin hep "olmayan sola" oy vermiştim.
Söz veriyorum, DTP gerçekten adındaki ""T""" harfine uysun,KİTABULLAH'ın ifadesiyle KAVMİYATÇILIK YAPMASIN---MEMLEKETİ GERMESİN......
 
söz veriyorum,ilk genel seçimde oyumu DTP'ye vereceğim.
Beni merak eden olabilir aramızda, www.demokratmersin.com a teşrif ederseniz,hüsnümü görürsünüz.
 
Biri kalkar bu tavrıma ""mim karnında nokta"" derse, O'na da eyvallah.
 
Alemlerin Rabbi'ne emanet olunuz.
 
Hüseyin Sungur
TARSUSLU 




Date: Tue, 18 Nov 2008 13:13:34 +0200
From: ozgurkavrak@gmail.com
To: tombak@googlegroups.com
Subject: (anadoluhaber) Re: [TOMBAK] Çakırgil'in Dilinden Dersim Katliamı…
CC: anadoluhaber@googlegroups.com; anafor@googlegroups.com; damlalar@googlegroups.com; dusunce-iklimi@googlegroups.com; eksi_sozluk@googlegroups.com; erdemlilerhareketi@googlegroups.com; huzuriklimi@googleroups.com; islami-hassasiyet@googlegroups.com; islamiegitim@googlegroups.com; islamisiyaset@googlegroups.com; KelimelerSozler@googlegroups.com; kozmik@googlegroups.com; malcolm_x@googlegroups.com; musallihaber@googlegroups.com; muslumanlarkardestir@googlegroups.com; pax-ottomana@googlegroups.com; sunnet@googlegroups.com; turk-tarihciler@googlegroups.com; Turkbilgi@googlegroups.com; ummetim@googlegroups.com; vuslatgulistanbul@googlegroups.com; yagmurgrup@googlgroups.com; yeniosmanlilar@googlegroups.com; yenisafak@googlegroups.com

Serhat beyin yolladığı mail acıkcası hiç hosuma gitmedi.

Bu hosnutsuzluğum, yazılan yazıların gerçekliliğini kabullenememek, yanlış  veya yalan oldugunu dusunduğum için değil.
Herkes tarafın çok ıyı bilinirki tarih bakanın veya anlatanın gözleriyle karşı tarafa aktarılır.

Bu yazıyı buyuk bır sabır ve sukunetle okudum.
Yazılan yazıların gerçekliğini tartismıycem lakın taraflılıgı yanlılıgı ve bir ideolıjının haklılıgına çanak tutan tavrına sukunet gösterecek değilim.

bu ulkeye bınlerce insanımıza, maddı kaybımıza sebe olan bir zihniyetı kabullencek değilim.
Canlılar gibi, sistemlerde yaşayan birer varlıklardır.  Kendilerini korurlar.Savunma mekanizmalarını çalıştırılar.
Bunun tarihte binlerce örnegını arz edebilirim.

Ne acıdır bir şeydir ki, kendi halkını dahi yok eden bir zihnıyete canak tutmak.
Siz yok edin, bizler susalım.
Sebebini soruncada intikam diyin?

Bu güçlünün hak savunma seklini, azıcık bır boyayla mazlumun hak savunmasına cevirmek cok acıdır.




17 Kasım 2008 Pazartesi 22:13 tarihinde Serhat Erdemli <serhaterdemli@gmail.com> yazdı:
Seyyid Rıza ve oğlu idam edilmiş… Dondurucu bir kış gecesinde, kelepçelenmiş yüzlerce 'isyancı', üzerlerinde sadece beyaz don-gömlekler, donmamak için birbirlerine sokulmuş vaziyetteler. M. Kemal, onların önünden 'muzaffer' bir kumandan edâsıyla geçer.

Dersim… Tunceli… Seyyid Rıza… Atatürk… İnönü… Sabiha Gökçen… İsyan… Katliam… Brüksel'deki "Dersim Soykırımı" nedeniyle tartışılan Dersim İsyanı ve ardından yaşananları Selahaddin Eş Çakırgil yazdı:

Şeref kürsülerinden indirilecek 'suçlu'lar yok mu, sahi?

Selahaddin Eş Çakırgil

Gen. Kenan Evren ve arkadaşları, 'bozulan devlet düzenini yeniden tesis etmek üzere' bahanesiyle, kemalist/laik rejimde düzensizliğin en büyüğünü yapıp, başındaki 'Hükûmet'i devirerek milletin kaderine el koyunca.. Henüz rüşd yaşına gelmemiş olan çocukları bile, yaşlarını büyültüp idâm ettirmekten  dârağaçlarından kendi iktidarları için meded umduğu ve 'Asmayalım da besleyelim mi?' dediği günleri gördü, ülkemiz.. Ve yetkili hiç kimse, ona  sözünü tersine çevirip 'cezalandırmayalım da,  besleyelim mi?' diyemedi. O, şimdi 'nu' resimleri yapıyor.. 'Darbeciler yargılanmalı..' diyen bir savcının başına getirilmedik iş kalmadı ve sonunda, AİHM, Savcı'yı haklı buldu.. Ama, Evren yargılanacak filan değil..

Derken..  Dün,  (14 Kasım tarihli) Zaman'da yeralan bir habere göre, Belçika'nın başkenti Bruksel'de 'Dersim Soykırımı' konferansı düzenlenmiş..

Dersim'in neresi olduğunu biliyor muyuz ?

Ben Samsum köylerinde geçen çocukluk yıllarımda, amcamın 'Dersim'de askerlik yaptığı'nı duyar ama, Dersim'i atlasta bulamazdım. Sorduğumda, acı gerçekle karşılaşmıştım. Çünkü amcam, 'Sen galiba Cumhuriyet Kanunlarından habersizsin.. Sus..' demiş ve o yerin adının bile yokedilip Tunceli'ye dönüştürüldüğünü, 'isyancı' diye, bütün bir bölge halkının, tıpkı diğer yörelerdeki gibi, nasıl ezildiğini; sağ kalanların da ülkenin çeşitli yerlerine darmadağın edildiğini ve, Cumhûriyet Kanunlarının mahiyetini ise çok sonra öğrenmiştim.  

Evet, 'Tunceli kanunları' diye anılan kanunlar hâlâ yürürlükte ve yaraların da hâlâ sarılmadığı ortada.. Tabiatiyle, kanun gereği, hiç 'diktatörlük'  filan sözkonusu değildir!. 

M. Kemal'in son zamanlarıydı. İsmet İnönü'yü azletmiş ve Celal Bayar'ı başbakan yapmıştı. Dersim'de bir karakola baskın yapılıp 16 askerin öldürüldüğü ve silahlarının gasbedildiği haberini alınca.. Bayar hatırâtında, durumu 'Büyük Şef'iyle müzakere ettiğini ve 'tenkil' (yani, şiddetle bastırılıp yokedilmesi) emrini verdiklerini yazar.

Ne de olsa, 'Şeyh Said Hareketi'nden beri 'Taqrir-i Sukûn' (Sukûnetin hâkim kılınması) adıyla anılan korkunç zulüm uygulamalarının etrafı kasıp kavuran etkisi sürmektedir.. Kimse neler olup bittiğinden haber bile alamaz.. (Sabiha Gökçen, 'dünyadaki ilk kadın savaş pilotu' diye anılır da, onun nerede savaştığı pek hatırlanmaz.. O, Dersim'i bombardıman eden bir savaş pilotuydu..) Ki, eski Hv. K.K. Gen. Muhsin Batur  hatırâtında, 1937'da Harbokulu'na girdikten birkaç ay sonra El'Azîz'e intikal ettirildiklerini yazar; ama, 'oraya niçin gittiklerini yazamıyacağını' okuyucularından özür dileyerek belirtir, 45-50 yıl sonralarda bile..

Dışişleri eski bakanlarından İ. Sabri Çağlayangil'in hatırâtında yazdıkları ise, daha ilginçtir. Çağlayangil, o zamanlar Emn. Gen. Md. Muavinidir ve M. Kemal'in de emin adamlarından.. Artık, Dersim Yangını söndürülmek üzeredir.. Birkaç ay içinde onbinler erimiştir. Ve, zafer 'tâk'ını kurmak için M. Kemal, Çağlayangil ve ekibini 'El'Azîz'e gönderir.

Dersim'deki o büyük kalkışmanın lideri olan Seyyid Rıza, 'Kemal Paşa ile görüştürülmesi' şartıyla teslim olacağını bildirir.. Çağlayangil, kendisine söz verir.. Getirirler.. Sonra, Seyyid Rızâ'nın oğlunun yaşı büyütülür, babanın yaşı da 75'lerden 55'e indirilir, mahkeme kararıyla bir gecede. Ve oğlunu babasının gözleri önünde ipte sallandırırlar.. Sonra da, Seyyîd Rızâ'yı...

Seyyid Rızâ, Çağlayangil'in aktardığına göre, 'Biz evlâd-ı Huseyn'ik, vallah mazlûmâne giderük!' der, son söz olarak.. Ve sonra, cesedleri yakılır; yani mezarları da yoktur. Ardından, M. Kemal, bir gece yarısı, 'El'Aziz' istasyonuna gelir.. Dondurucu bir kış gecesinde, kelepçelenmiş yüzlerce 'isyancı', üzerlerinde sadece beyaz don-gömlekler, donmamak için birbirlerine sokulmuş vaziyette ve M. Kemal, onların önünden 'muzaffer' bir kumandan edâsıyla geçer.. Sonra, M. Kemal,  Seyyid Rızâ'nın asılıp asılmadığından emin olmak için,  Çağlayangil'e sorar; o da,  dârağacındaki resmini gösterir.. 

Bu aktardıklarım 'kemalist rejim'in yanında olan ve kanunen serbest yayınlardandır. Bir de orada neler oludğuna dair, gayri-resmî yayınlarda ve hele de halkın dilinde anlatılanlar?

 

*Hele de, içteki problemleri askerî yöntemlerle çözmenin geçersizliği anlaşılmalı..

Evet... Bruksel'deki  'Dersim Soykırımı Konferansı' o faciayı ele almış.. Siz bunu Türkiye'de hâlâ konuşamıyorsanız, birileri dışarda elbette konuşur.. Ve orada, Tunceli Bel. Başkanı olan Songül Erol Abdil hanım da bir konuşma yapar; DTP m. vekilleri Şerafettin Hâlis ve Aysel Tuğluk da yanındadır onun.. Tuğluk, 'Üstümüzden ordular geçti.' derken; Hâlis de, 'Dersim Faciası'nda  'Türk askerlerinin hamile kürd kadınlarının karınlarını deşerek cinsiyet tesbiti yaptıklarını'  iddia etmiş.. Abdil ise, PKK'ları, 'gerilla' olarak nitelediği konuşmasında, 'sanki başka bir ülkeye girer gibi, kentin giriş- çıkışında çok sayıda kontrol noktası olduğunu, bir vatandaşın sırf bir 'PKK'lının babası' olduğu için öldürüldüğünü, kendi makam aracının da askerler tarafından sık sık durdurulduğunu, telefonlarının dinlendiğini,' söylemiş..

Toplantıda konuşan Prof. Ronald Mönch ise, 'Dersim'de yaşananlar 'insanlık suçu'dur; M. Kemal ve dönemin Hükûmet üyeleriyle yüksek askerî yetkililerin, yaşasalardı savaş suçlusu olarak yargılanmaları gerekirdi.' diye dile getirmiş, görüşlerini..

Euro-Ermeni Fed. Başk Hilda Çoboyan da, 'Dersim kızılbaşlığının, paganlık (putperestlik) hristiyanlık ve alevîlik karışımı' olduğunu belirtmiş.. Konferansın sonuç bildirgesinde ise, 'Dersim Faciası' 'soykırım' olarak nitelenip, bu 'soykırım' mağdurlarına tazminat ödenmesi, idâm edilen Seyyid Rızâ'nın mezarının tesbit edilmesi ve arşivlerin açılması istenmiş...

Bütün bunlardan sonra.. Şunu unutmamalıyız ki,  her isyanda, kendisi bir hakikate dayanmasa bile, bir haksızlığa direniş ruhu vardır.. Tunceli Bel. Başkanı hanım da, kendisini seçen halkın duygularını, o faciadan 70 yıl sonra bile dile getiriyor.. Demek ki, zulme uğradığına inanan bir halk, ikna edilememiştir. Askerî yöntemlerle sindirilenlerin kalbleri kazanılamamıştır..

Tunceli Bel. Başkanı, kendisini seçen halkın beklediklerini yerine getirmeye çalışmaktadır.. Tayyîb Erdoğan ise, kendisini seçen, ona oy veren insanların beklentilerini düşündüğü kadar, ülkenin tamanının düzenini, dengelerini de gözetlemek zorundadır.. Ama, asla gözardı edilmemesi gereken husus, hele de ülke içi problemlerin hallinde askerî yöntemlerle netice alınamıyacağı ve bu yola başvurulması halinde, geri tepmelerin sosyal patlamalar halinde nice zaman sonra bile, ergeç ortaya çıktığı gerçeğidir.. Çünkü, 'tazyik edilen şeyin genişlediği' gerçeği, sadece bir fizik kanunu değildir, sosyal hadiselerde de aynı neticeyi vermektedir..  

Nitekim, bugün Dersim, bütün Güneydoğu'dur..

Onun içindir ki, her ne olursa olsun, sadece filan şehirlerin belediye başkanlıklarını almak değil; halkın gönlünü, askerî yöntemleri kesinlikle dışlayarak ve asla akla getirmeyerek kazanmak asıl hedef olmalıdır.. Kemalist rejim kendisinden beklese bile, Erdoğan'ın hele de askerî çözüm zannedilen usulün bedelini ödemek gibi bir sorumluluğu da yoktur.

HAKSÖZ-HABER

M. Kemal Atatürk, manevi kızı Sabiha Gökçen'i Dersim semalarına yolcularken...







--
Bir Bilge Derki
"Ormanda bir ağaç kesilirse, Elinizde üç hikaye var demektir...
Ormanınki,ağacınki ve kesenin ki"

--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.