T a r a f s ı z D e ğ i l i z

(anadoluhaber) Lidersiz Devrim mi? Cumhuriyet



 Sili


Bilim Teknik 28.11.2008 - b1508


Bilim Teknik 28.11.2008

Lidersiz devrim mi?

Türkiye'de çağdaş cehalet bir Ortaçağ vebası gibi, anti entelektüel odaklar tarafından toplum düşüncesini sararak ciddi boyutlar kazanıyor. Toplumun az-okumuşlarının ve gençlerin beyinlerini kemiriyor. Okumuşların bir bölümünün entelektüel yetersizlikle ilişkili bir vurdumduymazlıkları var. Doğan Kuban


Türkiye'nin aydın damgalı politik eksperleri yepyeni tarihi ve sosyolojik bir kuram için çöp kutularından malzeme toplayarak tarihi senaryolar kuruyorlar. Bunların en yamuğu son zamanlarda vurgulanan lidersiz Türk Devrimi. Castro'suz bir Küba devrimi, Lenin'siz bir Komünist devrimi, Gandi'siz Hint devrimi düşünebilirseniz Mustafa Kemal'siz bir Türk Devrimi' ni uydurabilirsiniz. Samsun'a Atatürk çıkmadı, asker elbisesini de çıkarmadı. Erzurum Kongresi' ne, Sivas Kongresi'ne de o başkanlık etmedi. Mustafa Kemal, kimi gazeteciye göre Yunan savaşları yapılırken Çankaya'daki evinde titriyor olabilir. Afyon'da da yoktu. 1919-1923 arasında, bir hayal, Türkiye'de Kurtuluş Savaşı'nı idare etti ve Cumhuriyeti ilan etti. Sonra Mustafa Kemal titrediği köşeden çıkarak Cumhurbaşkanı oldu.

Bu soytarı söylemi ima eden laflar, Türk kamuoyunu işgal edebiliyor. Dünyanın bütün ülkelerinde fakirler çöp tenekelerini karıştırıp artık toplarlar. Fakat çöp kutusundan topladıklarıyla tarih yazan düşünce fakirlerini biz icat ettik.

Doğrusu istenirse Osmanlı'nın Cumhuriyet'le hesaplaşması, doğal olarak Cumhuriyetle başladı ve devam etti. 1950'lerden sonra güçlenerek geldi. Dünya kültür tarihinde bir ilk yaratarak, entelektüel (bu Türkiye'nin aydın dediği şey değil) sınıf, toplum yönetimi ve aydınlanmasında, giderek kadro dışı bırakıldı. Onların yerine 'Ersatz' entelektüeller orta oyunu senaryoları uydurmaya pseudo-Osmanlı bir düşünce geliştirmeye koyuldular. Roma İmparatorları halkı uyutmak için eğlence üzerine eğlence düzenlerlerdi. Biz kente göçmüş köylüyü, köylü bırakmak için elinden geleni yapan bir yazar çizer takımı yarattık. Bu toplumda hâlâ düşünebilen, Türkiye Cumhuriyeti diye bir devletin vatandaşı olmaktan onur duyanların bir görevi var: Kumandansız bir savaş, lidersiz bir devrim olamayacağını, hele Müslüman ve yüzde 90'ı okuma yazma bilmeyen bir ülkede, çok güçlü bir lider olmadan, laik bir Cumhuriyet kurulamayacağını halka anlatmak.


YARANMANIN YOLU

Bu ülkede kimileri bütün Müslüman ülkelerin sömürge olduğu emperyalist bir dönemde, İslam dünyasının en güçlü ve bağımsız devletini kuran bir evrensel lidere saldırarak geçim sağlıyorlar. Kendilerine karşı olanları, ulusal marş söyleyeni, Türk bayrağına sahip çıkanı milliyetçi diye hor görüyorlar. Ellerine yanlış yol gösteren pusulalar verilmiş. Kürtler bağımsızlık savaşı yapan milliyetçiler oluyor. Ama İranlılar, Iraklılar, Filistinliler Amerikan izni olmadan bu sıfatı kazanamıyorlar. Biz ise anlaşılan dünya vatandaşıyız. Bu traji-komik görüntü toplumdaki ciddi entelektüel yetersizliğin açık göstergesidir.

Bu söylemi yaratanlar ve ona alkış tutanlar Türkiye'nin en cahil sınıfı ile özdeşleşip aydın cilasını yitirmiş insanlar olmalı. Türkiye'de iktidara yaranmanın yöntemi geçmişi karalama oldu. Bu söylem küfür, yalan, sadizm ve Freud'un 'Günlük yaşamın psikopatolojisi' verilerini içeren olağanüstü bir mantık deformasyonu sergiliyor.

Bu söylemin yaratıcılarına satın alınmış, ajan gibi sıfatlar takmak doğru değil. Çünkü karın doyurmanın ötesinde gerçek ajan ve hain insanların ürettikleri söylem bu denli yüzeysel olamaz. Bütün Cumhuriyet düşmanları aynı entelektüel kısırlığın semptomlarını göstermektedir. Bunun okumuş olup olmamakla da ilişkisi yoktur. Sevr muahedesini imzalayanlar da okumuş insanlardı. Örneğin Rıza Tevfik'i Sevr'i imzaladığı için suçlayamıyorum. Adı feylosofa çıkmış olsa da şiirlerini çocukluğumdan bu yana okuyorum. Ama o ve arkadaşları 1918 sonrasının düşünce ve psikolojisi içinde tam kavrayamadığımız bir şeyleri yitirmiş olarak yaşıyorlardı. Bu geçici bir semptom da olabilir. Bizdeki milliyet, bayrak, Cumhuriyet, Atatürk düşmanları da geçici bir 'Amerika'ya arz-ı ubudiyet' sendromuna başkalarıyla birlikte yakalanmış olabilirler.

Fakat kanımca ulusun yarısından çoğu zaten öyle düşünmüyor. Kaldı ki AKP'nin daha aydın, daha milliyetçi daha vatansever katları da olabilir. Onlar da Türk ve Müslüman olarak sömürgelik perspektiflerini reddediyor olmalılar. Herhalde Cumhuriyeti de Hıristiyanlara peşkeş çekmiyorlardır.

Çanakkale'yi ve Kurtuluş Savaşı'nı gerçekten bir 'diriliş' olarak yapan Osmanlı komutanları, bizim babalarımızdı ve Cumhuriyeti kurdular. O dönemden bize, kötü genetik bir miras kalmış olamaz. Bugünkü ahlaksız düğümü çözmek zorundayız.


HAKARETLER SÖYLEMİ

Kurtuluş Savaşı sonrasını yeniden anımsayalım. Bu toplumun insanları İslam dünyasının tek sömürge olmayan ülkesinde köyde, kasabada, kentte okuyup yetiştiler. yüzde 90'ı köylü halktan oluşan toplum, yolu fabrikası olmayan bir ülkede, yıkılmış imparatorluğun borçlarını ödeyen, saygın ve onurlu bir ülkenin vatandaşları oldular.

İkinci Dünya Savaşı' ndan sonra Türkiye yüzde 70'i kentlerde oturan, yarı sanayileşen bir devlet oldu. Toprak dam imgesi, apartman ve gökdelenle yer değiştirdi. Otomobil, kamyon trenlerin, gemilerin yerini aldı.

Sonra birtakım adamlar bu ülkenin kurtarıcısı olarak bütün dünyaca tanınmış, adı özgür devletle birlikte anılan ulusal kahramanı küçük düşüren, ona hakaret eden söylemler üretmeye başladılar. Bunu son yıllar öyle yoğunlaştırdılar ki bu tek özgür ve laik İslam ülkesi, bazı yurttaşların neredeyse bırakıp gideceği bir ortam haline geldi. Böyle adamlara Türkçede verilecek çok sıfat var. Kendileri de sözlüklere bakıp bulabilirler.

1922 yılında Time Dergisi'nin kapağında ulusal lider Mustafa Kemal'in güven dolu, gözleri pırıl pırıl parlayan kalpaklı bir portresi vardı. O sadece bütün Hıristiyan dünyasına kafa tutan tek Müslüman devletin simgesi değil, bütün İslam dünyasına cesaret veren tek evrensel kahramandı.

Devrimler yeni düzenler kursalar da toplumları bugünden yarına değiştirmezler. Toplumda köyden çıkamamış kentliler, düşünmesini öğrenememiş üniversite mezunları, iradesini ve aklını tarikat şeyhine ya da aşiret reisine teslim edenler, kocasının beş adım peşinden giden kadınlar var.

Bunlar Devrimlerin kurgusu ne kadar mantıklı ve tutarlı olsa da çağdaş bir toplum kurmakta zorlanıyorlar. Fakat tarihte bir yer değiştirince bir daha ayni yere dönmek yok. Başka platformlar, örneğin ABD'nin dayattığı Ilımlı İslam markalı sömürge kimilerinin hoşuna gidebilir. Ama gerçekleşmesini engelleyecek kadar uyanık Türk var.

 

 

 


www.TurkceKarakter.com
Bozuk görünen Türkçe harfleri düzelten site.

 
 
 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.