T a r a f s ı z D e ğ i l i z

(anadoluhaber) TRUMAN DOKTRİNİ VE SOYKIRIM!

TRUMAN DOKTRİNİ VE SOYKIRIM!

Özgen ACAR
03 Nisan 2007 - Cumhuriyet

Mart'ta uluslararası alanda Türkiye bağlantılı bazı yıldönümü törenleri düzenlendi. Önce "Truman Doktrini" nin 60. yıldönümü kutlandı. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanistan'da komünizm ağırlıklı iç savaş ve Rusya'nın Kars-Ardahan'ı, Boğazlar'ın denetimini istemesi karşısında ABD Başkanı Harry S. Truman Amerikan Kongresi'nin ortak toplantısında önemli bir konuşma yaptı. Yunanistan ve Türkiye'ye yönelik Sovyet yayılması, komünist rejimin baskısı önlenmeli, iki komşu ülkeye kesenin ağzı açılmalıydı. Haziranda Dışişleri Bakanı George Marshall , soyadını taşıyan bir planla kesenin ağzını açtı. ABD, Türkiye'ye yıllar boyu askeri ve ekonomik alanlarda toplam 53 milyar dolarlık yardım yaptı. Doktrinin söylemi, "Hava ne olursa olsun birlikteyiz" idi.1952'de Türkiye ve Yunanistan NATO'ya alınarak Sovyet tehdidinden uzaklaştırıldı, kanat ülke görevi verilerek silahlı kuvvetleri güçlendirildi.

Yıldönümü nedeniyle ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson konutunda sınırlı sayıda Türk dış siyasa stratejistleri ile büyükelçilerini bir araya getirdi. Truman Doktrini hakkında kitap yazmış olan Ohio Üniversitesi'nden Prof. Alonzo L. Hamby 'ye uydudan bağlanıldı. Prof. Hamby, Truman Doktrini'ni anlattı, soruları yanıtladı. Wilson'un öncülü, şu anda Pentagon'un 3 numarası Eric Edelman 'ın "aforoz" uygulaması kalkmış olacak ki ben de çağrılmıştım. Prof. Hamby'nin konuşmasında, kalan bir boşluğa şu soruyla dikkati çektim:

"Marshall Planı'nın süt tozu, peyniri ve yağı ile büyümüş bir kuşağın temsilcisi olarak Truman Doktrini'nin anlam ve önemini biliyorum. Ancak 1. ve 2. Dünya savaşları arasındaki bir benzerlik dikkatten kaçıyor. 1915'te Osmanlı batıda Çanakkale'de savaşırken, aynı günlerde Rusya doğuda Ermenileri kışkırtıp ikinci cephe açarak Kars, Ardahan yöresine egemen olmak isteyince sözde Ermeni soykırımı yaşanmıştı. 2. Dünya Savaşı sonrasında da Sovyetler'in yine aynı yöreyi, Kars ve Ardahan'ı Türkiye'den istemesi üzerine Truman Doktrini doğmadı mı? Dolayısıyla Rusya'nın 1. ve 2. Dünya savaşları arasında aynı bölgedeki isteklerinde hiçbir değişiklik yok. Truman Doktrini'ne değinirken Kars ve Ardahan'dan söz etmediniz. Keşke konuşmanızda bu benzerliğe de değinebilseydiniz... Keşke 1. Dünya Savaşı'nda da Truman Doktrini olsaydı da Rusların ayaklandırdığı Ermenilerin açtığı ikinci cephede böyle bir kıyım yaşanmasaydı. Şu anda Amerikan Kongresi'nde 24 Nisan konusunda bir tasarı var. Bu tasarının yanlışlığını, bu kıyaslamayı yaparak Kongre'ye aktarmayı düşünür müsünüz?"

Truman Doktrini'ne burada bir nokta koyup bugünkü Amerikalı doktrincilere bir göz atalım. O günün Rusları ile bugünün Amerikalıları arasında fark yok. Tek fark, o zaman Azerbaycan nefti (petrolü) öndeydi, bugün Irak petrolü gündemde...

Çeşitli yalan gerekçelerle Irak işgal edildi. Kürtler Araplara; Sünniler Şiilere karşı kışkırtıldı. Ülke, "de facto (fiilen)" olarak üçe bölündü. Bu kez Ermeniler değil Kürt topluluklar şımartıldı. Başkan George W. Bush, Irak Anayasası'nda hiçbir resmi unvanı olmayan Mesud Barzani 'yi Beyaz Saray'da tıpkı (sonradan Türkiye'ye Başbakanlık yolu açılan) unvansız Recep Tayyip Erdoğan gibi "Sayın Başkan" sözleri ile kabul etti. Celal Talabani Cumhurbaşkanı yapıldı.

Şimdi gündemde Türkmenlerin yoğun olduğu Kerkük var. Buradaki Araplar başka yörelere göçe zorlanıyor. Aralıkta yapılacak halkoylamasından önce Kerküklü Arapları toprak vaadi ve aile başına 15 bin dolarla çırak çıkartacak tasarı yasalaştı. Yerlerine Kürt göçerlerin yerleştirilmesine başlandı. Böylece petrol bölgesi, Amerikan-İngiliz şirketlerinin denetiminde Kürtlere emanet ediliyor. Talabani de Türkiye'den toprak taleplerini ağzında gevelemeye başladı. ABD'nin bilgisi altında PKK'ye Kuzey Irak'tan silah sevkıyatı hızlanarak sürüyor. Avusturya Başbakanı Kont Meternih 'in dediği gibi "Bir işi sürüncemede bırakmak istiyorsan komisyona havale et" sözü, Türk-ABD'li iki emekli generalin PKK ile ilgili görüşmeleri için de geçerli. Bush karşıtı "Tutucu Ses" adlı oluşum Edelman'ı, kışkırttığı patronu Savunma Bakanı Robert Gates 'i "Türkiye düşmanı olarak gördüğünü, ikilinin PKK'yi desteklediğini" öne sürüyor.

Kars-Ardahan ile Kuzey Irak-Güneydoğu Anadolu arasındaki oluşumlarda oynanan oyun aynı, ancak oyuncular değişik. 1915'te Rusların kışkırttığı Ermeniler vardı. Bu kez Diyarbakır-Kerkük odaklı alanda Amerikalılar ve Kürtler var. Geçen hafta Vaşington'da yapılan Türk-Amerika toplantısında konuşan Gates, katılımcılara "Anti-Amerikan üsluba karşı çıkılmalı" ricasında bulundu. Bir yandan Amerikan düşmanlığının tohumunu ekeceksin, sonra da Türkiye'de yükseltilen ulusçuluğun yansımalarına karşı çıkacaksın. Truman'a göre hani "birlikte olunacaktı"! İnşallah, Vaşington aklını başına alır da soykırımı bu bölgede de hortlatacak adımlar atmaz.
Buruk Yunan Ulusal Günü ve Bush

Yunanlar, Osmanlılar'dan bağımsızlığı aldıkları 25 Mart 1821 tarihine ilişkin özgürlük gününü bu yıl buruk kutladılar. Türk-Yunan ulusal futbol takımları bir gece önce Avrupa Kupası için Atina'da karşı karşıya geldi. Sahaya "Avrupa Şampiyonu" unvanı ile çıkan Yunanlar zaferlerinden emindiler. Kendi saha ve taraftarları önünde maçı kazanıp iki bayramı coşkuyla kutlayacaklardı.

Saha olarak Atina'daki Karaiskaki'nin seçilmesi boşuna değildi. Sahaya adını veren Yeorgios Karaiskaki Yunan bağımsızlık savaşının kahramanlarından biriydi. Osmanlı'ya isyan eden Tepedelenli Ali Paşa 'nın hizmetkârı idi. Paşayı sattı, Osmanlı'nın yanında yer aldı. Ayaklanan Yunan çeteciler ile Osmanlılar arasındaki çatışmalarda çıkarına uygun olarak sıkça saf değiştirdi. 1827'de Atina'da bir çatışmada yaralandıktan sonra 47 yaşında öldü. Ne yazık ki kırmızı-beyazlı gençler, Yunanların çifte zafer kutlamaya yönelik milimetrik hesaplarını boşa çıkardılar.

Ancak Yunan bağımsızlık günü o tarihten iki gün önce Vaşington'da, üstelik Beyaz Saray'da, görkemli bir biçimde kutlandı. Kutlamaya Atina'dan giden bakanlar ile Amerika Kıtası Ortodoks Kiliseleri Başpiskoposu Dimitrios da katıldı. Bush-Dimitrios'un koklaşma boyutlarına varan samimiyetleri görülecek cinstendi. Okurlarımız anımsarlar, 18. yy'da ABD Anayasası'nın tartışıldığı günlerde ABD'nin resmi dili olma oylamasını Yunanca, İngilizceye kaptırmıştı. Yoksa bugün Bush, Dimitrios ile Yunanca konuşacaktı.
TC, AB'nin Pazarı ve Paralı Askeri

Avrupa Birliği'nin (AB) 50. kuruluş yıldönümü 25 Mart'ta, dönem başkanı Almanya'nın başkenti Berlin'de topluluğun marşı Beethoven 'in 9. Senfonisi eşliğinde, havai fişeklerle kutlandı. Alman Başbakanı Angela ( Melek) Merkel , "müzmin AB adayı" Türkiye'yi davet etmedi. Oysa Başbakan ve Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan , tören için bavulunu çoktan hazırlamıştı. Kuşkusuz Türk halkı da düş kırıklığı yaşadı.

Bayan Melek, bununla da yetinmedi, "Türkiye'nin üyeliği 50 yıl sonra... AB'nin temel değerleri Hıristiyan ve Yahudi kökenli geçmişe dayanıyor" dedi. AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso , "ölme eşeğim ölme" gibilerden "Birliğin ne denli genişleyeceğine kuşaklar karar verecek" açıklaması ile Bayan Melek'i destekledi.

AB, "Ortak Pazar" anlamında "Avrupa Ekonomik Topluluğu" adını taşıdığı günlerde, 1963'te Ankara Protokolü'nü, sonra Gümrük Protokolü'nü imzaladığı günlerde Türkiye'nin halkının çoğunluğunun Müslüman olduğunu bilmiyor muydu? Hani din ayrımı yapmak insan haklarına karşıydı? Hani AB'de insan hakları vardı?

Alman Büyükelçisi Eckart Cuntz da 50. yıldönümü için 9. Senfonili bir konser daveti verdi. Almanya'ya kırgın, hatta kızgın hükümet üyeleri, Dışişleri yetkilileri davete katılmadılar. Anımsıyorum, önceki yıldönümlerinden birine Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Çankaya Köşkü'nde ev sahipliği bile yapmıştı. Nereden nereye?

Bu çelişkiyi, Türkiye'nin Berlin'e davet edilmeyişinin nedenini sorduğum, iznini almadığım için adını yazamadığım Alman Büyükelçiliği'nin en yüksek düzeydeki bir diplomatı "Biz Türkiye'nin üyeliğine karşı değiliz. Ancak Türkiye'de öne çıkarılmak istenen İslami oluşumlardan memnun değiliz" dedi.

Bu oluşumlar yaşanırken, kısa bir süre önce Ankara'ya da gelen Alman Savunma Bakanı Frans-Josef Jung "Kurulmakta olan AB ordusuna Türkiye'nin katılmasını" istedi ve ekledi: "Türk ya da Müslüman askerler Alman ordusu için önemlidir." Anlaşılan, Ortak Pazar'da Türkiye'ye verilen rol "pazar" ve AB'de de "paralı askerlik"ti.


 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.