1994’te Sudan’da yakalanan Carlos, daha sonra Paris’e getirildi. 1997 yılında müebbet hapse mahkum edilerek tek kişilik hücreye konan Çakal Carlos, Paris La Sante cezaevinde iken avukatı Isabelle Cutent-Peyre ile evlendi.
Carlos, hücre hapsi yoluyla cezaevinde insan haklarına aykırı muamele gördüğü gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuş, fakat AİHM tecrit uygulamasının "insan hakları ihlali teşkil etmediğine" hükmetmişti.
press medya
Mahkeme, Çakal Carlos'un, hücresinin fiziki koşullarının kötü olduğu iddiasıyla yaptığı şikayeti de reddetti. Yalnızca, mahkumun Fransız mahkemelerine yaptığı başvuru incelenmediği için Fransa’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin "etkili başvuru" hakkıyla ilgili 13. maddesini ihlal ettiğine hükmedildi ve Paris, Çakal Carlos'a 10 bin euro tazminat ödemeye mahkum edildi.
Çakal Carlos kimdir?
Çakal Carlos 25 Mart 1949 yılında Marksist bir ailenin oğlu olarak Venezuella'da dünyaya geldi. 1966 yılında annesi ve kardeşleriyle birlikte Londra'ya giden Carlos, İngiltere'de üniversite eğitimi gördü. Uzun bir dönem Marksist gençlik örgütlenmelerinin içinde yer alan Carlos, 1975 yılında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) kamplarında eğitim görerek İsrail'e karşı savaşmaya başladı. Daha sonraki yıllar İsrail hükümetine karşı verdiği mücadeleyi Batı'nın büyük şehirlerine taşıyan Carlos, İsrail'le ilişkisi olan birçok banka, dernek, gazete ve elçiliğe bombalı saldırıda bulundu. 1980 yılında dünyanın en çok aranan teröristi olarak ilan edilen Carlos; CIA, Mossad, Interpol ve Fransız istihbaratını birçok kez atlatmayı başardı.
KOMÜNİSTLERİN İDOLÜYDÜ
1985'li yıllara gelindiğinde dünyadaki birçok devrimci Marksistin gözünde idol haline gelen Carlos, yakalanmamaktaki başarısı, zekası ve cesaretiyle dünya medyasının gündeminden hiç düşmedi. Bin bir surat olarak da tanınan Carlos'un özellikle Viyana'daki OPEC toplantısında, aralarında 10 petrol bakanının da bulunduğu 70 kişiyi rehin alması ve olay sonrası rehineleri Cezayir'e kaçırması herkesi şaşırttı. Daha sonraki yıllar Fransa'ya yönelik eylemler gerçekleştirmeye başlayan Carlos, bir dönem Fransız devletinin de korkulu rüyası haline geldi. Yaptığı eylemlerle dünyayı "profesyonel savaşçı" kavramıyla tanıştıran Carlos hakkında birçok kitap yazılırken, Carlos'un hayatı defalarca kez filmlere ve belgesellere konu oldu. Carlos, 25 yıllık bir kovalamacanın ardından 1994 yılında Fransız ve Sudan istihbarat örgütlerinin ortaklaşa düzenledikleri bir operasyonla yakalandı.
HÂKİME HADDİNİ BİLDİRDİ
Fransız mahkemeleri tarafından 3 yıl yargılanan Carlos, yargılama esnasında davaya bakan hâkime karşı büyük bir irade savaşı verdi. Hatta hakime bir mahkemede; "Ben uluslararası bir savaşçıyım. Kiminle konuştuğuna ve hareketlerine dikkat et" diyerek uyarıda bulundu. Karar mahkemesinde 4 saat savunma yaparak sözlerini; "Sizler beni yargılama hakkına sahip değilsiniz. Fransız mahkemelerini tanımıyorum. Asıl ben sizi sömürdüğünüz, fakir bıraktığınız halklar adına yargılıyorum. Benim vatanım bütün yeryüzüdür. Kardeşlerim de ezilen, sömürülen bütün halklardır" diyerek tamamladı. Mahkeme sonrası müebbet hapis cezasına çarptırılan Carlos, yargılanma esnasında tanıştığı Fransa'nın en ünlü avukatlarından Isabella Coutant Peyre ile evlendi.
"MARKSİZMİN KUTSALI YOK"
İlk defa eğitim kamplarında tanıştığı Filistinli direnişçilerden etkilenerek İslam'la ilgili araştırmalar yapmaya başlayan Çakal Carlos, bu sürecin sonunda Müslüman olmaya karar verdi. Çakal Carlos kaldığı cezaevinde günlerinin çoğunu İslam'la ilgili kitaplar okuyarak ve yazılar yazarak geçiriyor. Yazdığı mektuplara da "Kadiri Mutlak olan Allah'ın adıyla" diyerek başlarken, "Devrimde görüşmek üzere, Allahuekber " diyerek de son veriyor. Çakal Carlos'un şahsıma yazdığı mektupta kullandığı ifadeler, onun nasıl bir değişim geçirdiğini de gösteren cinsten. Marksizm'in en büyük açmazının herhangi bir kutsalının olmamasına bağlayan Carlos, Marksim'le ilgili bakın neler söylüyor: "Bütünsel bir sistem olma iddiasındaki materyalizm benim için her şeyi açıklayabilme özelliğine sahip değil. Fizikçiler ‘Doğa boşluktan nefret eder' derler. İnsan doğası için de aynı şey geçerlidir ve ruhani boşluk da, boşlukların en beteridir. Marksizm'den beni uzaklaştıran en büyük olgu kutsallığın eksikliğidir. Çünkü Marksizm insana bağlı bir din. Yani bu dinin kurucusu, teorisyeni bir insan. Marksistler her zaman manevi bir güçle ilişki kuramama eksikliğini hissederler. Çünkü manevi güçle ilişkiye girmek insanın yaratılışında olan bir olgudur. Marksizm, Kadiri Mutlak Yaratıcıya karşı çıktığı için de gücü eline geçirdiği vakit yozlaşmaya mahkûmdur."
"İSLAM DEVRİMCİ BİR DİNDİR"
Antiemperyalist bilincin yüksek olduğu Latin Amerika ülkelerinde milyonlarca hayranı olan Çakal Carlos, bizlere enteresan bir gelişmeyi de haber veriyor. Dün Endülüs'te, Afrika'da, Orta Asya'da yayılma imkânı bulan İslâm, bugün Meksika'da, Bolivya'da, Venezüella'da büyük bir ilgi görüyor. ABD ve İsrail'den nefret eden milyonlarca yoksul, devrimci, emekçi; Müslüman direnişçilerin dünyanın dört bir yanında emperyalizme karşı verdikleri savaştan etkilenerek Müslüman oluyor. Mektubun devamında İslam'ın özü itibariyle devrimci bir karaktere sahip olduğunu ifade eden Carlos, Hz. Muhammed'in Mekke Aristokrasisi'ni yıkarak tarihin en büyük devrimini gerçekleştirdiğini ifade ediyor. Carlos'un mektubunu okumaya devam edelim;" Müslüman olduğum ilk yıllarda, İslâm hayatıma çok önemli bir değişiklik getirmedi. Ailemden aldığım sağlam ahlâki değerler sebebiyle, İslâmî olgunluk zevkini tatmam uzun bir sürece yayıldı. Daha sonraki yıllar imanın tadını almaya başladım. İslâm'dan aldığım manevi güçle hücremde de olsam, bütün emperyalistlere meydan okuma kuvvetini kendimde buluyorum. Müslüman olmam, insanlarla dayanışma hissimi daha da güçlendirdi. İslam çökmekte olan Batı toplumlarının en büyük günahlarından biri olan bireysellik hastalığından da beni uzaklaştırdı. Ben her zaman insanların sömürülmediği bir dünya için mücadele verdim. Bugün ise mücadelemin temel dayanağı ve inandığım devrimin adı İslâm'dır. Bundan sonraki hayatımı İslâm'ın bütün yeryüzüne hâkim olması için yegâne şart olan İslâm devrimine adayacağım. Allahuekber... "
"11 EYLÜL ABD'NİN KUTSALLIĞINI BİTİRDİ"
Carlos'un hem siyasi gelişmelere verdiği cevaplar, hem de şiddetin felsefesi üzerine söylediği sözler de son derece enteresan. Çakal Carlos bana göre sadece akıllı bir militan değil; aynı zamanda verdiği savaşın mantığını son derece sağlam cümlelerle ifade edebilen büyük bir entellektüel de. 11 Eylül saldırıları ile birçok analizler yapıldı, komplolar üretildi .
Gelin 11 Eylül saldırıları ile ilgili bir de Carlos'un ifadelerine kulak verelim. "İkiz Kuleler, Amerika'nın bütün diğer halklara karşı sürdürdüğü ekonomik sömürü ve savaşının küstah sembolüydü. Diğer hedef Pentagon ise askeri ve teknolojik gücün merkeziydi. Pentagon'a atılan golle bir bakıma emperyalist ABD'nin coğrafi, askeri, maddi ve sembolik kutsallığı sona erdi. Tüm suçlular gibi ABD'de de 11 Eylül eylemine kadar yaptığı zulümlerin hesabını vereceğini düşünmüyordu. ABD bu eylemle yaptığı zulümlerin bedelini ödemek, savaş suçlarının hesabını vermek zorunda kaldı. 11 Eylül eylemiyle ABD'nin coğrafi kutsallığı ve yenilmezlik efsanesi de sona erdi. Müslümanlar olarak şunu unutmamalıyız ki, ABD efsane bir ülke değildir. Onlar da diğer uluslar gibi güç kullanılarak yenilmenin nasıl bir duygu olduğunu tatmalılar. ABD yönetimi de şunu bilmeli ki, Hollywood düşlerinden, Rambolardan, Süpermenlerden oluşan kurgularınızın sonu artık geldi. 11 Eylül eylemi sonrası dünya, strateji uzmanlarının öngördüğü gibi bir medeniyetler çatışması yaşamayacaktır. Aksine İslâm, dünyanın gündemine daha fazla girecektir ve girmektedir de. Büyük bir devrim gücü olan İslâm, halkların köleleşmesine karşı çıkabilecek tek güçtür."
"FİLİSTİN İÇİN SAVAŞMAYA DEVAM EDECEĞİM"
Şu an Fransa'daki Clairwaux Cezaevi'nde kalan Carlos'a eğer bir gün cezaevinden çıkarsa neler yapmayı düşlediğini de sormuştum. Çakal Carlos'un cevabı 58 yaşında olsa da ruh adaleleri son derece genç olan bir savaşçıya yakışır nitelikteydi: "En büyük hayalim gerçek özgürlüğü arayan bütün insanları cezp edecek olan hilafet devletinin tekrar kurulmasıdır. Cezaevinden eğer bir gün çıkarsam hangi şekilde olursa olsun Filistin'i Siyonist işgalden, bütün dünyayı da ABD emperyalizminin sömürüsünden kurtarmak için savaşmaya devam edeceğim. Ayrıca eşim İsabelle hanımla, vatanım Venezuella'ya gidip, halen sürmekte olan Bolivya devrimci hareketine ve dünyanın dört bir yanındaki Müslüman direnişçilere savaş tecrübelerimi aktarmak istiyorum." Carlos'un Türkçeye çevrilmiş "Devrimci İslam" isimli bir de kitabı bulunuyor. Bu kitap Batı'da ve Latin Amerika ülkelerinde peynir ekmek gibi satılmıştı. Carlos'un düşüncelerini ve onun ruh dünyasını öğrenmek isteyenlere Elips Yayınları tarafından basılan "Devrimci İslam" kitabı şiddetle tavsiye edilir./press medya
ÇAKAL CARLOS RÖPORTAJI VE 11 EYLÜL BÖLÜMÜ..
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.