T a r a f s ı z D e ğ i l i z

(anadoluhaber) Fw: Ekonomik Kriz ve Yerli Malı Haftasının Önemi



 Sili


--- On Fri, 12/12/08, Dr. İbrahim Ortas <iortas@cu.edu.tr> wrote:
From: Dr. İbrahim Ortas <iortas@cu.edu.tr>
Subject: Ekonomik Kriz ve Yerli Malı Haftasının Önemi
To: siligiraud@yahoo.com
Date: Friday, December 12, 2008, 3:49 PM

Kriz Tarýmý Vururken Yerli Malý Haftasýnýn Önemi

Prof. Dr. Ýbrahim ORTAÞ, Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr

 

Türkiye Tarým Teknolojileri Yönünden Dýþa Baðýmlýdýr

Son yýllarda ülkemizde uygulanan serbest piyasa ekonomisinin koþullarý ile rekabet edememesi sonucu tarýmda peþ peþe çiftçiler ve üreticiler açýsýndan olumsuz dönemler yaþanmaktaydý. Ýklimde meydan gelen salýnýmlar sonucu oluþan kuraklýk ve son olarak da dünyada yaþanan küresel ekonomik krizin yol açtýðý olumsuzluklar diðer sektörlerde olduðu gibi tarým sektörüne temelde sarstýðý görülmektedir. Ülkemiz maalesef tarým teknolojilerine öngörülen yatýrýmý yapmamsý sonucu bugün endüstrileþen tarým karþýsýnda dünya piyasalarý ile rekabet edemez duruma gelmiþtir. Enerji, gübre, ilaç, tohum ve diðer tarým teknikleri yönünden dýþa baðýmlý konuma gelen ülkemiz tarýmý ciddi sorunlar yaþamaktadýr. Tabii doðal olarak nüfusunun %40'ýna yakýnýn halen tarýmdan geçinen ve kýrsalda yaþayan kesimin bu süreçten fazlasý ile etkilendiði görülmektedir. Ziraat Mühendisleri Odasý (ZMO) Baþkaný Gökhan Günaydýn, Türkiye'nin artýk tarýmda "kendine yeten 7 ülkeden biri olma" statüsünü kaybettiðini ve tamamen dýþa baðýmlý hale geldiðini belirtmektedir. Ayrýca Günaydýn "Türkiye'yi ciddi açlýk tehlikesi bekliyor" uyarýsýnda da bulunmaktadýr.

 

Türkiye Tarýmý Destek Beklemektedir

Türkiye Tarým Kredi Kooperatifleri Merkez Birliði'nin (TTKMB) Genel Müdürü Bedrettin Yýldýrým, ''Çiftçiler ve dolayýsýyla tarým mutlaka desteklenmeli ki üretim yapabilsin" diyor. Üretim yapabilmeleri için de gerekli krediyi ve tarým girdilerini rahatlýkla alabilsin. Aksi halde tarým sektörü için çok zor günler yaþanabilir" diyor. Geçen yýlarda artan gübre fiyatlarý gübre kullanýmýný %30 kadar düþürdüðü ve bunun doðrudan verim düþüne neden olduðu belirtiliyor. Halen dünyanýn en pahalý enerjisini tarýmda kullanan bir ülke konumunda bulunmamýz nedeniyle önümüzdeki yýllarda gübre fiyatlarýný pahalý olmasý teknolojide dövize baðlý tarým teknolojilerinin satýn alabilme zorluklarý nedeniyle bitkisel ve hayvansal üretimin daha da düþeceði beklenebilir. Bütün bu faktörler küçük çiftçinin tarýmdan kopmasý ve kent varoþlarýna sýðýnmasýna neden olmaktadýrlar.  Tarýmdan geçinemeyen küçük çiftçinin kente göç etmesi ile baþlayan yeni süreç kentlerde istenmeyen sosyal sorunlarýn oluþmasýna neden olmaktadýr.

 

Tarýmda Korumacýlýk Kaçýnýlmaz

Yaþanan Küresel krizin nasýl aþýlacaðý konuþulurken bir çok ülke kürsel etkilerden korunarak korumacý pozisyon aldýklarý görülmektedir. ABD baþta olmak üzere sistemlerinin gereði olan liberal ekonomiyi bir yana býrakarak devlet müdahalesine yönelmiþlerdir. Arjantin, Hindistan, Avustralya, Kanda buðday satýþlarýný durdurarak geleceði güvence altýna almaya baþlamýþlardýr.

Yaþanan kriz ile birlikte artan iþsizlik, kentlerin varoþlarýna yýðýlan ve 20 milyon kiþinin üzerinde olduðu söylenen "mutlak yoksulluk sýnýn" altýnda yaþayan  kitlelerin beslenme sorunu gerçekten ciddi kaygý yaratmaktadýr. Bunun en iyi ilacýnýn kendi buluþumuz olan yekli malý tüketimine teþvik etmektedir. Batý ülkeleri korumacýlýða geçtiyse ülkemizde tarým ürünlerine koruma getirmesi anlamlý olacaktýr. Gerekirse  Gümrük birliði, IMF ve Dünya Bankasý anlaþmalarýný delebilir. ABD, AB tarýmda yüksek destek saðlayarak çiftçisini korumakta ve ihracat yapabilmektedirler. AB'de tarým ve gýda ürünlerinde kota uygulamasýna geçmiþlerdir. Türkiye de benzer uygulamalara geçebilir. En azýndan Doðrudan desteklemeyi üretime ve ürün kalitesi vererek ülkemiz tarýmýný korumaya alabilir.

 

Tarým Gittikçe Önemli Olmaktadýr

Diðer taraftan artan kuraklýk ve iklim deðiþimleri berberinde tarýmý daha önemli durma getirmektedir. Dünyada tarým yapýlabilir Afrika ve Asya alanlarý batýlý ve Arap sermayedarlarýn ilgi alanýna girmiþ bulunmaktadýr. Ekolojik tarým ürünlerine olan talep milli geliri yüksek ülkelerin daha az kirlenmiþ alanlarda tarým yapmaya yönelterek bu alanda yeni bir alaný oluþturmaktadýr. Birleþmiþ Milletler (BM) Gýda ve Tarým Örgütü (FAO) Baþkaný Jacques Diouf, tarým alanlarýnda "yeni bir sömürgecilik" anlayýþýnýn ortaya çýkmasýndan endiþe ettiðini belirtiyor.

 

Yerli Malý kullanýmý Küresel Krizin Ülkemiz Ýçin Yumuþak Aþýlmasýnda Önemli Çýkýþ Kapýlarýndan Biri Olabilir

"Yerli Mallan ve Tutum Haftasý" bugün baþlýyor. Türkiye'de her yýl 12-18 Aralýk tarihleri arasýnda kutlanmaktaydý. Ülkemiz yýllar öncesinde ilk kalkýnma hamlelerini toplumu bilinçlendirmeye ve kendi deðerleri üzerinde geliþtirmeye yönlendirmiþlerdir.

Þimdilerde pek kutlanmadýðý için gençler ve çocuklar tarafýndan pek bilinmiyor.  Günümüzde artýk  ilk öðretim okullarýnda "nostaljik" bir kutlama düzeyine indirgenmiþtir. Ancak uygulandýðý dönemdeki önemi ve yaratýðý etkinin önemli olduðu biliniyor. Ýlginçtir, ülkemiz yerli malý kullanýmýndan vaaz seçtikçe tarým ürünleri yönünden dýþa baðýmlýlýðý da artmýþtýr. Bugün ülkemiz tarým ürünleri yönünden dýþa baðýmlý hale gelmiþse, bunun nedeni, verimsizlik deðil, sanýrým uzun yýllardýr uygulanan tarým politikalarýnýn büyük payý bulunmaktadýr.

Ülkemiz yaþamýn her alanýnda yerli ürünlere yönelerek iç pazarý canlandýrabilir, ithalatýný azaltarak cari açýðý daraltabilir.

 

Türkiye Tarýma Önem Vermelidir

Türkiye'de benzer uygulamalara geçebilir. Türkiye sahip olduðu iklim ve toprak özellikleri nedeniyle bir çok ürünü planlý yapýlanma ile üretebilir ve gerektiðinde ithal yoluna gidebilir. Bugünden yarýný ön görerek, ülkemizin krizin nedenlerini ve sonuçlarýný iyi analiz etmesi ve olasý geliþmeleri de hesaplayarak geleceðe hazýrlýksýz yakalanmamsý gerekir. Öngörümüz önümüzdeki dönemlerde tarým yeniden birincil sektör konumuna geleceði yönündendir. Ülkemizin tarýma yeniden önem vermesi ve 80 milyonluk nüfusunu dýþa baðýmlýktan kurtarmak zorundadýr. Bunun için toplumun bilinçlenilmesi, kendi iç enerjisini doðru deðerlendirmesi açýsýnda yerli malý haftasý iyi bir fýrsattýr.

 

 

 

 

 

Not Daha önce Yerli malý haftasý nedeniyle yazdýðým ancak  paylaþamadýðým yazýyý ilgi duyanlarýn bilgisine sunuyorum.

 

 

 

YERLÝ MALI HAFTASI VE AB SÜRECÝNDE TARIMIMIZIN ÝÇÝNE DÜÞTÜÐÜ ÇIKMAZ

Prof. Dr. Ýbrahim ORTAÞ, Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi

 

Ýlkokulda öðretmen "yerli malý haftasý" çerçevesinde okula baklagil, kuru yemiþ, varsa meyve getirmemizi isterdi. Her þey yerli, dýþarýdan alacak paramýz yok, neden öðretmen bizden yerli malý getirmemizi istiyor diye kendi kendime hep sordum. Ancak bu çeliþkiyi ve anlayýþýn perde arkasýný çok sonralarý kavrayabildim. Bir tarým toplumu olan Osmanlýdan, Cumhuriyet yönetimine geçen ülkemiz 80 yýllýk süreçte halen nüfusunun %35–40 arasý tarýmda çalýþmakta, yarýsýna yakýný da geçimini kýsman de olsa tarýmdan saðlamaktadýr. Buna raðmen Cumhuriyetin ilk yýllarýnda Osmanlýdan kalma borçlar bir yana hayatýn her alanýnda geliþerek çaðdaþ bir toplum olma yolunda ilerleyen o dönemin yöneticileri baðýmsýzlýðýn önemini iyi kavramýþ olmalýlar ki dýþa baðýmlýlýktan uzak durmayý, bunun için kendi ayaklarý üzerinde durmayý birinci hedef edinmiþlerdir. Birinci Dünya Savaþý, sonra da Kurtuluþ Savaþý deneyiminden doðan genç cumhuriyetin önderleri, ülkenin bir yandan devasa dýþ borç içindeki durumu, diðer yandan bütün kaynaklarýnýn tükendiðini dikkate alarak toplumun tarýma dayalý sosyo-ekonomik yapýlanmasýný doðru tahlil ederek kendi yaðýnda kavrulmayý baþarý ile sürdürmüþlerdi.

O dönemde devletin içinde bulunduðu kötü ekonomik koþullar, sanayi kuruluþlarýnýn yokluðu ve tarýma elveriþli alanlarýn çok azýnýn ekilebilir durumda olmasý, ayrýca tarým tekniklerinin geriliðine raðmen öz kaynaklarýna dayalý kalkýnma hamleleri hedeflemiþlerdi. Savaþtan yorgun ancak gururla çýkan yoksul halk, her þeye raðmen yabancý mallar yerine, kendi ürettikleriyle yetinmek durumundaydý. Yerli malý haftasý ilk defa Atatürk tarafýndan 1923 yýlýnda Ýzmir Ýktisat Kongresinde yurdun baðýmsýzlýðýnýn korunmasý için, yerli mallar üretilmesi ve kullanýlmasýnýn önemini vurgulamasýyla baþlatýlmýþtýr. Bunu takiben Baþbakan Ýsmet Ýnönü 12 Aralýk 1929 tarihinde T.B.M.M.'de yaptýðý konuþmada ulusal ekonominin, yerli malý kullanýmýnýn önemini ve tutumlu olmanýn zorunluluðunu belirtir.

Cumhuriyet döneminde temelleri atýlan, kendi kendine yeter bir toplum olma iradesi sayesinde tarýma dayalý sanayi alanýnda büyük geliþmeler gösterildi. Osmanlýnýn borçlarý ödendi, ülke saygýn bir konuma getirildi. Dönemin yöneticileri ve halký birlik ve beraberlik ruhu içinde baðýmsýzlýk uðruna aç ve yoksul kalmayý da göze alarak Ýkinci Dünya Savaþýna girmeme becerisini gösterebilmiþ, tabii bu arada halk da zorluklara katlanmasýný anlayýþla karþýlamýþtýr. Bir bütün olarak kendi gücüne güvenmeyi, kendi kaynaklarýný doðru kullanmayý benimsemiþlerdir. Bunu topluma anlatabilmek için 1946 yýlýndan itibaren okullarda her 12 Aralýk'la baþlayan haftayý Yerli Malý Haftasý olarak kutlamaya baþladýlar. 12 Eylül sonrasý 1983 yýlýnda bu haftanýn adý "Tutum, Yatýrým ve Türk Mallarý Haftasý" oldu.  Olmasýna oldu ancak tam bu sýralarda ülke tarýmýnýn canýna okunuyordu.

Bugün de ayný güzelim gelenek ve aydýnlanma anlayýþý ayný ruh ile devam ediyor mu bilemiyorum. Ancak geldiðimiz noktada da insanlarýmýzýn kendi öz ürünlerini tüketmek yerine dýþarýda alýnan mallarýn benimsendiði görülmektedir. Çocukluðumda kuru üzüm, pestil, kaynatýlmýþ nohut, firik tarhana, mercimek çorbasý, çökelek, koyun peyniri, tereyaðý, kömbe, lahmacun ayran ile beslenirken þimdi çizel, kek, bonibom, kindersürpriz, toybox, çiklet, çikolata, kýnor hazýr çorbalar, hamburger, tost kola, fanta vs gibi batýda sýnanma bedeli aðýr olarak ödenen besinlerin tüketildiði görülmektedir. Bu tür yiyecekleri de ülkemiz insanýn doðal beslenme yerine daha saðlýksýz olmasýna yol açacaktýr. Kaldý ki batý ülkeleri bugünlerde bu tür beslenmenin toplum saðlýðýný bozduðunu bilimsel olarak ortaya koyarak yeni stratejiler geliþtirmektedirler. Söz konusu yiyecek ürünlerinin ülkemizde tüketilme tarihi ile ülkemiz tarýmýnýn çöküþe geçiþ süreci de ayný döneme rastlamaktadýr.

 

AB Türk Tarýmýna Ne Dayatýyor?

Bugün girmeye çalýþtýðýmýz AB'nin Ortak Tarým Politikasý çerçevesinde ülkemizin tarýmda daha fazla liberal politikalar izlememizi isterken kendileri haksýz rekabet ile elimizi kolumuzu baðlamaya çalýþmaktadýrlar. 6 Ekim 2004 tarihinde açýklanan ilerleme raporunda, Türkiye tarýmýnýn yapýsal sorunlarý bulunduðunu ve üyeliðe kabulün tarýmsal yapýlanmada yapýlacak iyileþmeye baðlý olduðu belirtilmektedir. Bilindiði gibi Türkiye'deki tarým iþletmeleri yapýsý ve üretim modeli Avrupa'dan farklý. Türkiye'nin tarým sektörünün büyüklüðü ve iþleyiþi AB standartlarýna ve verimlilik istatistiksel deðerlendirmelerine uymamaktadýr. AB sürecinde tarýmdaki yapýsal sorunlar, tarýmda çalýþan 4.1 milyon tarým ailesi ve geniþ tarým alanlarý nedeniyle tarýmýn kellesi istenmektedir. Tarýmda çalýþan nüfusun % 10'un altýna çekilmesi istenmektedir. Yani milyonlarca kiþinin iþsiz kalmasý istenmektedir. Sanayi ve hizmet sektörü geliþmemiþ bir ülkede bu yükü nasýl kaldýrýlýr, çýkacak sosyal bunalýmlarýn bedelini kim öder, bunu düþünen yok!

AB ilerleme raporunda "Tarým Türkiye'nin en önemli sosyo-ekonomik sektörüdür. Ancak Türkiye'nin baþarýlý bir katýlýmý gerçekleþtirebilmesi için, kýrsal kesimin geliþtirilmesi yanýnda yönetim kapasitesinin kurulmasýnda da büyük çaba göstermesi gerekir. Bu durumda Türk çiftçisinin gelir kaybýný önlemek için, bazý tarýmsal sektörlerinde rekabet yeteneðini artýrmak zorundadýr. Rekabet koþullarýnýn saðlanmasý için uzun bir zamana gereksinme duyulacaktýr".

 

Dünya Ticaret Örgütü, ÝMF ve ABD Türk Tarýmýna Ne Dayatýyor?

Dünya Ticaret Örgütü ve IMF'nin baskýsý sonucu bugün AB dâhil Türkiye'nin tarým ürünlerine verdiði destekleme alýmý politikalarýný sýký bir korumacýlýk olarak algýlamakta ve desteklemenin kalkmasýný ve tarýmýnda serbest piyasa politikasýnýn uygulamasýný istemektedirler. Baþta ABD olmak üzere sahip olduklarý ileri teknoloji, güçlü ekonomileri sayesinde üretim fazlasý tarým ürünleri stoklarý oluþmaya baþlanmýþtýr. Eldeki artý ürüne saðladýklarý sübvasyon nedeniyle mütevazý þekilde geliþen bizim gibi ülkeler yanýnda bütün üçüncü dünya ülkelerinin tarýmýný çökermeye çalýþmaktadýrlar. Dünya Bankasý, IMF ve ABD'nin bütün dünyada yaratmaya çalýþtýðý temel politika, desteklemelerin kaldýrýlmasý yönünde.  

Yabancý Mallar Daha mý Kaliteli?

Üniversiteye ilk geldiðim 1980'li yýllarýn baþýnda dýþa açýlma ile beraber ülkede liberal ekonominin gereði olarak çok ucuza yaðlý peyniri, sonra çikita muzu, Arjantin eti derken Þili elmasý, son yýlarda Brezilyadan bakla, fasulye, Meksika'dan ABD'den buðday, Ýran'dan ceviz, ABD'den pamuk, Kanada'dan mercimek (ki anavataný Türkiye'dir!) mýsýr gelmeye baþladý. Daha ne olup bittiðini bilmeden bir zamanlar tarým ürünleri ihracatý yapan ülkemiz birden sattýðýmýzdan daha fazla alýr bir ülke durumuna getirildik. Uzmanlar ülkemiz pamuðu ABD'den daha ucuz mal etmesi ve kaliteli olmasýna raðmen ABD'nin uyguladýðý yüksek sübvasyon nedeniyle bizim ürettiðimiz deðerin altýnda bize pamuk sattýðýný belirtiyorlar. Böylece bir anda çiftçimizin ürettiði pamuk dýþarýdan satýn alýnan pamuktan daha pahalýya mal olduðu için piyasa koþularý gereði dýþarýnýn ürünü tercih edilmektedir. Doðal olarak çiftçimiz pamuk ekemez duruma gelmiþtir. Bir zamanlarýn ak altýn üreticisi Çukurova pamuk ekiminden neredeyse çekilir duruma gelmiþtir. Ayný þekilde ülkemize getirtilen ucuz buðday, mýsýr diðer ürünler ülkemizde tarýmý çökertilmiþ durumdadýr. Hatta kamuoyu da ikan edilmeye çalýþýlarak destekleme ve sübvasyonun kaldýrýlmasý gerektiði topluma anlatýlmaktadýr. Yapýlan propagandada " ekmeðin pahalý olmasýnýn nedeni destekleme ve sübvansiyon" eðer serbest piyasa koþularý saðlanýrsa buðday daha ucuza alýnacak, doðal olarak ekmek daha ucuz olacak. Tabii Türk tarýmý çöktükten sonrada ileride ekmeðin bizlere kaça satýlacaðýný bilmiyoruz. Belki de bugün Afrika'nýn tarýmsal üretim yönünden içine düþtüðü duruma gelebileceðiz. Unutmayalým ülkemizin yakýn geçmiþte geçirdiði iki büyük ekonomik krizi güçlü tarýmý sayesinden kolay atlatmýþtýr. Halkýmýzýn sosyo-ekonomik sigortasý olan tarýmýmýzla iþtigal eden geniþ kitle kendi öz deðerlerine dönmeseydi belki çok daha büyük sosyal bunalýmlar yaþayabilirdik. 

 Türkiye Kime Güvenmeli?

Ülkemiz maalesef tarýmsal geliþmede dünyaya ayak uydurmada hazýrlýksýz yakalandý. Bu konuda yapýlan bütün eleþtirilere kulak kapatýldý. Ülkenin siyasileri ne yazýk ki ulusal bilinçten uzak, daha çok hep batýnýn istek ve talepleri doðrultusunda politikalarý istemeseler de uygulamak zorunda kaldýlar. Halkta ulusal bilinç ve yurttaþlýk bilinci geliþmediði için hep yabancý mallara karþý bir hayranlýk oluþmaya baþladý. Batýlýlarýn isteði ile ülke tarýmýn temel direkleri olan þeker ve tütün yasalarý kaþ ile göz arasýnda topluma kabul ettirildi. Çoðumuzda yabancý hayranlýðý, dýþarýdan gelen her þey iyi bizimkisi kötü anlayýþý egemen. Cebinde Marlboro sigara, üstünde yabancý marka elbise, sofrasýnda yabancý ürünler. "Bir elinde cýmbýz, bir elinde ayna umurunda mý dünya". Bizler daha kahrolsun X ve Y diye duralým veya kimler kimler ile gurur duyuyor diyen slogandan öteye geçmeyen söylemlerle kendimizi avutalým. 

Yine maalesef ülkemiz siyasilerinin geliþen tek kutuplu dünyanýn bize dayattýðý olgularýn kýsa ve uzun sürede ne getireceðini dünya dengelerini düþünerek hesaplama yerine güçlüden yana tavýr almayý yeðledikleri görülmektedir. Görebildiðim kadarý ile yurttaþ bilinci üzerine inþa edilmiþ ulusal bilinçten evrensel bilince ulaþma eksikliði görülmektedir. Ülkemiz insanýnýn kendi potansiyelini tanýmasý ve buradan dünya gerçeði ile nasýl bütünleþeceðini küresel kalkýnma mantýðý ile deðil, holistik-evresel bakýþ açýsý içinde saðlamasý için eðitimini yeniden çaðdaþ normlara göre þekillendirmesi gerekiyor. Nitelikli eðitilmiþ bir toplum yaratmasak korkarým dünya devleri arasýnda erir gideriz. 

 

Neden Öz Deðerlerimize Güvenmiyoruz?

Bu tür yabancý hayranlýðý anlayýþý daha çok üçüncü ülkelerin kendine güvenmeyen, öz deðerlerine güvenmeyen, kendi emeðine deðer vermeyen, psikolojik olarak sen veya ben merkezli saðlýksýz birey ve toplumlarda görülen davranýþlardýr. Hâlbuki Cumhuriyeti kuran kuþak kendinden emin, öz deðerlere güvenen, onurlu, baþý dik, kurtuluþ savaþýný beyin ve bilek gücü ile kazanmýþ mutlu insanlardan oluþuyordu. Cumhuriyetin kuruluþunda arkasýndaki Anadolu coðrafyasý bir çok endemik bitkinin anavatanýdýr. Ancak halen yabancýlarýn yaptýðý bilimsel çalýþmalarýn ötesine geçemedik. Nohut, mercimek bitkilerinin gen kaynaðý ülkemizden binlerce kilometre uzaklýktaki Kanada ve Avustralya'ya götürülerek, oralarýn koþullarýna göre ýslah edildi ve þimdi bu ülkelerden baklagil alýr duruma geldik.

 

Ne yapýlmalý?

Kendi coðrafyamýzda daha çok araþtýrma yaparak biyolojik gen kaynaklarýmýzý belirleyip bankalarýný kurup koruma altýna almak ilk hedefimiz olmalýdýr.

Bütün tohum, damýzlýk ve gen kaynaklarý ülkemiz ekolojisine uygun þekilde geliþtirilmelidir.

Ülkemizin yetiþtirdiði ürünlerin kalitesi artýrýlmalý, ürüne ve kaliteye göre destekleme saðlanmalýdýr.

Tarýmda ulusal politika benimsenmeli, teknolojin bütün verileri kullanýlarak topraklar etüt edilmeli, arazi kullaným planlamasý yapýlmalýdýr.

Kýrsal kalkýnma, planlý olarak ülke koþullarýna göre düzenlenmelidir.

Eðitim düzeyi düþük kýrsal kesimdeki nüfus kýrsalda bilimsel esaslara dayalý ekolojik tarým yapmak üzere bulunduklarý ortamda istihdam edilmelidirler.

Üreticilerin ürünlerini rahat pazarlamalarý için kooperatifleþmeleri ve örgütlenmeleri saðlanmalýdýr.

Toplumsal bilinç geliþtirmeli, tüketici haklarý ve diðer önlemler alýnmalýdýr.

 

 

Not: Sayýn Hocam, bazýlarýnýzýn e-posta adresi bir þekilde makinemdeki adres listesine takýlmýþtýr. e-posta almak istemeyenler lütfen belirtin isminizi listeden çýkarýrým. Þimdiden ilginize teþekkür ederim. Saygýlarýmla

 



--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır...
        Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."

            *Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.
-----------------------------------------------------------------....
"ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ" Haber Bilgi Paylaşım  grubu.
 Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.