DUVARLARIN YIKILIŞI!
Alışkanlıklardan kurtulmanın zorluğunu bilirsiniz.
Toplum için daha zordur.
Düşünün ki, asırlarca ve onu takip eden 20.yüzyıl dünyası ‘Egemen Güçlerin’ yumruklu sisteminde yaşamış ve 21.yüzyıl sistemi aynı minvalde yürümektedir.
‘Hak haklının değil güçlünündür’ ilkesiyle hareket edenlerin ‘Yalancı Dünyasında’ uyutulanların ve uyumaya alışmışların gerçeklerle yüzleşmesi mümkün değil.
Yıllarca darbelerin ve darbecilerin oynadığı kanlı oyunlarla yönetildik.
Siyah ve beyaz alan gösterdiler.
Hâlbuki iki kampında patronları gösterenlerin tiyatrosunda aktör veya dublördü.
Kaybeden her zaman toplum ve bu toplumun fukara çocukları oldu.
Sistem öğüttü, harcadı, küflü zindanlarında hayalleri yıktı.
Size ‘Küçük Amerika Hayalleri’ sunanlar ‘Demir Yumruklu Faşist ABD’ zincirinde bir halka olmayı tercih ettiler.
Sokaklarda koşturanların sloganları ince ayarlı ve kendilerini mutlak kudret görenlerin saltanatlarını sürdürecek malzeme oldu.
Milleti ‘efendi’ olarak lanse ettiler.
‘Söz milletindir’ hikâyeleriyle aldattılar.
Efendiler kendilerine mutlak egemenlik kurmuştu ve bu tür sözleri gülerek karşılıyorlardı.
Körler diyarında ışığın bir anlamı olur mu?
Görünmeyenleri tarifle ne kadar anlayacaksınız ki?
Görünmeyenlerin dokunulmazlaştırılmasıyla efsaneler ürettiniz.
Son 60 yıl bu çürük ve kof efsanelerin mezarlığı haline geldi.
Her cenaze namazı sonrası ‘:Nasıl bilirdiniz?’ sualine verilen cevap belli!
Kafalarda dolaşan fikir başka, ağızlardan çıkan sözcükler farklı değil mi?
Hep bir ağızdan ‘:İyi biliriz!’ yalanına kendimizi alıştırarak yaşamı kararttık!
İyi ve kötü arasındaki ince detaylar unutturulmuştu ki!
Dünya düzeninde adalet yok!
Olsaydı İsrail Faşizminin 15 günde 1200 Filistinliyi katletmesi karşısında sözde demokrat ve insan hakları avukatı Avrupa ülkelerinden karşı duruş görülmeliydi!
BM ülkeleri adaletin tecavüze uğramasını alkışlıyor.
Bu dünya düzeni köleci!
Son 3 yıllık süreçte 950 Filistinli çocuk öldüren bir vahşi İsrail kabile düzeninin karşısında alınan bir tepki gördünüz mü?
Sinek vızıltısı!
İşte ülkemizi ‘Küçük Amerika’ yaptıklarını iddia eden Demokrat Partisi zihniyetinin ürünü Susurluk skandalları, örtülü ödenek yolsuzlukları, hortumlamalar, din bezirgânlıkları ve sömürüsü!
Bütün kirli oyunların galerisi haline getirilen coğrafyamız oldu!
Bir yerlere sus payları dağıtılarak gerçeklerin üzerine kara şal çektiler.
Bana ve benim kuşağıma kimse demokrasi, hak, hukuk, insan hakları dersi veremez ve inandırıcı olamazlar.
Acımasız işkencelerin, tutuklanmaların altında ezildik, horlandık, düşüncelerimiz ifade ettiğimiz için onlarca yıl zindanlarda kalmanın faturasını ağır ödettiler.
Kara perdeler açıldıkça dün daha net görülecektir.
Ülkemiz 30 senedir örtülü terör ve vahşet oyuncularının arenası.
Ulusalcılık martavalı okuyanlar terör çetesinin elebaşlarıyla Suriye ve Rusya hattında yemek sofralarında kadeh tokuşturmuş.
Halk sokaklarda ‘şehit Tabutlarını’ omuzlarken nefretini ilan ederken hem de!
Demokrat Parti misyonunu omuzladıklarını ilan edenler karanlık oyunun örtücüsü halinde gerçekleri saklayarak politika yaptı.
12/Eylül,12/Mart,28/Şubat darbe ve cuntalarının demir yumruğu halkın başında patladı.
Dünün soruşturması yapılamadı.
İpotekli demokrasiler dünü araştıramaz.
İzin vermezlerdi.
Duvarın bir tuğlası oynadığı an birileri telaşa kapıldı.
Oynayan tuğla dengeleri bozacak noktadaydı.
Ülkemizde işlenen yüzlerce, binlerce faili meçhul cinayet aydınlatılamadı.
Soruşturmalara sekte vuranların baskısıyla tabii!
Değişen koşullar ipin ucunu yakalayanlara bir avantaj sağladı.
Avantaj ‘derinlerde dokunulmazlık zırhıyla’ at oynatanların titreyeceği soruşturmanın bir yerlerden şalterin inmesiyle başlamasıyla beraber yeni kapılar aralandı.
Cephanelik evler, krokilere kaydedilmiş gömülü silah ve cephanelikler deşildikçe patladı.
Düşünün ki 28/Şubat darbecisi YÖK Başkanına talimat gönderiyor ve üniversitelerde katsayı uygulamasının başlatılmasını diliyor.
Milletin çocuklarına engeller koyan bir darbeci oluveriyor.
Kendisini parlamento yerine koyan ve seçilmişlere ipotek koyan bir faşist yaklaşımla yıllarca sürecek sıkıntılar devri başlıyor.
10 dalgalık bir operasyon sonucu meydana çıkan tablo ürkütücüdür.
‘Terör örgütü kurmak ve yönetmek iddiasıyla’ Silivri davası olarak kamuoyuna yansıyan çeteleşmenin boyutu son 60 yılın karanlık ve terör kuşağını oluşturanların eylemlerini kara kutusundan çıkarmaya yetmese bile, kamuoyu oyunu gördü.
Bu ülke de son 60 senenin karanlık ve pis oyunları çözülmelidir.
Bilhassa 12/Eylül öncesi İlkeli ve şerefli Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak ve binlerce Ülkücü vatan evladına tuzak kuran karanlık pusuların arkasındaki Amerikancı taşeronların çirkin yüzleri teşhir edilmelidir.
Marksist, Maocu, bölücü çeteleşmelerin yanında kendilerine Ulusalcı etiketi takanların ve belli, önemli mevkilerde yer alanların işbirliğiyle oluşturulmuş silahlı ve bombalı çeteleşmelerin 1 Numarasına kadar gidecek soruşturmalar sürmelidir.
2008 şartlarında bazı duvarlar yıkıldı.
Bu duvarların enkazında kalanlar için ağıt yakmayı bırakın.
Onlar dünün karanlık işkencelerinden ve tuzaklarından ne derece mesuldüler öğrenilmesi gerekir.
Bir daha kimse durumuna, mevkisine bakarak çeteleşmelere yönelmemeyi öğrenmelidir.
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.