(anadoluhaber) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun Ses Getiren Olay Röportajı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu'nun Ses Getiren Olay Röportajı 

 

I.Bölüm

 

Mehmet Bekaroğlu kimdir?

1954-Rize doğumlu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu, Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde psikiyatri uzmanlığı yaptı. İngiltere'de Aston Üniversitesi'nde misafir araştırmacı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Akademik kariyerini Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı iken noktalayan Profesör Bekaroğlu, 1980 sonrasında yedek subaylığını yaparken Metris ve Gaziantep özel tip cezaevlerinde psikiyatrist olarak görevlendirdi.

Siyasete Refah Partisi'yle geçti. Rize Milletvekili olarak Meclis'e girdi. Refah'ın kapatılmasıyla bu partinin devamı olarak kurulan Fazilet Partisi'ne geçti. FP'nin kapatılması aşamasında, buradan kopan AK Partililer'e katılmayıp, siyasete Saadet Partisi'nde devam etti.

Saadet Partisi İstanbul büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Bekaroğlu Ajans5.com'a konuştu. Saadet Partisi'nden hiçbir zaman ayrılmadığını ve Milli Görüş çizgisini hiçbir zaman bozmadığını vurgulayan Bekaroğlu İstanbul'la ilgili projelerini sadece Ajans5.com'a anlattı. İşte Genel Yayın Yönetmenimiz Selim Akduman'ın gerçekleştirdiği röportaj:

Efendim Öncelikle adaylığız hayırlı olsun diyerek söyleşimize başlamak istiyorum. Okurlarımızın ve tabanınızın merak ettiği bir konu var. Bekaroğlu 2005 yılında neden istifa etti ve şimdi neden geri döndü sorusu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Öncelikle adaylığımızın İstanbul'umuza ve milletimize hayırlı olmasını dileklerimle teşekkür ediyorum. Ben 2005 yılında Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı ve Üyeliğinden istifa ettim. Bu istifamın gerekçesini de net bir şekilde ortaya koymuştum. Benim problemim Saadet Partisi'nde yürütülen işleyişleydi. Ben asla ne Milli Görüş'ün genel espirisi ile ne de Saadet Partisi'nin idealleriyle ilgili bir problem yaşamadım. Bu süreç içerisinde de Milli Görüş eğer Milletin ve insanlığın adalet ve eşitlik arayışı ise ki bence öyledir, ben bunu katıldığım bütün konferanslarda, bütün söyleşilerde ve medya röportajlarında dile getirdim. Saadet Partisi'nin bu milletin vicdanının sesi olduğunu her fırsatta dile getirerek, geçtiğimiz genel seçimlerde oyumu Saadet Partisi'ne vereceğimi de medya aracılığı ile açıkça deklare ettim.

Adaylık sürecinizle ilgili konuşacak olursak. Adaylık teklifini siz mi talep ettiniz, yoksa partinizden mi böyle bir talep geldi?

Saadet Partisi'nde yeni bir süreç başladı. Yeni genel başkanla birlikte yöntemle ilgili bir takım değişiklikler oluşmaya başladı. Ve bu yenilik sürecinde sayın genel başkan bizi arayarak, destek istedi. Eğer siz tekrar fiili olarak çalışırsanız, güçleniriz, güçlenmemiz demek bu milletin vicdanının sesinin daha gür çıkması demektir ve bunun büyük bir vebal olduğunu da iletti. Sonrasında da bizi ikna etti. Ve görev olarak ta bize İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı görevini tevdi etti. Ve şunu ifade etmeliyim ki: Bekaroğlu'nun Saadet'te yeniden geri dönmesi diye bir şey söz konusu değildir. Biz zaten bu camianın içerisindeydik ve çalışmalarımızla söylemlerimizle buradaydık.

İstanbul'da ki projelerinizi sormadan önce isterseniz Milli Görüş Belediyeciliğinden biraz bahsedelim. Sizce Milli Görüş Belediyeciliği nedir?


1994'te Milli Görüş Belediyeciliği İstanbul Başta olmak üzere bir çok ilde kazanıldı. Ve bu yıllarda yerel yönetimlerde devrim niteliğinde hizmetler yapıldı. Bakın Erbakan'ı tartışabiliriz, yaptıklarını, yapmadıkları ve yapamadıklarını konuşabiliriz, 28 Şubat ve sonrasını değerlendirebiliriz. Ama Erbakan'ı tanımlamaya kalkardak, onun en temel özelliği sadece Türkiye'de değil bu coğrafya da ortadoğu'da bu milletin bu ümmetin Ezilen mazlumlarının, itilmiş, hakları gasp edilmiş, merkezden yani devletten uzaklaştırılmış insanların çocularının da bu devleti yönetebileceğini, ortaya koyan bunun mücadelesini ve pratiğini ortaya koyan bir insandır. Bağımsız, hem fikir hem tarz olarak bağımsız bir siyaseti geliştirmiştir. Zaten imside oradan gelmektedir. Milli Görüş denmiştir bu yeni siyaset modeline. Bu tek başına büyük bir olaydır.

Hayır şimdikiler gibi, birilerine bağımlı değilde bu ülkenin çocuklarının bu ülkeyi yöneteceğine inanmış ve bunu uygulamıştır Erbakan. Ve bu inancın adına da  Milli Görüş denilmiştir.

Şuan hala bağımlı siyasetler, bazı merkezlerden yönlendirilen yöneticiler, deniz aşırı ülkelerden gelen emirlerle yönetiliyoruz.

1994'te belediyeleri almak, o zamana kadar Türkiye'de mevcut olan yönetici anlayışını tep parti döneminden, CHP'den kalan 'Devletlü' anlayışını değiştirmiştir. Yapılan ve yapılmayan birçok şeyi tartışabiliriz yine ama, ilk defa belediye başkanının ahlkın içinden birileri olabileceği kanıtlanmıştır. Bu 1. Milli Görüş Belediyecilik döneminde olmuştur.  Bunun yanı sıra yine önemli sayılacak bir başka icraat daha yapılmıştır bu birinci dönemde. Mühendislik anlamında dev atılımlar geçekleştirilmiş, adeta devrim yapılmıştır. Kaynaklar israf değil tasarruf edilerek halka aktarıldı.

28 Şubat'la birlikte Milli Görüş anlayışı, Yerel ve Genel Yönetimlerden uzaklaştırılmış, Milli Görüş bölünmüş ve parçalanmıştır. Birileri artık reel politik yapacağız diyerek, daha önceki sağ partiler ne yaptıysa onları yapmak için yola çıktılar.

Efendim AKP, bir Doğruyol Partisi veya ANAP'la aynı mı sizce?

Hayır tamamen farkı yoktur demiyorum. Fakat icraat olarak aynı şeyleri yapıyorlar. Hatırlayın Milli Görüş Belediyelerinde bütün belediye başkanlarının odalarında ve koridorlarında 'Rüşvet alanda verende Mel'undur' sloganlarının yazıldığı tabelalar asılmıştı. Bu tabelalar şimdi kaldırıldı.

Siz asacak mısınız?

Evet, hem asacağız, hem de bu sözün gereğini yerine getireceğiz. Şimdi ise Milli Görüş'ün belediyecilik anlamında ikinci dönemi başlıyor. Bu yeni dönemde geçmişte de yapılam Mühendislik çalışmaları devam edecek fakat, yerel yönetimlerde Mühendislik yeterli olmuyor. Buna estetik ve etikle bütünleştirmek gerekiyor biz geldiğimizde bunu yapacağız. Bunu da yaparak belediyecilik anlamında bir devrim daha gerçekleştireceğiz.

Yönetimsel anlamda bir değişiklik yapacak mısınız?

Bakın bugüne kadar Merkez Sağ partiler reylerini milletten alıp, yönetimleri güç odakları, lobiler, finansal güçler ve çeşitli etki merkezleriyle yönetti. Oyları halk verdi ama yönetimde söz hakkı bulamadı.    

Hiçbir belediye vatandaş tarafından denetlenemediği gibi ne yapılıp edildiği hakkında da vatandaşa bilgi verilmedi. Örneğin İstanbul'a 3. Köprü yapılacak. Bu köprü nerede ne zaman yapılacak kimse bilmiyor. Vatandaştan gizleniyor. Bu köprü gerekli mi bu bile vatandaşa sorulmuyor. Buna kendileri karar verdi. Nerede olacağına da kendileri karar verdi.  Bu konuda vatandaşa bilgi verilmiyor.

Bilmesi neyi değiştirecek?

Bakın birileri, yani yönetimde söz sahibi olan güçler, bu köprünün nerede yapılacağını biliyor. Ve boğaz kenarında köprü güzergahında, parsel parsel arsalar kapatıyor. Yani rant kaydırılması yapılıyor. Bilmesi neyi değiştirecek söyleyeyim. Bakın siz İstanbul'da yaşayan bir vatandaş olarak, İ.E.T.T arazisinde ne yapılmasını isterdiniz? Bu size soruldu mu? Hayır. Birileri karar verdi ve orayı satma kararını aldı. Ne yapılacak yüksek yüksel binalar yapılacak, alış evriş merkezleri dikilecek, daireler yapılıp zenginlere satılacak. Yine bir rant kapısı açıldı. Ben iddia ediyorum bu halka sorulsaydı ki: 'İ.E.T.T arazisinde ne olmasını istersiniz?' diye, bu halk orada yeşil alan, kültür merkezi isteyecekti. Ama bunu yapmak rantı engellediği için sorulmadı.

Siz ne yapacaksınız?

Biz belediye ile ilgili bütün yapacağımız büyük projelerde halkın görüşünü soracağız.

Nasıl?

Bunu gelişmiş teknolojiden faydalanarak internet ortamında veya referandumla yapabilirsiniz. Yani bu kentte yaşayan insanlara kentle ilgili büyük projelerde söz hakkı vereceğiz. Onlarla birlikte karar verecek ve alınan karar neticesinde de uzmanlarla birlikte oturup mimari ve estetik açıdan en güzeli en ucuza mal etmenin yollarını arayacağız. Bu bir hizmette yapılacak devrimdir. Belediyenin bütün icraatleri denetlenebilir olacak. Yani hiçbir imar toplantısı kapalı kapılar ardında kimseden habersiz bir şekilde yapılmayacak.

Bugün kentsel dönüşüm adı altında korkunç bir yağma var. Şu tek tek yolsuzluk yapıyor, yapmıyor demek probleme çözüm üretmez. Tabiî ki buda çok önemli. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu'nun çantasında varsa bir yolsuzluk dosyası onu bir an evvel gerekli ve etkili birimlere vermeli ve bu yolsuzlukları yapanların ceza almasını sağlamalıdır. Ama o da arkası yarınları oynuyor. Var işte bu kadarı arkası yarın. Esas yapılması gereken iş bataklığı kurutmaktır. Sinek öldürerek bir yere varılamaz. Bataklığı kurutmak içinde saydamlığı kurmak ve belediyeleri denetleme mekanizmalarını oluşturmamız gerekmektedir. Eğer siz kapalı kapılar ardında imar komisyonu toplantısı yapıyor ve dünya kadar rant, servet aktarımı şeklinde rant olanağı sağlıyorsanız, burada yolsuzluk olur kardeşim. Bunu önleyemezsiniz. İnsanlar melaike değil ki herkes insan dolayısı ile Müslümanım demek, bilmem ne olmak sigorta değildir.

Sayın Bekaroğlu seçim sürecinde bütün belediye başkan adayları bunları söylüyor. Yolsuzluğu önleyeceğini iddia ediyor. Ama sonradan olmuyor? Sizi onlara karşı yapabilecek kılan etken nedir?

Onlar bunları söyleyemezler. Neden olduğunu söyleyeceğim. CHP'nin yönetim anlayışı: 'Biz biliriz, halk bilmez, halk yönlendirilmeye ihtiyacı vardır. Biz zaten halkı adam etmek için çalışıyoruz' anlayışıdır. Bu klasik yönetim anlayışıdır. Otoriter anlayış dediğimiz bir anlayıştır. O yüzden bu millet CHP'ye pas vermez.

AKP ise yönetişim denilen, bu sadece AKP'nin değil neoliberal zamanlarda yönetişim diye bir başka yalan, palavra var, biz yalnız değiliz insanlarla yönetiyoruz yalanıdır. Ama kiminle, hangi insanlarlar yönetiyorsunuz? Baskı grupları, iç ve dış lobiler, güç odakları ve deniz aşırı ülkelerle birlikte yönetiyorlar. Bu güç odakları İ.E.T.T arazisini keşfediyor, sermayeye projelerini götürüyor, anlaşıyorlar ve satışa sunuyorlar. Halkın bu olanlardan haberi olmuyor. İşte bunun adına da yönetişim deniyor. Ve AKP'nin yönetim anlayışı da budur.

Yani CHP biz biliyoruz diye vatandaşı tamamı ile dışında bırakıyor. AKP ise para babaları ile patronlar ve sermaye gücü ile yönetiyor.

AKP'nin hem yerel hem de merkezi yönetimlerde uyguladığı politikalar, neoliberal politikalardır. Rant akımları, rant alanları oluşturmak ve bunları pazarlamak. Yani her şeyi satabilir hale gelmek.

Halbuki biz kamu hizmetinin karsız yapılması gerektiğine inanıyoruz. Yani kamu hizmeti devetöilik anlamında söylemiyorum, halk anlamında söylüyorum, bu kentte yaşayan insanlartoplanarak, evinize su getiremezsiniz. Köyde bunu yapabilirdiniz ama şehirde bu mümkün değildir. Dolayısı ile kamu vergi verir ve bu konuda ki yetkileride belediyeye vererek, belediyeden evine su getirmesini ister. Belediye getirdiği bu sudan kar elde edemez. Çünkü belediye bir şirket değildir. Allah aşkına su ticaretin metaı olabilir mi? Hava ticari bir meta olabilir mi? Ben AKP'lilerin imanlarına Müslümanlıklarına bir şey demiyorum, kalplerini ben bilemem. Ama uyguladıkları politikalar böyle bir şeydir.

İddia ediyorum, biz belediyeyi aldıktan sonra su maliyetine satılacaktır. Bizim yaptğımız hesaplara göre su maliyetinin 4 katı fiyatına satılıyor. Şimdi ben çıkıp desem ki kardeşim suyu ben 4 kat indireceğim bu yapılmayacak bir şey midir?

Bunun yanı sıra ulaşım da büyük oranda indirim yapılacak. Bu kente 2 veya 3 vasıtayla işine giden insanlar var. Hemde bu insanlar kentsel dönüşüm bahanesiyle merkezde bulunan evlerinden çıkarılarak, bu evleri yok pahasına satarak şehrin dışına itilmiş ve ulaşım araçlarında sıkıntılara mahkum edilmiştir. Şimdi bir vatandaş ayda 150 TL yol parası veriyor. Maliyeti 30 lira olan suya 100 lira ödüyor, kira ödüyor, doğalgaz, elektrik ödüyor. Peki bu insan ne yiyiyor? Ben söyleyeyim. İnsanımızı yardım paketlerine mahkum ettiler. Efendim Erdoğan çıkıp diyor ki; 'Ne yani bizim kültürümüzde sadaka yok mu?' Evet sadaka bizim kültürümüzde var. Fakat sadakayı halk kendi kendine verir bundan sana ne? Sen devletsin, Devlet vatandaşına sadaka vermez. Devlet vatandaşının alınteri ile nafakasını çıkaracak istihdam sağlar. Sadakayı sen nasıl dağıtmaya kalkarsın veya bunu nasıl savunursun? Sadaka buz dolabı, çamaşır makinası dağıtmak mıdır? İşte AKP'nin uyguladığı ekonomik politikalar yerel ve genel idarelerde budur. O anlamda biz devrim yapacağız diyoruz. 2. Milli Görüş Belediyeciliği büyük atılımların olacağı bir dönem olacaktır.

Peki sizce İstanbul'un en büyük problemi nedir?

İstanbul'da gündelik hayatta yaşanan en büyük problem trafik problemidir. Fakat insanların en büyük problemleri bana göre en temel hakları olan yaşama haklarıdır. İstanbul'da bütün uzmanlar önümüzde ki yıllarda büyük bir depremin olacağını haber veriyorlar. Bu hususta yapılan hiçbir çalışma yoktur. Deprem sonrasında kurtarmaya yönelik birkaç çalışma yapılmış fakat onlarda unutulup gitmiştir. İstanbul'da bu işin uzmanlarıyla oturup, (tabiî ki genel yönetimde bu işin içinde olacaktır) yoğun bir çalışma yapılması gerekmektedir.

Trafik sorununa gelince. 15 milyonluk bir şehrin hemen geldiğimizde trafik sorununu çözeceğiz demek inandırıcı olmaz. Ama ABD'yi yeniden keşfe gerek yok. İstanbul'un trafik çözümü metrodan geçer. Metrobüs geçici bir çözümdür. Ayrıca Kadir Topbaş bunu yeni keşfetmiş değildir. Metrobüs daha önceden uygulanıp, uygulamadan kaldırılan, ayrılmış yoldur. MEtrobüs de birkaç yıl içerisinde kaldırılacaktır. Ayrıca İBB'nin ihmal ettiği fakat son yıllarda yatırım yamaya başladığı deniz ulaşımına da büyük önem verilmeli ve bu ölçüde deniz ulaşımı geliştirilmelidir.

2010 İstanbul kültür Başkenti projesiyle ilgili ne söylemek istersiniz?

İstanbul'u kültür başkenti yapacaklarmış!



Windows Live™ ile e-posta kutunuzdaki işlevlerin çok ötesine geçin. Diğer Windows Live™ özelliklerine göz atın.
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.