Rusya’nın stratejisi ne?

Rusya Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü “devlet ziyareti” çerçevesinde ağırlıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı'na kimseye nasip olmayan “üst düzey” konukseverlik gösteriliyor. Medvedev “stratejik ortaklığa hazırız” diyor.

Nedir bu strateji? C
umhurbaşkanı Abdullah Gül Rusya’da... Rus mevkidaşı Dimitri Medvedev’in davetiyle ikili ilişkilerde tarihi sayılabielcek bir siyaret gerçekleştiriyor. Ancak bu ziyaretin etkileri sadece ikili ilişkilerle sınırlı olmayacak. Bu ziyaret belki de otuz yıl sonra geriye dönüp bakıldığında bölgenin dinamikleri açısından oldukça belirleyici olacak.

Rusya bu ziyareti “devlet ziyareti” olarak nitelemese Türk basınının uyanacağı yoktu. Neyseki iyibilgi dün açık açık “bu ziyareti bir kenara not edin” diye yazdı. Şimdi herkes bu önemli ziyaretin aslında ne anlama geldiğini tartışıyor. Yine hala Cumhurbaşkanı Gül’ün Kazan’a yapacağı ziyaret, ikili ticari ilişkiler ya da enerji üzerinde duruluyor. Evet, Cumhurbaşkanı Gül’e Dışticaretten sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Enerji Bakanı Hilmi Güler ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan eşlik ediyor. Ancak heyetteki işadamları ve bakanların titrleri ziyaretin boyutlarını tanımlamaya yetmiyor.

Türkiye ziyaretten ne bekliyor?

Kimileri Türkiye’nin ziyarete ekonomik açıdan baktığını iddia edebilir. Kimileri de “Türkiye’deki ulusalcılar içten içe sevinecek” düşncesini ortaya koyuyor. Yani “Türkiye yeni eksen arayışında” iddiasını dillendiriyor. Oysa Türkiye’nin yaklaşımı ortada. Ankara öncelikle önemli komşusu Rusya ile ekonomik ve diplomatik ilişkileri geliştiriyor. Bu “komşularla sıfır problem” anlayışının bir ürünü. Ancak Ankara bir adım daha ileri gidiyor. Buradan bir “eksen kayması” çıkarmak mümkün değil, ancak yumuşak gücünü Ortadoğu’ya doğru iyice nüfuz ettiren Ankara Rusya’yla bölgesel konularda nasıl ortak bir yaklaşım geliştirilebileceğini tartışıyor. Medvedev’in “bir çok konuya benzer bakıyoruz” açıklaması Rusya’nın da aynı perspektife sahip olduğunu gösteriyor.

AB ile üyelik müzakereleri yürüten Türkiye Rusya ile ilşkilere sadece komşuluk perspektifinden bakmıyor. Zira Irak savaşı sonrasında bölgede yaşanan derin kırılma ve ABD’nin hem ekonomik kriz hem de son sekiz yıldır yürttüğü yanlış politikalarla bölgede zor durumda kalması yeni denklemlerin kurulmasını kaçınılmaz hale getiriyor. Ortadoğu ve Orta Asya’da yeni hareketlenmeler yaşanırken Türkiye ve Rusya’nın durum değerlendirmesi yapması kaçınılmaz.

Rusya Türkiye’ye önem veriyor

Aynı durum Rusya için de geçerli. Zira Türkiye’nin son dönemde uyguladığı dış politika kimi zaman ABD ile çatışınca Rusya Ankara’nın Washington ile her hal ve karda ortak hareket etmeyen bir ülke olduğunu anladı. Bu yüzden Türkiye’ye doksanlar boyunca yönelttiği şüpheci yaklaşımdan vazgeçmiş görünüyor. Üstelik Doğu Avrupa’da eski nüfuzunu kaybeden, bu yüzden NATO çevrelemesine Gürcistan savaşıyla yanıt veren Rusya’nın, Türkiye’yle ilişkilerini geliştirmesi daha da önemli hale geliyor. Rusya, dış politikasında bağımsızlığından ödün vermeyen Türkiye ile “stratejik ortaklık” istiyor, çünkü Türkiye’nin bölgede etkinliği ABD nüfuzu değil, bölgenin istikrarını isteyen bir gücün tepkileri olarak kabul ediliyor. Rusya’nın neden Gül’ü “devlet ziyareti” çerçevesinde davet ettiği, Gül’ün Kazan’a gitmesine neden ses çıkarmadığı sorularının yanıtı bu algı değişikliğinde yatıyor.

İyibilgi.com

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.