Bundan bir süre önce, bu sütunda, 'Muhafazakârlar ve Laikler' başlıklı bir yazı yazmış ve 'Türkiye'de muhafazakârların ne kadar muhafazakâr olduklarını biliyoruz da, muhafazakâr olmayanların, mesela, laik kesimi oluşturanların, muhafazakâr olup olmadıklarını biliyor muyuz?' diye sorduktan sonra şunları yazmıştım: 'Türkiye, bir karşıtlıklar ülkesi. | |||
1800'lü yıllardan ya da XIX. yüzyılın başından itibaren, entelektüel tarihini, hep bu ikili karşıtlıklar üzerine inşâ edilmiş buluyor Türkiye: Modern/Geleneksel; Doğulu/ Batılı; Şehirli/ Köylü; Laik/Muhafazakâr Bu ikili karşıtlıkların hepsi, sanki birbiriyle örtüşmeyen temel çelişkiler olarak sunuldu bize. Modern'le Geleneksel'in, Şehirliyle Köylünün, Laik ile Muhafazakârın, birbirlerinden siyahla beyaz gibi değil, siyahla-siyah olmayan gibi ayrıldıkları gösterilmek istendi. Oysa mantıkta 'karşıtlık' (opposition) ile, 'çelişki' (contradiction) arasında büyük fark vardır: İkili karşıtlık, üçüncü ihtimali dışta bırakmaz; siyah'la beyaz'ın dışında öteki renkler de vardır çünkü... Oysa çelişki, ya biri ya öteki'dir, siyah'la-siyah olmayan arasında bir üçüncü ihtimal yoktur...' Bu yazım üzerine ABD'de Din Felsefesi doktorası yapan, Boğaziçi Üniversitesi'nden çok sevgili öğrencim Nazif Muhtaroğlu'ndan bir mektup aldım. Önemli meselelere dikkati çektiği için, bu mektubu yayımlamayı uygun gördüm;- ayrıca,yazımın, Muhtaroğlu gibi donanımlı bir genç entelektüel tarafından sorgulanmasından ne kadar büyük bir bahtiyarlık duyduğumu da belirterek... Mektup şöyle: 'Değerli Hocam, "Muhafazakârlar ile laikler" başlıklı yazınızı okudum ve bu yazı çerçevesinde dile getirmiş olduğunuz problemlerin mantıksal altyapısını nazara verdiğiniz için size teşekkür etmek istedim. Yüzeysel köşe yazılarının, problemlerin ana kaynaklarını ıskalayıp sun'i bantlamalarla işin içinden sıyrılıverme reflekslerine mukabil yaklaşımınızı takdir etmemek elde değil. Ben dile getirdiğiniz mantıksal temelin farklı bir yönünü de müsaadenizle nazara vermek istiyorum. Bahsettiğiniz gibi Modern/Geleneksel; Doğulu/Batılı; Şehirli/Köylü; Laik/Muhafazakâr ikili karşıtlıklarının mantıksal çelişkiler olmadıkları, bunların siyah ve beyaz ikilisiyle olan benzerliğinden kolayca kavranabilir. Çünkü siyah ve beyaz arasına bir sürü gri tonu da almaktadır. Bahsi geçen kavram çiftleri de aralarına pek çok farklı ton alabilmektedirler. Ancak burada çok daha enteresan bir nokta göze çarpıyor. Siyah ve gri arasındaki yahut beyaz ve gri arasındaki ayrım nereden geçmektedir? Eğer doğru ve yanlış (1 ve 0) değerlerine dayalı klasik mantıktan bahsediyorsak, siyah ile siyah olmayan arasında veya beyaz ile beyaz-olmayan arasında net bir ayrım yapabiliyor olmamız icap eder. Beyaz-olmayan, gri ve siyahı içeriyor ise, beyaz ile gri arasındaki ayrım nerden geçer? Renk skalasını düşünelim. Grinin beyaza çok ama çok yaklaştığı öyle yerler vardır ki, neye gri neye beyaz diyeceğimizi biz bile şaşırırız. Bu tip zorluklar eski Yunan'da da sorit paradoksları adı altında tartışılmıştır ve böylesi muğlak, belirsiz (vague) durumlar için herkes tarafından kabul edilen bir sınır yoktur. Muğlak kavramlarla mantıksal değilleri (beyaz ve beyaz-olmayan) arasında sınır çekememe problemi, 20. yüzyılda bulanık mantığı (fuzzy logic) doğurmuştur. Azeri Prof. Lutfi Zadeh, bulanık kavramların analizi için, iki değerli klasik mantığın yerine, sonsuz değerli bulanık mantığı önermiştir. Bu durumda bulanık bir durum mesela, 0.2'lik değerle beyaz iken 0.8 değerle siyah olabilmektedir. Rasyonel sayılar sonsuz olduğundan, renk skalasında mevcut her bir ton için bir değer verilebilir. Ama pratik hayatta kimse bu mantığı kullanmaz, kendi iradesiyle bir yerden sınır çekerek, şunu beyaz bunu beyaz-olmayan yapar; çoğu zaman da insanların bunu kabul edip ona göre davranmasını bekler. Kanaatim o ki, laik ve muhafazakâr ayrımı da siyah beyaz gibi bir muğlaklık taşıyor. Elbette ki arada gri tonları var ancak, nereye kadar laiklik nereden sonra laiklik-değil, sorusuna kaçınılmaz bir şekilde keyfi cevap vermekten kimse kurtulamıyor. Laiklik kavramının tabiatı itibarıyla taşıdığı muğlaklık net bir şekilde tanımlanmasına imkân vermiyor. Maalesef halkın kanaatlerine itibar ettiği pek çok lider, bu muğlaklığı kullanmayı çok iyi bilmiştir. Zaman ve zemin değiştiğinde laiklik karşıtı olarak algılanan durumları laiklik çatısı altında sunmaları çok manidardır, çünkü durum muğlaklığı itibarıyla bir yönden laiklikle, diğer yönden de laik olmayanla irtibatlıdır. Ama hangi yönün nazara verileceğini o günün şartları belirler. İstismara boylesine açık bir kavramı yılların sömürüsünden kurtarmak mümkün müdür? Pratik olarak evet. Pratik olarak 21. yüzyıl Türkiye'si şartlarına uygun olarak bu kavram ile değili arasında bir sınır çekilir, kimsenin de daha fazla istismar etmesine imkân kalmaz. Ancak asıl mühim soru, bu sınırı kimin çekeceğidir. Bir entelektüeller heyetinin mi, referandum vasıtasıyla iradesini yansıtacak Türk halkının mı; onların meclise taşıdığı mebusların mı, yoksa devletin sinir uçlarını tutmuş bazı derin figürlerin mi? Yoksa hepsinin mi?' | |||
01 Mart 2009 | |||
|
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.