T a r a f s ı z D e ğ i l i z

(anadoluhaber) Re: Muta P.ç'leri Hz. Ömer ve Hz. Muaviye'ye Şeytan'a benzetti...

Bak arkadaşım başın başında söyleyeyim benim ölçüm ehli sünnet vel cemaattir. Sen ister mezhep taassubu de ister başka şey de fark etmez. Amelde dört, itikada iki’dir.

 

Bunun dışını kabul etmem, zira bunlara baktığımız zaman her tarafından bir patlak vardır. Efendimizin ümmetinin 72 değil, 73 fırkaya bölüneceğine dair hadisi şerifleri var, 72 fırka İsa (A.S)’ın.

 

Neyse mezhep meselesine falan gerek yok demişsiniz, bence var, zira İmamlarını Allahın Resul(lerinden)ünden üstün tutan bir anlayış sapıklıktır. Ehli Sünnet alimlerinin ekserisi Şia’nın sapık olduğuna dair hüküm vermiştir ve bende hiçbir yerde kafir demedim. “Benim sahabem gökteki yıldızlar gibidir hangisine tutunursanız kurtulursunuz” buyuruyor efendimiz. Onlar nuru bizzat kaynağından almışlar.

 

O sahabelere dil uzatanı yakaladığım anda elimden geldiğince cevaplarım, tabi bu halimiz sanalda olmamızdan dolayı, reelde işler farklıdır. Humeynin yaptıkları ortadadır, kalkıpda grubda onu savunmanız Sünni iseniz(ki şüphem var, fakat hüsnü zan ediyorum sadece) yakışık almıyor.

 

Gelelim İslamoğlunu övmelerinize, bu adam’ın tek derdi var Anadoluya mezhepsizlik fitnesini yaymak. İrandan aldığı paralarla kurduğu TV’de insanların itikadları ile oynuyor ve üzerine biraz gidildiği zaman klasik şii tavrını sergiliyor, yani takiyye. Sen kalkıp milyonların önünde sapık itikadını konuşturacaksın o zaman sana biri bir şey dediği zaman kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmayacaksın. İslamoğlunun yaptığı bu, Anadoluda yüzlerce belki binlerce kızımızın ırzına geçti bu köpekler Muta adı altında. Ki kendisininde sübyancılıkdan kesilmiş cezası var.

oryantalislerin simdiki islami nasil kaosa sürmek icin yorumladiklarina kafamizi yoralim .. 800 seneden önceki ilmihaller cok deyisti.”

Demişsin Bak sana bir ölçü söylüyeyim” bir insan ben Kur-an’ı aklımla tefsir ederim dese ve bu tefsirde beyzavi tefsirine eş olsa küfürdür” Değişen bir şey yok anlayışlar değişir ve buda İslama Muhatap Anlayış müessesesi ile halledilir. Ki Hz. Alinin meşhur kelamı” çocuklarınızı kendi çağınıza göre yetiştirmeyin onlar kendi çağlarından mesüldür” ve şunuda ilave edelim, “kainat bir var bir yok temposunda” her an yok edilir ve tekrar yaratılır. Bunuda Hz. Ali’nin kelamı ile birleştir.

ABD ile ittifak yapan bir İran’la ne yapılabilir bunu açıklayın lütfen. Sünni Talibanı ABD ile ittifak yapıp arkadan vuran İran’dan bahsediyoruz.

Birde şiveniz dikkatimi çekti nerenin şivesi bu acaba?



2009/3/24 abdurrahman selam sinop <a.selam@arcor.de>
 a-  bak kardesim bu yazilanlari incele dogruluk vardir...
ama islam toplumu hala bugün birbirlerine savas veriyor bir zaman saddam abd ile iran ve kuveyte, türkiye süriyeden halebi, osmanlilar misiri savas ...
IRAN müslüman ve mezheb konusunda ameli mezheb bizden ayri,dogrudur, imam humeyniden sonra gelisen okutulan ve simdiki iran  ama  asla emperyalislerle isbirligine  boyun eymediler..
11 senede savas verdiler..
Iran aleyhine husumet icin mezheb farkliliklarinida gündeme tasiyarak si diki emperyalsitlerin iletisim caginda isteklerine emellerine ortak olmak dogru olmasa gerek..
Bakin Mustafa  Islamoglunada son derece cirkin suclayici iran ci siaci diye..yazilar yazdilar..
ortayacikartilan haberlere inanmayin ,talibani esasinda abd irana vudurmak icin hikmetyari sah mesutu afganistanda ne yapmisti..?
gelelim son yazismalrimiza,  mezheb aslinda anlasilmasi kolay omayan islam seriatini, amellerini ahlakini cem eden benim profosyonel bilge dedigim bir ilim mecmuasidir..
 
yetmis iki firkaya ayrilan ümmet , bu firkalara " 72 firkadan , benim ümmetim diye bahs eden hz resüldür...
 ümmetim demek, onun ümmeti ise  iman ehli demektir.
burda itikat mezheb ve ameli mezhebler ayri ayri kollardir,
bu sizlerin mezhebler tarihi adli eserlerden,  binlercesini  itikadi bozuk olanlari buraya siralamaya kalkismaniz bir mana ifade etmez.
(ben allaha , resülü resül, oöarak inaniyorum diyenler ehli kibledendir fikir edinmeleri beni ilgilendirmez ihtilafi ümmeti rahmetün )
emperyalisler irani herhusuta propaganda ile köseye sikistirmak istiyorlar..
ehli islam olan beldelerde islami olmayan rejimler ihdas etmisler halkimizi laiklestiriyorlar meteryalist ataistlaik darwin teorilerini okutuyorlar..islam fakültelerini yqsakliyorlar ama irana gelincik o sizin mezheb ekolinizden deyil diye bir sürü seyler uyduruyorlar..
tarihte olan yazilan seylele simdi iran suclanmamalidir. gidin görün.
 
IRAN caferi mezhebinden 12 imama baglidir , itikatta imamiye bizmle 12 konuda  bizimle ayrismaktadir..  onlarida sen siralamisin.. bu meslerlerde zaten zanne dayalidir iman etme etmee arasinda kimse kimseyi allahi inkar ediyor diye suclmazlar..  bak 12 imama ben imam olduklarina inaniyorum dersem sia mi oldum , onlarin hepsi imam ve resülün torunlari damadiridir.
Esasında İmamiye veya İsnâaşeriye denen kol, bugünkü Şia’nın merkezini teşkil etmektedir. Bu sapık kolun isminden de anlaşılabileceği gibi (Arabça isnâaşer: on iki’den), on iki imam kabul ederler. Bu imamlar, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Ali Zeynelâbidin, Muhammed Bâkır, Cafer-i Sâdık, Musa Kâzım, Ali Rıza, Muhammed Takî, Ali Nakî, Hasan Askerî’dir (r.a.e.). Son imam, Muhammed Mehdiyyül Muntazar (Beklenen Mehdi) isimlye anılır ki kendisinden sonra imamet yoktur ve kıyamet vakti gaybubet halinden çıkarak zuhur edecektir. Mehdi zuhur etmeden Şiî devletinin kurulamayacağı akidesi varolduğu için, İran Şia devleti kurulurken itikadî tartışmalar yaşanmış, bunun üzerine Humeynî de kendisini “naib-i Mehdî” ilan etmiştir.
Masum mu  ashab : , hayir?
hz eebu bekr dahi ,asum deyildir.
sahabeler masum dersen,  sende, imamiye mi olursun?
 onlarda hata yapmislar demek sucmu?
savaslari düsünün , hariciyelerin hepsi sahbeydi hz aliyi öldürende osmani pldürenlerde saha deyilmiydi  ?
beni konusturma simdi banada zindikm diyeceksin..
 bu mesleleler mezheble alakali deyildir..
mezheb demek ekol imamlari dir.
KURAN; SÜNNET; icma, rey , (kiyas)..................................... örfler neyise deyilmi?
itikat akidede ise ictihat olmaz gelen haber ne ise onu kabul ederiz ama alimlerimiz tevilde etmisler..
nedir mi..?
allah basirdir,  ama bizim gözümüz gibi deyil..
 
varligi hicbir seye muctac deyildir, kaimdir,  ama mekani yoktur...
sen aslinda ABd nin israilin dili ile IRANA satasanlara yardimci oluyorsun..
onlar ehli islam ve mezhebleri küfre götürmez ve baska ekol ve mezheb yorumuyla amel ediyorlar..
 
Oysa, Ehli Sünnet itikadında, bütün Ashab hak üzeredir. Ancak, bir insan, herhangi bir sahabînin sahabîliğine inkar etse, kâfir olmaz, ama sapık olur ve Ehli Sünnet dairesinin dışına çıkar.  fasik olan ehli sünnet cok,
adam öldüren, baskasina küfreden, yqalan söylüyen hirsizlik yapan zina yapan.........
adam öldüren muaviyeye yezide kizan ...Hz. Ebu Bekir, bunun haricindedir zira hakkında âyet vardır (Tevbe, 40. ayet). Dolayısıyla, Hz. Ebu Bekir hariç, herhangi bir sahabînin hicbir kimse hz ebu bekir yoktu demekle küfre düsmez.. sadece ahmakligina yorumlariz..
sahabîliğini kabul, imanın esasından değildir. Hadi bunlar Akaid ilmine dair incelikler diyelim. Ya bu “teberrâ” kavramı? Teberrâ: Berî olmak, temizlenmek... Yani Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman gibi Ashabın en büyüklerine küfretmek, hakaret etmek. Allah Resûlü’nün müteaddid hadislerinde övdüğü ve peygamberlerden sonra insanlığın en üstünü bu üç zata sövmek iman esası olacak öyle mi? iranda halkin bilincsiz olanlari türkiyede alevi olanlar gibi bidat ehli  (kafir olmaz ) güzüde sahebelere dil uzatirsa  dedimya ahmakligini kanitlar küflerini deyil..Onlara sorarsanız, “teberrâ Ali’nin düşmanlarına sövmektir” diyecekler. Şia’nın sapkınlığına, küfrüne başka delil mi arayalım? Şu kaynaklara bakılsa yeter: (Usûl’ül Fıkh ind-el Câferiyye, bu alimi iyi okuyun bu alim caferiye hak mezheb diyor mezhebler tarihcesi kizabida var ve asrimiza yakin yasamis bir alim. Muhammed Ebu Zehra),    (İtikadât’ül İmâmiyye, Muhammed b. Ali b. Babaveyh b. Sadûk), (Kemâl’üd Dîn, Muhammed b. Ali b. Babaveyh Kummî), (Temâm’ün Ni’me, adı geçen yazar), (el-Mufîd, Muhammed b. Numan), (Bâb’ul Hâdî, Hasan b. Yusuf b. Ali b. Mutahhar el-Hıllî), (Aşer, a.g.y.), bunlar kitab yazdi diye, islami akide kurallarini bunlar,  inanclari amelleri  bunlar tayin edemezler.. bakin biz ehli bidat dediklerimize islam nazariyesi ile bakariz fasiklarin arkasinda namaz kilariz..
iste ehli sünnet itikadi budur imami azam fikhi ekber. , ve seh taftazani son osmanli alimi..
(Firâk’üş Şia, Nevbahtî), (Usûl’ül Kâfî, Kuleynî), (Tezkirât’ül Eimme, Meclisî), (Tenbih ve’l İşrâf, Mesûdî), (Mürûc’üz Zeheb, a.g.y.)... İddia ederler ki, Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’e halife olarak biat ederken takıyye yapmıştır. bunlar onlarin meselesi ama onlara kafir oldular takiye yaptilar denmez bizdede zalimlere karsi sukut veya allahin emirlerinden ayrilmak mesrudur buda takiye anlamimdadir. Ehli Sünnet itikadında zerrece yeri olmayan bu kavram,Mu’tezile’nin Ehli Sünnet itikadına uymayan düşünceleri şöyle sıralanabilir:

      sende kabulleniyorsun ki resül a.s min vefatindan sonra isirici halifeler, melikler, cabbarlar ve tekrar halife aslina dönecekk.

fitneler karincalar gibidir.

iste esasinda sizleri yoran seyler asil ehli sünnet velcematin mezhebi ekollerini edilleyi seria hususunda halkimiz ve biz bir seyler duyduk ama genel bilgiye sahib deyiliz ama hamd olsun müslümanligimizi imamanimizi koruyoruz..

öyle deyilmidir..

Taklit mukalld iman ile yakiniyet derecesinde iman..

iste ortayacikan cok mezheb veya öyle olusanlarin hepsi ehli islam ve ehli kibledir.kafirlikle bizim elimizde delil olmadan asikar allah yok demedikce sen böyle düsünüyorsun diye birilerini kafir ilan edemeyiz zannidir. zan amelleri ise vucubiyete mubaha düsmektedir tervih namaz.. kusluk  namazi yok olmaz diyenlere sen kafirsin denmez amelleri zannidir.      İman, kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve ameldir. İster küçük olsun ister büyük, her amel imana dahildir. Allah, yapılan iyi amellere mükafat, kötü amellere de ceza vermek “zorundadır”. Aksi takdirde sözünde durmamış olur.

          İman ile inkar arasında üçüncü bir makam vardır (el-menziletü beyne-l menzileteyn). Büyük günahları işleyen kişi ne müslüman ne de kafirdir (Alev Alatlı bu beynel menzileteyn mevzuunu fuzzy logic’e delil diye kullanıyordu). Cemaat, hanına her yıl ağırlığıyla mütenasib bir para öder. Bu yüzden hanlar, şişmanlamaya aşırı gayret gösterirler.

            Yayınlanan yazma bir eserde (Journal of Bombay Branch of Royal Asiatic Society, c. XVI, s. 88, 1940. Karşılaştırmalı olarak et-Terceme’tüz Zâhira fî Firkati Bohara el-Bâhira), İsmailîlerin Hindistan’a nasıl geldiği anlatılmaktadır. Burada dikkat çeken husus, Hind mitolojisine ait birçok unsurun İslâmî bir kisveye büründürülmüş olmasıdır.

          oryantalistler cok bilgili ve art niyetli olarak islam beldelerine hafizi kuran vearapca egitim ve mezhebler arasi gecmiste cikan kavgalarida irdeleyerek bak hindistanda dahi ingilizler neler uydurup ahmediye zindikasini resülü rwsül kabul etmedikleri icin diyorum asli kabul etmemek iste bariz misal budur...   Yine birçok İsmailî gurubun, Bahaîlik, Ahmedîlik, Kadıyanîlik gibi Hind kökenli ve İngiliz destekli diğer din mensublarının cemaatleriyle yakın teması vardır." bunlar allahin resülünü inkar eden taifedir bunlari mezheb veya ümmet diye lütfen adlandirmayalim.

oryantalislerin simdiki islami nasil kaosa sürmek icin yorumladiklarina kafamizi yoralim .. 800 seneden önceki ilmihaller cok deyisti.

gündemimizde hic sen iranin Allah ve hz ebubekre ve diyerlerine asikar resmi olarak laf ettiklerini gördün mü

ahmedinecad geldi sultan ahmedde ebubekir yazili yerlerde namaza durdu-

 
-------Originalmeldung-------
 
Datum: 23.03.2009 17:56:24
Betreff: (anadoluhaber) Re: Muta P.ç'leri Hz. Ömer ve Hz. Muaviye'ye Şeytan'a benzetti...
 

Aynen dediğin gibi kaynaklarım Ehli Sünnet vel Cemaat aksini düşünmen senin sıradanlığın olur. Evet derdimiz bu toprakların özünü korumak yani Şeriat-ı Ahmediyye, bir başka diyişle Muta değil Ehli Sünnet. İranı da iyice araştır mezhebi şu falan derken kafadan atmanın lüzumu yok.

Şimdi geçelim bunları, emperyalizm işçi hakları falan sen boşver bunları zira daha önünü görmekden aciz bir durumdasın bir mailin de "bu dinler zncirlenmis, islam sünni sia ve hiristiyan musevi cok gerilerde kaldi.." diyebilirken bir başka mailinde "ehli islam rejim olarak sudan, melezya ve  tek irandir." diyebiliyorsun.


"yagni irandan daha beter müsrik bir devlet..

iranin yine allah peyganber ali ezan namaz senelerdir abd ile savasi var..

ya türkiyenin nesi var..

söyle..

halk ehli kible ama asla ehli sünnet deyil laiklesmis bir anlayistadirlar..

yagni siaadan beter.."

Şunu kabul ediyoruz demi İran da ezan bile değişik okunuyor, saptırılmış bir vaziyette. Türkiye'nin nesi var demişsin, şu an nesi olduğu değil neyi olacağı mühim. Şiadan da beter demişsin mikrop'ların vasıfları farklıdır ama asılda ortak bir isimde toplanır ve buda "mikrop" olarak vasıflandırılmıştır.

İranın ABD ile olan savaşı, "Büyük Şeytan Amerika" ne oldu. Şeytanla işbirliği yapıp Sünni Talibanı vurdunuz. Nejad'ın Büyük Şeytana göz kırpmaları ne oluyor. Açıkça söyleyelim Şia tarihi boyunca ehli Sünneti arkadan vurmuş mu vurmamış mı?

Not: İşçi sınıfı, Kapitalizm vs vs konular şu an için mevzumuzla alakalı değil, bunlara girmeden cevab ver. Zira araya bu lafları sokuyor, şu şu geride kaldı diyor, peşinden de bana İran'ı Şia'yı savunuyorsun.

Zannedersem sende Şii'sin...

***

"Bediüzzaman Hazretleri şöyle diyor (Lem’alar, 224): “Biz gidiyoruz, aldanmakta fayda yok. Gözümüzü kapamakla bizi burada durduramazlar; sevkiyat var!”. İşte bu soy, dün bir yanda “Büyük Şeytan”la el sıkışırken öte yanda devrimci anti-emperyalizmi kimseye kaptırmayan bu soy, akın akın yürüyen sevkıyatın önünü kesmek için Irak’ta küfrün askerliğine soyunmuş, Türkiye’de ise tezgah tezgah Şia’nın, mezhepsizliğin, Mu’tezile’nin ve bilmem hangi bela düşüncenin ocağını kurmuştur. İnsanın avaz avaz haykırası geliyor: “Aklınızı düşmana teslim etmeyin. Utanç verici inançlardan uzaklaştırın, fethedin bu gezegeni! Fethedin soykırım bitsin!”

            Mikrobu tanımak, mikrobun şerrinden emin olmak için ilk şart. İkinci şart da onu ortadan kaldırmak. Şia mikrobunu tanıyabilmek için de, Şia’nın sapkın itikadı dört başlık altında incelenmelidir.

1. Gulât-ı Şia

            İslâm tarihçileri, Şia’nın kurucusunun Abdullah bin Sebe ismindeki Yahudi dönmesi olduğu konusunda hemfikirdir. Bu sapık, Allah’ın Hazret-i Ali’de bedenlendiğini (hulûl ettiğini) iddia etmiş, Hazret-i Ali’nin karşısına geçerek “Sen Allah’sın” demeye kadar işi vardırmıştır. Hz. Ali hiddetlenerek bu adamın yakılmasını emredince, “Ancak Allah ateş ile azab eder, bu da bizim haklı olduğumuzu gösterir” demiştir. Bunun üzerine Hz. Ali, bu pisliği Medain’e sürmüştür.

            Şia’nın Sebeiye kolu: “Hz. Ali’nin beynini yetmiş bohça içinde getirseniz bile, biz, O’nun gelip idaremizi ele almadan ölmeyeceğini biliriz. O ölmemiştir, kıyamet gününde yeniden dünyaya dönecektir. O’nun suretinde katledilen şeytandan başkası değildir. O’nun öldüğünü sananlar, aynen Mesih’in öldüğünü sana Hıristiyanlar gibi aldanır. O göklerdedir. Gök gürültüsü sesi, şimşek kamçısıdır” (el-Milel, Şehristanî, c. 1, s. 290).

            Muhtariyye kolunun kurucusu Muhtar, kendisine ilham ve vahiy geldiğini, gelecekte olacak şeyleri bildiğini iddia eder. Gönderdiği askerî kuvvetlerin zaferlerini haber verir ve doğru çıkar. Savaş talihi tersine dönünce “Allah önceleri böyle söyledi, sonra kararını değiştirdi” diyerek Şia tarihine damgasını vuracak “bid’a” herzesini uydurur (et-Tebsîr, İsferayinî, s. 20).

            Haşimiyye kolu: “İmamlık, Muhammed b. el-Hanefiyye’den Ebu Haşim’e geçmiştir. Kur’ân’ın batınî mânâlarını ona öğretmiştir. Her şahsın bir bedeni bir de ruhu olduğu gibi, her âyetin de bir zahiri bir de batınî anlamı vardır. Bu ilme vâkıf olan gerçek imamdır.” (Makâlat-ül İslâmiyyîn, Eş’arî, s. 2500).

            Beyâniyye kolu: “Allah’ın bir parçası (cüz’ü) Hz. Ali’ye hulûl etmiştir. O’nun gaybı bilmesi işte bu yüzdendir. Bu cüz, reenkarnasyon yoluyla Beyân b. Sem’an’a kadar gelmiştir ki meleklerin secdesine sebeb olan şey, Hz. Âdem’de bulunan bu cüzdü. “Onlar bulut gölgeleri içinde Allah’ın ve meleklerin tepelerine inip işin bitmesini mi bekliyorlar?” (Bakara, 210) âyeti Hz. Ali’ye işaret etmektedir. Allah, tam mânâsıyla insan şeklindedir. İnsanda bulunan her uzuv, Allah’da da mevcuttur. Bütün organları yok olsa, yüzü bunun dışında kalacaktır.” (el-Fark, Bağdadî, s. 227).

            Mugiriyye kolu: “Mugire peygamberdir. Mugire İsm-i Azam’ı bilmesi sayesinde ölüleri diriltir, orduları bozguna uğratır. Allah, başında tac olduğu hâlde hareket eden bir nurdur. Bedenindeki organlar, alfabenin harfleri gibidir. Allah’ın kalbinde devamlı olarak hikmet kaynamaktadır. Âlemi yaratmak istediğinde İsm-i Azam’ıyla konuşmuş, uçmuş ve başının üstündeki tac meydana gelmiştir. Bundan sonra parmağı ile avuç içerisine insanların işleyecekleri amelleri yazmıştır. Günahları yazarken kızgınlıktan terlemiş, bu terden biri tatlı biri tuzlu iki deniz meydana gelmiştir... Allah, göklere Hz. Ali’yi hilafetten alıkoymayı teklif etmiş, kabul edilmemiştir fakat Ebu Bekir ve Ömer kabul etmiştir. Ahzab Suresi’nin 72. ayeti buna delildir...” (Makâlât, Eş’arî, s. 21).

            Cenahiyye kolu: Bütün görüşleri Beyaniyye ile aynıdır. Yalnız Zulcenâheyn lakablı liderleri “hem Allah hem peygamber” olduğunu iddia edince, bu herife ibadet etmeye başlamışlardır.

            Mansuriyye kolu: Kolun kurucusu Ebu Mansur, başlarda Hz. Ali’nin torunlarından Muhammed Bakır (ra) adına hareket etmeye başlamış, fakat hazretin kendisini def etmesi üzerine O’nun halifesi olduğunu iddia etmiştir. “Ebu Mansur semaya yükseltilmiş (uruc), Allah, eli ile Ebu Mansur’un başını meshederek “Ey oğul! Git, benden öğrendiklerini insanlara tebliğ et” diyerek kendisini yeryüzüne indirmiştir. Allah’ın ilk yarattığı insan Hz. İsa, ikincisi Hz. Ali’dir. Allah’ın elçileri son bulmaz, dolayısıyla Allah Resûlü son peygamber değildir. Cennet, cehennem ve kıyamet gibi şeylerin aslı yoktur. Cennet dünyada varılan zevkler, cehennem dünyada çekilen sıkıntılardır. Hiçbir şey haram değildir. Kur’ân’da adı geçen haramlar, bazı şahısların sembolleridir. Bu şahıslardan uzak durmak yeterlidir. Farzlar da aynı şekildedir” (el-Milel, Şehristanî, c. 1, s. 245).

            Hattabiyye kolu: “Hz. Ali’nin soyundan gelen imamlar aynı zamanda ilahtır. Onlar Allah’ın oğulları ve sevgilileridir. Aynı zamanda Allah’ın gönderdiği peygamberlerdir. Her devirde birisi konuşan (nâtık), diğeri susan (sâmit) peygamber mevcuttur. Allah Resûlü nâtık, Hz. Ali sâmit peygamberdir. Ebu Hattab da ilahtır, ama ilahların en büyüğüdür.” Başta Ebu Hattab, Cafer-i Sadık (ra) adına işe girişmiş, aleyhte tavır görünce kendi adına hareket etmeye başlamıştır (el-Fisâl, c. 2, s. 187).

            Şeriiyye kolu: “Allah beş kişinin şahsına hulûl etmiştir. Bunlar Allah Resûlü, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hüseyin’dir. Bu beşinin de zıtları vardır: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Muaviye ve Amr b. As. Bu şahıslara sürekli lanet okunmalıdır. Kol kurucusu Eş-Şerii ilahtır, onun yerine geçen Numeyrî de ilahıtr.” (el-Fark, Bağdadî, s. 239).

            Gurabiyye kolu: “Allah, vahyin bildirilmesi için Cibril’i görevlendirmiştir fakat iki karganın birbirine benzemesi gibi Allah Resûlü ile Hz. Ali birbirine benzediği için vahiy yanlışlıkla Allah Resûlüne gelmiştir. Bu yüzden Cebrail’e lanet okunmalıdır.” (el-Firak vel-Mufterika, Irakîyyül Hanefî, s. 31).

            Görülebileceği gibi, ipe sapa gelmez saçma sapan düşüncelerle diğer dinlerin etkisinin (mesela Mansuriyye’de Hıristiyanlık etkisi çok belirgindir) karıştırılmasıyla, ucube ve sapkın bir itikad şekillendirilmiştir. Zaten İbni Sebe tarafından ortaya atılan “vesayet” doktrini de dikkat çekicidir. Hıristiyanlık’taki Teslis’in yerini “Allah, nebi, vasi” almış, 12 imam 12 havariyle yer değiştirmiştir. Pekçok Ehli Sünnet ulemâsı, haklı olarak, bu sapık yolların diğer dinlerden İslâm’a geçmiş gibi görünen ve İslâm itikadını içerden bozmak isteyen kişilerin eliyle kurulduğunu söyler.  

2. İmâmiyye

            Bu ana kolun da pekçok alt kolu vardır fakat aralarındaki tek fark, imamın ismindedir. Hepsi, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den başlayan bir imamet silsilesi içerisinde, Ehli Beyt’in çocuk ve torunlarından birisini imam kabul ederler. Seçilen imam ölünce, mevtanın erkek çocuk sayısından bir veya iki fazla kola ayrılırlar. Fazladan olan birinci kol, imamın aslında ölmediğini, dağlara çekildiğini veya gayb olduğunu, kıyamet vakti geri döneceğini iddia eder. Fazladan ikinci kol ise, soy akrabalığı olmayan birisinin, ölen imamın naibi olduğu ve yerine kendisini bıraktığı iddiasıyla teşekkül eder. Bu neviden Zeydiye, Bakıriye, Caferiye, Museviye sayılabilir fakat bunların hepsi azınlığın içindeki azınlık mevkiindedir veya tarih sahnesinden silinmişlerdir. Esasında İmamiye veya İsnâaşeriye denen kol, bugünkü Şia’nın merkezini teşkil etmektedir. Bu sapık kolun isminden de anlaşılabileceği gibi (Arabça isnâaşer: on iki’den), on iki imam kabul ederler. Bu imamlar, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Ali Zeynelâbidin, Muhammed Bâkır, Cafer-i Sâdık, Musa Kâzım, Ali Rıza, Muhammed Takî, Ali Nakî, Hasan Askerî’dir (r.a.e.). Son imam, Muhammed Mehdiyyül Muntazar (Beklenen Mehdi) isimlye anılır ki kendisinden sonra imamet yoktur ve kıyamet vakti gaybubet halinden çıkarak zuhur edecektir. Mehdi zuhur etmeden Şiî devletinin kurulamayacağı akidesi varolduğu için, İran Şia devleti kurulurken itikadî tartışmalar yaşanmış, bunun üzerine Humeynî de kendisini “naib-i Mehdî” ilan etmiştir. Bu tavrın, aynen Ortodoks Yahudiler ile Siyonistler arasındaki tartışmadaki tavra benzemesi dikkat çekicidir. Özellikle ABD’de bulunan bazı Ortodoks Yahudiler de Mesih gelmeden İsrail devletinin kurulamayacağı inancından hareketle bugünkü İsrail’i gayrı meşru görmektedirler. Siyonistlerin buna cevabı, kendilerinin Mesih’in yolunu döşedikleri ve hazırlık yaptıkları şeklindedir.

            İsnâaşeriye: “İmama iman etmek imanın bir cüz’üdür. Cüz’ü inkar eden bütünü (küllü) inkar etmiştir. İmam, günahlardan uzaktır, masumdur (Ehli Sünnet itikadınca yalnız peygamberler masumdur). Birşeyi bilmek dilese Allah hemen bildirir. Olanı ve olacakları bilirler. Hazreti Ali’nin velayetine inanmak, imanın esasındandır.”

            İmamiye’nin temel kavramlarından birisi de, bugün Türkiye Alevîliğinin de esaslarından olan “tevellâ” ve “teberrâ” kavramlarıdır. Tevellâ: Birisini veli edinmek... Bu esas, yukarıda bahsedildiği gibi Hz. Ali’nin velayetine imandır. Oysa, Ehli Sünnet itikadında, bütün Ashab hak üzeredir. Ancak, bir insan, herhangi bir sahabînin sahabîliğine inkar etse, kâfir olmaz ama sapık olur ve Ehli Sünnet dairesinin dışına çıkar. Hz. Ebu Bekir, bunun haricindedir zira hakkında âyet vardır (Tevbe, 40. ayet). Dolayısıyla, Hz. Ebu Bekir hariç, herhangi bir sahabînin sahabîliğini kabul, imanın esasından değildir. Hadi bunlar Akaid ilmine dair incelikler diyelim. Ya bu “teberrâ” kavramı? Teberrâ: Berî olmak, temizlenmek... Yani Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman gibi Ashabın en büyüklerine küfretmek, hakaret etmek. Allah Resûlü’nün müteaddid hadislerinde övdüğü ve peygamberlerden sonra insanlığın en üstünü bu üç zata sövmek iman esası olacak öyle mi? Onlara sorarsanız, “teberrâ Ali’nin düşmanlarına sövmektir” diyecekler. Şia’nın sapkınlığına, küfrüne başka delil mi arayalım? Şu kaynaklara bakılsa yeter: (Usûl’ül Fıkh ind-el Câferiyye, Muhammed Ebu Zehra), (İtikadât’ül İmâmiyye, Muhammed b. Ali b. Babaveyh b. Sadûk), (Kemâl’üd Dîn, Muhammed b. Ali b. Babaveyh Kummî), (Temâm’ün Ni’me, adı geçen yazar), (el-Mufîd, Muhammed b. Numan), (Bâb’ul Hâdî, Hasan b. Yusuf b. Ali b. Mutahhar el-Hıllî), (Aşer, a.g.y.), (Firâk’üş Şia, Nevbahtî), (Usûl’ül Kâfî, Kuleynî), (Tezkirât’ül Eimme, Meclisî), (Tenbih ve’l İşrâf, Mesûdî), (Mürûc’üz Zeheb, a.g.y.)...

            Diğer bir temel kavram da “takıyye”dir. Takıyye: Olduğu gibi görünmemek, gerçek düşüncesinden farklı hareket etmek. Bu bir ruhsat değil, dinî bir emirdir. İddia ederler ki, Hz. Ali, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’e halife olarak biat ederken takıyye yapmıştır. Ehli Sünnet itikadında zerrece yeri olmayan bu kavram, Şiî mizacını şekillendiren temel taşlardan birisidir. Bu mizacın Yahudi’nin korkaklığıyla benzerliği hassaten dikkat çekici...

            Listeyi alabildiğine uzatmak mümkün. Şia’nın içinde fıkhî olarak Caferiye, Zeydiye gibi ayrılıklar vardır. Şia’nın itikadını şekillendiren sapıklık kolu da Mu’tezile’dir.

3. Mu’tezile

            Bugün bu kolun gûya tarihten sililnmiş olmasına aldanmamak lazım. İslâm’ın ruhuna nüfuz etme cehdinden uzak bir sürü tipin (işte Alev Alatlı’sından Cengiz Özakıncı’sına), bu fırkaya karşı abartılı övgülerini duyarsınız. “Özgürlükçü İslâm anlayışı”na sahib olduklarından tutun da, “İslâm’ı rasyonelleştirdikleri”ne kadar ne fikir cinayetleri ne ilim katilleri...

            Mu’tezile’nin Ehli Sünnet itikadına uymayan düşünceleri şöyle sıralanabilir:

            İman, kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve ameldir. İster küçük olsun ister büyük, her amel imana dahildir. Allah, yapılan iyi amellere mükafat, kötü amellere de ceza vermek “zorundadır”. Aksi takdirde sözünde durmamış olur.

            İman ile inkar arasında üçüncü bir makam vardır (el-menziletü beyne-l menzileteyn). Büyük günahları işleyen kişi ne müslüman ne de kafirdir (Alev Alatlı bu beynel menzileteyn mevzuunu fuzzy logic’e delil diye kullanıyordu).

            İnsan mutlak mânâda hürdür. Kaderini kendisi yapar, insan fiilinin yaratıcısıdır. İnsan bir şeyi yapmak dilediğinde, Allah bunu yaratmak “zorundadır”.

            (Vasıliyye kolunda): Allah’ın hayat, ilim, kudret gibi sıfatları yoktur. Aksini iddia, birden fazla Allah olduğunu söylemektir.

            (Huzeyliyye kolunda): Allah’ın yaratması ve kudreti sonludur. Kudretinin sonu geldiğinde hiçbir şey yapamaz hale gelecektir.

            (Nazzamiyye kolu): İnsanlar da, Kur’ân’a benzer ve O’na denk sözler söyleyebilirler.

            Bütün Mu’tezile kollarının ittifak ettiği iki husus, “Kur’ân’ın mahluk oluşu” ve “Allah’ın, insanın irade ettiği fiili yaratmak zorunda oluşu”dur.  

4. İsmailiyye veya Batıniyye

            İmam Cafer-i Sadık’dan sonra oğlu İsmail’in imam olduğunu düşünenler bu gurubu oluşturmuştur. Fakat daha sonra kol, Hindistan, Bahreyn gibi yerlere yayılarak sapıklıkta bile aşırı gitmiş ve Hıristiyanlık, Manicilik, Mazdekçilik, Sabiilik, Yahudilik gibi dinlerin tesiri altında kalmıştır. Birçok Oryantalist müellif bile, birçok İsmailî gurubu İslâm dairesinin içinde kabul etmemekte ve ayrı birer din kategorisinde tedkik etmektedir. Meselâ Suriye’deki Nusayrîlik veya Lübnan’daki Dürzîlik buna misal gösterilebilir. İmam Gazzalî gibi Doğu’nun yıldızlarından birisi, Batınî guruplarla mücadele etmek için pekçok eser telif etmiştir.

            Batıniyyeciler tarihin ilk “diyalog ve hoşgörü”cüleridir. “İsa da M.......d de hak peygamberdir, her ikisi de kendi halkına mahsustur” görüşünü ileri sürmüşler, daha sonra genişleterek bütün dinlerin kendi içlerinde doğru olduğunu ve hepsine yer verilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.  

            İsmailîler’in Nizarî kolu, geçen yüzyılda İran’da iktidar mücadelesine girişince sert tepkiyle karşılaşmış ve Hindistan’a geçmiştir. Bugün en güçlü oldukları ülkeler İran ve Hindistan’dır (özellikle Bohoralar). Bunun haricinde Suriye, Lübnan, Bahreyn’de (Karmatîler) de mevcutturlar. Burada önemli bir husus var: Hindistan İsmailîlerinin lideri Ağa Han, Hilâfet müessesesinin ilga edilmesi komplosunun baş aktörlerinden birisidir.

            İmamiyye’deki “masum imam” görüşü Allah’ın yeryüzündeki vekili ve hatta bizzat kendisi hâline dönüşmüştür. Bu yüzden hanlar kendilerini “mabud” veya “maliki yevm-üd din” diye anarlar. Kur’ân’daki her lafzın bir batını olduğu, bu batının da ancak han tarafından bilinebileceği temel noktalarıdır. İç yüzü yalnıca han bildiği için de, her yaptığı doğrudur. Cemaat, hanına her yıl ağırlığıyla mütenasib bir para öder. Bu yüzden hanlar, şişmanlamaya aşırı gayret gösterirler.

            Yayınlanan yazma bir eserde (Journal of Bombay Branch of Royal Asiatic Society, c. XVI, s. 88, 1940. Karşılaştırmalı olarak et-Terceme’tüz Zâhira fî Firkati Bohara el-Bâhira), İsmailîlerin Hindistan’a nasıl geldiği anlatılmaktadır. Burada dikkat çeken husus, Hind mitolojisine ait birçok unsurun İslâmî bir kisveye büründürülmüş olmasıdır.

            Yine birçok İsmailî gurubun, Bahaîlik, Ahmedîlik, Kadıyanîlik gibi Hind kökenli ve İngiliz destekli diğer din mensublarının cemaatleriyle yakın teması vardır."

 



22 Mart 2009 Pazar 14:43 tarihinde BahadirSerhad <bahadirserhad@gmail.com> yazdı:
"tek kelime ile tarihi yargilamak kolay di ama senin gibi kafeste düsünenlere aciklama yapmaya  deymezzz.
Ab, baticilik  ve ABD ve diyer asyadaki sistemler le  birlikte ,  simdiki emperyalistler kimler mi ?kukla tesis edilmis ortadogudaki  islam beldeleri olan "IRAN haric" ortadoguda islami habs eden rejimler, ataist, meteryalist  dinsizlestirme haketleri ve türk (chp usulu)laiklerdir..
 
bu dinler zncirlenmis, islam sünni sia ve hiristiyan musevi cok gerilerde kaldi..
hak ve ahlak kurallari hic sayilmis bir kapitalizim potron isci sinifi yasatilan dünyada , artik dinler birbirlerine tahakkün edemiyecek kadar dislamisligi yasmaktadirlar...
anlaya biliyorsan sia sünni terimlerini anlarsin yoksa kfeste kalir igdislestirilmis olarak yasarsin..
selam"

demişsiniz a.selam.sinop...


      İslam beldesi derken burada o belde İran’mı oluyor. He İran’cı isen bilelim, Sünni Taliban’a karşı ABD ile ittifak yapan İran’dan bahsediyoruz galiba. Irak’da Sünnilere işkence yapan muta’cılardan bahsediyoruz galiba. İran’da ki Sünnileri sırf mezheblerinden dolayı zindanlarda çürüten İran’dan bahsediyoruz galiba. Allah Resulüne hakaret eden İran’dan bahsediyoruz galiba...

 

       Geride kalan nedir, anlayamadım? Bak arkadaşım kafanı sanal alemden birazdan kaldır da Latin Amerika devrimcilerine kulak ver, “ bu gün anti emperyalist bayrak İslamcıların eline geçmiştir, bizde onlara destek vermeliyiz. Uruguay dağlarının efsane kahramanı İbrahim Cortez’e kulak ver. Çakal Carlos’a kulak ver, sözlerin ahengine bırak kendini... İstersen Arnold Toynbe’yi dinle “Denenmemiş bir tek İslam var, bu yüzden İstikbal İslam’ın”...

 

       Sen Merih’temi yoksa Utaird’demi yaşıyorsun?

 

        “bu dinler zncirlenmis, islam sünni sia ve hiristiyan musevi cok gerilerde kaldi..”

 

        Arkadaşım gözün görmüyor kulağında mı duymuyor dinler savaşını?! Senin için geride kaldıysa banane, yaşanan ve sıcaklığını bütün tarih boyunca koruyan bir gerçek var ortada oda dinler savaşı... Bu konuda fazla bir şey söylemeyeceğim zira senin dünya’ya ayak basman lazım...

 

        İran hariç öyle mi, ABD ile ittifakları ortada yaptıkları ortada sende kalkmış İran hariç diyorsun, yazık...

 

        Aşağıda verdiğim linklere bir güzel bak bakalım; son linkede iyi bak İran’ın Sünni İslam’a karşı olan kahbeliklerini bir güzel gör...

 

İranlı general anlattı İsrail vurdu

http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.php?haber_id=1714

 

ABD ve İRAN Arasında Yakınlaşma

http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.php?haber_id=1704

 

Karzai ABD ile İRAN ittifakından Memnun Olacak!

http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.php?haber_id=1436

 

Talibana Karşı Abd-İran İttifakı

http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.php?haber_id=1401

 

ABD Afganistana İran üzerinden silah sevkedecek

http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.php?haber_id=1669

 

Ahmedinejad dan arabulucu açıklaması

http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.php?haber_id=1637

 

ABD ve İran el sıkıştı !

http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.php?haber_id=1581

 

İşte ABD ile İRAN işbirliğinin kanıtı-VİDEO

http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.php?haber_id=1534






 
FREE Animations for your email - by IncrediMail! Click Here!


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum ,parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş ,Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için , mail atın : anadoluhaber@googlegroups.com
 Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
 Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.