T a r a f s ı z D e ğ i l i z

Su Formuyla, Belediyelerin su yetkisi özelleştirmeyle yabancılara satılabilir.

Bu kongreye Dikkat!

5. Dünya Su Forumu bugün İstanbul'da başlıyor. Belediyelerin su yetkisi özelleştirmeyle yabancılara satılabilir.


 

İstanbul, 16-23 Mart 2009 tarihlerinde bu yılın en önemli etkinliklerinden birine şahit olacak. Her geçen gün yok olma ve acil çözüm stratejilerine duyulan ihtiyaçtan yola çıkarılarak gerçekleştirilecek ''Dünya Su Formu''nda en az 23 konu, anılan tarihler arasında yapılacak 100 ayrı oturum halinde ele alınacak.

 

İstanbul'da bugün başlayacak olan 5. Dünya Su Forumu, suyun özelleştirilmesine yönelik girişimleri hızlandıracak. Çokuluslu su şirketlerinin yönlendirmesi altında geçmesi planlanan Su Forumu'nda su kaynaklarının özelleştirilmesi yönünde özel sektörün önünü açmaya dönük bir takım argümanların geliştirilmesi bekleniyor.

 

Başta içme suyu olmak üzere Türkiye'nin su kaynakları üzerinde oynanan tehlikeli oyuna dikkat çekmek üzere yaptığı çalışmalarla bugüne kadar kamuoyu oluşturan Hizmet-İş Sendikası, 5. Dünya Su Forumu'na da katılarak çokuluslu su şirketlerinin 'su oyununu' bozmaya çalışacak. 16-22 Mart tarihlerinde yapılacak forumun çeşitli oturumlarında, başta Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan olmak üzere sendika uzmanları 5 sunumda bulunacak. Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, su forumuna katılmalarındaki temel amaçlarının suyun ticarileştirilmesinin tehlikelerini ortaya koymak olduğunu bildirdi.

 

Dünya Su Forumu'nu 'küresel sermayenin su kaynaklarımız üzerindeki egemenliği için bir tür Truva Atı' olarak gördüklerini bildiren Arslan, forumun Türkiye'de yapılmasındaki amacın ise tamamen özel sektörü güçlendirmek olduğunun altını çizdi. "Dikkat ediniz, Türkiye'de kamuoyu yavaş yavaş suyun özelleştirilmesine hazırlanıyor" uyarısında bulunan Arslan, İstanbul Sütlüce Kültür Merkezi'nde bugün başlayacak ve 7 gün sürecek olan 5. Dünya Su Forumu ile ilgili olarak gazetemize önemli değerlendirmelerde bulundu.

Küresel ısınmayla birlikte suyun öneminin daha da arttığına vurgu yapan Arslan, küresel güçlerin de buradaki önemi acımasız bir şekilde fırsata dönüştürmenin derdine düştüğünü söyledi. Çokuluslu su şirketlerinin, IMF, Dünya Bankası, BM ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslar arası kurumları kullanarak suların özelleştirilmesi konusunda Türkiye üzerinde ciddi baskılar yaptıklarını bildiren Arslan, su forumlarının da bir baskı aracı olduğunu bildirdi.

 

"Örneğin Dünya Bankası 1990'dan beri verdiği su yatırım kredilerinin yüzde 70'ini özelleştirme şartına bağlıyor. Dünya Su Forumları ve 2002 yılı Eylül ayında Rio 10 dünya toplantısında suyun ticarileştirilmesi için alınan kararlar çeşitli baskılarla ulusal devletlerin önüne konuluyor ve su sektöründe Dünya Bankası kredileri ile gelen özelleştirme dalgası sinsi sinsi yayılıyor" diye konuşan Arslan, Dünya Bankası'nın teşvik ve özelleştirme politikalarının sonucunda, 1990'larda dünyada su ile ilgili özel şirketlerin sadece 10-15 ülkede aktif iken bugün 100'ü aşkın ülkede faaliyet gösterdiklerini anımsattı.

 

Ortada büyük bir rant bulunduğunun altını çizen Arslan, dünyadaki nüfusun sadece yüzde 5'inin suyu çokuluslu şirketlerden satın aldığı halde, bu şirketlerin yıllık gelirlerinin dünya petrol ticaretinin yarısına ulaştığına dikkat çekti. Türkiye'de su kaynaklarının ucuz oluşunun yabancı yatırımcıların iştahını kabarttığını bildiren Mahmut Arslan, Su Forumu'nun da Türkiye'de su özelleştirmelerini hızlandırmak için yapıldığını anlattı. Türkiye'nin bu tehlikeli oyuna karşı çok dikkatli olması gerektiğini ifade eden Arslan, "İki tehlike ile karşı karşıyayız. Bir, su sıkıntısı, iki suyun özelleştirilmesi" diye konuştu. Su hizmetlerinin özelleştirilmesinin yerel yönetimler aracılığıyla yapıldığını belirten Arslan, "Kendilerini aşırı liberal dinamiğe kaptıranlar her şeyin özelleştirilebileceği havasında" eleştirisinde bulundu. Suyun dünyanın pek çok yerinde mülkiyeti ve işletmeciliği ile birlikte kamu yönetiminin tekelinde olduğunu anımsatan Arslan, "doğru olan da budur" dedi.

Belediyeler bünyesinde yapılan su özelleştirmelerinin hiç birisinin başarılı olmadığını ve bunun faturasının ağır bir şekilde ödendiğini bildiren Arslan, "şimdi çokuluslu şirketler belediyelerin dışındaki su kaynaklarını da ele geçirmek istiyorlar. Marmara Bölgesindeki yeraltı sularının, neredeyse tamamına yakınının çok uluslu şirketler tarafından ele geçirildiğini görüyoruz. Bazı belediyelerin suyu 30-40 yıllığına özel sektöre devrettiklerini duyuyor, şahit oluyoruz. Bu, tehlikeli bir gidişin işaretidir" diye konuştu.

 

Arslan, suyun özelleştirilmesinin getireceği sonuçları da şu şekilde anlattı: "suyun özelleştirilmesi, dünyanın pek çok yerinde toplum için bir felakete dönüşmüştür. Çünkü özelleştirilen yerlerde su çok pahalıya satılmaktadır ve kalitesi de düşmektedir. Tarım sularının özelleştirilmesi geçimini tarımla sağlayan milyonlarca insanın sektörde kalmasını zorlaştırmakta ve bu durum göç, yığınsal işsizlik, çarpık kentleşme gibi ağır ve yıkıcı etkilere neden olmaktadır. Suyun ticarileştirilmesi en başta yoksulların temiz suya erişim hakkını tehdit etmektedir"

 

Dünyadan örnekler de veren Arslan, "Bundan birkaç yıl önce Bolivya'da su hizmetlerinin özelleştirilmesi sonucu yoksul halkın temiz suya erişmesinin zorlaşması sonucunda çıkan ayaklanmalar hala hafızalardadır. Bolivya'nın La Paz kentinde su hizmeti özelleştirildi. Su fiyatları 6 kat yükseldi. Halk evinde duş yapamaz hale geldi. Yine aynı şekilde Arjantin'de, Gana'da, Filipinler'de, Güney Afrika ve Nikaragua'da büyük toplumsal muhalefetler baş gösterdi" diye konuştu.

 

İklim değişikliği sel ve çığ riskini artırdı

Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, Türkiye'nin son aylarda büyük bir iklim değişimine uğradığını ve uğramaya devam ettiğini kaydederek, ''Değişim sonucu yaşanan yağışların sürmesi halinde, önümüzdeki günlerde sel ve çığ felaketleri gündeme gelebilir'' dedi. Düzenli, dünya genelinde yaşanan kuraklığın sona erdiğini ve bu kez de mevsim normallerinin üzerinde yağışların gündeme geldiğini kaydetti. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün internet sitesindeki verilere göre, Türkiye'nin son aylarda büyük bir iklim değişimine uğradığını ve bu değişimin sürdüğünü kaydeden Düzenli, şöyle devam etti: ''Nemlilik ve yağış, bununla beraber de sıcaklık artmış durumda. Ne var ki yağışlı günlerde sıcaklıklar düşmekte. Bu durum özellikle batı kesimlerde hissediliyor. Eğer yağışlardaki artış bu şekilde giderse, yer altı suları ve toprak yeteri kadar doyduğu için yağışı tutup, bağlayamayacak. Yağan su toprak üstünden akıp gidecek ve toprak üstünde büyük bir su hareketi meydana getirecek. Yani su taşkınları ve seller gündeme gelecek. Ayrıca, doğu bölgelerde ise çığ felaketleri yaşanabilecek.''

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.