İran bölgeyle, Orta Asya cumhuriyetleriyle iddia ettiği tarihi bağları nedeniyle ilgilenmektedir. Aynı zamanda İran'a göre Orta Asya, büyük Horasan’ın bir parçasıdır.
İranın bölgeyle ilişkilerinde en önemli etken İran’ın Şii-Caferi olmasından kaynaklanan fars milliyetçiliğidir. Fars kültürü ve ideolojisi Şiilik ve Caferilik ile birleşip Fars milliyetçiliğini meydana getirmiştir. Bu durumda İran’da İran vatandaşlığından çok Fars milliyetçisi olmak önemlidir. ’Geleneksel ve Modern’ şeklinde gruplandırılabilecek Fars milliyetçiliği kapsamında geleneksel Fars milliyetçiliği milli bütünlüğün temel unsuru olarak dini almakta ve İranlılık ile Şiiliği özdeşleştirmektedir.
İran’ın Şii-Fars rejimini ihraç etme politikalarına gelince, İran’ın Azerbaycan ve Orta Asya cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarını takip eden iki yıl içinde bu devletlerde etkinliğini artırabilmek için bu türden bir politikayı yoğunlukla uygulamış olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. İran yönetimi, Orta Asya cumhuriyetleriyle daha yakın ilişkiler kurarak bölgesindeki siyasal ve ekonomik gücünü yeniden kazanmayı planlamakta ve İran Körfezi ve Orta Doğu’da bölgesel güç olmayı istemektedir."Konjonktörel, bölgesel ve uluslararası gelişmeleri fırsat bilerek Afganistan ve Irak’ın işgal edilmesinde açık bir şekilde Amerikan güdümlü işgal güçlerine destek veren; Irak’ta kendisine bağlı Şii terör örgütlerini tüm gücüyle destekleyerek Sünni kesimlerin tasfiye edilmesinde rol oynayan İran Devleti yayılmacı ve tahrik edici siyaseti nedeniyle gittikçe yalnızlaşıyor."(iran analiz.com) Bunlardan başka, İran İslam dünyasında en üst konuma çıkmayı düşünmektedir.Bunu yapmak için de İran elinden gelen herşeyi bugün Orta Asya ve Türkistan'da sergilemektedir. ABD'nin İran ile sahte atışmaları sayesinde İslam Dünyasında esen İran'ın emperyalizme karşı olduğu ve ABD'ye kafa tuttuğu söylemleri İran'ın,Afganistan ve Irak politikaları yüzünden çöksede bu oyunu sürdürmeye devam eden İran aynı şekilde Orta Asyada'da bu politikasına devam ediyor
.Sovyetler Birliğinin yıkılması ile birlikte, ABD'nin Türkistan coğrafyasında ortaya çıkan Türk cumhuriyetlerine yönelik politikalarında Türkiye ile birlikte hareket etmesi ve çeşitli girişimlerini Türkiyenin yardımı ile gerçekleştirmesi, İranı bölge ülkeleri ile doğal bir ittifaklaşma sürecine ittiği görülmüştür.Bu süreç bile İran'nın Türkistan coğrafyasında Türkiye'yi rakib olarak gördüğünün kanıtıdır.Aynı zamanda Türkiyenin ABD gibi bir devletle işbirliğinin nelere sebebiyet verdiğinin de kanıtı durumundadır.
İran 'ın Rusya ile olan ilişkilerine baktığımızda da Türkistan merkezli bir politika izlediğini görebiliriz.Velhasıl Rusya -İran ilişkilerinin,İran tarafından Rusya'yı incitme me üzerine kurulu olduğu ve attığı adımlarda da bunu gözettiği görülüyor.Rusya'nın Orta Asya'da ki nüfuzunu da kullanan İran'ın Rusya ile yakınlaşmasının arkasında da Orta Asya ile olan irtibatı sağlamlaştırmak yatmaktadır.İranlı politikacılar,Orta Asya cumhuriyetlerinin ekonomik olarak Rusya Federasyonu’na tam bağımlı oldukları ve bu cumhuriyetler İran’la işbirliği girişiminde bulunmadıkları sürece coğrafi olarak etrafları kara ile çevrili, dışarıya kapalı birer ülke olarak kalacakları gerçeğini kabul etmeleri konusunda bu cumhuriyetleri ikna etmeye çalışmaktadır.
Aslında İran yine Tarihi oyunlarından birini bu bölgede de sergilemektedir.Tarihin her döneminde İran ikili oynamıştır bugün de,Afganistan ile Irak hususunda ABD ile anlaşmaya varıp sünni Afgan ve Irak halkını 'Büyük Şeytan Amerika' dedikleri haçlı ordularına kırdırdıkları gibi . "İran’ın Türkistan bölgesine açılımını zorunlu kılan en önemli faktör şüphesiz ABD ve bölge politikalarıdır. 11 Eylül saldırıları sonrasında düzenlenen Afganistan operasyonu ile bölgeye hızlı bir giriş yapan ABD, İran açısından da kısa, orta ve uzun vadede bazı sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur.Taliban rejimi tarafından “dinsiz” ilan edilen İran rejimi, Afganistan’da Taliban sisteminin ABD eli ile yıkılmasından memnuniyet duymaktadır."(Enerji Stratejileri - 14 Mart 2005 - Fazıl Ahmed BURGET-Türksam ) Yani diyebiliriz ki,tabir-i caizse ABD'nin uyguladığı bu politikalar sayesinde İran Bölgesinde tarihin hiç bir döneminde elde edemeyeceği kadar güçlenmiş ve ABD, İran'a adeta altın bir tepsi içinde hem Irak'ı hemde Afganistanı sunmuştur.
İranı bölgeye yaklaşımını belirleyen unsurların siyasi nitelikli olmasına karşılık, avantajları ve ortaya çıkabilecek sorunlar ekonomik niteliktedir.Yani Türkistan havzasının enerji bakımından zenginliği ve Hazar'ın paylaşılmasında ki Rusya ile ortak girişimleridir."İran ,Hazarın beş eşit parçaya bölünerek, her ülkenin payına %20 oranında bir bölümün verilmesini savunmaktadır. İranın bu tezi savunmasındaki temel nedenlerden biri, Rus tezinin esas alınması durumunda, İranın bu paylaşım sonucunda hissesine düşen bölüm %13 oranında olacaktır. Bütün bu fikir ayrılıkları hususunda Türkmenistanın İran ve Rusyaya eşit mesafede durduğunu da belirtmekte yarar vardır. Bu alanda devam eden müzakereler 2004 yılında da bir takım anlaşmalarla devam etmiştir. İran Kazakistan ve Türkmenistanın petrol ve doğalgazını dünya piyasalarına ulaştırmak için bu ülkelerle işbirliğini geliştirme gayreti içerisindedir. Bu doğrultuda 2004 yılında atılan en önemli adımlardan birisi, Neka petrol terminalinin Hazar Denizi kıyısında hizmete açılması ve böylece Hazar kıyısında bulunan ülkelerin petrol ihracatının Fars Körfezi üzerinden sağlanmasıdır. Petrol ve doğalgaz boru hatlarına ve yine demir yolu ve jeo-ekonomik konuma sahip olan İran, petrol piyasası ve petrol sanayiinin gelişmesi açısından önemli bir merkez olmak istiyor"(Centran: Boruhattistan, (Byegm Tercümesi), 15 Şubat 2004.)
İran’ın Türkistan ile komşuluğu ve buradaki ülkelerle bağları elbette vardır. Ve İran bu bölgenin petrol ve doğal gazını dünya piyasalarına ulaştıracak konumda bulunduğu tezini de yaygınlaştırmaktadır.Enerji havzalarının kontrolünü de elinde bulundurma gayesi güden İran için Türkistan gerçekten büyük önem arzeder.
Aslında sovyetlerin dağılmasından sonra İran'ın yayılmacı politikalarına ilk tepki Tacikistan'dan gelmişti. Şiiliği yayma hamlesini Tacikistan'a üzerinde uygulamaya kalkan İran Sünni çoğunluğu elinde bulunduran bu halk tarafından dışlanmıştı.Bugün ise İran Şiilik ile elde edemediğini kendisi ile aynı dili konuşan Taciklerle Farsça'yı kullanarak ilişki kurmaktadır.Aslında Tacikistan İran'ın yayılmacılığına en güzel örneklerden birini teşkil eder. Ve İranın bu konuda başarısız olduğuda söylenemez.Yalnız dikkat ederseniz Şiilik tutmadı Farsilik buyurun diyen İran'nın kendi hinderlandı olarak gördüğü bu coğrafyalar da gösterdiği hamlelerin yüzde 10 u bile Türkiye tarafından uygulanmıyor.AB-D bağımlılığı yüzünden daha neler kaybedilecek seyrediyoruz!
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.