10 Mayıs 2009

.:: KomploTeorileri ::. Yargı gerçeği, konsensüs o da ne?

Yargı gerçeği, konsensüs o da ne?

Prof. Dr. Nurullah Aydın  

Gazi Üniversitesi

 

Türk adaleti tarihin en anlamlı değerlendirmelerine konu olmuştur. Bu gerçek ne yazık ki son dönemlerde önemli yaralar aldı, almaya da devam ediyor.

 

AKP kapatma davası sürecinde, türban kararı veren Danıştay ve Anayasa Mahkemesi kararlarının akabinde gördük.

 

RTE; o dönemde ölçüsüzce ağzına geleni söylüyordu.

 

Ümraniye soruşturması nedeniyle herkes savcı herkes yargıç. Başbakan savcı, muhalefet lideri avukat rolüne soyunmuştu.

 

Deniz Feneri davası adalet bakanlığınca kilitlendi.

 

TBMM’de 360 milletvekili her türlü ahlaksız işler, yolsuzluklar, bölücülük nedeniyle sanıklar  ama yargılanamıyorlar.

 

Ancak bu arada hakim ve savcılar dinleniyor.

 

İzmir ve Konya da çıkar amaçlı suç örgütleri soruşturmalarında görevdeki hakimler tutuklanıyor.

 

Şimdi de İstanbul ‘da telefon dinlemesine takılan 60 hâkim ve savcı hakkında soruşturma açılıyor.

 

Sizce bunlar normal mi?

 

Adalet mülkün temeliymiş  doğru ama artık mülk devlet anlamında değil servetin, şöhretin,  çıkarın, siyasi yandaşlığın temeli olmuş. Kim yetkili ise kim güçlü ise kim yöntemini biliyorsa adalet adına onun dediği oluyor. 

 

Bu arada Danıştay 141. kuruluş yıldönümünde yine nutuklar atılıyor. Ve ne deniyor Ortak konsensüs sağlanmalı. Ne demek konsensüs?

 

Hukuk devletinde konsensüs diye bir kavram var mı, yok.

 

Danıştay Encümen-i Daniş adıyla kurulmuştu. Şimdi bu adla eski üst düzey devlet görevlileri bir araya gelip ülke sorunlarını konuşuyorlar diye suçlanıyorlar.

 

Türkiye ilginç bir ülke! Türkiye’nin başka sorunu yokmuş gibi suç kanunlarda, anayasa da bulunuyor. Habire değiştiriliyor. Değiştiriliyor da ne oluyor ülke kalkınıyor mu işsize iş, aşsıza aş, evsize ev mi yapılıyor?

 

Bakın Danıştay'ın kuruluşunun 141. yıldönümü ve Danıştay ve İdari Yargı Günü nedeniyle Danıştay'da bir tören düzenlendi. Danıştay Başkanı Mustafa Birden konuşmasında, Anayasa değişikliğine değinerek, çalışmalarına tüm siyasi partileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, anayasal kuruluşların temsilcilerinin yürütülmesi gerektiğini söyledi ve ortak konsensüsle hareket edilmesi gerektiğini söyledi.

 

Anayasayı değiştirme yetkisinin, keyfi ve sınırsız bir yetki olmadığını belirten Birden, “Yasama organı, kendisine hukukilik veren temel çerçevenin dışına taşmamalıdır. Bir anayasa değişikliğinin hukuki çerçeve içinde cereyan etmesi, anayasada öngörülen usul ve şekil şartlarını taşımasının yanında, anayasanın ruhuna ve hukukun evrensel ilkelerine uygun olması ile mümkündür.” dedi.

 

Her yıl benzeri konuşmalar yapılıyor. Yapılıyor da ne oluyor aynı tas aynı hamam. Adalet bekleyen insanlar var mı yok mu? Yapılan keyfi uygulamalar insanları umutsuz kılıyor mu kılmıyor mu? Ona bakmak gerek.

 

Kalkınma bankası nedeniyle mahkumiyeti bulunan, kayıp trilyon davası sanığı devletin zirvesinde ise,

 

Askerlik yan gelip yatma yeri değildir sözü nedeniyle RTE’yi tazminata mahkum ettiren subay tutuklu, belediye başkanlığı dönemindeki yolsuzluk davaları dokunulmazlık nedeniyle hala bekleyen kişi, ülkeyi yönetiyorsa;

 

Hatay’da Ali Dibo yolsuzluğu ile adından söz edilen kişi bakan oluyorsa, beyaz enerji davasının yürüten subay tutuklu, muhatabı ise bakan oluyorsa siz hangi adaletten hangi yargı bağımsızlığından hukukun üstünlüğünden bahsedebilirsiniz ki?

 

Günün Sözü: Adalet yoksa, güç hakim olur.

 


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı " KOMPLO TEORİLERİ " grubuna üye olduğunuz için aldınız:

Bu gruba posta göndermek için ,
e-KomploTeorileri@googlegroups.com
adresini kullanınız...

Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com/group/e-KomploTeorileri?hl=tr adresinden bu grubu ziyaret edebilirsiniz...
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.