İran'daki tartışmalı seçimlerden bu yana hiçbir açıklama yapmayan Ayetullahlar bugün sessizliğini bozdu.
Ayetullah Hüseyin Ali Montazeri gösterilerin devam etmesi çağrısında bulunurken, Ayetullah Tebrizi de Musavi taraftarlarının sivil mücadelesini desteklediğini açıkladı.
Reformcu aday Mir Hüseyin Musavi'nin başdestekçisi eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani bir süredir Kum'da Ayetullah Hameney'in görevden alınması için yoğun bir kulis içinde olduğu biliniyor.
Düzenin Yararını Teşhis Konseyi ile dini lideri atama, denetleme ve görevden alma yetkisine sahip Uzmanlar Meclisi'ne başkanlık eden Rafsancani'nin, Hamaney'in Ahmedinecad'ı açıkça destekleyip tarafsızlığını yitirdiğini ve sukûnet için istifasını gündeme getirdiği belirtiliyor.
Rafsancani, cumhuriyetin İslami veçhesini simgeleyen ‘velayet-i fakih'in tek lidere dayanmasını değiştirmeyi, yerini ayetullahlardan oluşan bir komisyonun almasını önerdiği belirtilirken, Ayetullahlar bugün sessizliklerini bozdular.
MONTAZER, GÖSTERİLERİN SÜRMESİ ÇAĞRISINDA BULUNDU
Ayetullah Hüseyin Ali Montazeri, gösterilerin bastırılmaya devam etmesinin iktidarı devirebileceğini söyledi. AFP'nin haberine göre Ayetullah Montazeri, İran halkının, barışçı gösterilerde yasal haklarını kullanamaması ve engellenmesi halinde, öfkenin artmasıyla, ne kadar güçlü olursa olsun, herhangi bir hükümetin düşebileceğini belirtti.
Muhalefet gösterilerinin devam etmesi çağrısında bulunan Ayetullah Montazeri, 12 Hazirandaki cumhurbaşkanı seçimini ve iktidarı sert bir dille eleştirenlerin başında gelmişti.
Seçimden 4 gün sonra Montazeri, "Maalesef, bu muhteşem fırsat en kötü şekilde kullanıldı" ifadesini kullanmış ve Mahmud Ahmedinejad'ın büyük farkla cumhurbaşkanı seçilmesini "hiçbir aklı selimin kabul edemeyeceğini" söylemişti.
Montazeri, hükümetin şimdi eylemciler, düşünürler ve aydınlarla siyasi hesaplaşma peşine düştüğünü belirtmiş ve hükümetin "bazıları İslam Cumhuriyeti'nin yüksek yetkilileri olmak üzere çok sayıda kişiyi tutukladığını" belirtmişti.
KUM ŞEHRİNİN AYETULLAHI: HALKIN HAKKINI YİYEN ŞEYTANDIR
Montazeri'nin sabah yaptığı açıklamadan sonra Kum Şehri'nin yöneticisi Ayetullah Seyid Hüseyin Musevi Tebrizi de Musavi taraftarlarının sivil mücadelesini desteklediğini açıkladı ve hükümetin protestoculara zor uygulamasını kınadı.
İran devlet televizyonu ve resmi basında sivil halkın ‘kargaşa yaratanlar' olarak adlandırılmasını kınayan Musevi Tebrizi, "Siz hangi kargaşadan bahsediyorsunuz? Halk sivil yolla sokaklara çıkıp kendi hakkını talep ediyor. Sizce bu kargaşa mı? Şah da haklarını talep eden vatandaşlara kargaşacı diyordu, başbakanı ve parlamentosu ise onların başka ülkeden karışıklık yaratmak için geldiklerini söylüyordu. Neticede ne oldu? Şah rejimi işte bu sözlerine göre şeytan rejimi sayılıyordu. Eğer böyle laflar etmeseydi, halkın hukukunu tanısaydı, şeytan adlandırılmazdı. Ne fark ediyor? Halkın hakkını yiyen ve ayaklar altına alan herkes şeytandır" dedi.
MUSAVİ KANUNA GÖRE HAREKET EDİYOR
Kum şehrinin Ayetullahı Tebrizi, Musavi'yi desteklediğini belirterek, "Lider istediğini söyler. Ben kanundan konuşuyorum. Musavi'nin dediklerine gelince, evet, ben onu ve onun dediklerini tasdik ediyorum. Çünkü o, hakkı savunuyor ve bugüne kadar da yaptığı bütün işler kanun çerçevesinde oldu. O,insanları sivil protestoya çağırıyor. Bu kanunidir. O diyor ki ‘Anayasa'ya Nezaret Şur'ası ister seçimden önce isterse seçimden sonra hiçbir zaman tarafsız olmadı' Halk da bunu söylüyor ve seçim sonucuna itiraz ediyor" diye konuştu.
AYETULLAH SANEİ, AHMEDİNEJAD MEŞRU BİR BAŞKAN DEĞİL
Muhafızlar Meclisi eski üyesi Büyük Ayetullah Yusuf Sanei seçimlerden hemen sonra yalan üzerine kurulu bir hükümeti kabul etmeyeceğini belirtmiş, Ahmedinejad'ın meşru bir başkan olmadığını açıklamıştı.
Sanei seçim yenilgisinden sonra Kum şehrinde yaptığı açıklamada, Tahran'a geleceğini ve orada, seçim hilesi aydınlatılıncaya kadar sürecek bir oturma grevi başlatacağını dahi söylemişti.
Şii ruhban sınıfı içinde önemli karar yetkisine sahip olan ve aşırı muhafazakâr olarak bilinen Büyük Ayetullah Safi Golpajegani de, Tahran'daki devlet yönetimini uyarmıştı.
ALİ HAMANEY YALNIZ BIRAKILDI
Şimdiye kadar, bir seçimden sonra, özellikle de devlet başkanı seçiminden sonra, bütün büyük Ayetullahlar seçim galibini kutlaması adettendi. Böylelikle seçim sonucu dini yönden de meşrulaştırılmış oluyordu. Bir din devleti için, böyle bir meşruluk mutlaka gereklidir.
Ancak Ayetullahların çoğu susuyor. En muhafazakâr olanlar bile şimdiye kadar bir tavır almadılar. Örneğin en büyük dini merci olma iddiasındaki Ali Hameney, bu yüzden oldukça yalnız kaldı.
Dini önderlerin temkinli davranmalarının nedenleri arasında, birincisi, Ahmedinejad hükümetinin yalancılıkla suçlanması ve ikincisi de seçimi kaybettiği öne sürülenlerin, adalet istemeleri yer alıyor.
Ayetullah Hameney, Muhafızlar Konseyi seçim sonuçlarını henüz ilan etmemişken, seçimlerin adil olduğunu belirtti ve Ahmedinejad'ı seçimi kazandığı için tebrik etmişti. Oysa, Muhafızlar Konseyi ilan etmedikçe, seçim sonuçları resmi olarak geçerli sayılmıyor.
HAMENEY-RAFSANCANİ KAVGASI
Ayetullahlar arasında etkili yeri bulunan Rafsancani, seçim kampanyası sırasında kendisine de haksızlık yapıldığını düşünüyor. Ahmedinejad rakibi Mir Hüseyin Musavi ile katıldığı bir televizyon tartışmasında, Rafsancani'yi yolsuzluğa karışmakla, kendisini ve ailesini zenginleştirmekle suçlamıştı.
Rafsancani, devrim önderine yazdığı bir mektupta bu ifadelerden duyduğu rahatsızlığı belirtmiş, devlet başkanını bu konuda kınamasını istemişti. Ancak Hameney, kamuoyuna açıklanan bu mektuba şimdiye kadar yanıt vermedi.
HAMENEY ASKERİ GÜÇLERE GÜVENİYOR
Uzmanlara göre Hameney'in iktidarını korumak için ruhbanlar yerine, askeri güçlere, paramiliter gruplara ve gizli servislere güvendiğini belirtiyorlar.
Hameney, Ayetullah Humeyni'den farklı olarak, önde gelen ruhbanlar tarafından dini şef olarak hiçbir zaman tamamen benimsenmiş değildi.
Hameney, Büyük Ayetullahlar tarafından, teolojik olarak fazla bir bilgisi olmadığı için ikinci derece biri olarak görülüyor.
HAMENEY LİDERLİĞİNİ OĞLUNA DEVRETMEK İSTİYOR
El Şark El Avsat'ın haberine göre ancak iş bununla bitmiyor. Sağlığıyla da ilgili sorunları bulunan 70 yaşındaki Hamaney'in dini liderliği oğluna devretmeye çalıştığı iddia ediliyor.
Özelikle resmi medyanın Hamaney'den sürekli ‘Zamanımızın Ali'si' diye söz etmesi Ali'nin imamlığı oğlu Hasan'a devrini çağrıştırıyor. İngiltere bankalarında Hamaney'in oğlu Mücteba'nın kontrolündeki 1.6 milyar dolarlık fonun dondurulmasının da, Tahran'ın Londra'ya çatmasının sebeplerinden biri olduğu öne sürülüyor
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.