T a r a f s ı z D e ğ i l i z

.:: KomploTeorileri ::. TÜRKMEN SUİKASTLERİ,,

Irak’ta basına, Amerika ve Barzani tarafından büyük bir baskı uygulanmaktadır. Sansürü delme ve halka gerçek bilgileri iletme cesareti gösteren medya mensupları öldürülmekte, kaçırılmakta ya da yaralanmaktadır. Demokrasinin ve insan haklarının yılmaz savunucusu olduğunu iddia eden Amerika ve onun uşağı Barzani tarafından gerçekleştirilen bu sansürden Iraklı gazeteciler, haberlerini Arap gazetelere ulaştırmaya çalışarak kurtulmaya ve dünyaya seslerini duyurmaya çalışmaktadır. Önceki yazımda işte Iraklı vatansever gazetecilerin komşu ülkede yayınlanması için zorlukla gönderdiği; MOSSAD tarafından Barzani’nin isteği ile 2004 yılından beri eğitilen onar kişilik 6 adet Kürt peşmerge suikast timinden bahsetmiştim. Amerika ve İsrail eliyle oluşturulan ve Kürtlerden oluşan bu suikast timlerinin; hangi amaç ve kimin için çalıştığı çok açık.
Bakınız Irak Merkez Parlamentosundan en son “Federalizm” ve “Petrol” yasaları çıkartıldı. Bu yasalar Irak’ın; Kürtler, Şiiler ve Sünniler arasında üçe bölündüğünün en büyük göstergesidir. Bu durum karşısında bölünme taraftarı olmayan Merkez Parlamentosunun güçlü isimlerinden Sadır; 6 bakanını Parlamentodan çekti. Gerçektende Sadır, Sünni Araplar ve Türkmenler bölünmeye karşı olduklarını her fırsatta dile getirmektedir. Irak toprak bütünlüğünden yana tavır koyan Türkmenlerin ise bölgede ayrı bir konumu var. Türkmenler Amerika’nın Irak’ı işgal etme nedeni olan petrol yataklarının üstünde oturmaktadırlar.
İşte yukarıdaki haberin önemi de burada açığa çıkıyor. Bu haberden anladığımız kadarıyla 2004 yılından bu yana Kürt Peşmergeler; sadece Amerikan askerleri tarafından değil, aynı zamanda İsrail askerleri tarafından da eğitilmiş ve 6 adet suikast timi kurulmuş. Mart 2004 yılından bu yana Irak’ta ve özellikle de Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde bir çok suikast ve bombalama eylemleri yapıldı.
Dünyanın %4,5, Irak’ın ise %45 petrol rezervine sahip Kerkük’ün nüfusu işgal öncesi 803 bin iken; Kürt nüfusu artsın diye işgal sonrası dünyanın bir çok bölgesinden para karşılığı gönderilen Kürtler nedeniyle nüfusu 1,5 milyona çıkmış, ithal Kürtlere nüfus cüzdanı çıkartmayan Türkmen Nüfus Müdürü ve bu gelen kişilerin diploması olmadığı için öğretmen olmalarına izin vermeyen Kerkük Milli Eğitim Müdürü suikasta kurban gitmiştir. (Kerkük’teki bu suni Kürt nüfus artışının nedeni şehrin; Türkmenlerin mi Kürtlerin mi olacağına, referandumla karar verilecek olmasıydı) Ayrıca Irak Türkmen Cephesi (ITC) Musul İl Yönetim Kurulu Üyesi ve Enformasyon Sorumlusu, ITC Musul Talebe Birliği Başkanı, ITC Musul sorumlusu ve 4 yönetim kurulu üyesi, Tazehurmatu Bölge Sorumlusu,ITC Koordinatörü, Türkmen Meclis üyeleri suikasta uğrayan Türkmen liderlerinden sadece bir kaçı.
ITC Lideri Dr.Sadettin Ergeç ise kendisine şimdiye kadar düzenlenen birkaç suikast girişiminden şans eseri kurtuldu. Dr. Ergeç’e yapılan suikast girişimleri önemlidir. Çünkü Dr. Ergeç; Irak Türkmenlerinin lideri olarak bilinir ve Meclisinde büyük bir ağırlığı vardır. Öncelikle şu bilgiyi vereyim 2005 yılında delegeler tarafından 71 kişilik bir Türkmen Meclisi, Türkmen Meclisi tarafından da 9 kişilik bir "Yürütme Kurulu" seçildi. Yürütme Kurulunda Türkmen liderler ve önderler yer aldı. Yürütme kurulu Dr. Ergeç’i; ITC Başkanı olarak seçti. Dr. Ergeç’in bütün çabası; sadece ülkenin bölünmemesi ve Türkmenlerin yok sayılması değil; aynı zamanda diğer etnik gruplar gibi Irak yönetiminde söz sahibi olunmasıdır.
Türkmenlerin yok sayılmasının en iyi örneği; anayasada açıkça görülmektedir. 2004 yılında çıkarılan, adına "Geçici Anayasa" denen Irak İdari Yasası'na Türkmenler dahil edilmemiştir. Dr. Ergeç bu konudaki düşüncesini şu şekilde dile getiriyor: “Anayasa iyice irdelendiğinde görülecektir ki; Türkmenlerin haklarına birkaç yerde değinilmiş olmakla beraber, bu hakların uygulanması bir takım belirsiz şartlara bağlanmış ve hakim güçlerin inisiyatifine bırakılmıştır. Bu Anayasada, Türkmen adı yasak savar gibi sadece 5 yerde geçmektedir. Türkmenlere söz hakkı ve savunma hakkı yoktur. Açıkça zikredilmemekle beraber "azınlık" olarak görülmektedir. Bu durumu değiştirmek için Türkiye temsilciliğimiz aracılığıyla, Türk kamuoyunu, bütün gelişmelerden günü gününe haberdar ediyoruz. Ama kimsenin umurunda değil. Irak'ın yeniden yapılanma sürecinde, Türkmenlerin ülke yönetimine adil bir şekilde katılımının sağlanması, Türkiye başta olmak üzere uluslararası toplumun sorumluluğundadır. Ancak bugüne kadar Türkmenlere, ne bölgesel ne de uluslararası bir destek verilmemiştir.”
Türkmenlerin yok sayılması ile ilgili bardağı taşıran son damla ise 2008 yılında gerçekleşti. Irak Türkleri ile ilgili siyaset yürütme sorumluluğunun Genelkurmay’dan alınıp Dışişlerine verilmesinden sadece 3 ay sonra 2008 Mayıs ayında yüzyıllardır Türkmen şehri olan Tafarel ve Altunköprü’nün Federe Kürt Yönetimine bağlanması kararı alındı. AKP Hükümetinin sessiz kaldığı bu karara en büyük tepkiyi ise tahmin edeceğiniz gibi ITC ve Dr. Ergeç verdi.
Türkmen Meclisinde ITC dışında güçlü bir parti daha var: İslami eğilimli ve AKP Bağlantılı Türkmen Adalet Partisi (TAP) TAP Başkanı Enver Bayraktar’ın Yürütme Kurulundaki girişimleri ile Dr. Ergeç tasfiye edilmeye çalışılmış, ancak Türkmen Meclisi “Müslüman Kardeşler Örgütü” ile bağlantılı olan Bayraktar’ın oynadığı oyunun farkına varıp; geniş katılımlı mitingler düzenleyerek, Dr. Ergeç’in arkasında durmuştur. Yurtsever Türkmen parti ve aşiret liderleri; Ergeç’i makamında ziyaret edip kendisine karşı girişilecek siyasi müdahalede Dr. Ergeç’e, gerekirse silahla destek vereceklerini beyan etmiştir. Bu desteğin ardında yatan en önemli sebep; Dr. Ergeç’in Türkmen Meclisinde, Şii ve Sünni Türkmenler arasında bir ayrım yapmamasıdır. Eğer Dr. Ergeç tasfiye edilirse; Sünni İslami ağırlıklı vekiller; Sincar ve Telafer'in tamamını, Musul’un ise %70’ini yaptıkları özel bir anlaşma gereği Barzani’ye veren ve Enver Bayraktar’ın TAP’ı kurmadan önceki partisi olan Irak İslam Partisi ile birleşmekten çekinmeyecektir. Tabi Şii Türkmenler de diğer Şii partilere kayacağı için İran güdümüne girecek ve Türkmen cephesi ikiye bölünüp tam da Barzani ve Amerika’nın istediği gibi güç yitirecektir.
Peki Türkmen lider Dr. Ergeç’i tasfiye kararını TAP Başkanı Bayraktar tek başına alabilir mi? Prof. Dr. Ümit Özdağ; tasfiye girişimini Bayraktar’ın tek başına yapamayacağını, bu kararın alınmasının ardında yatan sebebin “Dr. Ergeç’in bağımsız ve onurlu duruşu ile ikinci bir Denktaş görünümü çizmesi ve AKP tarafından ITC’nin de İslami bir kimliğe bürünmesinin istenmesi” olduğunu belirtmektedir. Türkmen lider Dr. Ergeç’e yapılan siyasi komplonun; Türkmen cephesi Dr. Ergeç’in yanında yer alınca suya düştüğünü belirten Özdağ; bu komplonun AKP eliyle nasıl yürütüldüğünü ise şu şekilde anlatmaktadır: “Söz konusu siyasi komplonun AKP eliyle yürürlüğe konduğunu ise komplo başarıya ulaşmayınca yapılan açıklamalar kanıtlamaktadır. Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Derya Kanbay, Ergeç'in görevden alınması girişimi ile kendisinin ilgisinin olmadığını, bu sürecin Türkiye'nin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik tarafından Musul Başkonsolosu Hüseyin Avni Botsalı tarafından yürütüldüğünü açıkladı. Oysa Bağdat'taki toplantıda Ergeç'in görevden alınma girişimi, Büyükelçi Özçelik ve Büyükelçi Kanbay tarafından ortak yürütülmüştür. Musul'da ise Büyükelçi Özçelik, sadece ikinci adımı atmış başkonsolosa yeni durumu tebliğ etmiştir. Büyükelçi Özçelik, AKP adına "Dr. Sadettin Ergeç Operasyonunu" tamamladıktan sonra Dohuk'a geçmiş ve Dohuk'ta Barzani’nin partisi KDP'li Vali Temer Ramazan ve KDP'nin Dış İlişkiler Sorumlusu Safin Dizai ile bir araya gelerek, Türkiye ile K. Irak arasında Dohuk'un elektrik sorunlarının da ele alındığı ticari meseleleri görüşmüştür.”
Aslında Ergeç’in tasfiye kararı ile Kerkük’ün Kürdistan’ın başkenti yapılması çalışmaları doğrudan bağlantılıdır. Talabani ve Barzani her ne kadar suni Kürt nüfusu ile Kerkük’ün Kürt kenti olduğunu iddia etse de Dr. Ergeç 2003 yılındaki yiyecek yardımlarının listesini çıkartarak bölgede Türkmen nüfusun çoğunluk olduğunu ispatlamıştır. Bunun üzerine Talabani referandum yerine, Kerkük Vilayet Meclisinin %32 Arap, % 32 Kürt, % 32 Türkmen ve %4 Hıristiyanlar tarafından temsil edilmesi ile ilgili görüş belirtmiş; böylece Kerkük’ü ele geçirme planını yıllara yaymayı düşünmüştür. Ancak Dr. Ergeç gene erzak yardım listelerini delil gösterip, Kerkük nüfusunun %55 Türkmen, % 30 Arap, %10 Kürt olduğunda ısrar etmiştir. Gene Prof. Dr. Ümit Özdağ’dan öğrendiğimiz kadarıyla Talabani Cumhurbaşkanı sıfatıyla Ankara’ya yaptığı ziyarette Ergeç’in Kerkük konusunda “Yumuşatılması” gerektiği, bu yumuşama gerçekleşmeden PKK konusunda ilerleme kaydedilemeyeceğini belirtmiş ve Dr. Ergeç’i şikayet etmiştir. Dr. Ergeç hakkında bir şikayette, planlarına taş koyduğu gerekçesiyle Amerika’nın Irak Büyükelçisinden gelmiştir. Büyükelçi; Kerkük konusunda yapılan toplantıda Türkmen Lider Dr. Ergeç’in “Kerkük Türkmen şehridir. Kürdistan’a bağlanmasına izin vermem!” diyerek odayı terk etmesini örnek göstererek; AKP Hükümetinden Dr. Ergeç’le ilgilenilmesini istemiştir. 
Öyle anlaşılıyor ki; bu istekleri örtülü bir siyasi darbe ile karşılamaya çalışan AKP; Iraklı Türkmenlerin liderlerini desteklemesi nedeniyle başarısız olmuştur. Ancak AKP; ITC’ye para desteğine çok büyük bir kısıtlama getirmiş, Barzani’den kaçıp Türkiye’ye sığınan ITC üyelerine maddi yardımı tamamen kesmiştir.
Dr. Ergeç’ten kurtulamayan ve petrol konusunda ayaklarına dolanacağını bildikleri Türkmenleri tasfiye etmek isteyen Amerika; Barzani’nin suikast timlerini devreye sokmuş; ancak Ergeç; Allah’ın yardımıyla bu suikast girişimlerinin hepsinden hafif yaralı şekilde kurtulmuştur. Türkmenler, sadece suikasta kurban gitme endişesi çekmemektedir. Aynı zamanda Kürtler tarafından yapılan insanlık dışı işkenceler ve baskılara da maruz kalmaktadır. Örneğin neden tutuklandıklarını dahi bilmeyen 250 Türkmen; Guantanamo’yu aratmayan Erbil hapishanelerinde ölmüştür. Türkmen işadamları, Kürt peşmergeler tarafından kaçırılarak ailelerinden 20 milyon dolardan fazla haraç alınmıştır.
Burada aklımıza şu soru takılmaktadır. “Güzel şeyler olacak” denilen gelişmede Türkmenlerin  P. Gordon’un “Büyük Fırsat” olarak nitelediği “Irak’ta Kürdistan Federe Devleti kurulacağı kesiyeri nedir?n. Türkiye'ye; Kuzey Irak federasyonunun başkentini Kerkük olarak onaylattırmak karşılığında, Kuzey Irak'tan 15 Milyar dolarlık kontrat vermek, Yumurtalık’tan Kerkük petrolü ihracını sağlamak” sözleri ile Dr. Ergeç’e yapılan suikast girişimleri arasında bir bağlantı var mıdır? Amerika, İsrail ve Barzani; petrol yatağında yaşayan ve kendileriyle işbirliğinde bulunmayan Türkmenleri tasfiye etmek ve sindirmek için suikast timleri kurmak dışında başka neleri göze almıştır?
ŞEBNEM ÖZBEK
12.06.2009


--
http://www.sebnemozbek.net/

YA YOLUNDA YÜRÜRÜZ...
YA BU UĞURDA ÖLÜRÜZ...


--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı " KOMPLO TEORİLERİ " grubuna üye olduğunuz için aldınız:

Bu gruba posta göndermek için ,
e-KomploTeorileri@googlegroups.com
adresini kullanınız...

Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com/group/e-KomploTeorileri?hl=tr adresinden bu grubu ziyaret edebilirsiniz...
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.