(anadoluhaber) lütfen okurmusunuz???

              KALABALIĞIN İÇİNDE YALNIZ KALMAK
 
 
              Bazı insanlar hayatlarında belki bir kez, belki birden fazla; gece uykusunda halk arasında karabasan olarak tabir olnan bir kabus yaşamıştır.Bunu yaşayanlar bilir.Yaşamamış olanlar için açıklamak gerekirse, tarifi imkansız bir ağırlık içinde adeta bir mengenede sıkılır veya bir asvalt presi altında ezilircesine bir kabus.Bağırsınız,feryat edersiniz etrfınızdakilerin seslerini duyduğumuz,hatta etrafınızdakileri gördüğünüz halde bağırmanızı,feryadınızı duyan olmaz ve sesiniz kimseye ulaşmaz.Tıpkı bir ölünün cenaze merasim ve defni sırasında olanı biteni ve başında bulunanları gördüğü halde,onların sesini duyduğu halde, kendi sesinin orada bulunanlara ulaşmadığı gibi.Neden???... çünkü ölüyle diri arasındak boyut farkından.
            Bu konuya neden böyle bir açıklama ve misalle başladım??? konuyla ilgisi ne???
            '' Hayata yokluk,çaresizlik hükmederse her şey daristan; fırsatla rahatlık hükmederse her şey gülistan olur''.Daristan.....??? gülistan.......??? kabristan........???   temenni ve teselli ancak bir yaranın cilayla tedaviye alışılması gibidir.Tıpkı duayı hatırlamadan ölüye yakılan ağıtlar gibi.
            İnsanlar için nefislerine en zor gelen şeylerden biri mal ile yapılması gerekenlerdir.Mala karşı zaaf ve tamah daha ağır basar.Adamın biri hizmetçisine kendisi bir yere giderken şöyle tenbihte bulunurmuş; darlık ve sıkıntı içinde kalma,her şey elinin altında, varlık içinde darlık çekme: ''yarımı yeme,bütünü bozma sakın aç ve mağdur kalma'' der gideceği yere gider hizmetçisini bu talimat ve tavsiye ile kendi haline bırakırmış. Hizmetçi düşünür... yarım yenmeyecek.Bütünde bozulmayacak.Aç kalınmayacak. Yarım yenmeden, bütün bozulmadan nasıl aç kalınmayacağını düşünüken yarımla bütün arasına açlıktan ölmüş.
             Hayatımın öyle bir zor dönemini yaşamaktayımki;  sadece durumumu Ertuğrul Gazinin Osman Gaziye nasihatındaki şu cümleyle özetlemek isterim. ....... cahiller içinde kalmış alime, ZENGİN İKEN FAKİR DÜŞENE!!!.... varlık ve takat halindeyken fakru zaruret ve mağrmiyet içine düşmek...
             İşte; karabasan hikayesi burda başlar; ne acını,ne açlığını,ne derdini,ne kederini,ne bir ihtiyacını etrafında ne bir kimse görür nede sesinizi duyan olur.Çünkü sesiniz kendinizden başkasına ulaşmaz.Boyut farklıdır.Boyutunuz zenginler ve hatırlılar güruhundan değil, fakirler ve miskinler güruhundandır etrafınıza ve diğer insanlara göre.Bu hal ve boyut kimsenin kimseyi görmesi ve duymasına engel olan sebeplerin yargıcı olma ruhu,tamahkarlık ve kaybetme endişesi( DÜNYA ve MENFAAT SEVGİSİ)
             Akıl ve tecrübeyle sermaye bir arada bulunmuyor ve her ikisi aynı anda elde edilmiyor.İş ve yüz akıyla alınteriyle çalışıp kazanarak hayatımı ikmal ve idame ettirme konusunda; rızkın helal olması şartıyla işin vasfı önemli değil, sağlığım sıhatım yerinde son nefesime kadar çalışırım.Ancak yaş 47 iş bulmak zor.Kapı kapı dolanıp iş aramaktan, temenni ve tesellinin her çeşidini dinlemekten,heleki artık çevremden,sokağa ve mabetlere kadar aynı manevi değerlere bağlı olduğumuz( veya öyle olduklarını umut edip sandığım) insanlarla dolu olmasına, kısacası kalabalığın içinde yalnız yaşamaya dayanacak halim kalmadı.Cenabı Allah'ın insanları gerek kendi hallerini kendilerince, gerekse birbirlerini bir birlerine karşı nasıl sınava çektiğini düşünürüm.
              Üzerinde yaşadığım vatanımda; sadece nüfus cüzdanlarımız var.Ne bir damla menkul nede gayri menkul var.Hiç bir şey yok.Her an yaka paça sokağa döküleceğimiz kiracısı olduğumuz ev!!! bir kap yemek kaynatacak tüpgaz kalmadığı,bir kaç gün yetecek kuru gıda mevcudiyeti var.Ancak aç kaldığımızda şu gün vereceğim deyipta veresiye alabileceğime aklımın kestiği hiç bir karşılığımın olmadığı bir yokluk sermayesi işte mal varlığım ve mal beyanım.....! Gündüzken geceyi, kalabalık içinde yalnızlığı yaşamak böyle, heleki sağlığın sıhatın yerindeyken göz göre göre açlıktan ve sefaletten ölmeyi ve dağılıp mahvolmayı düşünmek çok acı.Hayat ve hürriyetten mahrum olmak işte bu.Bir takım şahsi haklardan kısıtlanıp nezarettte kalmak, esir düşmek veya ceza yatmanın bulunduğum halden halden daha özgür ve rahat olduğunu izaha gerek varmı acaba.İşte hür iken hapishanelere imrenmek, sağlık ve sıhatın yerindeyken ölüme imrenmenin halini izaha gerek varmı?
              Bu kaleme aldığım konunun ayrıca izahına gerek varmı? bilemiyorum. (0545 336 53 20 )


Diğer Windows Live™ özelliklerine göz atın. Sadece e-posta iletilerinden daha fazlası
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.