Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir, “5 Temmuz günü barışçıl şekilde protesto yürüyüşüne çıkan kadın, çocuk ve gençler Çin hükümeti tarafından vahşice bastırılmıştır.” dedi.
Tüm Amerikancı ve batıcı basın bu açıklamayı olduğu gibi kabullendi. Hatta Yeniçağ bile aynı iddiayı ısrarla öne sürdü.
Olayların gerçek yüzü kamuoyunun binde birine bile ulaşmadı.
"Barışçıl" yürüyüşe çıkanlar, 190 otobüsü, elliden fazla otomobili ve 2 polis otosunu yakmış, birçok işyerini tahrip etmiş ve yüzlerce kişiyi yaralamış ve öldürmüşlerdi. Olayların başlangıcı işte bu şekilde olmuştu. Fakat bunu kimse söylemiyordu.
Hatta bu terörist gurup, kendilerine karşı çıkan Uygurları bile hastanelik etmekten çekinmemişti. Hastanelere ilk gelen yaralılardan 233'ü Çinli, 39'u Uygur idi.
Rus Ria Novosti Ajansı'nın haberine göre ölen 156 kişiden çoğu Çinlidir.
Polis olaya hakim olamayınca devreye asker girmiş, bu defa da güvenlik güçlerinin silahlarıyla Uygurlar ölmeye ve yaralanmaya başlamıştı.
"Peki, baskıları protesto etmekte Uygurlar haksız mıydı" diye sorulabilir. Bunun cevabı şudur: Uygurlara birtakım haksızlıklar yapılmış ve yapılıyor olabilir, fakat bunlara terörist eylemlerle çözüm bulunamaz.
Almanya ve Amerika'da faaliyet gösteren ve ABD kontrolü altında olan Uygur Kongresi üyeleri, terörist eylem emirleri vererek Uygurları felakete sürüklemektedirler. Nasıl olsa onlara bir şey olmamaktadır. Dolarları alıp yan gelip keyf etmektedirler. Amerikan planları uğruna Uygurlar ateşe sürülmektedir. Sayın Bülent Esinoğlu'nun belirttiği gibi, aynen 2. Dünya Savaşı öncesinde Almanların Tatarları Rusya'ya karşı ateşe sürmesi benzeri. Bu olay Tatarların felaketi ile sonuçlanmıştı. Tatarlar Kırım'dan Orta Asya'ya sürülmüşlerdi. Kırım Tatarları hala daha ülkelerine dönme mücadelesi vermekte ve acılar çekmeye devam etmektedirler.
Uygur Kongresi ve Uygurları tahrik eden bilumum aklıevveller acaba ne yaptıklarının farkında mıdırlar?
Bu kışkırtmaları sonucunda Uygurların başına daha büyük felaketler gelirse ve üzerlerindeki baskılar yoğunlaşırsa bundan zevk mi duyacaklardır?
Çeçenistan'da olduğu gibi Uygur bölgesinde de taş üstünde taş kalmaması mı istenmektedir?
Binlerce Uygurun ölmesi, sürülmesi mi istenmektedir?
10 milyon Uygur nüfusa karşı 1 milyar 300 milyonluk bir Çin nüfusu söz konusudur.
Herhangi bir isyan hareketinde Uygurların başarı kazanma şansı yoktur. Güçler dengesi Çin silahlı kuvvetleri hariç 130 a karşı 1 dir.
Böyle bir durumda Uygur Kongresi'nin yaptığı kışkırtma, "Cesur ve büyük eylemler yapmalısınız" çağrısı, sorumsuzluktan başka bir şey değildir.
Uygur Kongresi'nin Uygurları değil, sadece Amerikan menfaatlerini temsil ettiği açıkça ortaya çıkmıştır.
++++++++++++++++++++++++++
Olaylar Abdullah Gül'ün Uygur Bölgesi'ne yaptığı geziye Amerika'nın verdiği cevaptır.
Türkiye ile Çin arasında adı konmayan bir yakınlaşma vardı.
Genelkurmay başkanları askeri işbirliği için adımlar atmışlardı.
Türk-Çin aşadamları dernekleri yakınlaşma içine girmişlerdi.
TÜSİAD bile Çin ile yakınlaşmayı savunmaya başlamıştı.
Abdullah Gül'ün Çin'e ve Uygur Bölgesi'ne yaptığı ziyaret tüm bunların üzerine tüy dikmişti.
Türk ve Uygur yöneticiler bir yemekte bir araya gelmiş, Uygur milli oyunları oynanmış, Uygur müzikleri eşliğinde Uygur yemekleri yenmiş, gözle görünür bir yakınlaşma sağlanmıştı.
Uygurların sorunlarının çözümü için bu yakınlaşma bir vesile olabilirdi.
İşte Amerika, artık bu kadarına tahammül edemezdi. Sorunlar çözülmemeli, aksine kördüğüm yapılmalı idi.
Türkiye-Çin yakınlaşması belki de Türkiye'yi Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile de yakınlaştırabilirdi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ŞİÖ'ye gözlemci üye olabileceğimizi, tüm ümitlerimizi AB'ye bağlamadığımızı söylemişti.
Bu kadarı Amerika'yı çıldırtmaya yeterdi. Türkiye'nin AB'den uzaklaşması, Amerika'nın tüm planlarının suya düşmesi demekti.
Terörist Urumçi saldırısı Türkiye ile Çin'in arasını açmak için bu nedenlerle Amerika tarafından hazırlandı ve işbirlikçi Uygur Kongresi tarafından yürürlüğe kondu.
++++++++++++++++++++++++++++
İbrahim Karagül diplomatik lisanla Amerika'yı şöyle işaret ediyor:
Sanki bir yerlerde "kan üzerinden bir oyun" tezgahlanmış olabilir mi?
Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ziyaretinden on gün sonra böylesine bir dehşetin yaşanması akla çok şey getiriyor.
(Yeni Şafak, 8 Temmuz 2009)
++++++++++++++++++++++++++++
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu mesajı " KOMPLO TEORİLERİ " grubuna üye olduğunuz için aldınız:
Bu gruba posta göndermek için ,
e-KomploTeorileri@googlegroups.com
adresini kullanınız...
Daha fazla seçenek için,
http://groups.google.com/group/e-KomploTeorileri?hl=tr adresinden bu grubu ziyaret edebilirsiniz...
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.