T a r a f s ı z D e ğ i l i z

[anadoluhaber:35120] Hükümet ülkeyi satıyormu? Kurtarıyormu? (2)



 
Sayin Simsek,
Gayet iddiali bir sekilde sundugunuz verileri arastirip, irdelemek niyetinde degilim. Ben sadece
basit, pratik sonuclara bakarak, dusunuyor, yaziyorum. 
AKP'nin, o sayilan yuksek basarilarinin (ki bunlarin gerceklestiginden hic emin degil, hatta gayet de  kuskuluyum, cunki bunlarin hakkiyla gerceklestirilebilmesinin kendine özgu temel sartlari olup, Turkiye gibi bir yerde, salt millet, çom oy verdi diye, bu sart kesinlikle yerine getirilmis sayilamaz) yansimasi   halk nezdinde gorulmedikten sonra(Zira, halkin icinden biri olarak, milletin yaridan cogunun issiz ve yari ac, ve yarinlardan umutsuz oldugunu biliyorum) , ne kiymet-i harbiyesi olabilir ki?
 
Diyeceksiniz ki, oteki hukumetler, partiler daha kotu idiler...
Olabilir ve .u buyuk oranda bu dogrudur da lakin,
 salt onlardan biraz daha iyi diye (gösteriste ama sanki gelmis ve gelecekte de, en iyi, en basarili parti imis gibi sunuluyor, sunuyorsunuz) en iyi denebilir mi buna...?
Selamlar...
 

Değerli bir yazar arkadaşımız Hükümet ülkeyi satıyormu? Kurtarıyor mu? başlıklı yazıma yukarıdaki cevabı gönderdi bende dilimin döndüğü kadarı ile yeniden izaha çalışmak istiyorum 

 

1. Bölüm İç dünyanın oluşumu ve iç dengeler.

Bazen bahis ediyorum. Türkiye İstiklal savaşını kazanamadı ve çok ağır çekilme şartlarını imzalamak, Osmanlının kafasını İngilizler ve müttefiklerine terk edip Osmanlıyı resmen dağıtmak.

ABD nin çekilmeden önce Irak da yapmaya çalıştığı gibi kendisine yakın elemanlardan oluşan bir devlet yapısı kurup Türklerin yönetimini süreç içinde dünyanın endişe ve korku ile titrediği Türklerden geleceğe bir iz bırakmayacak şekilde Türkleri iğdiş etmek ve dünyada yeniden süper güç olmasını önlemek içinde Türklere tabi olmaya hazır İslam alemine Türkler artık gavur oldu diye Türklerden umutlarını kesmelerini sağlayacak. İcatların keşiflerin ağır sanayi kurmanın yer altı zenginliklerini işletmenin yasaklandığı ve bu yasakları uygulayacak bir ekibe Türkiye’yi bırakıp çekildiler. Yanılmıyorsan bu anlaşmalar elli yıllıktı. Ve 1973de bitmesi gerekiyordu. Ama bitirilemedi. Türkiye bu ağır şartlar dışında bir de müstevlilerin devletimizi teslim ettikleri güçler tarafından kurulan organizeler ile sürekli iç tehdit uydurması ve devlet eli ile yapılan iç tehdidi doğru gibi göstermekte kullanılan terör karşıtlaştırma politikaları, sağ sol ilerici gerici, komünist faşist vs oyunlar ile sürekli yerinde saydırıldı. Milletimiz bu durumu bazı uyarıcı yazarların yasakların arasından sızdırdığı bilgi kırıntıları ve toplumsal iç güdüsü ile fark ettiğinden sürekli yanlış devleti yönetmek için imkanlar ölçüsünde doğru seçimler yaptı. Ama derin işbirlikçi devlet seçimle gelenlerin önlerini sadece vitrine birkaç kişi koymalarına izin verip içerisine tahrip kalıpları kendi ajanlarını yerleştirmedikçe seçime sokmadı ve çeşitli maharetler ve dış bağlantılar ile engelledi. Millet işgali iliklerine kadar daima his ediyor ama ispat edemiyordu. Edenlerde ya ölüyor ya hapislerde çürüyordu. Devlet milletimizi gütmek ve esir kampından uyanıp kaçmaya kalkışmasınlar diye vardı ve halkı hamaset edebiyatı ve Karagöz Hacivat oyunları ile idare ediyordu. Milletin bu işin farkında olanları istiklal savaşını sürdürmek için artık dışarıdaki düşmanlar ile değil devleti işgal altında tutan karanlık güçler ile savaşmak zorunda idi. Ancak halk devleti kendi devletimiz zannettiği için bu konuyu vuzuha kavuşturmak iletişim imkanları ile olabilirdi ve bu yolda devleti elinde tutanlar tarafından tutulmuştu. Basın onların elinde idi sermaye onların elinde ve milletin elinde sadece seçim imkanı vardı. O da tek parti dönemin olduğu için seçilecekleri büyükler bilir millet de oy verirdi. Demokrasiye geçildiğinde ikinci partiyi de birinci partiden ayrılıp başka parti gibi kuranlar yine aynı merkezin adamları idi. Celal Bayar 33 dereceli bir masondu. Vitrine de Menderesi koydular. O zamanda aslında  dış patronlar satmadıkça içeriden satılması imkansız vatanı satıyor yaygarası ve Diktatörler tarafından bunlar diktaya gidiyorlar yaygaraları arasında on yıl muktedir olmadan iktidarda gizli iktidarın kontrolünde hizmetçilik ettiler. Batıdan kurtulmak için doğu bloğu ile denge aramaya kalkışmaları da içerideki işgalcilerin artçıları ve dış patronlar tarafından yapılan ihtilal ile idamla sonlandı.

Zaten dışa bağımlı ve hiç de bağımsız olamamış milletimiz ve ülkemiz yeni istiklal savaşına girişemesinler diye sürekli iç savaş halinde tutulup bölündüler ve dövüştürüldüler. Ve her on yılda bir gevşettiğimiz bağları devletimizi ve ordumuzu elinde tutan organize işgalcilerin işbirlikçileri tarafından yeni yasalar ile sıkıca bağlandı. Hükümetlerin durumunu askerin ve yargının nasıl sopalarının havada ve kafalarına ya da pololarına sık sık indirdikleri seyir ederek şerefsiz onbaşı denilebilecek kadar aşağılanan başbakanlar ve hükümetler tarafından dışarının emir ve direktifleri ile yönetilip durduk. Bu durum 28 şubat İsrail işgali diyebileceğimiz ve ordumuzun İsraillin emrinde siyasi operasyonlar yaptığı Nikola Tesla deprem makinesini İsraillilerin emrinde gölcük deniz üssünde denemeler ile depremler yapıp dünyanın başka yerlerinde meydana gelecek depremlerin basıncını düşürmenin faturasını dahi Türkiye ye yüklediği.

Yargının Yahudi generalimizden brifing alıp emir komutaya uyarak milletimiz hukuku rafa kaldırıp iteleyip kakaladığı günlere kadar geldik.

İşte kırılma noktası da burada başladı. Bilenler için söyleyeyim. Bazı askerler ve yargıçlar medya mensupları işin Cumhuriyeti korumakla bir alakası olmadığını, Dışa bağımlı devletin sürekliğini sağlayarak uzun vadede Türk milletini temelli imha projesi olduğunu fark ettiler.

Fark ettiler ama ellerinden bir şey gelmiyordu.

2.Bölüm Dış dünya.

Dış dünyada bir şeyler oluyordu. ABD de seçimlerde W.Buhs ilkbaşkan olduğu seçimde, Başkan adaylarından karşısında bulunan Callahan (ismi yanlış hatırlıyor olabilirim) ile başa baş gelmişler ve Callahan’ın oyları W.Bush dan fazla ama delege sayıları eşit yada bir fark ile Bush önde idi. Bazı yerlerde seçim yeniden yapılmak isteniyor hilelerden söz ediliyordu. Sonunda ABD (AYM) Yüksek Mahkemesi kimseyi tatmin etmeyen bir kararla W.Bush kazandı dedi ve ABD ortadan çatladı.  Seçimde rakibi Bush ve ekibi için eğer bunlar kazanırsa dünyayı kan gölüne döndürecekler diye bar bar bağırmıştı ama sonuçta başarılıda olmasına rağmen mahkeme kendine yakın gördüğü ya da aynı tarikatın üyelerinin ağırlıkta olduğu gibi isnatlar altında Başkanlığı Bush a vermişti.7 Aralık 2000 Başkan seçildi.

 

seçildiğinden 11 ay sonra 11 eylül 2001 olaylı beklide ihtilal kalkışması vuku buldu. İkiz kulelerde çalışan çok sayıda Yahudi o gün işe gitmemişti. Bu durum ihtilal kalkışmasından haberli olduklarını gösteriyordu. Sonradan Pentegona da (ABD GK Başkanlığı binası) Uçak çarptı iddiaları da çarpan Füzelerin resimleri basına yansıyınca çürüdü. İkiz kuleler daha önce hesabı yapılmış bir şekilde olması gerekene uygun olmadan alttan patlamalar ile çökertildi. 11 Eylül gecesi ilk haberler yerde pek çok bölgede çatışmaların sürdüğü şeklinde idi. Başkan bir kriz halinde kaçıp saklanması gereken sığınaklara değil kendisine bağlı bir hava üssüne kaçıp sığınarak ABD gibi her şeyin çok önceden planlandığı bir ülkede planları terk ederek karşıtlarının elinde olmasını düşündüğü güvenli sığınağa değil kendisini korumak için savaşacak muharip güçlerin hakim olduğu bir hava üssüne sığınmıştı. Durum açıkça bir ihtilalin başladığını gösteriyordu ve odunun çoğunluğu Bush a karşı idi. Medya yerdeki çatışmalardan söz etmeye başlamıştı ki birden  W.Bush savaş hali ilan etti.

Bu suretle basına sansür uygulaması başladı ve artık haberler sadece resmi kaynakların verdiğinden ibaretti. 11 Eylülü Afgan dağlarında eğitim almış Arap bedevileri yapmıştı. Ve uçaklar ile kendileri de patlamıştı. Ama nedense sonradan bazılarının uçakta olmadığı uçağı kaçırdığı falan gibi problemler çıktı. Ama önemli değildi. Tehdit Afgan dağları idi ve tüm Bush karşıtı donanma askerleri ve deniz piyadeleri ABD kıtasını terk edip okyanusa açılmak ve körfezde buluşmak üzere yola çıkarıldı.

Darbe bastırılmış görünüyordu ama zaman ilerledikçe W.Bush ve karşıtları arasındaki dengeler değişmeye başladı W.Bush yönetiminde yer alan ekip aslında Türkiye de 28 Şubat1997 Cuma günü yapılan MGK toplantısı ile başlayan sürecide başlatan destekçilerdi. 
Bu yüzden nasıl ki Türkiye de bar kızından Fadime Şahin. Uyuşturucu fabrikatöründen Şey Ali kalkancı.  Mehmet Ağarın hemşerisi MHP’li Müslüm Gündüzden hiç bir zaman olmamış uyduruk Aczimendi tarikatı şeyhi.üretilerek gerekçe yapıldı ise ABD de 11 Eylül olayları için aynı şekilde düzmece olay anlamında ABD’nin 28 şubatı denildi.

Bu durumlar ABD de derinden devam edecek olan bir kamplar savaşının da belirleyicisi yada tetikleyicisi oldu.  Bu savaşın diplomasi ve askeri ayaklarında  tarafların  ABD’nin Tüm dünyadaki nüfuz alanlarında bulunan farklı ülkeleri kendi taraflarına çekmek şeklinde de bir mücadeleye yol açtı. Bunun bize yansıması da 28 şubat da yerli Yahudileri ve dolayısı ile 28 şubat ihanetini desteklemiş olan ABD’li şahinlerin karşısında bulunanlar Türkiye de de 28 şubatın karşısında olanları desteklediler. Yani Türkiye de AKP nin ABD den desteklendiğini söyleyenler bir doğrunun sadece küçük bir bölümünü söylüyorlar ve aslında ABD ye kendilerince sadakat ile hizmet etmiş oldukları halde ABD de kendilerini destekleyenlerin nüfus kaybetmesi sonucu kendilerinin de Türkiye de ABD desteğinin zayıflaması sonucu pozisyon kaybettiklerini bildikleri halde sırf kendilerine yeni ihtilallar yapma hakkı verilmediği için alıştıkları haksız saltanatlarını kaybetmenin acısı ile bağırıp çağırıyorlar.

Yoksa kendileri milletimize karşı sürekli batı çıkarlarını savundukları için batı desteği ile halkı gütme dövme öldürme bir birine kırdırma imkanından yoksun kalmakdan başka birde kalkışma yapmaya yaptıkları için yargılanıyorlar.

Yani bu işler tamamen dünya dengeleri ile ilgilidir. Ve Şimdiye kadar millete ihaneti vatanseverlik diye yutturmuş olanların değişen dengeler sonucu foyalarının meydana çıkışıdır. AKP nin durumu ise ABD muhalefetinin dengelerini gayet iyi kullanmış ve sonuç olarak Ruslar ile yaptığı anlaşmalarda ve Arap dünyasını ABD ye karşı korumada bölgedeki dengeleri değiştirmiş aslında AB ile ABD arasındaki gizli savaşta önemli denge pozisyonları yakalamışken şimdide Rus Batı dengelerinde ülkemize pozisyonlar ve yeni mevziler kazandırmıştır.

Gelelim Bu AKP döneminde vatandaşın eline bir şey geçmedi iddialarına. Aç ve yoksul bir aile babası bir iş bulduğunda henüz eskiden beri açık olan pozisyonundan dolayı evine artı bir ekmek sokamaz. Önce bir sonraki ayın aylığını almak için bir buçuk ay çalışır. İlk işi ekmek değil banka kredi kartı faizini durdurup yeni işinde başına gelecek maaşına haciz konulması ve işini kaybetmek gibi tehlikeleri savuşturacak bastıran alacaklıları dengeleyecek ev kirasının birikmiş aylarını ödemeye çalışacak çocuğuna kitap defter önlük alacaktır. Yani yavan ekmeğe devam edecektir. Fakir bir işçi için bir yıl sürecek bu geçiş dönemi bir ülke için en az on yıl yada yıllar sürecektir. Bu arada ilk okula gidenler üniversiteye başlayacak yeni doğumlar olacak ve bütçe dengeleri eskisinden çok daha sıkıntılı dönemler yaşamaya da devam edecektir.Ama bu arada artık çocuklar yeni masraf kapıları açmıştır durmadan yeni çıkan cep telefonu vs. almaya başlamıştır. Daha çok yol yapılmış işler kurulmuş ama henüz Pazar açamamış bir de dünya krizi ile karşılaşmıştır. Ama tüm bunlara rağmen diğerleri olsa idi artık açlık ve yokluk bir iç savaş aşamasına çoktan gelmiş olacağından bu hükümet hem çok daha iyi yönetmiş hem dengeleri korumuş hem de içerideki soygun çetelerinin talanlarını önlemiştir. Feryat edenlerin çoğu eski talancılar soyguncular dilediğini asma ve kesme yetkisini kaybetmekte olan despotlar hödükler vs,nin işi şirretliğedökmesi dışında ciddi bir durum yoktur.

Bunlar bizim oylarımızla durmaktadır. Oyu kesersek nasılsa gidecekler. Ötekiler bizden oy falan değil sadece itaat edip ölmemizi ve öldürmemizi bir birimizi kırıp onların yapacakları her türlü ahlaksızlık ve yolsuzluğa destek verenlere bir miktar kemik atıp bizde onların haram kemiklerinden artanlar ile iktifa etmemizi dayatmaktadırlar. Vatanı onlar satarsa kimse ses çıkaramaz. Bunlar sahiden satmaya kalksa biz bu ülkeyi bunların başlarına yıkar ve derhal düşürürüz.

Bu yüzden geçmişte kalanların yalan ve iftiraları dışında hiçbir şeyleri kalmamıştır ve artık temelli bittiler. Bu hükümeti ancak daha iyisi düşürebilir. Oda düşürmek için yola çıkarak değil daha iyisini ikna edici bir şekilde ortaya koyarak düşürebilir. Bağırıp çağırmak sadece acizler ile haksızların işidir. Bizdeki haksızlar aciz düşmeden önce yeteri kadar zulmettiler ve inandırıcılıkları temelli kayıp olduğu için aciz düştüler.

Bu yüzden hükümetin lehine bir şey söyleyecek olanlara karşı hücum ederek şirretlik edip terör estirmenin bir bu yönünü son şansları olarak deniyorlar ama nafile. Halkımız artık çok şeyin farkında.  

Selam ve saygılar.

A.D.Şimşek


27 Ağustos 2009 12:39 tarihinde ahmet dogan simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com> yazdı:
Bir grupta yazışan arkadaşlardan bazıları ülkeyi satacağını iddia ettikleri AKP’nin nasıl olup da bu ihanetine rağmen halkın desteğini sürdürebildiğini tartışıyorlar.
Bende o gruba da yazılarımı gönderdiğim için bu yazışmaları da takip ediyorum.Sonunda aşağıdaki yazım ile konuya bir tarafından girmek zorunda kaldım.Bu tartışmalar her yerde sürmekte olduğundan diğer arkadaşlarımızla da görüşlerimi paylaşmak amacı ile diğer yazışma gruplarında gönderiyorum.

Uçakların ve askerimizin operasyon için Kuzey Irak’a girmesi halinde ABD askerleri ve uçaklarınca karşılanacağı ilan edilmişken ABD’nin kolunu bükerek hem operasyon hem de uydu desteği yapmayı kabule zorlayan AKP iktidarıdır. PKK adı altında bu işten uyuşturucu kaçakçılığın dan,  uluslar arası istihbarata kadar o bölgeyi yol yapanları önleyen ve orada yapılacak seçimlerde hiç bir milli parti oy alamaması durumunda işin bölünme ile sonuçlanabileceği şekilde BM’lere gideceği ve bölgeye barış gücü adı altında aynen Kuzey ıraktaki gibi yabancıların yerleşeceği gerçeğini o bölgedeki bölünme karşıtlarının oylarını alarak önleyen AKP olmuştur. Yedi sene önceki ekonomik durum da devam etse idik o günün iş yerleri de kapanacak ve yedi senede  yeni gençlerde işsizler ordusuna katılacaktı ve Türkiye kendiliğinden her bölgesinde iç savaşlara başlayacaktı buda önlenmiştir.

En önemlilerinden biriside Artık Türkiye emir alan ülke olmaktan çıkmış ve dünya dengelerini değiştirecek konuma gelmiştir. ABD uydusu iken Rusya ile ilk defa denge sağlanıp Rumların ABD dış işleri yetkilisine Kıbrıs’ta baskı uygulayın sözüne karşılık ABD’li yetkili, biz artık  Türkiye ye baskı uygulayamayız çünkü Türkiye artık süper güç demek zorunda kalmıştır.

(Daha yakın zamanda dansöz olarak karikatürü çizilip bir milyar yardım vadini sutyeninin, donunun kenarına para sıkıştırarak alaya alan ülkenin dış işleri sözcüsünün bu gün söylediği söze ayrıca dikkatinizi çekmek isterim)

Buna karşılık Rum temsilci eğer Amerika baskı uygulayamazsa kimse uygulayamaz diye ABD ye öfkesini göstermekten başka bir şey diyememiş ve cevabını alarak çekilmiştir. Türkiye Rusya ile yapılan enerji anlaşmaları sonucu artık AB ye bağımlı olmaktan çıkmaktadır. Üstelik AB Türkiye ye bağımlı hale getirilmiştir. Bölgemizde yeniden kurulması planlanmış onlarca devlet bu hükümetin başarılı politikaları ile kurulamamıştır. Bölge ülkeleri yerli yerinde durmaktadır ve hepside varlıklarını Türkiye deki bu hükümete borçludurlar.

Vatan millet edebiyatı ile iç savaştan rant sağlayanların sadece devletimize verdikleri resmi zarar dokuz yüz milyon dolar olarak nerede ise bir trilyon dolar olarak açıklanmaktadır. Bu ülkemizin kalkınmasına harcanacak para bugün ülkemizi ihya eder ve sanayi devi olurduk. Üstelik bu savaş ilk de değildir. Sağ sol ilerici gerici Faşit komünist vs. adlar ile sürdürülen sürekli iç savaşlar zincirinin son halkasıdır ve bu iç savaşların tümü devletin içinden korunmuştur. MHP nin kendi adayını döverek engelleyip seçtirdiği CB Sezerin AKP hükümeti yıkmakta Ergenekon’a destek olsunlar diye hapishaneden Salı verdiği 200 e yakın bombacı vs. teröristin sonradan yine devlete karşı savaşırken vurulanlarına bakarsak savaşın nerelerden teşvik gördüğünü bu günün Ergenekon çetesi Avukatı Baykal’a ve Sezer’i Seçtiren Bahçeliye bakıp anlaya bilirsiniz.

Şimdi savaş çığlıkları atanları kullananlar ve yönetenlerin aslında savaş rantını paylaşan ve ülkemizi sömüren yabancı ve yerli güçlerin sözcülüğünü yapmakta olanlar oldukları kolayca fark edilebilir. Osmanlıyı da böyle yağmalatıp dağıttılar. Türkiye en dar sınırlarına kadar çekilmiştir. Şimdi sanayi ekonomi gibi dallar ile eski arka bahçelerimize savaş dışı yollardan genişlemek zorundadır. Eğer büyümezse küçültürler. Buda önce ekonomik ve siyasal etki açısından büyümek zorundadır.

Halkımızın milli duygularını kaşıyarak bizleri yok oluşa kadar harcamak isteyen içerideki aşırı Türkçüleri anlattığım yazımı yayınlayan sitelerden birinden aldığım Truva atından çıkan Türkçüler ve Türkler başlıklı yazımın kısa yol linkini aşağıya ekliyorum.

 

http://karadenizmizah.blogspot.com/2009/01/truva-atndan-ckan-sahte-turkculer-ve.html

Asker aslında yeterli siyasal alt yapı olmadan savaşta kullanıldığında, savaşın zararı sonucu bilenemeyecek kadar tehlikeli bir mecraya doğru akıyor demektir.

Ergenekon davası ülkemizde ordumuzun da yargımızın da ekonominin de dizginlerinin NATO gladiosunun eline geçmiş olduğunu ve resmi kişilerin terörü bitirmemek için azami gayret ettiklerini göstermiştir. 

Devlet teenni ister. Sarıkamış Harekatında 90 bin kişilik tam teçhizatlı orduyu baharı beklemeden şiddetli kışta dağlara sürerek ve dönmeye kalkanı vurun komutu ile imha ettirip Asya’daki Türk bölgelerini Ruslara terk eden yada satanlarda Bizim Mason Sabataist vs devlet adamlarımız ve paşalarımızdı. Eski savcı Kanadoğlunun % 97 ilede gelseler devleti onlara teslim etmeyiz derken kendilerinin aslında ülkemizdeki % 3 lük bir gizli azınlıklar ortaklığı olduklarını açıklamıştır. Herkes kendisini ben %97 olan bu milletin bir ferdi miyim yoksa % 3’lük gayri milli ama devleti eline geçirmiş azınlıktan mıyım diye sorgulamalı ve duracağı yeri yeniden daha derin düşünerek belirlemelidir. Bunu ırk bazında söylemiyorum. Çünkü biliyorum ki kişilerin bazıları çıkarlarının milletindendir. Bazıları da barış içinde birlikte huzur içinde yaşamak arzusu duyan ortak değerler milletindendir. Bunun yolu da gerçek Hukuk gerçek demokrasi ve Cumhurun (Cumhur=Halk) kendisine ait ve kendi kontrolündeki gerçek Cumhuriyettir.

PKK terörü ateş kesip durduğunda onlardan bazılarına  aman durmayın diyerek anlaşmalı olduğu aşikar bir şekilde 33 askerimizi öldürülmek üzere gönderenlerde bizim  bizim ordumuzun içinden idiler. Ve onların sorgulandığını yargılandığını ve cezalarını aldıklarını duydunuz mu?

Siz hiç CHP’nin vatan ve ya millet derdi olduğuna rastladınız mı? Onlar sürekli rejim derler Cumhuriyet deseler de cumhursuz bir cumhuriyetten bahsederler. Sanki Padişahlık isteyen kuvvetli bir talep varmış gibi. Yalan söylerler. Bunun ispatı da Van’daki Ermeni kökenli rektörün tarihi eser kaçakçılığı ve Müslümanların fişlenip üniversiteden atılması gibi pek çok konuda sabıkası bulunan ermeni vatandaş yaptığı başka yolsuzluklardan dan Tutuklanınca en önemli şahit olan muhasebeci hapiste boyundan alçak bir yerde kendini asmıştı da ölüvermişti ya, işte o rektörün yargılanması Cumhuriyetin yargılanmasıdır diye Bay Baykal bağırarak nasılda onu koruyordu o Ermeni Rektörü. Demek Cumhuriyet den anladıkları gizli azınlık işgali imiş. MHP’nin başkanı Bahçelinin nasıl bir gizli operasyon ile sandalyelerin havada uçuştuğu bir kongrede seçildiğini ve MHP’nin ülkücülerin elinden alındığını da hatırlatmak isterim. İlk işi de partide kalan ve Bahçeliye destek veren ülkücüleri partiden kaçırmak için bıyık yasağı koymuştu. Şimdi anladınız mı bu ülkede yasakların konuluş amacını. Türklerin devletten kovulup azınlıkların yollarını açma yollarından biri olarak kullanıldığını. Sonradan GKB. Büyükanıt Paşa ABD ziyaretinde iken ABD sözcüsü Rektörün tutuklanmasını kabul edilemez bir durum diye ilan edince derhal hükümetimiz bir adım geri çekildi. HSYK  işe al attı Savcılar yargıçlar değişip önce gatakulliye, pardon o zamanlar orası henüz devreye sokulmamıştı. (Orası ilk olarak Şemdinli savcısının memuriyet hayatını bitiren Şemdinli davasındaki 39.5 ar yıla mahkum astsubayların kurtarılması ile devreye sokulmuştu) Rektör önce başka hastaneye sevk edilip sonrada dosyası kapatıldı. Demek ki ABD ye ve batıya değerli hizmetleri olan Tapınak şovalyeleri olan haçlılardan birisi idi ki ABD resmi açıklama ile onu kurtardı.  Bahçelinin ise Türkeş tarafından Ajanlıkla suçlandığını bilmeyen yok. Bunların tüm Yaptığı Osmanlının başına ördükleri Çorabı TC. Devletinin başına da örmektir. Vaktiniz olursa bir yazıma daha dikkatinizi çekmek isterim.

 

Gölgelerin gücü ve gölgedekiler (3)

http://mail.google.com/mail/?ui=2&ik=177f972800&view=lg&msg=1233492be3556548

 

İsterseniz Google den bu yazının önceki yazılarında ve Daha önce yazmış olduğum

Türkiye de kurulu gizli bir devlet mi var başlıklı yazıma ulaşarak ülkemizdeki çok sesi çıkanların aslında yemleme sureti ile bağırtılarak kullanılanlar ve samimi bağıranları da etraflarına toplamak ve bağırtmak için de canlarını yakıp ruhlarını daraltanların da bazı tuzu kuru azınlıklar olabileceğini fark etmeye başlayabilirler.

Farkında mısınız? Ben bir yazı yazmıştım şehit cenazelerinde şov yapan bindirilmiş kıtalar hakkında. Bunlar ölü soyucular mezar soyguncuları. Şehitlerin cenazesinden dahi rant devşirmek için böyle ciyaklayarak milletimizi ağlayıp sızlayan ellerinden bir şey gelmeyen zavallılar olarak gösteriyorlar ve şehit sayını soyulacak daha çok ölü ve mezar olarak gördükleri için beklide bazıları özellikle şehit edilmek üzere yanlış yerlere sürüyorlar demiştim. Bu gösteriler sona erivermişti. Sonra bir kişi gereksiz bir laf attı ortaya neden hep erler ölüyor da subaylar ölmüyor diye. Derhal sakın böyle şeyler yazmayın hemen alın size subay diye subay öldürürler demiştim ki derhal subay şehitler verdik. Sevgili milletim. Bizimle oynayanların oyunlarında figüranlık etmemek için her hareket ve sözümüzü önceden çok ciddi hesap ederek yapmalı ve söylemeliyiz.

Selamlar Saygılar

A.D.Şimşek

 



--
En iddiasız İDDİACI: Husrev Özel
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.