19. yüzyılda İngilizlerle Rusların Asya`da ki nüfuz mücadelesi ilk Büyük Oyun olarak tarih sahnesinde yerini aldı. Enerji ve nüfuz savaşlarıyla şekillenen `Yeni Büyük Oyun`un sahnelendiği coğrafya bu kez Asya`dan Avrupa`ya, Ortadoğu`dan Sibirya`ya kadar uzanıyor. İnsanlığın en eski hayat alanı olan Asya`da ise oyunların en büyüğü olan ve Türkiye merkezli yürütülen enerji projeleri çok uluslu emperyalist devletler eli ile devam etmektedir.
SSCB`nin dağılmasından sonra başlayan dünyanın yeni denge arayışlarında veya Büyük Doğu-Asya’yı sömürme arayışlarında da Türkiye olarak en hassas günlerden geçiyoruz. Soğuk Savaşın eski aktörleri Amerika ve Rusya`nın Gürcistan-Rusya çatışmasından sonra başlattığı `yeni mücadele`ve bu mücadele ile birlikte şekillenen projelerin Türkiye olmadan başarıya ulaşma şansı neredeyse hiç yok.Bunun hem Rusya hem de Amerika farkındadır.
Bölgede ki Enerji Yolları Türkiye’ye çıkıyor
Rusya, Hazar havzası ve Ortadoğu, dünya enerji arz güvenliğinin ana merkezleri. Rusya bilinen doğalgaz rezervleri açısından dünyada birinci sırada, petrol üretimi konusunda ise Ortadoğu`nun ardından ikinci sırada. Türkmenistan yaklaşık 3 trilyon metreküplük gaz rezervi ile ikinci büyük zengin, ki yıllık 120 milyar metreküpe yakın gaz ihraç ediyor. Karadeniz`de Türkiye`nin başlattığı doğalgaz ve petrol arama faaliyetleri de son dönemde bu denize `Karadeniz Havzası` olarak yaklaşılması sonucunu doğurdu. Basra Körfezi, İran ve Suudi Arabistan ile Afrika`nın enerji kaynakları da sıralandığında dünya enerji arz merkezi neredeyse yüzde 80`ler oranında Türkiye`nin etrafında şekilleniyor.Bunun farkında ABD ise Atlatik’ten deniz aşırı gelip özellikle Türkiye’nin hakim olduğu alanları şekillendirme peşindedir. Son yıllarda `enerji nakil merkezi, enerji köprüsü` şeklinde dile getirilen ve Türk Dış politikasının yeni bakış açısını da yansıtan bu söylemleri Nabucco isimli sömürü projesinin imzalanması aşamasında bir çok kez duyduk.
Türk-Rus Enerji Yakınlaşması mı?
Nabucco projesinin imzalanması aşamasını hatırlayanlar bilirler.Türkiye’de Yüzyılın en Büyük Projesi olarak tanıtılan ve Avrupa’nın verdiği bir takım vaatlerle ya da baskılar neticesinde Ankara da imzalanan Nabucco şu anda büyük bir kaynak sıkıntısı çekiyor.Batı ve ABD destekli bu projenin tamamına yakını Türkiye üzerinden geçecek borulara bağlı.Transit veya geçiş ülkesi olarak tanımlanan Türkiye son dönemde Rusya ile’de enerji projeleri bağlamında bir yakınlaşmanın sinyalini Devlet Başkanı Vilademir Putin’in ziyareti esnasında verdi.Güney Akım olarak adlandırılan bu projenin Türk ve Rus taraflarında masaya yatırılarak imza altına alınması hadisesi özellikle Batı ve ABD basını tarafından önemsenmiş ve hatta Rusya ile Türkiye arasında başlayan bu yakınlaşma yeni bi ittifak olarak gösterilmiştir. Türkiye'nin Güney Akım'a 'Katılması’nı da Güney Akım'ın alternatifi olan Nabucco için bir türlü gazın bulunamamasıyla açıklayabiliriz.
Bugün özellikle Rusya’nın Güney Akım Projesi ile Nabucco Projesi Asya’da hakimiyet sağlamak bağlamında yarışmaktadır.Bu yaptığımız bütün gözlemlerimizle apaçık ortada olup Türkiye’nin Nabucco’ya rakip bir takım projeler içerisinde yer alması ise Nabucco’yu yaşama şansı olmayan ölü doğmuş bir proje kılıyor.
Velhasıl AB-D ve Rusya arasında Büyük Doğu-Asya kıtasında hakim olabilme mücadelelerinden de anlaşıldığı üzere özellikle bu yüzyıla hem dünyada hem de bölgesinde Lider ve Büyük devlet olabilme hayallerinin enerjide sağlanan hakimiyete bağlı olduğunu bilmekteyiz.Türkiye’nin Rusya tarafından ortaya atılan Güney Akım Projesi’ne destek vermesi durumunda bu projenin uygulanabilir olma şansı bir hayli artacaktır. Zira Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan ile bu anlamda sorun yaşayan Rusya Türkiye’nin desteği olmadan bu projeyi hayata geçiremezdi.Yine farkına vardı iseniz ne AB-D ne de Rusya Türkiyesiz bir adım atamıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin’in ziyareti esnasında da tıpkı Nabucco Projesinde dillendirilen ve Türkiye’yi enerji koridoru şeklinde nitelendiren bir açıklamalar zinciri vuku bulmuştur. Her ne hikmet ise Türkiye her iki projede de bir koridor yani geçiş ülkesi olarak dizayn edilmiş ve Nabucco’da “söz,gaz ve hat” nasıl Batı’nın hizmetine sunuluyorsa Güney Akım’da da Rusya Türkiye’ye aynı rolü teklif ederek bu talebin Rusça’sını yinelemiştir.
Türkiye Stratejik değil Ekonomik olarak Projelerde yer Almaktadır.
Özellikle Asya’da hakimiyet kurmaya çalışan Rusya ile yine Asya’da Lider Devlet olabilme statüsünde ki Türkiye arasında ki farkı göstermesi açısından aşağıda alıntıladığımız paragrafa göz atalım ;
‘Rusya bu anlaşmalarla stratejik üstünlüğe önem verirken, Türkiye bazı özel sektör şirketlerinin çıkarlarını da gözeten ekonomik çıkarlara daha fazla üstünlük verdiğini ortaya koymuştur. Bununla da iki lider olarak Putin jeopolitik hedeflere doğru ilerleyen ve uzun vadeli çıkarları gözeten bir devlet adamı görüntüsü çizerken, Erdoğan daha çok kısa vadeli ekonomik çıkarları ön planda tutan icracı başbakan portresi çizmiştir.’(TÜRKSAM - Sinan OĞAN- Rusya Stratejik, Türkiye ise Ekonomik Çıkarlara Üstünlük Veriyor?)
Türkiye’nin stratejik üstünlüğünü ekonomik kaygılara tercih ettiğinin bir kanıtı olarakta bir Rusya projesi olan Güney Akım örnek teşkil ediyor.Bir devlet ayakta kalabilmesi açısından elbette ki ekonomik kaygıları ön plana çıkartılabilir.Ancak Asya ve İslam dünyasını ilgilendiren ve devletin yaşayabilmekle ölmek arasında ki seçimini ilgilendiren bir takım adımlarda ne ekonomi ne de hissi yaklaşımlar stratejinin önüne geçemez,geçmemelidir.Aslına bakılırsa Türkiye enerji üssü olmak rolünü iyice benimsemiş gözüküyor.Bu rol ona yine Batı tarafından verilmiş ve yine Batı tarafından dayatılmış bir rol olduğundan Tarihi rol’ünü unutmuş bir Türkiye’nin ise ‘enerji üssü’ olması veya olmaması ona hiçbir fayda sağlamayacaktır.
Yine unutulmaması gerekli olan şey ise Rusya’nın bu projesinde yer alan bir Türkiye özellikle Türkistan’da ki hakimiyet alanını kaybetmekle de karşı karşıya kalabilir.Açıkçası Türkistan da zaten AB-D çıkarları ile faaliyet alanı daraltılan Türkiye bu bölgeleri kendi eli ile Rusya’ya vermişte olacaktır.Bunun dikkatle üzerinde durulması gerekiyor.
Batı Türkiye’nin etki alanını kullanmak amaçlı enerji projelerini (nabucco) uygularken Rusya’da yine Türkiye’nin hinterlandı içerisinde yer alan Türkistan enerji havzalarını eline geçirme amaçlı projelerle (güney akım) Türkiye’yi gerçekten bölgeden saf dışı bırakacak yönde adımları atıyor.
Şüphesiz Türkiye ile Rusya arasında ki ilişkiler önemli ve AB-D’yi bölgeden uzaklaştırıcı olabilir.Ancak Rusya gibi ekonomik darboğaz yaşayan bir devletin Stratejik üstünlük elde etme girişimleri, Türkiye’ye ekonomik değil de stratejik adımlar atması yönünde örnek teşkil etmektedir. Türkiye bugün Stratejik değil ekonomik olarak bu emperyal projelerde yer almaktadır.Buda son derece yanlıştır.
Şüphesiz Türkiye ile Rusya arasında ki ilişkiler önemli ve AB-D’yi bölgeden uzaklaştırıcı olabilir.Ancak Rusya gibi ekonomik darboğaz yaşayan bir devletin Stratejik üstünlük elde etme girişimleri, Türkiye’ye ekonomik değil de stratejik adımlar atması yönünde örnek teşkil etmektedir. Türkiye bugün Stratejik değil ekonomik olarak bu emperyal projelerde yer almaktadır.Buda son derece yanlıştır.
Ayrıca Türkiye’nin imzaladığı hem Nabucco hem de Güney Akım projeleri iki zıt içerisinde yer almak gibi görüldüğünden Türkiye’nin Asya’da ki stratejik kaygılarına değer verilmeyişinin en büyük göstergesidir.Bu yapılan şeyleri ise siyasi kurnazlık ve de siyasi üstünlük olarak görmek oldukça ahmaklık tüteceğinden Büyük Doğu topraklarına yeni bir Abdülhamit Han siyasi dehalığı gerekiyor.
Velhasıl bu dehalığı Theodore Herzl gibi bir çakal’ın Osmanlının ekonomik yönden çökme aşamasında olduğu bir dönemde Büyük Padişahın yanına İsrail Devleti kurmak için tam 5 defa gelip milyonlarca sterlin teklif edip sonuç alamamasında aramalıyız. Theodore Herzl aslında bugün uluslar arası şekillenen yeni projeler ile eşdeğer bir profil sergiliyor.Ekonomik değil stratejik adımlar atan Abdülhamit o günden bugüne Filistin’de Tarihi bir rol ile hatırlanmaktadır.O gün Abdülhamit han ekonomiyi değil Stratejiyi ön plana çıkarıp Filistin’i ve Ortadoğu’yu kazanmıştı ,bugün kendilerini batıya indeksleyip kapitalist çarkın dayattığı ekonomik kaygıları güdenler tamamı ile Büyük Doğu-Asya-İslam coğrafyasını kaybetmişlerdir. Kazanmak içinde bir çabaları yoktur.
Bu Yazı BARAN DERGİSİ'nde Yayınlanmıştır
Amerika,İngiliz ve Avrupa gibi Haççoları örnek alan iktidarlar,Ülkeye zulüm getirirler.
YanıtlaSilBunlara hangi zalimler OY verdi.Ben her seçimde OYlarımı çürütüyorum.
http://hristiyanbomb.blogspot.com/
Allah zalimleri Affetmez.
YanıtlaSil