TV Dizilerine Bakarak Türkiye’yi Anlayamayız
Bir öğretmen: Kış aylarında Ankara’da doğal gaz yakmadan ısınmak mümkün müdür? Geçen yıl hiçbir şey yakmadım. Üniversitede bir kızım var. Yakıttan artırdığım parayı ona okul harçlığı olarak gönderdim.
Eğitim sendikası yetkilisi: Tüm çalışanlarımızla, örgütlü şekilde hak aramadıkça, gelir dağılımındaki bu adaletsizlik devam edecektir.
İşsiz bir öğretmen: Ben ailemle oturuyorum. 30 yaşındayım. KPSS’yi geçip işe giremiyorum. Bu yaşta işsiz olmanın ne demek olduğunu bilemezsiniz. Doğal gaz alamasalar da evleri olanları şanslı buluyorum. Benim hiçbir zaman evim olmayacak… Ne kiracı olarak, ne ev sahibi olarak… Buna iyice inanmaya başladım.
Sözleşmeli öğretmen: Seneye öğretmen olarak görevime devam edebilecek miyim? İş güvencemiz işverenin iki dudağı arasında. Bu da beni rahatsız ediyor. Sürekli kaygılıyım. Geceleri kötü rüyalar görüyorum. Stresten kurtulmak için haplara sığındım.
Ücretli öğretmen: Ayda elime 350 Lira geçiyor. Yarısını yol parası yapıyorum, diğer yarısıyla da yaşamaya çalışıyorum. Benim, doğal gaz alamamak gibi bir sıkıntım yok. Hiçbir şey alamıyor olmaya alıştım. Daha doğrusu elimden bir şey gelmiyor. Dedemin yanında kalıyorum. Dedem belediyeden emekli… Bir yıl önce evlenmeye karar vermiştim. Nişanlım akıllı davranıp beni bıraktı. İyiki de bırakmış, ikimiz de sürünecektik yoksa. Bir de çocuk olduğunu düşünün… Vallahi yanmıştım.
Vatandaşlar: Kış boyunca doğal gaza durmadan zam yapıyorlar. Kışın bitmesine yakın, zamlar birkaç kuruş aşağıya çekiliyor.
Bir vatandaş: Doğal gaz almaya mecburuz. Bunu bildikleri için zam yapıyorlar.
Başka bir vatandaş: ihtiyaç arttı diye zam yapmak tefeciliktir. Ramazan ayında da böyle oluyor. Herkes gıdaya yönelince gıda fiyatları artıyor.
Başka bir vatandaş: Bunun ekonomideki adına arz talep diyorlar. Talep çok olunca fiyatlar yükseliyor.
Simitçi İbrahim: Arzda bir azalma yok ki, fırsatçılar talebe bakıp zam yapıyor. Devlet de buna seyirci kalıyor.
Bir öğrenci: Devletin görevi vatandaşı düşünmek değil mi?
Öğretmen: Aferin sana. Devlet vatandaşı düşünmek zorundadır. Düşünmezse anayasaya aykırı hareket etmiş olur.
Öğrenci: Uygulama neden böyle değil öğretmenim?
Öğretmen: Her zaman güçlü olanların borusu öter, bunu unutma.
Bir vatandaş: Ev telefonu kullanmıyorum. İnternete bağlı olduğum için her ay kullanmadığım telefon için fatura ödüyorum. Türktelekom’a sordum, ev telefonu ücreti ödemeden internet hizmeti alabilir miyim dedim. Alamayacağımı söylediler.
Başka bir berber: Türkiye’yi büyük şirketlere soyduruyorlar.
Bir vatandaş: Büyük soygunu bankalar yapıyor. Daha geçen gün yanlışlıkla kullanmadığım hesaba para yatırdım. Paramı geri alamadım. Hesabıma yılların işletim gideri yazılmış. Elli lira yatırdım on lira çektim.
Başka bir vatandaş: İşletim gideri ne ki?
Vatandaş: Banka sana hesap açıyor ya… Bunu hizmetten sayıyor. Her yıl parandan belli miktarı işletim gideri diye kesiyorlar. Hesabında para yoksa seni borçlu sayıyorlar.
Başka bir vatandaş: Vay anasını… Demek o yüzden eski hesabımı bir türlü kapattıramadım.
Vatandaş: Bankaların soygunu yalnızca bununla kalsa… Bankalar bir taraftan, vergiler bir taraftan vatandaşta hal kalmadı. Vallahi canımızdan bezdik.
Emekli bir öğretmen: Elektriğe yine zam yaptılar. İnanın buzdolabının fişini bile çekesim geliyor. Hani Ufo var ya… Geçen yıl onunla ısınmıştım. Isındım dediysem, ısının eksi yirmi olduğu gecelerde birkaç saat elektrik yaktım. Bu yıl onu da yakamayacağım.
Bir güvenlik görevlisi: vatandaş nereden nefes alıyorsa gidip tıkıyorlar o deliği. Arabana tüp mü taktırdın? Doğal gaz, benzinden daha mı ucuza geliyor? Hemen doğal gaza zam…
Bir şehit annesi: Biz de doğal gaz yakamaz hale geldik evladım. Keşke köyde olsaydık. Hiç olmazsa çalı çırpı toplar ısınırdık. Burada o da yok… Ne evim var ne barkım yavrum. Kirada oturuyorum.
Öğrenci: Ya öğretmenim ülke bu kadar kötü yönetiliyorsa, niye herkes oyunu başka bir partiye vermiyor?
Öğretmen: Halkımız dindar adam adil olur sanıyor. Böyle inana gelmiş.
Öğrenci: Çok saçma ama…
Öğretmen: Saçma ama gerçek. Görüyorsun işte ülkeyi yönetenlerin yaptıklarını. Hep birlikte camiye gidiyorlar. Hep birlikte iftar çadırlarına koşuyorlar. Memlekete faydaları oluyor mu, hayır.
Başka bir öğrenci: inanmıyorum ya… Bu kadar saf mı bu millet?
Öğretmen: Saf ki ne saf! Bor madenimiz var işleyemiyoruz. Yabancı ülkeler ucuz ucuz bizden bor alıp götürüyor. Bordan yaptıkları ürünleri, üretim maliyetinin üstünde bize satıyorlar. Bırakın boru… İşte tarlalarımız… Tarlalarımızı bile ekmiyoruz artık. Kendi işimizin patronu olacakken yabancı şirketlerin ucuz iş gücü olduk. Hepimizi karın tokluğuna fabrikalarında, iş yerlerinde çalıştırmaya başladılar. Yerli üretici, yabancı firmalara sağlanan ayrıcalıklar yüzünden iflas etti.
Şehit annesi: Diğer oğlum üniversitede okuyor güzel evladım. Allahın izniyle ziraatçı olacak…
Bir öğrenci: Ziraatçı mı?
Şehit annesi: Ziraatçı ya…
Öğrenci kendi kendine: Ah anam ah, ziraatçıya iş mi var memlekette?
Başka bir öğrenci: Öğretmenim!
Öğretmen: Buyur evladım.
Öğrenci: Bazı üniversitelerimizde gereksiz bölümler var. Örneğin Hint dili ve edebiyatı... İhtiyaç kadar değil de, her yıl, buna benzer bölümlere gereğinden fazla öğrenci alıyorlar. Ülkemizin ne kadar sınıf öğretmenine ihtiyacı var? Önce bunun bir hesabı yapılır. Sonra da ne kadar öğretmen gerekiyorsa o kadar öğretmen yetiştirilir. Bizde böyle yapılmıyor. Birçok alanda gereğinden fazla eğitim alan öğrenci olduğunu görüyoruz. Neden böyle oluyor bu?
Öğretmen: Sence neden oluyor?
Öğrenci: iyi yönetilemiyoruz da ondan.
Öğretmen: Aferin sana.
Öğrenci: Tamam da öğretmenim. Bu kötü yönetimlerden nasıl kurtulacağız?
Bir vatandaş: Öğretmen!
Öğretmen: Buyurun.
Vatandaş: Yaptığın öğretmenliği beğenmedim. Çocuklarımıza meslek öğret sen, ülkenin nasıl yönetileceğini değil. Bizim karnımız siyasete tok. Bırak siyaseti başkaları yapsın.
Öğretmen: Herkes böyle düşünürse siyaseti yapanlar da bunları yapar işte.
Şehit annesi: Neden namaz kılmıyorsun sen güzel evladım. Başbakan bile kılıyor. Bak ne güzel öğretmen olmuşsun. Bir sürü öğretmen iş bulamıyor. Allaha şükretsen, Allah da sana yardımcı olsa güzel olmaz mı?
Öğretmen: Ders anlatıyorum güzel anam. Allaha şükretmediğimi nereden biliyorsun. Şükrümü Allaha duyurmak için illa namaz mı kılmam gerekir?
Şehit annesi: Haklısın güzel evladım. Öğretmenlik en büyük ibadettir. Bakma sen o başbakana. Ben lafın gelişi söyledim. Başbakanın oğlu, gelini Amerika’da… Benim oğlum evlenemeden kara toprak oldu.
Berber: Bu millet Atatürk’ün izinde yürümeyi bıraktı. Atatürk’ün izinden uzaklaştıkça başımıza türlü felaketler gelmeye başladı. Tekrar Tanzimat dönemine döndük, tekrar ne yöne gideceğini bilemeyen millet haline geldik. Halk, yoksulluk, adaletsizlik içinde harap ve bitap düştü. Çıkarlarını, yabancı şirketlerin çıkarlarıyla birleştirenler zengin oldu.
Son söz:
Yenidünya düzeni ulusları yoksullaştırmaya devam etmektedir.
Yazan: İsmail Cengiz Cengizhan
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.