ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ | |
- EMNİYETTEKİ KAVGANIN PERDE ARKASI
- AL SANA SIFIR PROBLEM!
- Din/Medeniyet değil, Uygarlıkla barbarlığın savaşı / Ahmet Özcan
- bu da bizim açılımımız
- Kurtuluş Savaşı’nın stratejisi, öncelikle Doğu bölgemize ve Doğu halkımıza dayanmak üzerine kurulmuştu.
- Kurtuluş Savaşı ve Kürtler
- [anadoluhaber:35412] Güncel Yazı
- Türkiye'de kaç mason var
- [anadoluhaber:35411] KANSIZLIĞI ÖNLÜYOR !!! TEDAVİ EDİYOR!!!
- BİYO-SİLAH TERMİNATÖR TOHUMLAR 8 / 20 - GDO lu ürünlerin tehlikeleri
- KAPANAN GÖNLÜNÜZ OLMASIN :(((
- Kazakistan’da başörtüsü özgürlüğü
- HAFIZ BURHAN & Dostumuzu Düşmanımızı Tanıyalım
- UNUTULAN ZAFER! ANADOLU’NUN TAPUSU OLAN “MİRYAKEFALON”
- Anglikanlar:İslam Afrika’da hızla yayılıyor
- Geçmişten bugüne fotoğraflar 2 / Resmine baktığım güzel kız
- Otoriteye İtaat
- BİLİM TARİHİ'NDE OSMANLI'NIN ADI YOK MU?
- [anadoluhaber:35410] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ
- [anadoluhaber:35406] Balkanlardan haberler, bayran manazında tiran meydanı, Besimtarinin yeni sayısı
- [anadoluhaber:35409] İNSAN ÖLDÜRME KANUNU yazan: MERSİNDEN BURAK CANLI
Posted: 26 Sep 2009 05:37 AM PDT Nurullah AYDIN Gazi üniversitesi 26 Eylül 2009 Türk Bayraðý! Türk Milleti'nin ve Türk Devleti'nin; varlýðý, baðýmsýzlýðý sembollerle Ýslamiyet'ten önceki Türklerde Tuð adý verilen bayrak veya semboller Dokuzuncu asýrdan itibaren kitleler halinde Müslümanlýðý kabul eden Türkler Gazneliler'in bayraklarýnda, yeþil zemin üzerinde beyaz hilal ve kuþ Büyük Selçuklu Devleti'nin ilk yýllarýnda mavi zemin üstüne beyaz çift Bu bayrak Anadolu Selçuklularý tarafýndan da benimsenmiþti. Selçuklularda Osmanlýlarda bayrak; padiþahý, dolayýsýyla devleti temsil ederdi. Osmanlýlarýn ilk bayraðý, Anadolu Selçuklu hükümdarý Gýyaseddin Mes'üd 14.yy. dan itibaren çeþitli renk ve þekilde bayraklar kullanýldý. Kamüs-ül- Osmanlýlar kuruluþtan itibaren diðer Ýslam ve Türk devletlerinde olduðu Yavuz Selim; Çaldýran seferinde ilk defa yeþil renkli bayrak, kullanýlmýþ ve Kanuni Süleyman devrinde de beyaz, alaca, kýrmýzý ve sarý bayraklara siyah III. Selim zamanýnda ordu ve donanmada yapýlan yeni düzenlemeler esnasýnda II. Mahmut zamanýnda da bayrak þekilleri hemen hemen ayný devam etti. Ancak Kýrmýzý zemin üzerine hilal ve yýldýz bulunan bayrak, Osmanlýlarda Ýlk defa Kasým 1922'de saltanatýn ilgasý üzerine yalnýz milli bayrak ve hilafet M. Kemal Atatürk; Cumhuriyet kurulmasýyla birlikte ayyýldýzlý bayraðý aynen Günün Sözü: Duygularýný ve heyecaný denetimde tut, aksi halde zarar | |||||||||||||||||||||||||||||
EMNİYETTEKİ KAVGANIN PERDE ARKASI Posted: 26 Sep 2009 05:36 AM PDT -- EMNİYETTEKİ KAVGANIN PERDE ARKASI Emniyette tam anlamıyla bir “şok” yaşanıyor. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, 40 yıllık emniyetçi Emin Arslan hakkında tutuklama kararı çıktı. İşin görünen kısmı emniyetin ikinci adamı olan Arslan’ın bir uyuşturucu kaçakçısıyla telefonda görüşmesi. Peki gerçek neden bu mu? Hukuk bunun yanıtını verecek ama işin görünen boyutu, perde arkasında olup bitenler düşünüldüğünde gölgede kalacak gibi duruyor. Peki emniyette neler oluyor? Emin Arslan’ın tutuklanmasına giden süreçte emniyetin tepesindeki kavganın etkisi ne? Cemaat bu kavganın neresinde? Emin Arslan’a operasyon mu yapılıyor? Sorular çok fazla… Ama Arslan’ın tutuklanmasıyla sonuçlanan süreçteki dikkat çekici gelişmeleri analiz etmekte fayda var. Emin Arslan’ın ilk gözaltına alınmasına şaşırtıcı bir tepki veren isimden söz edelim önce. Taraf Gazetesi’nin baş komiser yazarı Emrullah Uslu’dan bahsediyoruz. Halen Bingöl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde görev yapan ve “cemaat”le de bağlantılı olduğu öne sürülen Uslu, Emin Arslan’a destek veren bir yazı yazdı. Taraf Gazetesi’ndeki köşesinde “Emin Arslan ile ilgili iddialar için ‘inanmama’ hakkımı kullanıyorum” dedi. Emrullah Uslu 19 Eylül tarihli köşesinde Emin Arslan için, “Emin Aslan öncelikle dürüst biri olarak bilinir. Bu onun en belirgin yanıdır. Bunun yanında Emniyet’in artık genlerine yerleşmiş ‘korkak ve pusucu’ müdür tipinin aksine o cesur biri olarak bilinir. Öyle ki; 28 Şubat döneminde güçlü merkezler ve insanlar ellerindeki ‘tasfiye listeleriyle’ Emin Bey’e başvurduklarında ‘Ben maddi delil olmadan adam harcamam, varsa ispatınız koyun, hukuki süreç işlesin, yoksa çalışkan insanlara kara çalarak onların önünü kesmeyi ben yapmam’ deyip direnmiş bir insandır.” ifadelerini kullandı. Hatta Uslu Arslan için “Yani kolay zaman ‘erkekleri’nin aksine Emin Aslan zor zamanların delikanlısıdır.” dedi. Emrullah Uslu, Emin Arslan’a bir operasyonun varlığından da söz etti ama bunu cemaate değil emniyet içindeki başka bir “denge”ye bağladı. Uslu’nun yazısında en önemli ve mesaj dolu bölüme gelelim şimdi de… Uslu köşesinin son paragrafında aynen şunları yazdı: “Emniyet’te operasyon varsa; bunu Emniyet’in üç güçlü birimi Asayiş, İstihbarat-Terör, ve Organize dairelerine bakan Genel Müdür Yardımcıları arasındaki çekişmeler ile üç güçlü il, Ankara, İstanbul ve İzmir Emniyetleri arasındaki rekabette aramak daha doğrudur. Bunu anlamak için de medyadaki haberleri hangi muhabirlerin yaptığına bakarım ben.” Son paragrafta aslında Emrullah Uslu emniyet içinde önemli bir ismi tarif etti. Asayiş, terör ve organize dairelerine bakan genel müdür yardımcısını işaret etti. Peki kimdir bu isim? O isim, Mustafa Gülcü. Uslu , Emin Arslan’a operasyon yapılmasının perde arkasındaki isim olarak Mustafa Gülcü’nün adını mı verdi? Gelin bunun yanıtını yine başka önemli alıntılarla verelim. Uslu’nun bir dönem Taraf Gazetesi’nde köşedaşı olan, Polis Akademisi Öğretim Üyesi Önder Aytaç uzun süredir Mustafa Gülcü adını zikredip duruyor. Gerek köşesinde, gerekse de verdiği röportajlarda Mustafa Gülcü’ye ilişkin suçlamalarda bulunuyor. Önder Aytaç’ın geçen yıl Referans Gazetesi’nde Nuray Başaran’a verdiği röportaja bakalım mesela. Nuray Başaran, Aytaç’a şöyle bir soru soruyor: “Emniyetteki bir yapılanmadan söz ediliyor. Başta dinleme olmak üzere arka arkaya gelen skandalların arkasında bu yapının olduğu söyleniyor. Bu iddiaların doğruluğu nedir?” Aytaç yanıtında , “Emniyette kafası çalışan, kendisini geliştirmiş ve sıradanlıktan uzaklaşmış her insan için 2 niteleme kolaylıkla yapılır. Yapılır ki, bu kişinin önü tıkanabilsin. Bir diğer anlatımla Emniyette ya Alevisinizdir ya da Fethullahçı .” diyor. Sonra da emniyet içinden birtakım isimlerden söz ediyor. Muteber isimler olarak sıraladığı isimler arasında Emin Arslan da var: “Emniyette herkes birbirini çok iyi bilir ve tanır. Aynı 12 Eylül öncesinin Pol -Der, Pol -Bir, Pol -Ens'lilerinin kimler olduğunu çok iyi bildiği gibi. Aynen rahmetli Ersin Yılmaz , Taner Arda, Muzaffer Işık, Tuncay Yılmaz , Salih Tuzcu , Recep Gültekin , Osman Karakuş , Nihat Dündar , Hanefi Avcı , Sabri Uzun , Emin Aslan , Vadi Çiçekli ve yıllardır her iktidarda görevini koruyan İbrahim Selvi 'nin kim olduğunu bildiği gibi.” Önder Aytaç, Mustafa Gülcü için bakın ne diyor: “Yine Mustafa Gülcü 'nün 1988'lerde hazırladığı kişiler hakkındaki cinsel sapkınlık içerikli raporların, 2008'lerde de farklı kişiler hakkında benzeri raporlar hazırlamasında olduğu gibi.” Aytaç net biçimde Mustafa Gülcü’nün birtakım kişiler hakkında raporlar hazırladığından bahsediyor. Mustafa Gülcü adını bir yerde daha geçiriyor. Başaran soruyor: “Siz Fethullahçı mısınız? Sizce Fethullahçı olmak kötü bir şey mi?” Önder Aytaç Fethullahçı olmadığını söyleyip sorunun ikinci bölümü için şunları söylüyor: “İkinci soruyu ise Yaşar Büyükanıt 'a, Cemil Çiçek 'e, Doğu Perinçek 'e, Mustafa Çetin 'e, Mustafa Gülcü 'ye, ne bileyim Dünya Türkçe Olimpiyatları'na katılan ülkelerin çocuklarına ve ABD 'ye sormakta yarar vardır.” Önder Aytaç, Mustafa Gülcü’yle ilgi rahatsızlığını Yeni Aktüel Dergisi’nin 2008 tarihli 154. sayısındaki röportajında da sürdürüyor. Muhabir Aytaç’a soruyor: “Yine yazınıza dönmek istiyorum. ‘Çetin Gülcü’ gibi hayali bir isimden bahsediyorsunuz. Bu isim Mustafa Çetin ve Mustafa Gülcü isimlerini çağrıştırıyor. Her iki isim de İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a çok yakın isimler. Emniyetçiler ile İçişleri Bakanı Beşir Atalay arasında bir doku uyuşmazlığı mı var?” Aytaç İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı 20-30 yıldır tanıdığını söylediği Mustafa Gülcü’ye bu kez şöyle bir mesaj gönderiyor: “Bu sorunun en sağlıklı cevabını da Emniyet'i yıllardır bilen, bakanı da 20-30 yıldır tanıyan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü'nün vermiş olması elbette daha anlamlı olur gibi geliyor bana.” Şimdi cemaate yakınlıklarıyla maruf Taraf Gazetesi’nin iki polis yazarı Emin Arslan operasyonunda ilginç bir noktada duruyor. Aslında onların son 1 yıldır yazdıkları ve söylediklerine bakıldığında emniyet içindeki kavgayı satır aralarından görmek mümkün. Önder Aytaç ve Emrullah Uslu, Emin Arslan’ı her fırsatta “muteber” bir isim olarak zikretmişler. Uslu son yazısında Önder Aytaç’ın bir yıldır eleştirdiği Mustafa Gülcü’yü ima eden yazı yazıyor. Şimdi gelelim Emin Arslan’ın tutuklanma kararının emniyetteki kavgayla ilişkili olup olmadığı meselesine… Taraf Gazetesi’nin polis yazarlarını iyi analiz ettiğimizde ortaya sorularla dolu şöyle bir tablo çıkıyor: Emin Arslan ‘a emniyet içinden bir operasyon mu yapıldı? Operasyonun perde arkasındaki isim Aytaç ve Uslu’nun satır aralarında sürekli eleştirdikleri Mustafa Gülcü mü? Peki Mustafa Gülcü kim? Şu an emniyetin en güçlü ismi, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı 30 yıldır tanıyan Gülcü’nün tarikat bağı var mı? Şu an emniyetteki en kritik daire başkanlıkları Mustafa Gülcü’ye bağlı. Peki hangileri bunlar? Terörle Mücadele ve Harekat, Güvenlik, Asayiş, Kriminal, Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü, TBMM Koruma Müdürlüğü, Başbakanlık Koruma Müdürlüğü, Ana Komuta Kontrol Merkezi. Peki Emin Arslan’a bir operasyon varsa bu işin arkasındaki isim Mustafa Gülcü mü? Durum böyleyse Gülcü’nün hedefi ne? “Cemaat” bu kavganın neresinde? Tutkun Akbaş Odatv.com 25 Eylül 2009 Bu haberle ilgili etiketler: Hayatınız seçtiğiniz kadındır... Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz, Hayat kat kattır. Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür. Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır... Hayatınız seçtiğiniz kadındır... Söylediklerinize dikkat edin;Düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür... (Mahatma Ghandi ) | |||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 26 Sep 2009 05:31 AM PDT ![]() Türkiye'den taviz üstüne taviz koparan Yunanistan, Ermenistan ve Kıbrıs Rum kesimi yeni isteklerini şöyle sıraladı: YUNANİSTAN ERMENİSTAN KIBRIS RUM KESİMİ
Avrupa Birliği belgelerinde arasında yer alan "Sınırlarınızdaki ülkelerle sorunlarınızı çözün" talebi doğrultusunda AKP iktidarının, "komşularla sıfır sorun" sloganıyla yürüttüğü dış politika çöktü. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün futbol diplomasi ile başlattığı Türkiye-Ermenistan ilişkileri, tek taraflı "iyi niyet" hamlesine dönüştü. Sözde Ermeni soykırımı iddialarından vazgeçmediğini ilan eden Ermenistan, işgal ettiği Karabağ topraklarını boşaltmayacağını da yineledi. Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan "Biz göğsümüze vurarak bağırmadığımız için Karabağ'dan geri çekileceğimizi düşünüyorlar. Biz Yukarı Karabağ topraklarını tekrar geri vermeyi asla düşünmüyoruz. Karabağ bağımsız oldu ve öyle kalacak" dedi. Ankara-Erivan arasında yaşanan tek taraflı iyi niyet süreci Türkiye ile sorunları olan diğer ülkeleri da harekete geçirdi. Son bir 10 gün içerisinde "sıfır sorun" politikasından cesaret bulan komşular "açılım" için sıraya girdi. yazaristan | |||||||||||||||||||||||||||||
Din/Medeniyet değil, Uygarlıkla barbarlığın savaşı / Ahmet Özcan Posted: 26 Sep 2009 03:00 AM PDT
| |||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 26 Sep 2009 02:18 AM PDT BU DA BİZİM AÇILIMIMIZ
Adına “demokratik açılım” denilen “kürt, ermeni, rum” açılımına yandaş olanlar kadar, karşı olanlar da “demokratik haklarını” kullanmalıdırlar. Hakların kullanılması lafla olmaz “yasal eylem” ile “aktivite” ile olur. Genel olarak Anayasa’ya ve ülkenin birliğine, dirliğine aykırı olan bu açılımların, yasalara aykırı yönlerini bularak “dava konusu” yapmak gerekir. Zaten bunların yasaya uygun yerlerini bulmak zor. Son günlerin moda açılımlarının her biri, birer dava konusu olabilecek yasal sakatlıklarını şöyle özetleyebiliriz :
TRT REKLAM YÖNETMELİĞİ Yakın bir zamanda, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren TRT Reklam Yönetmeliği değiştirilerek “farklı dil ve lehçelerde yayın yapan kanallarda, o dil ve lehçe ile reklam yapılabileceği” kabul edildi. Yani uzun sözün kısası “kürtçe reklam” yapılabilecek. Oysa, farklı dil ve lehçelerde yayına ilişkin yasada; bu yayınların ancak “kültür ve sanat içerikli olabileceği” hükmü var. Yani farklı dil ve lehçelerde veya kürtçe reklam yapılamaz. Biliyorsunuz, reklamları en fazla dikkatle izleyen guruplar; çocuklar hatta bebekler’dir. Bir reklam başladığı zaman, oyun oynamayı dahi bırakan çocuk, reklamları izlemeye başlar. Böylece, yasaya aykırı şekilde değiştirilen TRT Reklam Yönetmeliği ile, çocuklar farklı dil ve lehçeye koşullandırılmış olacak. İşte şimdi, edebiyat yapmak yerine “demokratik hakları kullanarak” bu yönetmeliğin iptali için dava açmak gerekmez mi ?
RTÜK YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ Devletin özel olarak ayırdığı TRT 6 yetmedi, özel televizyonlara da 24 saat kürtçe yayın yapma serbestisi istendi ve kolları sıvayan RTÜK bu işin hazırlığına başladı. Yakında yönetmelik değişecek ve sayısız özel televizyona farklı dil ve lehçelerde, kürtçe yayın yapma olanağı sağlanacak. Ülkenin birlik ve bütünlüğüne yönelik böyle bir durum karşısında lafı bir yana bırakarak yasal eylem yapmak gerekmez mi ?
ERMENİ AÇILIMI Bundan aylar önce, ermenistan ile de bir açılım protolü imzalandığı meydana çıktı. Protokolün boyutlarını aşan ve Türkiye’yi yükümlülükler altına sokan bu protokolü, Dışişleri Bakanı, hiç bir yerden yetki almadan imzaladı. Oysa ancak daha önce imzalanan ve onaylanan uluslararası protokol ve yasalarda yer alan “ticari, kültürel içerikli” prokolleri ilgili Bakan imzalayabilir ama önceden yasal bir mesnedi olmayan ve Türkiye’yi yükümlülük altına sokan prokolleri ilgili Bakan ancak “Bakanlar Kurulu veya Meclis’den yetki alarak” imzalayabilir. Aksi takdirde, her Bakan, her ülke ile istediği şekilde protokoller imzalayarak gündeme getirebilir. İhtimalen buna benzer başka protokoller de mevcut olabilir. Şimdi işin edebiyat yönünü bir tarafa bırakarak “bu protokolün iptali için” incelemeler yapıp bir dava açmak gerekmez mi ?
GENE YÖK Türkçe eğitim ile üniversitelerde bilimsel araştırmaların yapılması yönünde çalışmalar yapması gereken YÖK, aldığı bir kararla; kürtçe bölümler açıyor. Mardin’de “Mardin Artuk Üniversitesi “var. Üniversitenin adını aldığı “Artuklular” bundan binlerce yıl önce güneydoğu anadoluda kurulan, ismini Türkmenbeyi “Artuk Bey’den” alan bir Türk Devleti. Bu üniversitede açılan kürtçe bölümüne –belki inanmayacaksınız ama- Iraktan gelecek kürt hocalar ders verecekmiş. Şimdi bu YÖK’ü ve kararını dava etmeyeceksiniz de ne yapacaksınız ?
Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Sel mağdurlarının, sorumlular hakkında hukuk ve ceza davaları açmalarından, ordudan ve polislikten atılanların Üniversitelere yerleştirilerek milyonlarca gencin hakkının yenilmesine kadar bir dizi uygulamalar karşısında yasal yollardan mücadele sürdürmek gerekir.
Haksız ve yasa dışı bu örneklere imza atanlar “eylemli bir iş” yapıyorlar. Karşı olanlar ise yalnızca “laf üretiyorlar”. Laf üretmeyi bir yana bırakarak, yasal yollardan demokratik hakların kullanılması gerekir : “bu da bizim açılımımız” olacaktır.
Av.A.Erdem Akyüz Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı | |||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 26 Sep 2009 01:47 AM PDT
| |||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 26 Sep 2009 01:45 AM PDT
| |||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35412] Güncel Yazı Posted: 26 Sep 2009 01:44 AM PDT KPSS BİRİNCİSİ NAZIM ÖZTUNALI İŞSİZ KALDI Bir üniversite öğrencisi: Hala dershaneye gidiyorum abi… Meraklı kişi: O niye? Öğrenci: KPSS’ye hazırlanıyorum. Meraklı kişi: KPSS ne ki? Öğrenci: Sorma abi. İşe girme sınavı. Bir nevi yeterlik sınavı… Daha doğrusu eleme sınavı… Meraklı kişi: Anladım. Öğrenci: İşe talep çok, orta da iş yok abi… Meraklı kişi: Devlet de mecburen sınav yapıyor. Gazete Haberi: KPSS birincisi Nazım Öztunalı İşsiz kaldı. Meraklı kişi: KPSS birincisi nasıl işsiz kalıyor? Öğrenci: Bir fizik öğretmeni geçen sene KPSS birincisi oldu. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı fizik öğretmeni almadı. Fizik öğretmenine ihtiyacım yok dedi. Gazete Haberi: Öğretmenler, hangi kontenjanlardan öğretmen alınacağını önceden açıklamayan Milli Eğitim Bakanlığını protesto etti. KPSS Mağduru: Geçen sene en yüksek notu ben aldım. Ama işe giremedim. Meraklı kişi: Sen misin o fizik öğretmeni? KPSS Mağduru: Benim abi… Vallahi kafayı yiyeceğim… Gazete Haberi: KPSS, öğretmenin yeterliğini ölçmüyor. Bir öğretmen: KPSS öğretmenin alan bilgisini ölçmüyor. Meraklı kişi: Ne yapıyor? Başka bir öğretmen: Tarihten tutun matematiğe kadar bir sürü soru soruluyor. Örneğin müzik öğretmenine, müzik konusunda ne bildiği sorulmuyor. Başka bir öğretmen: Saçmalık abi. İş yok demek yerine, iş sınavlarıyla bizleri oyalayıp duruyorlar. Başka bir öğretmen: İş var ama sınavla diyorlar. Sınavı kazanan işini bulur. Başka bir öğretmen: İş yok deseler hükümet toplumsal baskı altında kalacak. Başka bir öğretmen: İşsizler isyan edecek. Başka bir öğretmen: Yok kardeşim. Bizim milletimiz kuzu gibidir. İsyan etmeyi bilmez. Üniversite öğrencisi: Yaşananlara baktıkça bunalıyorum. Niye KPSS’ye hazırlanıyorum, niye üniversite okuyorum ki… Başka bir öğrenci: Herkes geleceğinden kaygılı… Bir vatandaş: Televizyonları izlemiyor musunuz? Ekonomimiz büyüyor diyorlar. Başka bir öğrenci: bizler sürünüyor ve sömürülüyoruz abi. Bir öğretmen: Öğrenciye müşteri muamelesi yapılıyor. Eğitim, devletin en önemli görevidir. Devlet herkese, okuya bildiği sürece parasız eğitim vermeli. Bu neden böyle? Sosyoloji eğitimi alan bir öğrenci: Devlet ne kadar insan yetiştirirse ülke o kadar kazançlı çıkar. Eğitilen bireyin zaman içindeki getirisi, bir ülkeyi kalkındırır. Dolayısıyla devlet, her şeyden önce eğitime önem vermek zorundadır. Bütün yurttaşların parasız eğitimi, uzun vadede tüm yurttaşlara zengin bir ülke olarak dönecektir. Bir öğrenci: Gel de sen bunu yönetenlere anlat. Adamlar her şeyi özelleştirdi. Başka bir öğrenci: Eğitime tek boyutlu bir uğraş gibi bakılıyor artık. Kişiler okumak istiyorlarsa bunun için para harcamalılar deniyor. Devletin, dolayısıyla da ülkenin eğitimden bir kazancı yokmuş gibi davranıyor. Başka bir öğrenci: Doğru, vatandaşlar olarak her şeyimizi eğitim uğruna feda ediyoruz. En güzel yıllarımız KPSS’lerle uğraşmakla geçiyor. KPSS’ye girmek için dershanelere gidiyoruz. Okul masrafımız yetmiyormuş gibi bir de dershane masrafımız var. Başka bir öğrenci: Hepimiz müşteriyiz. Tamam, müşteri olalım. Müşteriye iyi hizmet verilir. Kimse bunun üstünde durmuyor. Para verip eğitim fakültesinden mezun oluyorsun. Normalde öğretmen olman gerekiyor. Yok diyorlar, sen öğretmen olamadın. Yahu, diplomam var benim. Devlet: Beni ilgilendirmez. Öğrenci: Bu ne demek ya? Ne yapacağım ben şimdi? Devlet: KPSS’ye gireceksin. Hay sizin KPSS’nizi… Başka bir öğrenci: Eğitimi rant kapısı haline getirdiler. Bu nasıl oldu? Öğrenci: Herkes geleceğinden endişe duyuyor. Endişeniz arttıkça üniversitelere yöneliyorsunuz. Başka bir öğrenci: Okuduğumuz üniversiteler bilim yuvası da değil. Çoğu tabela üniversitesi… Bilimsel araştırmalar için değil, meslek edinmek için üniversitelere gidiyoruz. Bir öğretmen: Benim umudum kalmadı. Eğitim sistemimiz iflas etti. Başka bir öğretmen: İflas eden hükümettir. Onların yanlış politikaları yüzünden bu hale geldik. Başka bir öğretmen: Bir ülke, öz kaynaklarını kullanarak üretim yapmıyorsa asla kalkınamaz. Dünya bankaları önce borcunuzu ödeyin deniyor. Devlet, kendi kafasına göre personel alınımı yapamıyor. Tüm kararlar, dünya bankasının istekleri doğrultusunda alınıyor. Sosyoloji öğrencisi: En doğru sözü abim söyledi. Önemli olan üretimdir. Üretim olmayınca iş de olmaz. İş olmadığı için de üniversite bitirenler işsiz kalır. Başka bir öğretmen gülerek: Aslında KPSS ekonomiye can veriyor. Hani reklamlara çıkan profesörlerimiz diyor ya, “sakız alın, oyuncak alın ekonomiye can gelsin. Alın verin çekinmeyin… “ KPSS’de bu hesap üzerine kurulu. Meraklı kişi: Biraz açar mısınız? Bir öğrenci: Ben açıklayayım abime… Şöyle bak abiciğim, hepimiz dershanelere gidiyoruz ya… Önce üniversiteyi kazanmak için, sonra KPSS’de başarılı olmak için… Meraklı kişi: Eeee… Öğrenci: biz dershanelere gittikçe dershanelerin ocağı tütüyor. Dershaneyi kuran da, dershanede öğretmenlik yapan da kazanıyor. Meraklı kişi: Ama iş yok diyorsunuz. İş olmadığını bile bile niye dershaneye gidiyorsunuz ki… Öğrenci: Umut işte abiciğim, umut etmekten vazgeçemiyoruz. Sosyoloji öğrencisi: Bütün mesele de bu ya… Umut etmekten vazgeçmek gerekiyor. Herkes umutsuzluğa düşecek ki hükümetler koltuklarında rahat oturamasın. Başka bir öğrenci: KPSS ile umut dağıtıyorlar, bir taraftan da suni ekonomiyi ayakta tutuyorlar. Sosyoloji öğrencisi: Layık olduğumuz gibi yönetiliyoruz. Çözüm: Yalnız öğrenciler değil, tüm anne babalar sokağa çıkıp demokratik yollarla hak aramalıdır. Ekonomimizin emperyalist ülkeler tarafından şekillendirilmesine izin verilmemelidir. Oyumuzu, din üzerinden siyaset yapanlara verdikçe toplumsal sorunlarımızın büyüyeceği unutulmamalıdır. Yazan: İsmail Cengiz Cengizhan
| |||||||||||||||||||||||||||||
Posted: 26 Sep 2009 12:45 AM PDT ![]() Mason dünyası çalkalanıyor. Masonların yolsuzluk davası TÜRKİYE'DE KAÇ MASON VAR sorusuna cevap oldu.. Masonlara ikinci yolsuzluk davası açıldı. Bu kez içinde 3 'büyük üstad'ın bulunduğu 22 mason, 216 bin TL'lik vurgunla suçlanıyor. İZMİR'DEKİ TADİLAT Eski Üstad Kaya Paşakay'ın trilyonluk yolsuzluk sürerken, masonlar ikinci bir davayla sarsıldı. Gazete Habertürk'ten Özlem Yılmaz'ın haberine göre, Mülkiye müfettişleri İzmir'deki bina tadilatında 216 bin TL fazla ödeme yapıldığını tespit edince 22 mason hakkında dava açıldı. BÜYÜK ÜSTADIN İSTİFASI 7 yıla kadar hapsi istenenler arasında Büyük Üstad Salih Evcilerli ile eski büyük üstadlar Asım Akin ve Kaya Paşakay da var. Davayla masonlar karıştı. Asım Akin "Masonik gururuma yediremem" diye istifa etti. Mason camiası derneğin milyonlarca lirasını kişisel amaçları için kullanmakla suçlanan eski Büyük üstad Kaya Paşakay'ın şokunu atlatamadan yeni bir yolsuzluk iddiasıyla sarsıldı. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Büyük Üstadı Salih Evcilerli, 'Ankara Vadisi' Başkanı Ayhan İnal ve 'İzmir Vadisi' Başkanı Haluk Kayhaoğlu'nun da aralarında bulunduğu 22 yönetici hakkında 'hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma' suçlamasıyla Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açıldı. MÜFETTİŞLER BELİRLEDİ İddianameye göre, yönetim kurulu kararı üzerine derneği İzmir'deki binalarında yapılması düşünülen tadilat ve dekorasyonla ilgili olarak İstanbul'daki 3 firmadan teklif alındı. Gürmaş İnşaat firması 417 bin TL'lik ihaleyi aldı ve sözleşme yapıldı. İşleri yapımı sırasında İnşaat Emlak Komitesi Başkanı Mehmet Saim İzli tarafından hazırlanan ek keşif ile yapılacak ilave işler belirlendi. Bu ek işler de 32 bin 550 TL karşılığında aynı şirkete verildi. Gürmaj İnşaat'a toplam 531 bin 649 TL ödendi. Başmüfetişlerce bilirkişi olarak atanan inşaat mühendisi Hasan Bozkır'ın verdiği raporda piyasa fiyatları incelendiğinde 2005'te yaptırılan onarım işleri için firmaya 216 bin 82 TL fazla ödeme yapıldığı tespit edildi. Yöneticilerin 1 yıldan 7 yıla kadar hapsi isteniyor. MAİL ZİNCİRİ Türkiye genelinde Ankara, İstanbul ve İzmir 'vadileri' başta olmak üzere 204 locaya kayıtlı yaklaşık 15 bin mason bulunuyor. Locanın yıllık 7 milyon TL'lik bütçesinin olduğu iddia ediliyor. İkinci yolsuzluk davasıyla sarsılan masonlar arasında mail zinciri kuruldu. Yaklaşık 5 bin masona ulaşan mail trafiğinde yöneticilerin yolsuzluğa göz yumdukları belirtildi. Verdikleri aidatların yolsuzluk amacıyla kullanılmasına öfkelenen masonlar özellikle üstad Salih Evcilerli, Ayhan İnal ve Haluk Kahyaoğlu'nun istifasını istedi. | |||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35411] KANSIZLIĞI ÖNLÜYOR !!! TEDAVİ EDİYOR!!! Posted: 26 Sep 2009 12:39 AM PDT
DUTUN FAYDALARI: Beyaz ve kara olan dut barındırdığı vitamin ve minerallerin yanında mikrop öldürücü özelliğide bulunuyor. Sadece bunlar mı faydaları? Tabii ki değil.. Tükettiğimiz dutun neye nasıl iyi geldiğini görünce çok şaşıracaksınız. İşte faydaları..
Vücuda kuvvet verir, kansızlığa iyi gelir. Ağız, bademcik ve boğaz iltihabı, diş eti hastalıkları ve öksürüğe karşı faydalıdır. Ateş düşürür. Karaciğeri kuvvetlendirir. Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasına yardım eder. Özellikle yemekle birlikte yenildiğinde hazmı kolaylaştırır. Aç karnına yenen beyaz dut bağırsak kurtlarını düşürür. Mide ve bağırsakları rahatlatır. Kara dut ise ağız ve boğaz iltihaplarına iyi gelir. Dut hangi şekilde tüketilirse tüketilsin iyi bir kan yapıcıdır. Kişinin kilo almasını sağlar ve iştah açar. Beyaz dutun 15-20 gram yaprağı üç su bardağı su ile kaynatıp içilirse iyi bir idrar söktürücü olduğu görülür. Bu terkip aynı zamanda ateş düşürücü olarak da kullanılmaktadır. Dutun taze yapraklarıyla derideki yaralara ve burundaki kanamalara tampon yapılırsa kanamaları durdururKara dutun yaprakları ve kabukları kaynatılıp elde edilen sıvı ile gargara yapılırsa boğaz, ağız ve diş eti iltihaplarına iyi gelir.
Dut Pekmezinin Faydaları: Dut pekmezin 100 gramının sağladığı enerji besin öğeleri yüzde 0.1 yağ, yüzde 70,6 karbonhidrat, yüzde 4 kalsiyum, yüzde 0.1 demir ve vitamin-A, Vitamin-B1, vitamin-B2 içeriyor. 100 gram pekmezin sağladığı kalori ise 293. Pestilin diğer bir bileşeni, mükemmel bir besin maddesi olan süt ise yüzde 87,3 su, yüzde 3,5 yağ, yüzde 3,4 protein, yüzde 4,7 laktoz, yüzde 0,75 mineral maddeler ve vitaminlerden oluşuyor. 100 gramı 64 kalori veriyor. Kan eksikliği bulunan hastalarda çok büyük faydalar sağlar. Özkaleli Dut Pekmezi yukarıda anlatılan özelliklere sahip katkısız bir doğal pekmezdir. Tüketmenizi Tavsiye eder, sağlıklı günler dileriz.
-- www.zilepekmezi.com “doğal ürünler online alışveriş sitesi” Her şey bu sitede çok doğal; çok ucuz. web sitemize üye olun avantajlarımızdan süprizlerimizden faydalanın. e-mail:info@zilepekmezi.com Tel:0 356 3180606 Fax:0 356 3171693 Özkaleli Fabrika Satış Yeri 60400-Zile/Tokat/TÜRKİYE | |||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35406] Balkanlardan haberler, bayran manazında tiran meydanı, Besimtarinin yeni sayısı Posted: 25 Sep 2009 06:08 AM PDT
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com | |||||||||||||||||||||||||||||
[anadoluhaber:35409] İNSAN ÖLDÜRME KANUNU yazan: MERSİNDEN BURAK CANLI Posted: 25 Sep 2009 05:45 AM PDT İNSAN ÖLDÜRME KANUNU yazan: MERSİNDEN BURAK CANLI Not: "İnsan öldürme kanunu diye bir kanun hiç bir şekilde yazılı veya sözlü bir şekilde bulunmamaktadır. Tamamıyle hayalidir. Ve insan öldürmek suçtur"
Zaman akıp giderken bırakın Ülkemizi dünya ülkelerinin bu derecede geri kalmışlığını görmek beni çok üzmüştü. En gelişmiş Ülkeler arasında yer alanlar dahi çok gerilerde seyretmektedir. Bu gerilik neye göre geriliktir? Sorusunu hemen bana soracağınızı düşünerek cevap vermeye çalışacağım.
İnsan Hakları konusunda ahkâm kesen Devletler bence o kadar da bu konuda iyi değillerdir. Sistem yanlışlıklar içerisinde seyretmektedir. Demokrasi denilen şey ise kâğıt üzerinde kalmaktan öteye geçememiş olup ağlanacak haldedir. Dünya da insana verilen değerin bırakın arttırılmasını nerdeyse bir insanın değeri hiç bulunmamaktadır. Evet, Sevgili dünya bugün için geldiğimiz noktada halen anlamakta güçlük çektiğim tek şey, neden insan bir değer olarak algılanmamaktadır? İnsan bir değer olarak algılanmamaktadır. Çünkü başlı başına insan olmak yetmemektedir. İnsanı tamamlayan bir takın özelliklerin olması beklenmektedir. Nedir bu özellikler?
Bu özellikleri şöylece sıralamak mümkündür; Zengin insan, fakir insan, güzel sesli insan, hızlı koşan insan, akıllı insan, düşünen insan, ABD vatandaşı olan insan, Çeçen ırkından olan insan, İngiltere de yaşayan insan, Afganistan da yaşayan insan, hakkını bilen insan, hakkını arayan insan, zulme ses çıkarmayan insan, güçlü insan, güçsüz insan, eğitimli insan, eğitimsiz insan, vatandaşlığı bulunmayan insan, kimliği bulunmayan insan, sabıkalı aileye mensup insan, bir kolu bulunmayan insan, gözü görmeyen insan, suç işlemiş insan, Müslüman olan insan, İnanan insan, İnandırılmış insan, Kandırılmış insan, oy veren insan, evli insan, çocuklu insan, çocuk insan, bayan insan, yaşlı insan, sosyal sigortalı olan insan, emekli maaşı alan insan, dershaneye giden insan, okul okuyan insan, hapis yatan insan, suç işlemeye elverişli insan, çirkin insan, ailesi önemli konumda bulunan insan… Tüm bu sayılanları sonunu getiremeyeceğimiz örneklerle sürdürmemiz mümkün gözükmektedir.
Oysa insan insandır. Kişi insan mıdır? İnsansa sorun çözülmüştür. Kişinin insan olduğunu tespit ettikten sonra AMA! Dememek gerekir. Bu işin âmâsı maması bulunmamaktadır. Diğer bir taraftan insanlar neden ölmektedir? Afganistan da, Irak da, Çeçenistan da… Ve sonuç olarak dünyada insanlar neden ölmektedir? Bu insanları kim veya kimler öldürmektedir? İnsanların daha rahat, daha kolay öldürülebilmesi ve öldürülmesi için bir takım silahlar mı yapılmaktadır? (Not: İnsan Öldürme Kanunu diye bir kanun yoktur) İnsan Öldürme Kanununun 1. maddesi “İnsanı en iyi en güzel şekil de öldürenler şereflidir” (Not: İnsan Öldürme Kanunu diye bir kanun hiçbir ülke veya devlette bulunmamaktadır.) İnsan Öldürme Kanununun 2. maddesi “ Sigara içme çevrene ve kendine zarar veriyorsun sen en iyisi git bir silah al ve kendini ve çevrende gördüğün her kesi öldürmeye çalış” (Not: İnsan Öldürme Kanunu bulunmadığı gibi tüm dünya kanun ve yasalarına aykırıdır) İnsan Öldürme Kanununun 3. Maddesi “ Canlı bomba ol ve aileni küçük hesaplar için öldürenlerden intikam al” (Not: İnsan Öldürmek bir suçtur. Ve böyle bir ne yazılı nede sözlü bir emir vardır) İnsan Öldürme Kanununun 4. Maddesi “ Sudan da doğduysan sen açlıktan ölmeyi hak etmektesin. Irakta doğduysan işkenceyle öldürülmeyi hak etmektesin. Çeçenistan da doğduysan çeçen olduğun için öldürülmeyi hak etmektesin” (Not: İnsan Öldürme Kanunu adı altında yazılanlar gerçek değildir) İnsan Öldürme Kanununun 5.Maddesi” …” (Not: bu kanunla ilgili yazılanlar gerçek dışıdır) İnsan Öldürme Kanununun 6.Maddesi “ …” (Not: İnsan Öldürme Kanunu diye bir kanun bulunmamaktadır)
Diyelim ki yıllarca çalışmış insan ile hiç çalışmamış ve tembel olan insan arasında fark olsun. Ama neden çalışmış ve İngiliz vatandaşıyla ve gene çalışmış bir Türk vatandaşı arasında bir fark olsun?
Farkların ve farklılıkların en asgariye indirilmesi gereken bir zamanda yaşarken neden biz insanlar insan olmanın dışında gelişen bu kadar alakasız şeylerin peşinde koşmaktayız?
Üzülüyorum. Hem de çok üzülüyorum. Düşünüyorum da ben iyi ki bir Irak Vatandaşı değilim. Ben iyi ki Afganistan da yaşayan Peştu’n asıllı bir kişi değilim. Çünkü benim gördüğüm kadarıyla bu kişiler için, diğer aklınıza getirebileceğiniz kişiler gibi, sadece insan olmak yetmemektedir.
BUGÜN YARINA YAKINDIR YARINSA BUGÜNE ÇOK UZAKTIR YARIN OLMADAN BUGÜNÜ KURTARMAYA BAKMA UMUDUYLA
MERSİNDEN BURAK CANLI
Not: İnsan öldürme kanunu diye bir kanun bulunmamaktadır. İnsan öldürme Kanunu tamamıyla hayalidir. İnsan Öldürmek suçtur. İnsana ne amaçla ve ne şekilde de olsa zarar vermek tüm inanışlarda, ahlaken, örfe göre, geleneklere göre ve tüm dünya yasaları tarafından yasaklanmıştır. --~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~ Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.." Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir... Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com |
You are subscribed to email updates from ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ To stop receiving these emails, you may unsubscribe now. | Email delivery powered by Google |
Google Inc., 20 West Kinzie, Chicago IL USA 60610 |
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.