Yar ile bayram edenler!...


Bayramım imdi, bayramım imdi…

Yar ile bayram ederler şimdi…

Bayram sevinci, şüphesiz bir kavuşma sevincidir. Bir hâsılatın, bir kâr etmenin neticesi, bir şeyleri elde etme, bir menzile erme, neticede bir sürur söz konusu olmalıdır.

Yar derdi olmayanın, dost sahibi olmayanın, talebi arzusu olmayanın, kavuşmayla ne işi olsun…

Bayramlarımızın neşesinin kaçmasının sebebi, yar ve dost olmayışında gizli bence… Gönül ferahlığı verecek bir dost olmayınca, sevinç sürur Hak getire…

Herkes bir yerlerde, herkes bir telaş, aslında bir arayış ve boşlukta…

‘Gönül ne kahve ister ne kahvehane; gönül dost ister kahve bahane’ dediği gibi şairin, gönül muhabbet ister ki bayram, bayram olsun…

Nitekim Hacı Bayram ismi ile maruf olan Numan bin Ahmet de üstadı ile buluşmanın sevincini, ancak bayram kelimesi ile ifade edebildikleri için ‘Bayram’ lakabını ya da unvanını almıştır.

İnsanın bi zatihi kendini ‘bayramım şimdi’ diye ifade edebilmesi, enteresan gerçekten, yaşanılası bir duygu…

Bilmem siz hiç kendiniz ‘bayram’ olarak niteleyecek kadar, sevinç ve bayram hissedebildiniz mi içinizde…

Bayram aynı zaman da bir özen ve itina gerektiren, sıradanlığın ötesinde, özel bir anı ifade eder, Bayramiyelikler ve bayramlıklar olmalıdır…

İbn-i Arabi’nin tarifi ile Oruç, yükselmeksizin tutmak ya da yükselmektir, tutmaksızın’ demiştik. Nefse prim vermeyerek, ona itibar etmeyerek, kendinizi bir takım şeylerden tuttuğunuzda, artık hiçbir engel ve tutukluk yaşamadan yükselme basamakları idi geride bıraktığımız süreç.

İnananlar, Ramazan-ı Şerif’de, nefsi ve dünyalık olanlardan sınırlı bir şekilde kendilerini tuttular ve tutmaksızın yükselerek bayrama kavuştular. O tutma ve yükselme sürecini yaşamadan, elbette ki ne bayramı, neye bayram?

Yar ile bayram ederler, şimdi’ mısraını her ne zaman okudum, dinledi isem iki harem birleştirilmiş, ümmeti ile bayramlaşan Allah’ın Resulü gelir gözümün önüne. Muhtelif coğrafyalardan af ve rahmet beklentisi ile aynı coşku ve sevinçle huzura gelen müminlerin bayramlaşması gerçekten doyumsuz bir sahnedir.

Gerçek kavuşma, gerçek bayram işte bütünü ile bu sahne… Diğer kavuşmalar ve bayramlar hep o kavuşmanın ve o bayramın hatırına, o sahnenin hürmetine… O bayramı yaşayanların ya da yaşamayı talep edenlerin, o an hürmetinedir bayramları, sevinçleri…

Hâmd-ü senâlar, hâmd-ü senâlar
Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm
...

Yar ile bu kavuşma yaşamadan gönlümüz, öyle ağzımıza lokum koymakla, tatlanmaz içimiz. Bayramlarımızda tüm işlerimiz gibi ister istemez sunileşir.

N'oldu bu gönlüm, n'oldu bu gönlüm
Derd-ü gâm ile doldu bu gönlüm...


Diyerekten, her sene ‘ah nerde o eski bayramlar!’ diye sızlanmadan önce, bayramın hakikati üzerine bir tefekkür edip, yar-i hakiki ile buluşup kavuşabilmeyi talep edebilmelidir.

Yoksa düşünsenize bayram ilan ediliyor ve siz içinizde en ufak bir sevinç, heyecan hissedemiyorsunuz. İnsanlar anlamsız bir boşluğa düşüyor ve kaçmaya başlıyor. Bayramlıkların ve bayramiyeliklerin bir anlamı yok onsuz. Bayram edemediği, sevinemediği için kaçıyor. İçindeki o anlam veremediği boşluktan kaçıyor.

Evde oturup da suni bayramlaşmalar yaşayanların, kaçıp tatile gidenlerden çok bir farkı yok aslında. Evde otursa ya da tatile gitse, fark etmiyor. İçindeki boşluk nerede olsa onla… Bir anlam katamadığı bayramı hissedemediği günler, geçtiği ve bayram bittiği zaman bir ‘oh’ çekenlerin sayısı bu yüzden her gün artmak da.

İnsanın mutsuz olduğu hallerine bakın, hep olması gerekeni ortaya koyamadığı zamanlarıdır. Bayramları da bayram gibi hissedip yaşayabilmek için evvela içimizde muhabbet tesis edebilmek lazım… Muhabbeti tesis edebilmek içinde rahmetin, bereketin ve sevginin kaynağı ve merkezi olan Resul-u Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimize sıdk ve ihlâsla yönelmek gerek.

Mehmet Akif, Bayram şiirine:

Afâk bütün hande, cihan başka cihandır;

Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!

Diye başlıyor. Demek ki bayram rahmetin saçıldığı, bir selam ve sevinç vaktidir, kırık gönüllerimizi onarma ve yakin kesbetme vaktidir. Tıpkı Mevlana Hüdavendigar’ın da Mesnevi şerif’de “Hak rahmetin saçar; mukbiller etek açar” buyurduğu üzere bizde gönlümüzün kapılarını ardına kadar açalım ve bu bayram, saçılan bu rahmeti, sevinç ve selamı içimizde hissedelim. Mahrum, mahcup ve perdeli olanlar gibi olmayalım…

Tüm İslam âlemine hayırlı bayramlar olsun!..


HANDAN ÖZDUYGU



0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.