T a r a f s ı z D e ğ i l i z

[anadoluhaber:35558] Re: {Arena-siyaset} Fwd: {liberal-izmirliler.68580} Re: Türk Milliyetçiliğinin ve Yahudiliğin Ortak Kaderi


Sayın Demir,
Doğrusu, yukarıdaki tümcenilerde geçen savınızı, bilhassa Türkçülük'ün teşekkülü bağlamında, nereye konması gerektiği hususunda kararsızım. Çünkü bana göre
bu düşünce, yani Türkçülük fikriyatı T.C.inden daha öncesine aittir.
Bu demek değil elbette ki, T.C. Devletinin kurulmasından sonra bu fikriyata hiç bir tesiri olmamıştır
 
Sayın Akkartal
Bir sürü kabadayının olduğu bir meyhaneye girip heeeyt ulan bana Akkartal derler diye nara atarsanız birileri de kalkıp ne diyon layn bana da falan derler der ve kıyamet kopar. İşte Osmanlıda Türkçülük hareketini başlatanların ve hala da sürdürenlerin. Türkleri kendilerini bu şekilde kıyamet koparacak şekilde takdim etmenin ve bu tarzın Osmanlı yahudilerince ileri de İsraili kurabilmek amacı ile Osmanlıyı çökertip dağıtmak da kullandıkları tipik bir yahudi takdiğidir. Dışarıdan bu yolla edindikleri serveti ise saymayalım. Bu taktik hala devam etmektedir. Buna karayılan doktirini de denilmiştir. Tepedeki Türkçüler, gerçek den Türk kökenli bir Türkçüyü önder yaparak onun gölgesinde diğerlerini kışkırtmakta kullanırlar işi bitince öldürür gerekirse cinayeti bile diğerlerinin üzerine atarlar.
Bu suretle diğerlerinin içindeki yahudiler tarafından da, Türkler diğerlerini küçük gören kibirli yobaz faşist olarak diğerlerinin kafasına sürekli vurgulanarak işlenir ve önce ötekileştirilip sonrada kışkırtılıp parçalanmaya zorlanır ve parçalanırlar. Buna gizlice vurup vuranı başkası gibi gösterme taktiği denir. Hani bazen okuldaki çocukların oynadığı bu takdik oyunun siyasi arenadaki uygulanmasıdır. Bunu da her ırkın içine girip ve o ırkın ileri gelenleri arasında yer almış kripto yahudiler bu taktiği en iyi uygulama maharet, taktik, para ve personele sahip olarak uygulama imkanına sahiptirler.
Bizleri sürekli sağ sol ilerici gerici kominist faşit Türk Kürt vs gibi ve geçmişte Sivas spor Kayseri spor olayları gibi sürekli uygularlar v bizleri kendilerinden olan Yahudi komutan siyasi basın ağası vs ile bir gün dahi rahat uyutmazlar. bilmem anlatabiliyormuyum. Çok dikkatli olmak gerekiyor. Türklük iddiasını Türklerden daha kuvvetli müslümanlık iddiasını müslümanlardan daha kuvvetli vurgulayarak kışkırtıcılık yapan adamları, islami tarikatları, Türkçü örgütleri hatta futbol takımlarını ve basını ele geçirip istediği anda askeriye ye kadarda yerleştirilmiş çeteleri ile provokasyonlar yapıp diğer elemanları ile yangını büyütüyorlar. Osmanlıya da bunu yaptılar TC. Devletinede bunu yapmaya çalışıyorlar. Size tipik bir örnek vereyim. Yalçın Küçük kendisinin de yahudi kökenli bir ajan olduğunu açıklamadan sözde Sabayaist yahidileri açıklamaya başladı. Kendisine neden bu işi yaptığı sorulunca bu konu gericilere bırakılamayacak kadar önemlidir dedi. Neden Çünkü onlar bu millete ihanete razı olmayan belkide sahiden Türkleşmiş olanları açığa çıkarıp hedef gösteriyor ve diğer yahudi ve sabataistleride ya bize itatat edersiniz. Yada sizi çok sevdiğiniz Türklere ihbar eder onlar öldürmüş gibide Türkçü çetelerimize öldürtürüz yada iflas ettiririz demiş oluyorlardı. Sisten yakın zamana kadar Bekaa vadisindeki tüm görüntülerine rağmen onu kolladı. Bu dahi başka biri olsa ne hale geleceğini düşününce bunların devletimizdeki köşe başlarını nasıl tuttuklarının ve korunduklarının göstergesidir. Aponun adı Öçalandır. Asıl adından bir önceki adı Artin Agopyan onuda açarsan ya Salamon çıkar ya Mişon. Çok dikkatli olmak zorundayız çok.
Selamlar
A.D.Şimşek
Not:Aşağıdaki yazıda bir imla hatası olarak bir yerde İsrail kelimesi yerine İsmail kelimesi geçmiş ve manayı değiştirmiştir.  Lütfen İsrail olarak okunması gerektiğini hatılayınız. Teşekkür ederim
 
Truva atından çıkan sahte Türkçüler ve Tükler

Türkçülüğü ağır basan ve dini Türkçülük duygusuna engel ve Araplaşmak olarak gören bir internet yazarına hitaben yazdığım uzunca olan bu yazım aslında kendi durumumuzu yeniden gözden geçirmek amaçlıdır.

Sizinle bir birimizi az çok artık tanıyoruz. Ben Müslüman Türküm sizde ırkçı Türksünüz. Ayrıca eğer yanlış anlamamışsam semavi bir dine uymaktan çok Türklerinde Yahudiler gibi kendilerine has bir din sahibi olmalarını ve bunun ne kadar semavi olduğunu pek de umursamadan savunuyorsunuz. İslamiyet, Musevilik ve Hıristiyanlık hakkında da hatırı sayılır geniş bilgi sahibi olduğunuzu biliyorum. Bu durum bende bazen sizinde Ziya Gökalp’e hocalık eden Moiz Kohen (Moiz Kohen sonradan adını Munis Tekinalp olarak değiştirdi) gibi aslında Yahudi olabileceğinizi de düşünüyorum. Çünkü Türklerin tarihinde başkalarının din ve inançlarına karışmak adeti yokken sizinde CHP ve CHP’nin ele geçirdiği gayri milli resmi devlet paralelinde bizzat Türk milletinin ve etrafında kenetlenerek kendilerini artık Türk kabul eden Müslüman halkın bir birlerinden ayrıştırılabilmeleri için uygulanan baskı ve yasakları onaylayıcı bir ırkçılık yapışınızı Türk kökenli olmanızla izah edemiyor ve bu konuda kraldan çok kralcı misali ülkemizde ki açık ve kripto Yahudilerin Gerçek Türkler de pek görülemeyecek kadar aşırı Türkçü oluşları ve halkımızı da ta Osmanlıdan beri Türkçülük ile yalnızlaştırıp diğerlerini de Kendileri Türk olmadıkları halde sürekli biz Türk’üz sizde şusunuz diye kışkırtarak ve bir sürü kasıtlı haksızlıkları tıpkı şimdide hukuku kullanarak sürdürdükleri gibi sürdürerek vurup yıkışlarına bakarak sizinde ya onlardan biri yada onların mankurtlaştırdıklarından biri olabileceğinizi düşünüyorum.

Eğer sizde gerçekten Türk iseniz her ikimizde Türk olduğumuz gerçeğini değiştirmek imkânına sahip olmadığımız gibi Türk olmaktan siz ırki bir gurur duyarken bende hak'a tapan bir millet den gelmiş olmaktan dolayı Allaha şükür ve hamd ediyorum.

Tarih boyunca bizler bazen kendi aramızda da çeşitli nedenler ya da fitneler yüzünden boylar kılanlar arası kavgalar savaşlar yaşamış olsak da bunların arasında dini anlayış savaşları olduğunu veya yoğun olduğunu ve halkında buna gönüllü katıldığını hatırlamıyorum. Bazı beyler din ve mezhep savaşlarını bahane edip kavgalar yapmışlarsa bile, bununda asıl nedeninin ya benlik ya da çıkar davaları olduğu ve halk bazında asla tutmamış, tutturulamamış bir milletin evlatlarıyız.

Kazandığımız söylenilen istiklal savaşımızdan (Ege bölgesindeki halkımız buna Yunan savaşı diyor doğrusuda bu olsa gerek) sonra İngilizlerin nice zorlukla geldikleri gibi değil de alacaklarını alıp kuracaklarını kurup mutlak zaferlerinin sonucu olarak mağrur. Keyifli ve huzur içinde giderlerken, en büyük hayalleri olan, Türkü Türk yapan tüm değerlerinden soyutlama ve imha etme misyon’unu yükleyerek işgali kendileri adına sürekli kılacak, içine Truva atı yerleştirilmiş CHP bizleri teslim ederek çekildiklerini nasıl olup da fark edemeyişinizi anlayamıyorum. (Truva atı bilahare önce CHP’yi sonrada CHP üzerinden Türkiye’yi ele geçirip milletimizi esir alıp köle yapmıştır)

Zaten bir süre sonra CHP içindeki Truva atından çıkanlar CHP’yi ve CHP üzerinden tüm devleti bütünü ile ele geçirip halkımızı görünmeyen düşmanlarımız tarafından tümü ile esir edeceklerdi. Başlangıçtaki fedakâr insanlar çeşitli bahaneler ile Atatürk’ün etrafından ve devlet den şu veya bu şekilde uzaklaştırıldı cadı kazanları kaynatıldı. Atatürk durumu fark ettiğinde iş işten geçmişti. Mason localarını kapatma kararı artık çevresi boşaltılmış olduğundan geç kalmış bir karardı. Sıra kendisine geldi ve sonuç malum. Önce öldürülüp sonrada onun adına bir din olarak Atatürkçülük. Kıble olarak Koskoca anıtkabir inşa edilip, mabetler olarak okullar din adamları olarak da çoğu azınlıklardan olmak üzere Üniversite hocaları yerli halktan da öğretmenler devşirilip tevhidi tedrisat kanunu ile pekiştirildi. Her ideolojinin yaşaması için gerekli bir düşman lazımdı. Onu da Osmanlıyı yıkmakta kullandıkları Türkçülük ve Türkçülüğün düşmanı olarak da sahte irtica tehlikesi olarak belirlediler. Gerçi ciddi bir irtica tehdidi yoktu ve hiç de olmamıştı ama olsundu. Onlar bu işte kullanılacak garibanları, pazarcılar ameleler ve küçük esnaftan kişileri kışkırtıp yürütür ve cinayetleri de kendileri işleyerek hallederlerdi. Bu sahte düşmanı beslemek içinde devleti kullananlar sürekli sahte irticai olaylar yaratıp melanetlerini de mazlum halkın sırtına yıktılar. CHP gönüllü yada sistemi kullanarak yandaşlaştırdığı kesim dışında kalan tüm milletimiz de modern devletin düşmanı olarak belirlendi.

Ben şahsen tarihimizde yok oluşumuza sebep olacak ihanetin bir iç savaşın asıl tohumlarının atıldığı ilk yeniçeri isyanları ile başlasa da, ittihat ve terakki ile onun yavrusu CHP dönemi kadar tehlikeli bir dönem yaşadığımızı hiç okumadım ve hatırlamıyorum. Adalet Mülkün temelidir. CHP mülkün temeli olan adaleti Türkiye’nin özel şartları ve ya devrimlerin gereğidir diyerek imha etmiş hak ve hukuku değil devrimler adı altında Türkü Türk yapan değerleri Askeri siyasete kışkırtarak ve hukuku imha ile görevli yargı bürokratlarını yargının başına geçirerek devletin temellerini yıkmıştır. TC. Devletini temelsiz milletimizi de güvenilir bir devlet den yoksun bırakmıştır. Yargı artık adaleti yerine getirmek isteyenler ile katilleri canileri korumaya çalışan yüksek yargı mensupları arasındaki bir savaş alanına dönüşmüştür. Teröristleri hapisten salıvermekle ve milli iradeye düşmanlığı ile meşhur, tahta at misyonundan CB yapılmış bir tek kişinin 11 üyesinden sekizini atadığı AYM. Hukuk adında milletimiz adına da utançtan başka bir şey getirmeyen TBMM sini yok sayan akıl almaz hukuki fecaatlere imza atmış ve yabancı destekli ihtilalin ürünü anayasayı bile çiğneyerek milletimizi yok saymıştır. Kendi uydurdukları gerekçeler ile ihtilal yapan generallerde buna destek olmuştur.

Asker kendi personelini kontrolden aciz kalmış suçlularını koruyanlar ile hukuku arayanların bunalımlı çekişmeleri içinde yakalanan askeri kaynaklı sabotaj ve iç savaş çıkarmada kullanılacak kendisine ait lav silahlarının silah değil mühimmat olduğunu savunmakla işi kapatmak isteyen tuhaf bir hale düşmüş ve saygınlığını yeniden nasıl kazanacağının hesabını yapmaktadır.

Bizim iftihar ettiğimiz bizi biz yapan şeyler Hak'ı (Hak çoğul olunca hukuk) üstün tutan özelliğimizi ve dünyanın takdirini kazandıranda insanları ırkına göre değil, haklı haksız diye ayırt edişimizdeki adalet mertlik yiğitlik zayıfların haklarını koruma ve zalimlerin ne kadar güçlü olmalarına aldırmaksızın karşı çıkmamızdır. Gözünü budaktan esirgemez mert kişiler olmak özelliğimizdendi. CHP her gün bu özelliğimizi biraz daha aşındırıp zayıflattı ve halada buna devam etmektedir.
 
Birinci dünya savaşını kaybedişimiz ve bu kaybedişteki savaş öncesi azınlıkların devlete egemen olması gibi unsurlar ve düşmanın çekilirken yerine Türkleri Türk karakter ve mizacından başka bir şeye dönüştürecek olan kadroları yeni kurdurdukları devletin başına geçirmeleri ile içine girdiğimiz dönem den yapılan her ihtilal de yeniden işgal edildiğimiz için bir türlü kurtulamamaktayız.

Bu dönem bizim Macarlaştırılma dönemimiz olmuştur. AB ye giderken de Bulgarlaşma aşamasından geçmekteyiz. Bunlar sizi rahatsız etmiyorsa ben ne diyebilirim. Neler dediğinize ve nerelerde kaldığınıza bir bakalım.

Araplar kötüdür, Acemler (İranlılar) kötüdür, dünya çapında Müslümanların hepsi kötüdür. Ülkemizdeki Kürtler de kötüdür. Aslında sırf Müslüman oldukları için kendilerini Türk kabul eden pek çok vatandaşımızda başörtüsü vs. dedikleri için kötüdür. Türkiye içindeki benim gibi Müslüman Türklerde bu elimizde kalan son Müslümanların da dağılıp gitmelerine sebep olacak CHP politikalarına karşı çıktıkları için kötüdür. İyi olanlar sadece Tahta attan çıkanlar ve onlara uyanlar demiş oluyorsunuz.

Bu durumda kurumların kritik noktalarını ele geçirmiş Sabataist, Yahudi ve Mason CHP’liler ile onların suyuna giden siz milletimize düşman haline dönüştürülmüş sözde Türkler bu ülkeyi kendi başınıza nasıl koruyabileceğinizi ve kimden korumanız gerektiğini düşünüyorsunuz. Askeri ve sivil üst kademe, Askeriye,Yargı, maliye ve diğer bürokrat kadroları ile misal olarak milletimizin tüm ötekileri dediklerinizi öldürüp yok edebilseniz bile kendinizin bir devlet olabilecek kadar nüfus ile nerde devlet kurup barınabileceğinizi sanıyorsunuz.

Şimdi birde siyaset açısından başka konulara bir göz atalım. Türkiye de Türk nüfusu hızla azalmaktadır ve yakın gelecekte azınlığa düşecektir. Bu politikalar CHP’nin ve AP’nin desteği ile süre gelmiştir. Vehbi Koç’un desteğinde ABD yardımı ile ilk defa kürtaj yasağı kalkıp, doğum kontrol projesi uygulamaya başladığından beri sanırım takriben otuz seneden fazla geçmiştir. Yani TC.Topraklarına doğum yolu ile Türklerin girmesine sınır getirilmiş ve hala bu vize uygulaması çok güçlü olarak uygulanmaktadır.

Bu projeler daha gelişmiş olan batı bölgelerimizde sürekli uygulanmış bu suretle içerideki nüfus dengeleri ilerideki bölünmeyi kaçınılmaz kılacak şekilde bilinçli olarak bozulmuştur. Zaten uzun vadede amaçlananında bu olduğu artık anlaşılmaya başlamıştır. Türklerin nüfusu genel nüfusumuza oran olarak sürekli azaltılırken, Kürt vatandaşlarımızda en ağır işkenceler ile Türklerden soğutulup itelenip kakalanmış ve kasıtlı askeri politikalar ile NATO amaçları ve İsmail lehine mümkün olduğunca Türk düşmanı olmaları sağlanmaya çalışılmıştır. Buna karşılık sırf bu sahte savaşı sürdürebilmek için de bol miktarda askerimiz, 33 er olayı, Aktütün, Dağlıca olayları gibi olaylarda bilinçli olarak öldürtülüp, PKK’yı daha kuvvetli göstermek için Şemdinli olayında olduğu gibi olayların bizzat askerlerimiz tarafından yapılması ile, bir avuç eşkıya dan bir iç savaş boyutuna gelinmiştir.

Tüm bunların uygulanışında ana eksen İngiliz politikacılarının uyguladıkları kurucu parti diyerek halkımızı ellerine teslim ettikleri içine Truva atı yerleştirilmiş CHP azınlıklar ve işbirlikçiler koalisyonu ile onların diğer bürokratik kanatları olan kadroların kontrolünde ve zaman zaman Batı ve ABD ile işbirliği içinde ihtilal yapan NATO ya mahkum çoğu da ne yaptığını bilmeyen (tabi bazıları da Çevik Bir gibi bilinçli yapan) bazı generallerimizin gücünü ordudan alan çetelerin yaptıkları ihtilaller ile güncelleştirip güçlendirilen yeni esaret anayasalarının dikte edilmesi süre gelmiştir.

Burada özellikle İngilizlerden söz etmemin sebebi bu konuda diğerlerinin akıl hocalığını da İngilizlerin yapıyor olmasındandır. bilindiği gibi İngilizler sadece bir alay askerle o zamanlar üç yüz milyon nüfuslu Hindistan!ı ele geçirip sömürgeleştirmiş ve Hindistan’ın en küçük eyaletini dahi işgale yetmesi imkansız az bir askerle ki, o zamanlar Pakistan’ın da henüz bölünmemiş ve Hindistan’ın içinde olduğu düşünürseniz, Türkiye’nin neden Cumhuriyet kurulduğunda da halende bağımsızlığını kazanamamış olduğunu ve halkımızın İngilizlerin bölge işgal valiliği şeklinde çalışan CHP ve CHP bürokrasini kullanarak sürekli sağ sol, komünist, faşist, ilerici gerici, Alevi Sünni, Kürt Türk. Kavgaları sayesinde CHP ve devletin Sömürgecilerin gizli ellerinde, Milletinde sürekli göz açtırılmaması ve zamanla artık tarihteki Türk milletinden bir eser kalmayacak şekilde asimile edilişini gerçekleştirmek çabaları halada sürüp gitmektedir. Batıyı zengin eden bizlerin pis Araplar diye uzak durup bölgedeki çıkarlarımızı batılara kendi elimizle teslim etmemize sebep olan bazılarına bakalım. Suriye nüfusun % 10- 15 ine sahip Dürzi ve Nusayrilerin eline teslim edilmiş Müslümanlar demir yumrukla idare edilmektedir. Bu yüzden Irak işgalinde Türkiye’den geçiş isteyen ABD nedense ilk hedefine Suriye yi koymamıştır. Çünkü Suriye Müslümanlara vurulmuş pranganın kilitlerinden birisidir. Irak aşırı Laik nasyonal sosyalist Baasçı Saddam’ın yönetiminde zaten batı tarafından yönetilmekte iken ve siyaset ve diplomasi yolu ile yapılabilecek değişiklikler yerine işgal edilmiştir. Çünkü oradaki denge Batı lehine Suriye deki gibi kurulu olmasına rağmen Irak, Türkiye gibi batı ve İsrail için fazla büyüktür ya parçalanmalı ya da Türkiye'deki gibi parçalanma kabusu ile yaşamalıdır. Daha önce İran’a karşı savaşta nasıl kullanıldığını Kuveyt’e ABD nin onayı ile girdiği bilinmektedir.

İran’ın durumu da fazla büyük olmak dışında bir de yeni dengelerde yer alacağı kampa artı değer katmasından kaynaklanmaktadır. Suudi Arabistan zengin ama bu zenginliğini batı bankalarında batılılar lehine kullanmak dışında sanayi iddiası olmayan batı açısından kıyamete kadar yaşaması istenen dost bir ülkedir. Ama önemli fabrikalar santraller kurmaya kalkışırlarsa külahlar değişilir.

Mısır tıpkı bizim gibi Batının kontrolünde uzayıp kısalmasına izin verilmeyen bir ülkedir. Kısaca Türkiye çok önemli ama CHP sayesinde Batının prangaları ile bağlanmış batıya teslim olmaktan başka çaresi olmayan bir ülkedir. Bazı sözüm ona kendilerini Türkçü diye takdim eden (Ben onlara Türk milletinin ahmak kesimleri olarak bakıyorum) siyasi akımlar CHP den ayrı partilermiş gibi görünseler dahi CHP nin yandaşları şeklinde kullanılmaktadırlar. Çünkü Türkiye de Müslüman halka yapılan baskılar İngilizlerin köpeğe hardal yedirme politikalarıdır.

Milletimizin hiç bir işe yaramayan ve sadece Türk olmakla övünmeye programlanmış ahmak kesimlerinin durumu yüzünden Türkiye poposunu yalayan köpeğe döndürülmektedir.
 
Hardal politikası

Bir fıkra üzerinden İngiliz politikalarını anlatılır.

Diplomatlar toplanıp köpeğe kim hardal yedirebilir yarışması yaparlar.

Her ülkenin diplomatı değişik yöntemler uygular. Kimi hardalı sosisin dışına kimi içine katar kimi ete kimi kemiğe sürüp verir ne yaptılarsa köpek kokuyu alır ve dokunmaz. Sıra İngiliz’e gelince, İngiliz hardalı elinde topak yapar köpeğin kuyruğunu kaldırır ve bir anda hardalı poposun dan içeri teper. Kafası tutulan köpeğin poposun dan içeri hardalı iyice iter. Köpek serbest bırakılıp özgürlüğüne kavuşur. Ve feryat figan popo sunu yalayarak hardalın tamamını yer bitirir.



Türkiye’deki devletin koyduğu yasaklar batının devletimizin popo suna soktuğu hardal politikasıdır. Bir ihtiyaç dan değil. Türkiye’nin dünyanın işlerine karışmayıp kendi popo sunun derdine düşürülmesi için uygulanmaktadır. Bu işte de CHP batılılar adına milletimizin popo suna hardalı sokan işbirlikçileridir. Bu politikalarda da Bazı askeri ve yargı, bürokratlarının çeteler kurarak önce tehdit var gösterisi ve yargının onları yok sayması CHP’li CB. Sezerin yakalan teröristleri serbest bırakması. Ve CHP’nin bunları yapanlara açıkça avukatlık yapması ve tüm bunlara CHP nin verdiği destek milletimizin ve TC. Devletinin asıl sorununun CHP olduğuna işaret etmektedir.

Yukarıda saydığımız unsurlardan Kürtleri, diğer Türk kökenli olmayan ama Türküm derken samimi olan Müslümanları, diğer azınlıkları ve Müslüman Türkleri devre dışı bırakan bir Türkçülük ülkemiz için yarar değil zarar getirecektir.

Çünkü bu tip Türkçülüğü savunanların çoğu Truva atından çıkanlar, onlardan beslenenler ve onlara kanmış olanlardan kurulu milli bekamızın sürekliliği derdi olmayan kesimlerdir. Olanlarında mantık ve düşünmekten yoksunluk gibi özürleri vardır.

Müslümanları dışlayan Türkçülüklerin Türklük ile pek de dostça ilgisi olmayan Perincek’in seçmenlerinin bir kaç katını aşamayacak kadar kalacağı ahmak Türkçüler ile onları gaza getiren Türkçü numarası yapan Sabataist Mason ve diğer bazı batı yanlısı Türkiye’nin bütünlüğü umurlarında bile olmayan sözde Türkçüler. Birde ülkenin batısında ağırlıklı olarak uygulanmış doğum kontrolüne hiç ses çıkarmazken Başbakanın her aile en az üç çocuk yapmalıdır sözüne kızıp köpüren bazı yerli düşmanların safında onlara katılan ahmak Türkçüler ile nereye varabileceğimizi her kesin kendi takdirinize bırakıyorum.

Ben geleneksel büyük devletler kuran Türk milli özelliklerini taşıyan bir misyonun insanıyım. Irklar, dinler, kavimler arasında ayırım yapmam. İnsanları adil olanlar ve zalimler olarak ayrıma tabi tutarım. Çünkü bilirim ki tüm değerler gibi insani değerlerde sadece bir kavme ya da ırka verilmemiştir. Ben insani değerleri paylaşanlarla ülkemi güçlendirmek ve komşularımla bu değerler içinde iyi geçinmek gerekirse kendi ailesinden de olsa zulüm edenleri yargılayacak, zalimlerin dünyada yönetici olmalarını engelleyecek sistemler kurmak için gayret sarf edecek büyük ve güçlü bir Türkiye kurulması için gayret sarf ediyorum.

Sizler benim gibi Türkleri dahi dışlayan, küçük bir Türk azınlık diktası kurulmuş bir devlet özlemi duyuyorsunuz. Türkiye de bir kaç şehirde böyle bir küçücük devlet kurup sonrada Çin zulmündeki Uygurları Türkistan’ı kurtarmayı düşünüyorsunuz. Sizlerin esrarkeşlere has hayalleriniz düşmanın oyununda sizleri, bizlerin önümüzü kesmekte kullanıyor. İşin ilginci de bu tipler arasında tıpkı CHP de olduğu gibi, eldekini nasıl muhafaza ederiz sorusunun bile ciddi olarak cevabını verebilecek kimse bulunmuyor. Kürtleri ve Müslümanları yok edince iş kendiliğinden olur biter rüzgarları ile mışıl mışıl uyumayı ve arada bir bizlere hakaret ve küfür etmeyi marifet sanıyorlar. Katilleri canileri çeteleri hiç suçlamadan bizlere, sizde Truva atından çıkanların emirlerine uysaydınız da durmadan devlet eli ile yasak dayağı yemeseydiniz der gibi bakıyorlar. İşte bu zihniyet bırakın güçlü devlet olmayı devletleri yok edecek bir zihniyettir. Kurgulayanlarda imha edilmesi istenen ülkenin dostları gibi davranan ajanlar kozalar, uygulayanlarda bildiğimiz ahmaklardır diye düşünüyor daha doğrusu görüyorum.

Saygılarımla

A.D.Şimşek
__________________
06 Ekim 2009 08:54 tarihinde Akkartal <akkartal29@gmail.com> yazdı:


---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Kimden: Akkartal <akkartal29@gmail.com>
Tarih: 06 Ekim 2009 08:53
Konu: Re: {liberal-izmirliler.68580} Re: Türk Milliyetçiliğinin ve Yahudiliğin Ortak Kaderi
Kime: liberal-izmirliler@googlegroups.com


Ne kadar ilginç...
Son Osmanlı Hahambaşısı, Lozan da,  yeni kurulmak üzere olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsilen bulunan delegesyonda, Başdanışman olduğuna göre, anlaşma muhteviyatında nasıl bir rolü olduğu anlaşılıyor olmalı....
 I.inönü'nün takındığı belirtilen tutum ve sarf ettiği o sözler gerçek ise, Atatürk'ün
 ta o zaman onun kalemini kırmış olması gerektiğini düşünüyorum. Lakin, sonra, vaktin geldiğini düşündüğü sırada bu emrini yanındakilere ilettiği halde, neden yerine getirilmeyip, ihanet ettiklerine, ne yazık ki bir cevap bulmakta zorlanıyorum.
 Demek ki, hasta düşünce, birileri bütün etrafını boşaltmış ve güvenilir tek kişi
dahi bırakmamışlar... Bu sırada koca Türk milleti ne yapıyor, hangi uykularda düş kuruyordu acep, diye sormalı, değil mi?

"...Bugün gerek Türkçülük, gerekse diğer meselelerin özündeki tüm siyasi,

 sosyal ve ekonomik sorunların merkezinde bu kurulma şekli yatmaktadır.
 Haim Naum'un (son Osmanlı Yahudi Hahambaşısı)ise bu konuda büyük payı vardır.."
Sayın Demir,
Doğrusu, yukarıdaki tümcenilerde geçen savınızı, bilhassa Türkçülük'ün teşekkülü bağlamında, nereye konması gerektiği hususunda kararsızım. Çünkü bana göre
bu düşünce, yani Türkçülük fikriyatı T.C.inden daha öncesine aittir.
Bu demek değil elbette ki, T.C. Devletinin kurulmasından sonra bu fikriyata hiç bir tesiri olmamıştır... Ancak, değilmi ki bu soyut bir kavramdır, somut değil, o halde zaten biçimlenmiş, tekamül etmiş bir fikrî binaya olsa olsa çatı teşkil etmiştir bu tesir, daha fazla değil...
Bir takım Yahudiler'in (salt Osmanlıyı bölüp, parçalayıp, yıkmık ve nitekim Isaril'i kurmak maksadıyla...?) Türkçülük akımında yönlendiricive hatta başmüsebbip olarak rol oynadıkları iddia edilip, hiç aklımda tutmadığım isimler zikredilerek,
bunların Ziya Gökalp dahil, bütün sonraki Türkçülere sirayet ettiği iddia edilir...
Doğrusu bunların hepsinin bir yahudi planlaması olduğuna kesinlikle inanmıyorum.
Çünkü bunu yapabilmek için elimizde somut kanıt dahi yok. Olan ise mahut Fransız ihtilali ve onun sonuçlarının bütün monarşilere menfi tesir etmesi ve onları yıkacak milliyetçilik akımlarını tetiklemesi...
Yahudiler'in bu durumu kendi lehlerine nasıl kullanabilecekleri hususunda kafa yormuş olacaklarına ve ellerinden geleni yapmış olacaklarına kuşku yoktur.
Lakin bunun da iddia edilen (Siyonistler, A.Hitler'in iktidara gelmesi dahil) şekilde gerçekleştirildiği ve  bu arada geçenlerin, (Almanyada yaşanan Yahudi katliamını bizzat planladılar, deniyor) kendi planları olduğunu tezini şahsen gerçek saymıyor, inanmıyorum...
Ancak Yahidi milletinin uğradığı o dehşetengiz zülmün, yüzyıllar öncesinin sürgünleri olan bu insan toplumunun bir şekilde işine yarayıp, bu gün ki Israil Devleti'ini kurulması ve dünyaca tanınmasına yaradığı da bi gerçek.

Ortadoks Yahudiler ile sapkın  Siyonistleri bir arada saymak her halde yanlış olacağına göre, bunları bir diğerinden ayrı faktör veya aktörler olarak nitelemeli.
Bu bağlamda, normal Yahudilerin T.C.nin kuruluşunda katkı sağladıkları malum, ama bunun, iddia edildiği gibi, esas Israil hedefine varılmasına hizmet etmek adına olduğunu sanmıyor, kabul de etmiyorum. Çünkü dinamik hayat devam ederken, her şeyi Yahudiler yapar, onlar gerçekleştirebilir ancak uzak hedefli planları, şeklinde bir saplantıyı geçerli, makul saymıyor, her şeyin pekala tam aksi olabileceğinide var sayıyorum. Yani, bu günün Türkiyesi'nin yarın neye tekabül edip, hududunun nereye uzanabileceğini kimse şimdiden kesin bilemez...

Fakat bu işin Islamcılık yolu ile olamayacağı, kanımca, neredeyse kesindir.
Bugün sabah haberlerinde, Istanbulda, Mescid-i Aksa'nın kapısına kilit vurması dolayısı ile Israili kınamak üzer toplanmış olan bir kitleye hitaben yapılan konuşmaları duydunuz mu, bilmiyorum. Bunlara biraz kulak asınca, hiç değilse
bu anlayışta (Bu basiretsizlik içinde) olanların bu işi kesinlikle başaramayacaklarını düşündüm...
Mescid-i Aksa Müslümanların şerefi, gururu, namusudur... ona dokunulmasına göz yumulması şerefsizlik demektir... diyorlardı bu konuşmacılardan bazıları mealen...
Dah dün Müslüman bir değil, yüzlerce, binlerce masumun malum-meçhul katillerce bihakkın zulme uğratılarak, yok edilmelerini kolayca geçiştirenlerin, 
salt tarihsel sembol sayılması nedeniyle, bir binanın kapatılmasına bu kadar tepki göstermelerini bir çeşit putperestlik sayıyor, böylesi tepkilerin kendini ifşa etmekten başka bir işe yarayacağını da hiç sanmıyorum...
Kabbalacı öğretiyi yüzyıllardır baz almış olan tarikat ehlinin yönlendireceği savaşçıların bir gün gelip, bu toprakları dahi onlara kaptırmamaları işten bile değil. Onun için, Türk'ün vatanı, değerleri ve istikbali ancak Türkçe sağlanıp, korunabilir, diyor, gerçek anlamda, beka sağlayıcı bir Türçülük anlayışında birleşilmesi gerektiğini savunuyorum...
 
05 Ekim 2009 21:16 tarihinde Gülçin Demir <demir.glin00011@gmail.com> yazdı:

Sayın Akkartal,
 
Daha önceki bir gönderimde vurgulamıştım, Lozan görüşmeleri devam ederken O zaman ki delege başkanı aniden rahatsızlanıp istifa ediyor yerine geçen İsmet İnönü Lozana görüşmelere giderken elbette yaninda Haim Naum bulunuyor ve hatta o zaman bazı milletvekilleri bu İnönünün peşinden ayrılmayan Naimi görünce rahatsız oluyorlar. Nihayetinde beraberce Lozana gidince M.Kemla Atatürkle set tartışmalara giriyorlar Bazı savaş tazminatları yerine toprak vermek istemeleri üzerine M.Kemal Atatürk İsmet İnönüye bir telgraf çekerek Tazminatı kabul etmezler ise geri gel sakın antlaşmayı imzalama diyor bizim tekrardan savaşacak gücümüz var diye belirtiyor, ancak İsmete söz geçiremiyor İsmette Ta diyor Ankaradan, beni burda yönetmek istiyorsanız o zaman siz gelin siz bu antlaşmayı imzalayın diyor..bu bilgi sanırım durumu izah etmeye yetiyor..Haım Naum olmasaydı Lozan olmazdı..bu bir gerçek..Ve Lozan olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmazdı..Bu da bir gerçek..1. Madde ye dikkatinizi çekerim Kurulacak olan devlet kesinlikle dine dayalı bir devlet olmayacaktır diyor..Yani şöyle bir benzetme ile durumu açıklığa kavuşturayım..
 
Nasıl ki bugün AB üyeliği çerçevesinde bir takım dayatmalar ile bu ülkede birşeyler birileri için değiştiriliyorsa ve bu ÖZGÜRLÜK DEMOKRASİ kavramları ile allanıp pullanıp öne sürülüyorsa dünde LOZANLA bu yapıldı..
 
Rahmetli M.Kemal Atatürk, tüm bu maddeleri uygulamaya almak zorunda bırakıldı...Çünki O'nunda bir takım planları vardı, Lozanla gelen tüm dayatmaları ortadan kaldırmak gibi..Ancak dediğiniz gibi bu planı gerçekleştiremeden Öldürüldü..Kendisinin şahsi doktorununda bir yahudi olması enteresan. 
 
Türkiye Cumhuriyeti Devletide tıpkı diğer Osmanlı İmp. dan kopartılarak kurulmuş devletlerden biridir.
 
Bugün gerek Türkçülük gerekse diğer meselelerin özündeki tüm siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların merkezinde bu kurulma şekli yatmaktadır..
 
Haim Naum'un (son Osmanlı Yahudi Hahambaşısı)ise bu konuda büyük payı vardır..

05 Ekim 2009 14:21 tarihinde Akkartal <akkartal29@gmail.com> yazdı:
"Birilerinin, varlık savaşı için, bir karma millet nasıl yok edildi,
 üzerine konulan yeni ırk anlayışının hedefi Türkiye Cumhuriyeti miydi,
 yoksa İsrail mi?
"


Sayın Demir,
Kazım Mirşan ve elde ettiği bulgulardan şahsen haberdar olalı en azından yirmi
sene geçmiştir... Dolayısı ile bizi ilgilendiren her türlü  konuya, tarihe bakışım o tarihten beri, Batılıların bizim için yazdı-ır-ğı ve devletimizi yönetenlerin , bilim adamlarımızın kabul ettiklerinden başkalaşmıştır...
Yukarda geçen tümceyi her halde bilinçli bir şekilde muğlak bırakarak, okurlar nezdinde bir soru oluşturmak istemiş olduğunuza yoruyorum. Birilerinin Varlık Savaşı... derken, olaki Yahudiler'i kast ediyor ve karma millet olarak da, vaktiyle Anadoluda yaşayan malum Osmanlı halkına işaret ederek, bunun yok edildiğini
ima ederek, bunun üzerine konulan yeni ırk anlayışının ise aslında Türklükten ziyade, Yahudilik ve Israili yaşatmak emeli taşıdığı kast ediyorsunuz...
Olamaz mı bu peki?
Neden olmasın, belki pratikte elan geçerli olan da budur...?
Tam emin olmamakla beraber, Atatürk'ün bunu bilinçli bir şekilde böyle yaptığı ihsasına, bu günün şartlarında, katılamıyorum. Çünkü Atatürk, bana göre, esas istediğini yapamadan (Ki bu bugün var olan ve yaşanana hiç denecek kadar az benzeyecek bir yapıydı) bu dünyadan göç ettirildi... Onun için, Atatürk'ü  bağlamda olanlardan, yapılanlardan ve müstağni sayıyorum...
Bu sayfalarda bir kaç kez şu soruyu sormuştum, lakin kimseden bir tepki veya açıklama gelmemişti:
Lozanda Türk Delegasyonunun başı Hayım Naum (Bir Yahudi Hahambaşısı) var mıydı, yok muydu? Varsa ne yapmış, nelerin Türk delgasyonunca kabul edilmesine çalışmış veya neleri önermiştir karşı taraflara...?
Öte yandan, Yahudi nedince, bir de Museviliği vaktiyle benimsemiş olan (sanırım Karahanlılar, dolayısı ile Türklerden biraz daha önce) Hazar Türklerini de bu bağlam ve elanki, ve daha önceki Yahudi nüfus ve nüfusundan ayrı düşünmemek gerekeceğini de hesaba katmak gerektiğini düşünüyorum...
Hülasa kelam, geleceğe dair hesaplar yapabilmek ve bunlarda emin olabilmek için daha bir çok muğlaklık olup, bunların aydınlatılması gerektiğine inanıyorum...
Selam ve saygı ile...

04 Ekim 2009 20:25 tarihinde Gülçin Demir <demir.glin00011@gmail.com> yazdı:
Sayın Osman,
 
Dün bana itiraz ettiginiz tüm noktalara deginilmiş bu gönderinizden dolayı tşk ediyor ayrıca, uzun zaman önce hazırladıgım ancak yarım kalan şu yazımada yüksek engin ve deruni araştırmalarınızdan edindiginiz fikirleriniz ile  bir kaç lakırdınızı mahrum etmemenizi rica ediyorum. Entistüdeki çalışmalarınızda daha verimli çalışmalar yapmanız dilegi ile sizi gönderimle başbaşa bırakıyorum..
 
Şu ana kadar Osmanlı Ve Cumhuriyet arşivlerini 82 ülkeden 3185 araştırmacı incelemiş. Bunun sadece 690 nı ABD den.
Yine Japonyadan gelen 245 araştırmacı Osmanlının Tarihini kültürel kimlikleri Osmanlı bünyesindeki halkları ayrıntılı biçimde incelemişler.
Rusyadan gelen araştırmacılar ise Güney kafkasya ile kafkasya ve ortadoğuya ait belgeleri incelemişler, Kırım kafkasya ve Orta asyadan Osmanlıya
yapılan göçleri tespit etmişlerdir. Şimdi size soruyorum bunca inceleme araştırma ne içindi, niye bizim ulaşamadığımız kaynaklara belgelere bizden önce ulaşabiliyorlardı..Ya da şöyle sorayım bu araştırmaların sonucunda ne oldu..?
 
1919 yılında doğan  Doğu Türkistanlı Kazım Mirşan diyor ki,

(Çince, Rusça, Japonca, Kazakça, Uygurca, Tatarca, Tarançça, Kırgızca, Tümenlikçe, Azerice, Almanca, İngilizce, ve Türk lehçeleri (Ttatarca, Özbekçe, Başkurtça, Tarançıca, Kaşkarlıkça(yani Uygurca), Kazakça, Kırgızca, Azerice, Türkiye Türkçesi ile kendi ana lehçesi olan Tümenlikçe) dışında, İtalyanca, Lâtince, Yunanca’yı meslek araştırmalarına yarayacak kadar biliyor.Sanskritçe, Osmanlıca, eski Grekçe  okuyup- yazabiliyor; Orta Asya Türk dillerinin tamamını lehçe ve ağızlarıyla biliyor.)

“...Tarihte Göktürk Devleti diye bir devlet hiç olmamıştır, böyle bir devlet yoktur.


... Tarihte Uygur diye bir ad ve bir halk yoktur. Balasagun Yazıtı’nda, TENRİDE UYUĞUR QAĞAN yazısı, UYGUR KAĞANI diye tercüme edilmiştir. Aslı, Tanrı’ya uyan, onun varlığını kabul eden Kağan, demektir. Doğu Türkistan halkına, ki ben de oralıyım, yıllar boyu SEN UYGURSUN dendiğinden, onlar da bu adı benimsemişlerdir” diyor.


“Orhun anıtlarının üzerindeki yazıların  yanlış okunduğunu ve yanlış değerlendirildiğini, tarihinin  de yanlış  algılandığını, Türk tarihinin İÖ. 14 000’lere kadar gittiğini” söylüyor.

Ona göre, Türk tarihinin bulgu ve belgeleri yanlış okunmuş ve değerlendirilmiş.

Türkler, tarihlerini yabancıların dedikleri gibi kabul etmişler.

Yine devamında diyor ki Sayın Mirşan,

Orta Asya’daki Türk buluntuları denince, akla hemen Orhun Anıtları gelir.

Orhun Irmağı vadisinde, Koç Çaydam Gölü civarında  bulunan bu yazıtlar 6 tanedir ve bunların ilk üçü önemlidir. 1839’da, Danimarkalı gezgin Thomsen tarafından okunan  taşların üçü: KÜLTİGİN Anıtı , BİLGE KAĞAN Anıtı ve TONYUKUK Anıtı’dır.
Biz, genelde, Türk adının geçtiği ilk Türkçe metinler, bilinen ilk Türk devletinin kuruluşu ve yönetimiyle ilgili bilgi  veren  ilk kaynak olarak ORHUN ANITLARI’nı biliriz.

Yine biliriz ki, Bilge Kağan Anıtı  735’te, Kültigin Anıtı 732’de dikilmiştir.  Bu tarih, Türkçe bilmeyen Radlof tarafından teorik olarak belirlenmiştir. Neden bu tarihte dikildiği mantıklı bir şekilde açıklanamamıştır.Resmi tarih ve dilcilerimiz ise, bu 732 tarihini sorgulamadan kabul etmişlerdir.

Devamında tarih vererek ki tarihler önemli bana göre;

Macar  Türkolog  Aurel Stein, 1907’de, Içkı Türkistan’ın Miran (Tunghuang) kentinde, çok eski bir Türkçe ile yazıldığını kabul ve ilân ettiği (Altı Yarıq Tigin)’e ait 3 yaprak bulmuştur.

TARİAT BİTİK TAŞI:Bir kaplumbağa kaidesinin üzerine oturtulmuş taş, 1969’da, Taryat bölgesinde bulunmuştur. “

SİNE UŞU BİTİG TAŞI:Finliler tarafından, Moğolistan’da, Şine Usu Irmağı yöresinde1909’da bulunmuş, 1918’de Ramstedt tarafından yayınlanmıştır.

 KAYNAK: Haluk Tarcan, Ön- Türk Uygarlığ Öntürk Uygarlığı Araştırmaları Merkezi Yayını, Paris, 2003

Bir tarihçi bizden biri benim dedigimi diyor, biz tarihimizi Türklügümüzü Batıdan ögrendik. İstedikleri şekilde istedikleri düzeyde istedikleri tarihte. Artık Sayın Mirşanın açıklamasından sonra itiraz etmeye devam etmezsiniz..degil mi? Soru Şu Kim Ne Kadar Türktür ve Kim Kimdir..O söz ettiğiniz ortak kader bana bu soruyu sordurtuyor, Birilerinin varlık savaşı için bir karma millet nasıl yok edildi, üzerine konulan yeni ırk anlayışının hedefi Türkiye Cumhuriyeti miydi yoksa İsrail mi?








--
En iddiasız İDDİACI: Husrev Özel




--
En iddiasız İDDİACI: Husrev Özel



--
En iddiasız İDDİACI: Husrev Özel
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
        Bu grubun  hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM  STANDIDIR.."
      Grupta yayınlanan  yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.