Kahraman Maraş çevresinde Türk de Kürt de karışık yaşarlar. Gladio ve Ergenekon çetelerinin orada Kahraman Maraş olayları denilen milletin bir birine kırdırıldığı Alevi Sünni sağ sol fitnesi ile o alçaklığı yapmasalar aralarında hiç bir sorun yoktu ve olmayacaktı da. Bu haberinde o olaylardaki gibi fitne çıkarmak amaçlı çarpıtılmış bir haber olduğundan kuşkum yoktur. Bir sürü devşirmenin eline bayrak verip sokağa salar sonrada Mersindeki gibi çocuklara verip yere attırır. Sonrada Bayrağı ayaklar altında çiğnetir sonrada vay bayrağı yere attılar diye ciyaklama korosunu ciyaklatıp
Hile ve yalanları ile milleti bölmek isteyenlerin olduğuna dair,ı eğer öyle bir ihtimal ve istihbarat varsa elbet de bazı tedbirler alınacaktır.
Herkesin eline bir bayrak vermek zaten başlı başına hem bayarğın değerini enflasyona uğratıp kutsiyetini düşürmek amaçlı değilse ne yaptığını bilmezlikti. Ya da zaten amaç provokasyon olsa gerektir. Çünkü Bayrak altında toplanılıp bir olmak için başa geçirilip ya da göndere çekilip yüceltilen milli ruh’a ait bir semboldür.
Bayraktarlık yapmak basite alınacak bir iş değildir.
Herkes bayraktarlık yapamaz. Bayraktarlık da başlı başına çok ayrı yetenekler isteyen onurlu bir iş bir seçilerek yaptırılacak çok nadir bir meslektir. Çalışmak, Azim, başarılı olarak bayrağı koruyabilecek yetenekler gibi pek çok maharet gerektirir. Bayrakları alıp sokağa dökülmek eve dönerken de çöpe atmak, vatan hainlerinin ve ihtilalcilerin ortalığı karıştırmak için icat edip yol yaptıkları kötü bir adettir. Bayrağı provokasyonlara açmak halkın kolay kolay fark edemeyeceği bir amaçla kullanmak yollarını açık tutmak için kurgulanmış kötü niyetlilerin sıradan bir oyunu olsa gerektir. İstiklal marşımızdaki
Şu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli
Sözlerini bile hazmedemeyip öfkeden kuduran bazı kesimlerin ellerine bayrak teslim etmenin kediye ciğeri teslim etmek den farkı da yoktur. Bayrak temiz kişilerin temiz ellerinde tutulmalıdır ki kimse tutanın pisliğini bayrağımıza ait bir parça zannetmesin ki temiz olarak izzetle ve şerefle korunabilsin. Slogan atmak için bayrağı kullananların o bayrağın ulviyetinden haberleri bile yoktur. Bayrak sloganlarda kullanılan bir meta değil uğrunda, altında savaşan sayısız atalarımızın şehit düştüğü Tarihleri coğrafyaları dünya ve ahreti cem etmiş tasavvur ötesi bir değerdir. Bayrağı nereye koyar veya kimin eline verirseniz o elindeki bayrağı can bahasına korumak zorundadır. Koruyamayacak olanında eline terk edilemez. Bu yüzden bayrağı çoğaltmak onun değerini enflasyon yolu ile düşürmek amacı taşır. Elmas değerlidir. Özel muhafızlar tarafından kötülerden ve şer güçlerden ciddiyetle korunur. Çevrede çok bulunan taşların değeri ise ihtiyaca göre değer taşır. Genellikle ya tekmeleyip yolun üzerinden kenara atılmak ya da saldıran köpeklere atmak da kullanılır.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Sonrada bayrakları bodruma attılar diye ciyaklayan, yaygaracılara verilecek tek cevap ne halt etmeye o bayrakları sürekli elinizde tutmadınız da bodruma atılmasına sebep oldunuz. Çünkü o kadar çok ürettiniz ki zaten koyacak yerde bulamadınız damı çöpe ya da bodruma attınız. Zaten bayrağa verdiğiniz değerde bundan mı ibaretti denilmez mi. İnsan bu kadar çok bayrak üretirse onları bodruma koymak ve bir daha unutup her bayramda bu işin ticareti yapanlarca yenileri bolca imal edildiği için sonrada kimseye çaktırmadan borumdan da çöpe atmak dışında ne yapabilir zannediyorlardı ki.
Bayrağımızı basit siyasi çekişmelerde kullananların durumu o bayrağa saldıracak olanlardan daha kötüdür. Çünkü heva ve heveslerini tatmin ve sadece gösteriş yapmak için kullandıkları bayrakları korumayı zaten düşünmemişlerdir bile. Bu yüzden bu yaptıkları hem bayrağa verdikleri değerin düşük oluşundan hem de ahmaklıktan kaynaklanan bir alçaklıktır. Koruyamayacağın şeyi ne diye ulu orta sokağa saçıyorsun denmez mi o kişilere. Şimdi siyasi savaş hilesi olarak bayrak kullananların piri veya ilk örneği olan İslam tarihinden bir örneğe bakalım.
İslam Tarihinde Hz. Ali’nin halifeliğini kabul etmek istemeyen ve kendi halifeliğini mevcut halife Hz. Aliye rağmen ilan eden Muaviye de Hz..Aliye karşı savaş hilesi olarak mızrakların ucuna Kuran ayetlerini asmıştı. Peygamber sav. Efendimizin seni baği taraf öldürecek dediği (baği her cuma hutbesinde münkeri vel baği şeklinde tekrarlanan kurandan bir sözdür. Münker inkâr edenler ve baği sapıklar anlamına gelmektedir) Ammar Bin Yasir ise silahlarını kuşanmış iki tarafa da katılmadan bir tepeden kim haklı kim haksız diye düşünmek ve önce ne yapması gerektiğine karar vermek amacı ile savaş alanındaki toplanmış olan taraflara bakıyordu. Muaviye tarafının mızrakların ucundaki Kuran sayfaları ile savaşa girişi Hz. Ali tarafını tereddüde düşürmüş ve bozmak üzereydi. Kılıcı vursalar ayet yere düşecek yerde çiğnenecek, vurmasalar karşıdaki vuracak kendileri ölecek ve ister istemez geri çekiliyorlar ve Hz Ali’nin bu hiledir vurun emirlerine uyamıyorlardı. İşte bu durumu görünce Ammar ra. Atını sürüp Hz Ali cephesine katılıp o mızrakları tutanlara şiddetle saldırıp önüne geleni biçmeye başladı. Onun hakkındaki Peygamber efendimizin sav. Hadisi şerifini herkes bildiği için savaş bir anda durdu. Baği taraf açığa çıkmıştı. Baği taraf ayetleri araç olarak kullanan taraftı. Tıpkı Bayrak mitinglerinde bayrakları
Hakkıdır Hak'ka tapan milletimin istiklal
Diyen milli iradeye karşı araç olarak kullanan milli irade dolayısı ile milli iradenin hakkı olan yönetimi haksız olarak gasp etmek isteyenlerin kullandığı ne yaptıklarının farkında olmadan haksız ve zalimlere itaat eden taraf gibi.
Hz. Süleyman’ın iki analı bir çocuk hikayesini bilir misiniz?
İki kadında bir bebeğin kendilerine ait olduğunu iddia etmektedir. Yeterli açık delil bulunamadığından hâkimler karar verememiş ve konu Hz. Süleyman’ın huzuruna gelmiştir. Davayı dinleyen Süleyman as. Da konunun hukuki olarak çözümünün deliller yolu ile imkansızlığını anlamıştır ve bana iyi kılıç kullanan bir kişi getirin bir vuruşta bu çocuğu başından aşağı doğru iki eşit parça bölsün ve her birine birer parçası verilsin en uygun karar bu olsa gerektir der. Kadınlardan biri hemen Ağlayıp yalvarmaya başlar. Ne olur çocuğu öldürmeyin ben yalan söyledim çocuk onundur. Onun kabahati yok ben yalancıyım yalan söylediğim için beni öldürün diye yalvarmalarını gözyaşları ile sürdürür.
Süleyman as. Çocuğu bu yalan söyledim diyen kadına verin çünkü çocuğun gerçek annesi odur diyerek davayı adaletle bitirir.
Tıpkı bu ülkede yurtseverlik adı altında bu vatan yalnızca bizim diye yaygara çıkaranların, çıkarcı amaçları, bencillikleri, şirretlikleri, ve öfkelerinden başka vatana hizmet için zerre kadar katkıları ve hatta bir fikirleri de dahil hiç bir işe yarar şeyleri olmadığı için vatanın bütünlü yaygaraları ile vatanın parçalanmasına çalıştıklarını fark etseler dahi hiç de umurlarında olmadığını kanıtlayan ve gerçek tehlikelere dönüp
bakmaya bile tenezzül etmeyen yapay tehlike imalatçısı şarlatanların bu ahlaksızlıklarını nerelere kadar getirdiklerine de bir bakalım.
Çanakkale şehitliğine bile baş örtülü şehit kadın ve kızlarını yasaklayacak kadar gözü dönmüş millet düşmanlarının verdikleri emirler ile bu derece alçakça ve milletin vatanına Siyonistler ve müstevliler adına sahip çıkıp vatan kelimesi dahi millet düşmanlığı ile kirlenmiş pis yüreklerini korku ve dehşete düşürdüğünden olsa gerek bu işi yurt severlik adına yaptıklarını söylemelerinin inanılır bir tarafı da zaten kalmamıştır. Bunların bu vatana yurt adı altında sahip çıkmaya çalışmalarına karşı onları tükürüğü ile rahatça boğabilecek güçte olan vatanımızın gerçek sahipleri milletimizin, tek vatanımız bölünmesin diye Süleyman as’ın karşısındaki gerçek anne gibi, duyarlı davranarak çektikleri bunca çileye rağmen sessiz kalışları ihanet odaklarını şımarttıkça şımartmış olmalı ki şirretliklerini de artırmaktadır.
Türklük kavramını zimmetlerine geçirip milleti bölmekte kullanan kripto (gizli, saklı) Siyonist Yahudilerin,onlara bağlı ve bağımlı oldukları merkezleri de ülkemiz dışında yabancıların kontrolünde bulunan bu yüzden mahfillerini localarını kapatmaya çalışan Atatürk’ü de öldürmüş olan Siyonist ve onların uşağı masonların, Milletimize olan kin ve düşmanlıkları, vatanımızın gerçek kurtaranların şehit ve gazilerin çocukları olan ve vatanın gerçek sahipleri olmalarına rağmen bu çıkarcı ve şirretçe kendilerini dışlamak isteyen üstelik vatanın bölünmesi umurlarında bile olmadığı halde hatta bölmek isteyenler kendileri olduğu halde, vatan evlatlarına bölücü diye kendi sıfatlarını yakıştırarak diktalarını sürdürmek isteyen güçlerini de çıkarları gereği, Masonların ve kripto kişilerin emrinde hareket eden en yüksek makamları onlar sayesinde elde edebilmiş kişilerden alan bu sahte yurtseverlerin öğrenci yurtlarını bile bir biri ile savaştırmaktan çekinmeğini zaman içinde hepimiz gördük. Hala da kendilerine inanacak saf demeyeceğim bencil ve çıkarcı kişilerden devşirdikleri çeteler ve ordu içindeki askerin namusu silahları bu çetelere veren namussuzları da kullanarak milleti bir birine kırdıracak komplolar kurmaya devem etmek istiyorlar. İstiklal marşı şairimizin dediği gibi artık
Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyun’um
Deyip her gün bunların suratına yeniden tükürmeye başlamamız gerekmektedir yoksa bu şirretlik edenler yüz buldukça vatanımızı bölmek için ellerinden geleni yapmayı sürdüreceklerdir.
Şehitler ölmez vatan bölünmez diyenlerde artık slogan atmayı bırakıp vatanı bölmek isteyenlerin karşılarına aldıkları mı yoksa arkalarından kendilerini itenlerinde karşılarsındakileri de kendi üzerlerine arkalarından itenler mi oldukları ciddiyetle düşünmeleri lazımdır.
Çünkü böyle düşünenlerden kaybettiğimiz son yiğitlerden biride daha yakın tarihte ısrarla helikoptere bindirilip sonsuzluğun sahibine gönderiliverdi.
Düştüğü yere kurtarmaya koşan yiğitlere de merak etmeyin gitmeye gerek yok kurtarıldı ve başka helikopterle hastahaneye gönderiliyor denilerek kurtarma ekibi bile
devletin valisine yalan söyletilerek engellendi. Çünkü sağ kurtulursa mutlaka diyeceği çok şey vardı. Bu yüzden devlet adına sıkça kullanılan yalanlardan biri ile sonsuzluğun sahibine gönderilmesi tehir edilmesin diye eskiden kendiside yanlış yerlerde bilmeden kullanılmış olduğunu anlamış ve çok şey bilen birkişi olarak gelenekselleşen yöntemlerden biri ile susturuldu.
İşlerin ülkemizde hangi boyutlarda ve ne kadar vahim durumda olduğunu şahadeti ile de, onunda bizlerinde sonsuzluğunda sahibi olan Allah tarafından herkese delileri ile gösterildi. Yiğitler canlar kardeşler unutmayın bu kör dövüşünde elbetde vatan için ölmek de var. Ama bu millete borcunuz yaşamaya devam edip bu karanlıkları aydınlatacak bilgileri can bahasına da olsa açığa çıkarıp aydınlatmaktır. Aksi halde bu karanlık da şeytanlar, melekleri yakalayıp şeytan diye ateşe atmaya devam ederler.
Selam ve saygılarımla
A.D.Şimşek
--~--~---------~--~----~------------~-------~--~----~
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
-~----------~----~----~----~------~----~------~--~---
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.