ABD, AB ve AKP yandaşı basın, halkımızın düğün bayram yapmasını istiyor.
Halbuki bunda sevinecek ne var?
Adamlar "Biz pişman olduk, teslim olmaya geldik" demiyorlar ki..
"Sayın Apo'nun isteği üzerine geldik. Bizi önderliğimiz buraya gönderdi" diyorlar.
Apo ve Kürdistan bayrakları ile binlerce kişi miting yapıyor.
Teröristler, kahramanlar gibi karşılanıyor. Bunda sevinecek ne var?
Mahkeme Habur'a, teröristlerin ayağına götürülüyor ki, gözaltı olmasın.
Savcılar "Sayın demeyin, önderlik demeyin, suçlu duruma düşmeyin, sizi tutuklamak zorunda kalmayalım" diye yalvarıyorlar.
Adamlar vaz geçmiyorlar, savcılar zorunlu olarak onları "Terörü övmek" suçlamasıyla hakimlere gönderiyorlar.
Hakimlerin yalvarmaları da para etmiyor. Adamlar "Sayın Apo, önderliğimiz" demekten vazgeçmiyorlar.
"Sayın" ve "önderlik" kelimeleri tutanağa yazılmayarak terör örgütü mensupları serbest bırakılıyorlar.
Sözde bunlar "teröre bulaşmamış". Yani ellerine silah almamışlar.
Onun için, terör örgütü mensubu olsalar da tutuklanmıyorlar.
Nasıl anlaşılıyor ellerine silah almadıkları, alınlarında mı yazıyor?
T.C. kanunlarında "Eline silah almayan terör örgütü mensupları cezalandırılmazlar" diye bir madde var mı?
Bundan önce teslim olan guruptan hala hapiste yatanlar var.
Onlarla bunların farkı ne?
Onlarla bunlar arasında fark yok. Fark, hükümette.
Eskiden AKP yoktu, teröristler teslim olsa bile ceza görüyordu.
Şimdi AKP var, teröristler serbest bırakılıyor.
Türkiye'de hukuk sistemi, iktidara bağlı olarak çalışıyor.
Bi dakka!
Bütün teröristler serbest bırakılmıyor.
Sadece PKK teröristleri serbest bırakılıyor.
Ama Ergenekon teröristleri (!), ellerine silah almadıkları halde yıllardır kodeste yatıyorlar.
ABD'ye bağlı teröristler serbest kalırken, PKK partisi TBMM'de caka satarken, ABD karşıtı teröristler (!) hapislerde çürüyor.
İşte AKP adaleti burada su yüzüne çıkıyor.
Adamlar sadece gelmekle kalmıyorlar, ellerinde 9 maddelik bir muhtıra var.
"Bu isteklerimizi kabul edin" diye burnumuza dayatıyorlar.
Yani, dağdan inmeleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin onların isteklerini kabul etmesine bağlı.
"Sayın Apo'nun ve PKK önderliğinin bu isteklerini kabul ederseniz dağdan inmeler devam edecek" diyorlar.
İşte "açılım" bu. Yani "açılım" demek, Türkiye 'nin PKK isteklerini kabul etmesi demek.
İstekleri kabul edilirse "açılım" başarı ile devam edecek...
Bunda sevinecek ne var?
Gayet tabii, bundan sonra gelecek olan 150 kişilik gurup da "Ellerine silah almadıkları" için serbest bırakılacaklar.
Türkiye Devleti isteklerini kabul ettiği müddetçe dağdan inmeye devam edecekler.
Silahları Kuzey Irak'ta emniyette olacak. İşler tersine dönmeye başlarsa tekrar dağa çıkmak çok kolay.
Ve yine gayet tabii, daha sonra gelecek olan 3,000 terörist de "Ellerine silah almadıkları" için serbest bırakılacaklar.
Türkiye içinde dağlarda dolaşan 2,000 terörist de daha sonra düze inecek.
Ve, Türkiye Devleti'nin kabul etmiş olduğu 9 maddeye dayanarak Türkiye'yi bölme faaliyetlerine silahsız olarak devam edecekler.
Silahsız olarak bölme imkanı varken niçin kendilerini dağda zora soksunlar?
Dağ terörizmi yerine şehir terörizmi uygulayacaklar.
Ancak unutmayalım. Silahlar Kuzey Irak'ta ABD'nin gözetiminde emniyette olacak.
PKK üst düzey yönetici kadrosu da İsveç'te emniyette olacak.
Eğer Türkiye Devleti yamuk yapmaya kalkar, barışçı bölünme sürecine taş koymaya kalkarsa, yöneticiler kolayca Kuzey Irak'a dönebilir ve düze inenler tekrar dağa çıkıp emanetteki silahlarını alabilirler.
Yani Türkiye'nin şakağına tabanca dayanmış durumda.
Ya barışçı olarak bölünmeyi kabul edeceğiz, ya da PKK silah başı yapacak.
Bunda sevinecek ne var?
Yazımın ikinci bölümünde:
PKK istekleri nelerdir? Apo'nun yol haritasında neler var?
Türkiye barışçı olarak nasıl bölünecek?
Yarın okuyacaksınız
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.