sonuna kadar 28 şubatın arkasındayım, siaysal islamcılara, akp lilere, pkk lılara nurculara bu ülkeyi yedirmem, 28 şubatta alınan karalardan hangisi uygulanıyor bugün buna cevap ver bakalım. yani bu işler sizin boyunuzu aşar benim 28 şubatla ilgmi yazımı bulun netten.
From: Mustafa EROL <mustafaerol2008@gmail.com>
To: Komplo Teorileri <E-KomploTeorileri@googlegroups.com>
Sent: Sat, November 28, 2009 3:52:08 AM
Subject: 28 Şubat'ı alkışlayanlar...
28 Şubat’ı alkışlayanlar...
Perşembe günkü köşesindeki yazısında 28 Şubat sürecini değerlendiren Posta gazetesi yazarı Mehmet Ali Birand, o dönemde yaşanan antidemokratik eylemleri sorguluyor.
28 Şubat ( 1997) dönemini şöyle bir düşünün... Genelkurmay Başkanlığında ardı ardına brifingler düzenlendi. Görsel belgelerle desteklenerek, ülkenin bir yandan irtica, bir yandan da PKK terörü ile bölünme noktasına geldiği anlatılıyordu. Son derece etkileyici ve inandırıcı bir dil kullanılıyordu.
O dönemde, ben de bu brifinglerden birine davet edilmiştim. Medya'nın tüm önde gelen isimleri oradaydı. Bazıları, askerden de askerci bir eda ile kendilerinden farklı düşünen, liberal eğilimlilere hafif alaycı ve "yakında sizde başınıza gelenleri göreceksiniz" der gibi bir yaklaşım içindeydiler. Söyledikleri de bir süre sonra doğru çıktı. 1997'de ANDIÇ olayı patladı ve irtica ile hiç ilgisi olmayan nice insana leke sürülmek istendi.
Brifinge davet edilen kimse itiraz etmemişti. "Hayır, ben gelmiyorum. Böyle brifingler yapmak askerin işi değildir" diyen çıkmamıştı. Zira medyanın neredeyse tümü için , askerin bu tutumu normaldi. Hele bizim gibi program yapımcılarının gitmemesi, ret anlamına gelebilir ve kara listeye alınırdınız. Gitmemek hem ayıp, hem de tehlikeliydi. Üstelik, genel inanç askerin irtica ile mücadelesi görev çerçevesine giriyordu. Bizlere de böyle anlatılmıştı. Buna alışmıştık. Hep böyle gelmiş, böyle gidiyordu.
28 Şubat'a karşı çıktım. Yapılanın hiçte doğru birşey olmadığını, üstü kapalı bir darbe anlamına geldiğini gördüm, yazılar yazdım ve faturasını da, 1997'de diğerleriyle birlikte Genelkurmay tarafından ANDIÇ'lanarak ödedim.
Sadece gazeteciler değil, bu brifinglere, sivil toplum örgütlerinden, çeşitli kurumlara kadar hemen herkes koşturarak gitti. Savcılar ve yargıçlara verilen brifing en görkemlisiydi. Yargı mensuplarının brifing sonunda ayağa kalkarak komutanları alkışlamaları bütün TV'lerde gösterildi. Bu da çok doğal karşılanırdı. Askerin söylediği herşey doğruydu ve sorgulanmadan kabul edilirdi.
Nitekim, bırakın medya, yargı veya sivil toplum örgütlerini, Erbakan-Çiller koalisyonu bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısında istifaya zorlandıktan sonra, siyasetten de hiç ses çıkmadı. Birşey olmamış gibi, toplum yaşamına devam etti. Şimdi de bugünkü gelişmeleri düşünelim... Türkiye, inanılmaz bir hızla kabuk değiştiriyor.
__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4643 (20091127) __________
The message was checked by ESET Smart Security.
http://www.eset.com
Re: 28 Şubat'ı alkışlayanlar...
Bu seri emailde itici tavrıyla,bayram nezaketine yakışmayan ifadeleriyle talihsizliğe yakalanmış köymen bey'e, aynı soyadını taşıyan Milli Savunma eski bakanlarından Hulusi Köymen'i, SSK Maltepe Sanatoryumu kurucu başhekimi Dr. Abit Köymen Beyler gibi asil zevatın bu dünyadan gelip geçtiğini hatırlatırım. Siyasal islâmcılar dediğiniz kadro bu milletin tealisi için hayatlarını bu istikamette adamış insanlardır. Liberallerin höt dendiğinde kaçtıkları gibi yapmayıp,9.5 saatlik MGK toplantısında beş saat konuşan muhterem Erbakan,zatıalinizin hukuku da dahil olmak üzere ülke insanının haklarını müdafaa ettiği gibi cihet-i askeriyenin tutumunda birirbirlerine mübayenet isabet ettirecek izah ve itirazlarıyla,düşünce dünyalarında farklılık meydana getirmeyi başardıktan sonra tekliflerinde câmi yapımına bağış yapanın bilmem kaç sene hapse mahkum edilmesi gibi akıl ve hukuk dışı bir teklifi getirenleri büyük bir sabır ve metanet ile idare ederken hükümetini yüz gün daha sürdüren dirayet sadece takdiri gerektirir. Eğer o hükümet o gün istifa etseydi elbetteki her zamanki gibi ahali evine kapanacak siyasilerle darbecileri karşı karşıya bırakacak 12/Eylülde olduğu gibi gazeteciler cemiyeti başkanı darbecilerin resinin elini öpecek,Anayasa mahkemesi başkanı tabasbus içinde darbe reisini yine 12/Eylül olduğu gibi belki de kutsayacaktı. Bütün bunları önliyen siyasal islamcılar başarıyla verilmiş bir imtihanın muvaffakiyetlileridirler. metin hasırcı
28 Kasım 2009 10:35 tarihinde Yigit koymen <akadli2000@yahoo.com> yazdı:
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.