28 Aralık 2009

[anadoluhaber:36918] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Link to ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

[anadoluhaber:36910] GENELKURMAY’IN YENI KONTRGERILLA PLANI

Posted: 27 Dec 2009 01:21 PM PST

GENELKURMAY’IN YENI KONTRGERILLA PLANI

02.06.2008 / Mehmet Baransu Taraf

 

YENİ BİR “DÜŞMAN”A KARŞI

Genelkurmay kaynaklarının aktardığı ve resmi brifing CD’leriyle belgelenen değişiklik planı, Gayrinizami Harp birimlerine, yurtiçinde “düşmanın fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgal ve /veya teşebbüsüne” karşı işlev yükleyerek görev tanımını genişletiyor.

KARARGÂH SAYISI KATLANACAK

Gayrinizami Harp’ten sorumlu Seferberlik Bölge Başkanlıkları’nın 12’den 24’e çıkartılması ve görev tanımının “ülke bütünlüğünü tehdit eden her türlü unsuru engellemeyi” içerecek şekilde genişletilmesi de Genelkurmay’ın üzerinde durduğu yenilikler arasında.

GİZLİ MÜCADELEYE HİSLİ ELEMAN

Gayrinizami Harp’e katılması önerilecek sivil kişilere yönelik, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt imzalı kartlarda, orduyla birlikte yürütülecek gizli bir harekat için hazırlanıldığı ve “böyle milli bir hazırlık için milli hisleri kuvvetli eleman” arandığı belirtiliyor.


YENİ GAYRİ NİZAMİ HARP PLANI

Genelkurmay, Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı’nın yetkileri ve Gayri Nizami Harb’in muhatabı bağlamlarındaki “düşman” tanımında değişiklik yapıyor. Buna göre kişi, kurum ve kuruluşlar “fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgaller”i nedeniyle “düşman” kategorisinde

Genelkurmay Başkanlığı 1977 yılından beri yürürlükte olan Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı’nın (STKB) yetki ve sorumlulukları ile Gayri Nizami Harp (GNH) tanımı ve faaliyet alanı konularında kapsam ve tanımlar üzerinde bir dizi değişikliği öngören  bir çalışma gerçekleştirdi. Bir yıl önce bizzat Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın talimatıyla başlatılan çalışma sonuçlandırıldı, ancak yeni kavram ve tanımlar son derece muğlak.

YENİ KAVRAMLAR

Genelkurmay Başkanlığı’ndan görüştüğümüz bir yetkilinin aktardığına göre “teklif edilen” yeni tanımlarla, ‘düşman’ kavramında çok ciddi değişiklikler yapıldı. Gayri Nizami Harp tanımına “Düşmanın fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgallerine maruz kalmış bir bölgede işgali ortaya çıkarmak, engellemek ve karşı tedbirleri uygulamak” ibareleri eklendi. Bu ifade, yeni GNH tanımının yurt içi ile bağlantılı tanımlamalarında da aynen yer alıyor. Yetki ve kapsam tanımlarına yeni ifadeler eklenmesine rağmen, ‘ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgaller’in ne anlamlara geldiği, ya da neleri kapsadığı açıklanmamakta. Genelkurmay’da görevli olan yetkili, “Kapsam belirtilmediği için bu tanıma, egemen gücün istemediği yasal, sivil her oluşum girebilir. Bu kişiler etkin otoritenin yıkılması, zayıflatılması ve engellenmesi için GNH’nin faaliyetlerine maruz kalabilir” dedi.

BAŞKANLIK SAYISI DA ARTTIRILDI

Genelkurmay’a teklif edilen yeni yetki ve kapsam tanımları dahilindeki “düşman” kavramında yapılan bu değişiklikle birlikte Bölge Başkanlığı’nın sorumluluk alanı da daraltıldı. 12 olan başkanlık sayısının, kademeli olarak yükseltilip, 2010’da 24’e çıkarılması kararlaştırıldı. Gerekçe olarak da “Tek bir merkezde çok personel ile çalışma yerine, az personel ile çok yerde bulunmanın iş verimini arttıracağı” öne sürülmekte.

SİVİL PERSONELE KART

G.Kurmay’da görevli yetkilinin Taraf’a aktardığı bilgilere göre, Seferberlik Tetkik Kurulu’na seçilen sivil personele de, üzerinde Genelkurmay Başkanı’nın imzası bulunan bir kart veriliyor. “Çok gizli” dereceli bu kartlar, ilgili personele imza karşılığı verildikten sonra, okuması temin edilip, kendisinden tekrar geri alınarak şahsın dosyasına ekleniyor. Yeni düzenlemeyle birlikte son günlerde Bölge Başkanlıklarında hareketliliğin arttığını da belirten yetkili, ilgili kişilere “gizlilik derecesini haiz brifing” verildiğini de söyledi.

MEVCUT TANIM

Mevcut durumda Gayri Nizami Harp tanımı “Hedef ülkede veya düşmanın işgal etmiş olduğu bir bölgede hakim otoriteyi yıkmak veya zayıflatmak, harekâtını engellemek ve bölgeye sahip olmak maksadı ile çoğunlukla yerli halkın kuvvet ve desteği ile yapılan askeri ve yarı askeri bir harekâttır” ifadesiyle açıklanıyor.

YENİ EKLEMELER

Genelkurmay’daki yetkili, mevcut durumun aksine yeni GNH yaklaşımının yurt içi uygulamalar bölümüne “Fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgal ve/veya teşebbüs durumunda işgali ortaya çıkarmak, karşı tedbirleri uygulamak, ülkemize karşı GNH uygulama ve teşebbüsleri olduğunda icra edilecek karşı tedbirleri oluşturmak” ifadesinin; yurt dışı uygulamalar bölümüne de “Barış zamanında GNH planlarının alt yapısını oluşturmak ve emir verildiğinde askeri harekatı desteklemek maksadıyla GNH harekatını planlamak ve icra etmek” ifadesinin eklendiğini  belirtti.

GEREKÇE: DEĞİŞEN DENGELER

Son şeklinin yakın bir zamanda verileceği yeni vazifelerdeki görevlendirmeler de aynı doğrultuda tanımlandı. Genelkurmay’da görevli yetkili, tanımda yapılan değişikliğin gerekçelerini şöyle sıralıyor:

“Soğuk savaş döneminin sona ermesi, ABD’nin tek başına süper güç olması, yeni nükleer tehdit oluşumları, enerji ihtiyacı ile değişen dengeler, Rusya’nın enerji politikaları, terör kavramındaki değişiklik ve Ortadoğu’da değişen dengeler tehdit algılamalarının yeniden değerlendirilmesini ortaya çıkarttı. Bu yüzden klasik Gayri Nizami Harp ile bağlantılı tanımların yeniden oluşturulması ihtiyacı ortaya çıktığı için, düzenlenecek vazife doğrultusunda, bu vazifeyi yerine getirebilecek yeni bir teşkilatlanmaya ihtiyaç olduğu için bu değişikliğe gidildi.”
‘Arz ve teklif’ edilen yeni GNH tanımı ve buna bağlı yeniden yapılanma gerekçeleri arasında şunlar var; “Bölge başkanlığı faaliyetleri görev önceliği bakımından halkın içinde olmayı, insanlarla yüz yüze ve yerinde teması, o ilde yaşamayı ön görmektedir. Tek bir merkezde çok personel ile çalışma yerine, az personel ile çok yerde bulunmak iş verimini arttırmaktadır. Personel arttırımına gitmeden, 5 il merkezinde daha konuşlanmak suretiyle sorumluluk sahalarında daha etkin görev icrası planlanmaktadır.”

TÜM İHTİYAÇLAR BELİRLENDİ

Yapılan çalışmada mevcut durum ve ihtiyaçlar, Bölge başkanlık binalarının fiziki durumundan, muharebe ve araç ihtiyacına kadar her konu belirlendi. 2007 ve 2008 yılı için personel ihtiyacı bulunmazken, 2009 ve 2010 yılı için gerekli personel ihtiyacı detaylı olarak belirtildi. Bölge Başkanlığı kadro rütbesinin de Yarbay olmasına karar verildi. Bursa, Samsun, Ağrı, Konya, Amasya, Bolu, Denizli, İskenderun, Sivas, Erzincan, Mardin ve Antalya’da yeni başkanlıkların kurulmasına kararlaştırıldı.

Taraf’a açıklama yapan yetkili, yeni açılacak 12 Bölge Başkanlığı’nın önceliklerinin belirlenmesinde şu kriterlerin göz önüne alındığını ifade etti: “Tehdit durumu, çalışma ortamına imkan sağlayacak halk yapısı, yerleşim alanının ekonomik, kültürel ve yüksek öğrenim yapılanması, vazifenin yerine getirilmesine imkan sağlayacak il sayısı.”



--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36912] Bilmeyenler için yeniden: BEST OF ERGENEKON - Ergenekoncuların Unutulmaz Ses Kayıtları

Posted: 27 Dec 2009 01:16 PM PST

1 - Ergenekon soruşturması sürecinde, soruşturmaya konu olan kişilere ait pek çok ses kaydı internette yayınlandı... İşte unutulmayan kayıtlar...

2 - Dağlıca Tabur Komutanı Onur Dirik'e ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı... (DİKKAT: Vİdeo küfür içeriyor...)

3 - Eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın Erkan Mumcu hakkında şok ses kaydı.

4 - Ergenekon tutuklusu eski Jandarma Genel Komutanı emekli Org. Şener Eruygur'un eşi Mukaddes Eruygur'a ait ses kaydı.

5 - Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın "Encümen-i Daniş" toplantılarını kayda aldığını ve "Dostlar Meclisi" adlı oluşumları açıkladığı ses kaydı.

6 - Emekli Org. İsmil Hakkı Karadayı, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat dönemlerinde aktif görev aldığını, Erbakan'ın görevden nasıl alındığını, Mesut Yılmaz'la yapılan pazarlığı anlatıyor. 

7 - Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün hakeretler ve tehditler savurduğu ses kaydı...

8 - Harp Akademileri Komutan Yardımcısı Korg. Selahattin Uğurlu'nun ses kaydı...


http://www.liberalses.com/ergenekon-kronolojisi/best-of-ergenekon.aspx




--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36911] Bilmeyenler için yeniden: Ergenekon Kronolojisi

Posted: 27 Dec 2009 01:07 PM PST

Ergenekon Kronolojisi


İşte Ergenekon soruşturmasının başından beri gün gün yaşananlar, gözaltılar ve tutuklamalar...

2 Mart 2001 - Gazeteci Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan, İstanbul Organize Şube Müdürlüğü’nün otomobil kaçakçılığı operasyonunda gözaltına alındı. Güney ve Oğuztan'ın evi ve işyerlerinde yapılan incelemeler sonucu Ergenekon örgütlenmesiyle ilgili 6 çuval doküman bulundu. Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın sorguladığı Tuncay Güney, Ergenekon hakkında detaylı bilgi verdi.

12 Aralık 2003 - Adil Serdar Saçan, 2003'te Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevinden ayrıldıktan sonra işadamı Şevki Duyu'nun Gaziosmanpaşa'daki 'Duyu-San' adlı fabrikasında bomba yapımında kullanılan çok miktarda malzeme bulunduğu ihbarı yapıldı. 12 Aralık 2003'te Terörle Mücadele ekiplerinin fabrikaya yaptığı baskında Duyu-San şirketinin yanındaki Karadeniz Ekmek Fırını'nın altında çok sayıda resmi belge ile beraber İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü arşivlerinde olması gereken Tuncay Güney'in mülakat kasetleri ve Güney'in Ergenekon hakkındaki belgelerinden oluşan 6 çuvallık arşivi bulundu.

17 Mayıs 2006 - Danıştay 2. dairesine Alparslan Arslan adlı saldırgan tarafından silahlı saldırı düzenledi. Saldırı sonucunda, Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin öldü, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye daha yaralandı. Alparslan Arslan saldırıyı gerçekleştirdikten hemen sonra yakalandı ve sorgusunda saldırıyı Danıştay'ın başörtüsü kararı nedeniyle gerçekleştirdiğini söyledi. Arslan’ın üzerinden Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği üyelik kartı çıktı. Yetkililerin ilk açıklamaları suikastın bir örgüt işi olduğu yönünde geldi. Olaydan iki gün sonra dönemin başbakan yardımcısı Abdullah Gül Alparslan Aslan'ı yönlendiren çetenin elebaşısının 12 Eylül öncesi yüzbaşı iken ordudan atılan ve ekip içinde "Albay Muzaffer" diye tanınan Muzaffer Tekin olduğunu açıkladı
 
20 Mayıs 2006 - Danıştay 2. Dairesi'ne yapılan saldırının azmettiricisi ve çete lideri olarak aranan eski TSK mensubu yüzbaşı Muzaffer Tekin, İstanbul Kadıköy'de yakalandı. 12 Eylül öncesi ordudan atıldığı ve bıçakla intihara teşebbüs ettiği belirtilen eski yüzbaşı Muzaffer Tekin, yaralı olarak götüldüğü Acıbadem Hastanesi’nde gözaltına alındı. Daha sonra serbest bırakıldı.
 
27 Eylül 2006 - Kokain satmak ve 20 adamıyla çete kurmak suçundan 2006 yılında tutuklanarak Kandıra F Tipi Cezaevi'ne gönderilen Engin Bağbars 27 Eylül 2006 ve daha sonrasında polis, savcılık ve mahkemeye verdiği ifadesinde Ergenekon ile ilgili bilgiler verdi. Bağbars, Hrant Dink suikastı dosyasına da giren ifadelerinde Danıştay saldırısı, rahip Andrea Santoro cinayeti, darbe planları, TÜSİAD üyelerine suikast planı kuran bir çeteden söz etti.
 
12 Haziran 2007 - 2007 Haziran'ında Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’nın 156 no’lu hattını gizli numaradan arayan bir kişi Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı karşısındaki tek katlı binanın çatısında el bombası ve C-4 patlayıcı madde bulunduğunu, bu maddeyi Mehmet Demirtaş’ın sakladığı, patlayıcıları bir astsubayın temin ettiğini ihbar etti. İhbar önce İstanbul Jandarma Komutanlığı’na, ardından da İl Emniyet Müdürlüğü’ne iletildi. Emniyet, ihbarda verilen adresi 12 Haziran 2007’de tespit etti. Aynı gün Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesinden arama kararı alınıp gecekonduya gidildi. Düzenlenen operasyonda savunma ve taaruz tipi 27 adet el bombası, TNT kalıpları ve fünyeleri bulundu. Bu ihbarla “Ergenekon Soruşturması” başlatıldı.
 
15 Haziran 2007 – Eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve emekli astsubay Mahmut Öztürk gözaltına alındı.
 
16 Haziran 2007 – Ümraniye’deki gecekondu sahibi Mehmet Demirtaş ve evde daha önceden kiracı olarak oturduğu anlaşılan yeğeni Ali Yiğit'in ifadeleri üzerine el bombalarının eski astsubay Oktay Yıldırım'a ait olduğu anlaşılınca Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş ve Ali Yiğit tutuklandı. Daha sonra bombaların Mayıs 2006'da Cumhuriyet'e atılanla aynı seride olduğu anlaşıldı.
 
19 Haziran 2007 – Eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve emekli astsubay Mahmut Öztürk tutuklandı.
 
20 Haziran 2007 – Emekli binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk gözaltına alındı.
 
21 Haziran 2007 – Kendisini esnaf ve işadamı olarak tanıtan Muzaffer Şenocak gözaltına alındı.
 
22 Haziran 2007 – Eski polis memuru Aydın Yüksek ve Muzaffer Tekin`in askeri liseden arkadaşı eski asker Rafet Arslan gözaltına alındı.
 
23 Haziran 2007 – Eski TSK personeli Gazi Güder ve gazeteci Ayşe Asuman Özdemir gözaltına alındı.
 
25 Haziran 2007 –Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Kuvayi Milliye Derneği’nin kurucularından muhasebeci İsmail Eksik gözaltına alındı, eski polis memuru Aydın Yüksek ve Muzaffer Şenocak ise tutuklandı.
 
26 Haziran 2007 - Şüphelilerden Muzaffer Tekin’in, evinde bulunan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni Fikret Emek‘ten aldığını söylemesinin üzerine emekli binbaşı Fikret Emek 25 Haziran günü Eskişehir’de gözaltına alındı. Fikret Emek'in evinde 11 kilogram C-3 tipi plastik patlayıcı ve suikast silahı Kanas dürbünlü tüfek, 10 adet el bombası bulundu. Emek'ten ele geçirilen el bombalarından birisinin seri numarası, Cumhuriyet gazetesine 5 ve 11 Mayıs 2006’da atılan el bombalarının numarasıyla birebir örtüşüyordu.
 
27 Haziran 2007 acikistihbarat.com adlı internet sitesinin sahibi emekli tümgeneral İhsan Gürcihan’ın oğlu Halil Behiç Gürcihan gözaltına alındı.
 
29 Haziran 2007 – Eskişehir’de ele geçirilen cephaneli evin sahibi emekli binbaşı  Fikret Emek, getirildiği İstanbul’da tutuklanarak cezaevine gönderildi.
 
3 Temmuz 2007 – Eski asker Gazi Güder tutuklandı.
 
18 Temmuz 2007 –SESAR araştırma şirketinin sahibi İsmail Yıldız, Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, Kuvva-i Milliye Derneği üyesi Fuat Ermiş ve Tuğrul Derme gözaltına alındı.
 
21 Temmuz 2007 – SESAR araştırma şirketinin sahibi İsmail Yıldız, Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, Kuvva-i Milliye Derneği üyesi Fuat Ermiş tutuklandı.
 
27 Temmuz 2007 – Emekli özel harekatçı polis memurları Kemal Şahin ve Mehmet Murat Yücel ile polislikten ayrılan eski özel harekatçı Ferudun Refik Nuhoğlu, gazeteci Hayrullah Mahmud Özgür ve Milli Görüş, merkez sağ partiler aleyhtarı ve antisemitik kitaplarla tanınan yazar Ergün Poyraz gözaltına alındı.
 
30 Temmuz 2007 – Yazar Ergün Poyraz tutuklandı.
 
22 Ağustos 2007 – Adı daha önce Akın Birdal suikastine karışan ve Türk İntikam Tugayı örgütünün lideri Semih Tufan Gülaltay’ın ortağı, eski milli güreşçi Mete Yalazangil gözaltına alındı.
 
23 Ağustos 2007 – Ergenekon sanıklarından eski asker Mahmut Öztürk’le iş ortaklığı yapan Zeki Yurdakul Çağman, esnaf Tuncay Hacıbektaşoğlu ve eski Çeçen asker Saipir Debzlelvidze gözaltına alındı.
 
26 Ağustos 2007 – Eski milli sporcu Mete Yalazangil tutuklandı.
 
6 Eylül 2007 – Gazeteci Ayşe Asuman Özdemir tutuklandı.
 
3 Temmuz 2007 - ''Girdap'' adı verilen operasyon kapsamında, ismi tetikçi Alparslan Arslan’ın üzerinde bulunan kimlik kartı nedeniyle Danıştay saldırında da gündeme gelen Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGB) Genel Başkanı Taner Ünal, dernek yöneticileri Ahmet C, Vehbi Ş, Salih Zeki B, Yasin A, Levent B, Mesut S, Ahmet K. ile Halit B, Savaş K, İlhami D, Ahmet Y, Mehmet D, Mehmet B, Osman A, Mehmet Ali D, Mehmet E, Hüseyin T adlı kişiler, gözaltına alındı.
 
22 Ocak 2008 – Kamuoyunda JİTEM’in kurucusu olarak bilinen Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, Emekli Binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, gazeteci Güler Kömürcü, Emekli Tuğgeneral Veli Küçük`ün şoförü Emin Caner Yiğit, Kuvva-i Milliye Derneği’nin başkan yardımcısı Hüseyin Görüm ve yardımcısı Kahraman Şahin, Hüseyin Görüm’ün kardeşleri Yusuf ve Raif Görüm, Kuvva-i MilliyeDerneği Pendik Şube Başkanı Hüseyin Gazi Oğuz, Kuvva-i Milliye Derneği Adana Şube Başkanı Yaşar Arslanköylü, Kuvva-i Milliye Derneği Mersin temsilcisi Tanju Okan, eski Uzman Çavuş Muhammet Yüce, yazar Ümit Oğuztan, mafya liderleri Sami Hoştan ve Ali Yasak, Büyük Hukukçular Birliği Başkanı avukat Kemal Kerinçsiz, avukat Fuat Turgut, özel güvenlik görevlisi Satılmış Balkaş, esnaf Asım Demir, İstanbul Adliyesi’nde görevli zabıt katibi Atilla Aksu, emlakçı Oğuz Alpaslan Abdulkadir, Erkut Ersoy, Erol Ölmez, Erdal İrten ve Murat Özkan gözaltına alındı.
 
23 Ocak 2008 – Kamuoyunda Scientology Tarikatı üyesi olarak tanınan, Kuvva-i Milliye Derneği üyesi İhsan Göktaş gözaltına alındı.
 
24 Ocak 2008 – Kuvva-i Milliye Derneği üyesi bilgisayar ve web tasarımı uzmanı Recep Gökhan Sipahioğlu gözaltına alındı.
 
25 Ocak 2008 – Emekli Binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, Kuvva-i Milliye Derneği Başkan Yardımcısı Hüseyin Görüm'ün yardımcısı Kahraman Şahin, Erol Ölmez, eski Uzman Çavuş Muhammet Yüce ve Erkut Ersoy tutuklandı.
 
26 Ocak 2008 – Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, mafya lideri Sami Hoştan, Kuvva-i Milliye Derneği’nin başkan yardımcısı Hüseyin Görüm, Kuvva-i MilliyeDerneği Pendik Şube Başkanı Hüseyin Gazi Oğuz, avukat Kemal Kerinçsiz, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol ve emlakçı Oğuz Alpaslan Abdulkadir tutuklandı. Kuvva-i Milliye Derneği üyesi Abdullah Arapoğuları gözaltına alındı.
 
29 Ocak 2008 – Kuvva-i Milliye Derneği üyesi Abdullah Arapoğulları tutuklandı.
 
3 Şubat 2008 – Tetikçi Vatan Bölükbaşoğlu gözaltına alındı.
 
6 Şubat 2008 – Yazar Ümit Oğuztan tutuklandı.
 
7 Şubat 2008 – Vatan Bölükbaşoğlu tutuklandı.
 
21 Şubat 2008 – İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in şoförü ve koruması Mahir Çayan Güngör, Doğu Perinçek’in makam şoförü Aydın Gergin ve İşçi Partisi Genel Merkez çalışanı Yusuf Tunçer gözaltına alındı.
 
22 Şubat 2008 – Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Emin Gürses, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Kurumu Enstitüsü’nde görevli Doç. Dr. Habip Ümit Sayın, emekli başçavuş Orhan Tunç, Milli Güç Platformu Sözcüsü ve Noel Baba Barış Konseyi Derneği Başkanı Muammer Karabulut, “sosyete kuyumcusu” olarak bilinen kuyumcu Hayrettin Ertekin, Coşkun Çalık ve gazeteci Vedat Yenerer gözaltına alındı.
 
25 Şubat 2008 – PKK itirafçısı Abdulmuttalip Tonçer, gözaltına alındı.
 
26 Şubat 2008 – Doç. Dr. Emin Gürses, Doç. Dr. Habip Ümit Sayın, emekli başçavuş Orhan Tunç, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer Karabulut, kuyumcu Hayrettin Ertekin ve gazeteci Vedat Yenerer tutuklandı. Tetikçi olduğu iddia edilen Ayhan Çelik gözaltına alındı.
 
6 Mart 2008 – PKK itirafçısı Abdulmuttalip Tonçer tutuklandı.
 
11 Mart 2008 – Cinayet hükümlüsü Selim Akkurt tutuklandı.
 
21 Mart 2008 – İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, İP Genel Başkan Yardımcısı ve gazeteci Ferid İlsever, İP yöneticisi ve gazeteci Mehmet Adnan Akfırat, Doğu Perinçek’in şoförü ve koruması Yusuf Beşirik, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve yazarı İlhan Selçuk, USİAD yönetim kurulu üyesi işadamı İbrahim Benli ve İP yöneticisi ve Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk gözaltanı alındı.
 
24 Mart 2008 – İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, İP Genel Başkan Yardımcısı Ferid İlsever, İP yöneticisi Mehmet Adnan Akfırat ve Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk tutuklandı.
 
25 Mart 2008 – İP Genel Sekreteri avukat Nusret Senem, İP Basın Bürosu Başkanı, gazeteci ve avukat Hikmet Çiçek ve Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi ve İP İzmir Ulusal Strateji Merkezi üyesi Hayati Özcan gözaltına alındı.
29 Mart 2008 – İP Genel Sekreteri avukat Nusret Senem, İP Basın Bürosu Başkanı, gazeteci ve avukat Hikmet Çiçek ve Ulusal Kanal İzmir Temsilcisi ve İP İzmir Ulusal Strateji Merkezi üyesi Hayati Özcan tutuklandı.
 
13 Nisan 2008 – VKGB eski üyesi, Kuvva-i Milliye Derneği Mersin kurucusu Ali Kutlu gözaltına alındı.
 
16 Nisan 2008 - VKGB eski üyesi, Kuvva-i Milliye Derneği Mersin kurucusu Ali Kutlu tutuklandı.
 
3 Haziran 2008 - acikistihbarat.com adlı internet sitesinin sahibi Emekli Tümgeneral İhsan Gürcihan’ın oğlu Halil Behiç Gürcihan gözaltına alındı.
 
7 Haziran 2008 acikistihbarat.com adlı internet sitesinin sahibi Halil Behiç Gürcihan tutuklandı.
 
16 Haziran 2008 – Kuvayı Milliye Derneği Başkan Yardımcısı Murat Çağlar gözaltına alındı.
 
18 Haziran 2008 – Kuvva-i Milliye Derneği Başkan Yardımcısı Murat Çağlar tutuklandı.
 
1 Temmuz 2008 – Eski Jandarma Genel Komutanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Emekli Orgeneral Mehmet Şener Eruygur, eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon, Emekli Tuğamiral İlker Güven, Emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ali Balbay, Tercüman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Mehmet Büyükçelebi, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aydın Aygün, Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Birol Başaran, Barbaros Hayrettin Altıntaş, Türkiye Gençlik Birliği Başkanı Adnan Türkan, İşçi Partisi Öncü Genlik Kolları İstanbul İl Başkan Yardımcısı Tunç Akkoç, çeşitli suçlardan sabıka kaydı bulunan ve JİTEM için çalıştığı iddia edilen Osman Gürbüz, daha önce PKK’lı olmaktan gözaltına alınan yayınevi sahibi Durmuş Ali Özoğlu, İbrahim Özcan, Kemal Aydın, Neriman Aydın, Hamza Demir, Ercüment Ovalı, Muhammet Murat Avar, Siyami Yalçın ve yazar Erol Mütercimler gözaltına alındı.
 
3 Temmuz 2008 – Barbaros Hayrettin Altıntaş tutuklandı.
 
4 Temmuz 2008 – Emekli Albay Hasan Atilla Uğur ve Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aydın Aygün, Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Birol Başaran, Hatice Bahtiyar  ve İbrahim Özcan tutuklandı.
 
5 Temmuz 2008 – Eski Jandarma Genel Komutanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Emekli Orgeneral Mehmet Şener Eruygur, eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon, daha önce PKK’lı olmaktan gözaltına alınan yayınevi sahibi Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın ve çeşitli suçlardan sabıka kaydı bulunan ve JİTEM için çalıştığı iddia edilen Osman Gürbüz  tutuklandı.
 
6 Temmuz 2008 – Neriman Aydın tutuklandı.
 
14 Temmuz 2008 – 1. Ergenekon İddianamesi kamuoyuna açıklandı.
 
23 Temmuz 2008 – Yönetmen Halis Yavuz Işıklar gözaltına alındı.
 
8 Ağustos 2008 – Firari, eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yakalandı. Eski milletvekili firari Turhan Çömez için yakalama kararı çıkarıldı.
 
13 Ağustos 2008 – Muzaffer Öztürk gözaltına alındı.
 
14 Ağustos 2008 – JİTEM’in kurucularından Emekli Albay Arif Doğan gözaltına alındı.
 
15 Ağustos 2008 - JİTEM’in kurucularından Emekli Albay Arif Doğan tutuklandı.
 
16 Ağustos 2008 – Muzaffer Öztürk tutuklandı.
 
18 Eylül 2008 – Eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz ve Piyade Teğmen Mehmet Ali Çelebi, Teğmen Noyan Çalıkuşu, Teğmen Eren Mumcu, Teğmen Hasan Hüseyin Uçar, askeri öğrenci Yaşar Tozkoparan, askeri liseden atılma Doğukan Yorulmaz, Hamza Demir, Süleyman Solmaz ve Önder Koç gözaltına alındı.
 
20 Eylül 2008 – Piyade Teğmen Mehmet Ali Çelebi, Teğmen Noyan Çalıkuşu, Teğmen Eren Mumcu ve Teğmen Hasan Hüseyin Uçar ve askeri öğrenci Yaşar Tozkoparan tutuklandı.
 
21 Eylül 2008 – Hamza Demir ve Süleyman Solmaz tutuklandı.
 
23 Eylül 2008 – Eski Ankara DGM Askeri Hakimi ve Askeri Yargıtay Onursal üyesi Tanju Güvendiren, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan,  Kanaltürk televizyonunun eski sahibi gazeteci Ahmet Tuncay Özkan, Tuncay Özkan`ın doktoru olduğu belirtilen Op. Dr. Mesut Özcan, Dr. Hüseyin Nazlıkul, Kanaltürk televizyonunun eski haber müdürü Adnan Bulut, Biz Kaç Kişiyiz Derneği Genel Başkanı Selim Utku Gümrükçü, Biz Kaç Kişiyiz Platformu İstanbul Başkanı ve Memleket Sevdalıları Derneği Genel Başkanı Murat Ağırel, Biz Kaç Kişiyizi Platformu üyesi Evrim Baykara, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in kuzeni ve avukatı olan Emcet Olcaytu, Adli Sicil Memuru Mahir Akkar ve eski Esenyurt Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi’nin yüzde 10’una sahip olan Gürbüz Çapan gözaltına alındı.
 
26 Eylül 2008 – Eski Ankara DGM Askeri Hakimi ve Askeri Yargıtay Onursal üyesi Tanju Güvendiren, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in kuzeni ve avukatı olan Emcet Olcaytu, Dr. Hüseyin Nazlıkul ve eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan tutuklandı. Gazeteci Merdan Yanardağ gözaltına alındı.
 
27 Eylül 2009 – Kanaltürk televizyonunun eski sahibi gazeteci Ahmet Tuncay Özkan tutuklandı.
 
9 Ekim 2008 – Eski Ankara DGM Askeri Hakimi ve Askeri Yargıtay Onursal üyesi Tanju Güvendiren ve Dr. Hüseyin Nazlıkul tahliye edildi.
 
20 Ekim 2008 – Kamuoyunda “Asrın Davası” olarak adlandırılan Ergenekon Terör Örgütü Davası görülmeye başladı.
 
21 Ekim 2008 – Eski Cumhuriyet Savcısı Ertaç Giray ve Giray’ın yanında ofisboy olarak çalışmış olan Hüseyin Keskin gözaltına alındı.
 
23 Ekim 2008 – Tecavüz ve hırsızlık sabıkalı, Yüksel Dilsiz gözaltına alındı. Hüseyin Keskin tutuklandı.
 
24 Ekim 2008 – Eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ü istihbarat elemanı olarak kullandığı iddia edilen Yüksel Dilsiz tutuklandı.
 
15 Ocak 2009 – Eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yakalandı.
 
16 Ocak 2009 – Eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz yakalandı.
 
6 Mart 2009 – Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ali Balbay tutuklandı.
 
25 Mart 2009 – Ergenekon davasıyla ilgili  ikinci iddianame, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
 

Devam edecek....



--
Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.
Türkiye, eğer Türkiye'nin omurgasını çökerten, elini kolunu bağlayan, tarihî yürüyüşünü sona erdiren ve sadece laik küresel sistemin çıkarlarını korumaktan başka hiçbir iş yapmayan bu hastalıklı, marazî, şirret, ilkel çetelenme yapılanmasını çökertemezse, tasfiye edemezse, Türkiye tasfiye edilmiş olacak. Leş kargaları kapıda bekliyor...
-------------------------------------
http://dava-vatan.blogspot.com/

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36909] ORDU'NUN DÜŞMANI KİM OLABİLİR? /www.soruyusormak.com

Posted: 27 Dec 2009 12:46 PM PST

Gün geçmiyor ki, Türk Silahlı Kuvvetler aleyhine yeni, ilginç ve bu
ölçüde de aşağılayıcı bir haber televizyon ve gazete başlıklarına
taşınmasın...
Geçtiğimiz akşam iktidara yakınlığı ile tanınan bir televizyon
kanalının ana haber programını izliyorum.
Ekranda 20 yıldır Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tercümanlığını yaptığı
söylenen Yıldırım isimli [soyadını aklımda tutamadım] bir kişi...
Adam şöyle konuş[turul]uyor:
- PKK terörü ordu içinde bazı kişilerin menfaatleri olduğu için
bitmiyor... Daha doğrusu bitirilmiyor. Ben yıllarca Ordu'nun içinde
yaşadım., PKK'ya erzak veriyorduk. İlaç veriyorduk... Yardım ediyorduk.
Hatta silahlar veriliyordu... Biz, günün birinde PKK'nın en üst
kadrosunu yakaladık. Böylece PKK bitirilmiş oluyordu. Ancak yukarıdan
bir emir geldi. Bu elebaşları serbest bıraktık. Daha da önemlisi,
PKK'nın bazı eylemlerini bizzat Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı bazı
birimler gerçekleştiriyor.

Evet... Açıkça görüleceği gibi, Türkiye büyük, çok büyük bir tehdidin
odağına yerleştirilmiştir.
Ülkenin, iç ve dış düşmanla mücadele etme görev ve sorumluluğunu
üstlenmiş en yetkili kurumu namlunun ucuna yerleştirilmiştir.
Bizzat Sayın Genelkurmay Başkanımızın deyimi ile Türk Silahlı
Kuvvetleri'ne karşı "a-simetrik psikolojik" savaş başlatılmış... Ve
bütün hızı ve gücü ile sürdürülmektedir.
Bakın, izleyin medyayı işgal eden haberleri... İbretle ama dikkatle
takip edin yaratılan bilgi kirliliğinin yarattığı çamur ortamını...
Ne görüyorsunuz?.. Peki, bu çamur deryasının içinden gerçeği bulup
çıkartabiliyor musunuz?
Hedef, Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Bu, alenen bellidir!..
Amaç, Türkiye'yi korumak ve kollamakla görevli bu büyük gücü
yıpratmak, halk üzerindeki güvenini yok etmek ve mücadele yeteneğini
zaafa uğratmaktır.
Bu ülke teröre 20 yıldır binlerce şehit verdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri bu kanlı savaşta en kıymetli evlatlarını
kaybetti...
Ve bugün, o kanlı terörü sürdüren elebaşılar, ülkemizin içine ve
dışına çöreklenmiş işbirlikçileri de yanlarına katarak... Ve en önemlisi
ise, bu topraklarda yıllardır gözü olan emperyalizmin maddi ve manevi
rüzgârını da arkalarına alarak üçlü, beşli, onbeşli çeteler
oluşturmuşlardır.
Bu çetelerin ortak çıkarı, Milli Devlet'i, onun ordusunu ve Atatürk
ilkelerine yürekten bağlı halkını teslim almaktır, arkadan kuşatarak
esir almaktır...
Olayın dış kabuğunun çevresinde dolaşmayın... Sizlere gösterilen
rengârenk "film"in içine, özüne, esasına ve senaryosuna nüfuz edin...
Ve bu öz ve esasın içeriğinde Türkiye halkına yutturulmak istenen
yalancı dolmayı teşhis edin.
Ankara'nın bir caddesinde bir albay ve bir binbaşı "polisler"
tarafından zapt ediliyor...
Malum medya haykırıyor:
- Arınç'a suikast yapan TSK mensupları yakalandı!..
Genelkurmay açıklama yapıyor:
- Hayır, böyle değil... Bu iki TSK mensubu, resmen bir muhbiri izlemekle
görevli yetkili personelimizdir...
Ancak malum medyadaki atış artarak sürüyor...
Vay anasını sayın seyirciler... Gerçekten, vay anasına!..
Lütfen, oturup, soğukkanlı bir biçimde düşünür müsünüz?
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst mevkii olan Genelkurmay Başkanlığı,
bir siyasi partinin genel başkan yardımcısına suikast düzenleyen
kişileri neden korusun?.. Niçin arka çıksın?.. Niçin bu kişilerin bir
başka hizmet için görevli olduklarını resmen açıklasın?..
Bu noktada akla bir tek ihtimal gelmektedir: O da, bu suikast
eyleminin suç ortağının bizzat Türk Silahlı Kuvvetleri olmasıdır...
Zaten demeye getirdikleri ve fırsatını yakaladıklarında da açık açık
ifade ettikleri de bu çirkin iftiradır.
Bu iftira çirkindir, çirkin olmaya da, aynı zamanda da komik ve
saçmadır... Ve aklı başında olan hiç kimsenin zihnini bulandıramayacak
ölçüde acemicedir, düzeysizdir ve her türlü inandırıcılıktan
yoksundur!..
Gözlerden uzak tutulmaması gereken yakıcı gerçek şudur:
- Namlunun ucuna yerleştirilen bu ülkenin ordusudur!..
Sindirilmek, bastırılmak ve gözden düşürülmek istenen bu ordunun
saygınlığıdır.
Yani bu milletin savunma gücündür hedef alınan... Düşman olunan budur!
Bir ülkenin ordusunun düşmanı ise, o ülkede yaşayan milletin
düşmanının ta kendisidir!..
İşte bütün bu saldırıların ötesinde ve yaratılan tüm bilgi kirliliğine
rağmen ulaşmamız gereken salt gerçek ve ortak bilinç budur!

www.soruyusormak.com
www.dnm-ler.com

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...

Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com

Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36913]

Posted: 27 Dec 2009 10:27 AM PST

EY MİLLET UYAN...
 
Artık ey milleti merhume, sabah oldu uyan !
Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan?
Ne Kürtlük, ne de Türklük kalacak aç gözünü !
Dinle Peygamber-i Zişanın İlahi sözünü.

Veriniz başbaşa; zira sonu hüsranı mübin,
Ne hükümet kalıyor ortada, billahi ne din !
"Medeniyet !" size çoktan beridir diş biliyor;
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.

Ne bu şuride siyaset, ne bu fasid dava?
Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz...
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!
Bunu benden duydunuz, ben ki evet, Arnavudum...
Başka birşey diyemem ...İşte perişan yurdum!...

                      MEHMET AKİF ERSOY

--

Windows 7: Gündelik işlerinizi basitleştirin. Size en uygun bilgisayarı bulun.

[anadoluhaber:36895] Kitap: Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu - indir

Posted: 27 Dec 2009 08:41 AM PST

Kitabı buradan indirebilirsiniz
http://www.derindusunce.org/img/ulus-devlet.pdf

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36877] Ergenekon'un fikir cephaneliği

Posted: 27 Dec 2009 08:37 AM PST

Odamda volta atarak yaptığım Ergenekon kazısı


Polis Türkiye’yi kazıp her yerden cephane çıkartırken, ben de kendi imkânlarımla ele geçirdiğim ‘zihin krokileri’nin izini sürerek bir başka kazı yaptım. Bu bir zihin kazısıdır. Bu yüzden kimse korkmasın. Hesabı poliste ve mahkemelerde değil, vicdanda ve muhakemelerde görülecektir.

Elime geçen zihin krokilerinde sağduyu caddesinin tam vicdan sokağını kestiği köşede bir çarpı işareti vardı. Orayı kazdım. Ve inanılmaz bir mühimmat buldum. Burası Ergenekon’un ideolojik cephaneliği olmalıydı. Çünkü bu çukurda bulduğum kavramlar ideolojik bütünlük gözetilerek değil, tahrip gücü kayda alınarak biraraya getirilmişti.

Bu cephanede başköşede ‘anti-emperyalizm’ kavramı duruyordu. Eski zaman işçiliği bir başka oluyor. Yüzyıl öncesinin el işçiliğiyle üretilmiş anti-emperyalizm kavramı diğerleri arasında pırıl pırıl parlıyordu. Bu kavramın neredeyse ilk günkü gibi korunmuş olmasını Türkiye ikliminin özel koşullarına da bağlamak gerekiyor. Bu antika ve tasarımı mükemmel silah, ‘solun’ cephanesinden buraya kimse görmeden nasıl taşınmıştı, anlamak çok güç. Çünkü aynı nakil işlemini zamanında Mussolini de yapmıştı. Sosyalizmden faşizme Marksist kavramları kullanarak bir günde ani bir viraj alan Mussolini, dünyanın gözünden kaçmak bir yana, dünyanın gözünü çıkartmıştı. Mussolini bu virajı ‘Proleter İtalya burjuva Avrupa’ya karşı’, el çabukluğuyla almıştı. E, proleterliği bütünüyle bir millete atfettiğiniz anda, anti-emperyalizm kavramını taşımak bile gerekmiyor, adeta soldan sağa ışınlanıyor. Ortadoğu’da parça etkisi yüksek olan, en büyük erdemi basitlik olan bu silahın Türkiye’deki en kullanışlı yanı, silahı parçalarına ayırıp farklı bir şekilde biraraya getirdiğinizde mükemmel bir suikast silahına dönmesi. Bu suikast silahını da hepiniz tanıyorsunuz: Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. Namı diğer, anti-emperyalizm.

İdeolojik Ergenekon cephaneliğinin başköşesinde duran bir başka antika silah ise Ermeni düşmanlığıydı. Nazi ırkçılığı kadar şatafatlı olmasa bile meraklısı için çok daha minimalist, çok daha cazip bir tasarım taşıyordu. Çok daha sade bir ırkçılık olan Ermeni düşmanlığı en medeni salonlarda bile ortamın medeni tasarımını çok bozmadan varolabiliyordu. Ayrıca kafatası antropologlarını da meşgul etmiyordu. Çünkü kafatası antropolojisine girmemekte fayda vardı. Ortak kafatası bulmanın çok zor olduğu Anadolu’da, yine de çok sık rastlanan bir kafatası yapısı vardı. Bu kafatasına antropologlar ‘Armenoid’ kafatası adını veriyor. Bilmem bu bilgi Türkleri rahatlatır mı? Ermeni kıyımını, başka hiçbir çare kalmazsa, Ermeni’nin Ermeni’ye, daha doğrusu Armenoid’in Ermeni’ye eziyeti olarak da lanse edebilirler. Bu imkânı da kafatası antropologlarına bırakalım.

Ermeni düşmanlığının hemen yanında Yahudi düşmanlığı duruyordu. İşin ilginç yanı, bu evrensel patlayıcı, Hitler’in cephaneliğinden değil, Müslümanların cephaneliğinden buraya taşınmıştı. Bu da ona çok kullanışlı bazı özellikler katıyordu. Birkaç gün evvel Cumhurbaşkanı’nın Ermeniliğini sorgulayan CHP’li bir ‘Şık Latife’ ertesi gün Filistin poşusuyla Meclis’e geldiğinde ‘evrensel demokrat’ olabiliyordu. ‘Globia’nın derin devleti, ya da bir diğer deyişle Global Ergenekon İsrail devletinin Yahudi düşmanlığını sürekli besleme hali de düşünülürse, bu ideolojik silah, cephaneliğin en pratik parçalarından biri haline geliyordu.

İdeolojik Ergenekon cephaneliğindeki en konvansiyonel silah ise ‘demokrat düşmanlığı.’ Batı’lı iklimlerde ateş almayan bu silah Türkiye’ye özeldir. Bu silahı Türkiye’de bakkaldan bile temin edebilirsiniz. Mantar tabancası statüsündedir. Merkez medyamız tarafından gazeteyle birlikte her gün promosyon olarak kuponsuz dağıtılır. Mesela, Hrant Dink’in öldürüldüğü günkü Sabah gazetesinin ilk sayfasına bakın, ‘ASALA Rambo’yla geri dönüyor’ büyük puntolarını göreceksiniz. Objektif habercilik canım. Sylvester Stallone ASALA’yı yücelten bir filmde oynayacak’mış. Onun haberi. Hrant Dink’in de, bu haberin de, devamı gelmedi. Fatih Altaylı’nın devamı ise yine büyük yerden geliyor.

Karanlık Savaşlar teorisi silahı. Ergenekon cephanesinde bulunan bu silah Genelkurmay yapımıdır. Bu yüzden izini sürmek mümkün değildir. Beylik bir silah mıdır, yoksa bünyeye yavaş yavaş nüfuz eden çok tehlikeli kimyasal bir silah mı? Henüz anlamak mümkün değil. Parçaları ele geçirilmiş olmasına rağmen silahın bütününe henüz hiç bir yerde rastlanmamıştır.

Batı düşmanlığı silahı: Süngü kıvamındaki bu yakın dövüş silahı da yine Müslümanların cephanesinden çalınmıştır. Ama bu hırsızlık öyle bir arzu ve ihtirasla yapılmıştır ki, memleketimizdeki Müslümanların Batı düşmanlığı cephanesinin neredeyse hepsi tükenmiş ya da kullanılmaz hale getirmiştir.

Devrimcilik silahı: Ergenekon cephanesinin Mona Lisa’sı. Sosyalizmin orta yerinden nasıl yürütülmüştür, bu ciddi bir araştırma konusudur. Böyle bir silahı kaptırınca en çok telaşa kapılması gereken sosyalistler olması gerekirken, nasıl böyle bir rahatlık içinde oldukları büyük bir muammadır. Belki bu silaha inançlarını çoktan kaybettiklerindendir. Çöpe atmaya elleri varmadığından, çalınsın daha iyi, demiş olabilirler. Böylece hem kullanmak zorunda kalmazlar hem de hala envanterlerinde gösterebilirler.

Artık üzerinde nal gibi Ergenekon damgası olan bu silahlar, eskisi gibi kullanışlı değil. Buyurun size bir Ergenekon soruşturması faydası daha.

Bu ideolojik silahları müzeci bir koleksiyoner sabrı ve şehvetiyle toplayan Ergenekon, bu müzeye hem küratör hem de bekçi olarak niye CHP’yi ve Baykal’ı tayin etmiştir? Bu cephaneliğin en büyük muamması da bu zaten.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36882] Hayata geçirilmiş Kafes Planı: Maraş Katliamı

Posted: 27 Dec 2009 08:34 AM PST

23 Aralık 1978-TBMM

İktidarda, Güneş Motel olayıyla 11 AP’li milletvekilinin desteğini alan CHP var. Başbakan Bülent Ecevit. Gündem, 1970’lerin Ergenekon’u: Kontrgerilla. 24 Mart’ta Ecevit’in talimatıyla kontrgerilla iddialarını araştıran Savcı Doğan Öz öldürülmüş.

Türkiye bugün ne tartışıyorsa o gün de aynı şeyleri tartışıyor. Ama bu kez roller değişmiş. Derin devletin üzerine giden, iktidardaki CHP. Kontrgerillanın avukatı ise muhalefetteki Adalet Partisi.

Bütçe Karma Komisyonu’nda Başbakanlık bütçesi tartışılıyor.

Sıra MİT bütçesine geliyor.

CHP’li Niyazi Ünsal söz alıyor: “İşin şakası yoktur. Benim şakam yoktur. Kontrgerilla beni de vurana kadar gideceğim üzerlerine. Susacağımı sananlar varsa aldanmasınlar. Susmayacağım.”

AP’li Müfit Bayraktar: “Sayın Niyazi Ünsal ucuz kahramanlık yaparak yine buraya kontrgerillayı getirdi. Bir yerde gerilla varsa kontrgerilla da olacaktır. Bu kontrgerilla ülkenin bütünlüğü için çalışıyorsa, yıkıcılarla mücadele ediyorsa bunu yadırgayamayız.”

CHP’li Süleyman Genç: “Asıl görevi Türkiye’nin dışarıda itibarını korumak olan MİT’e siyasiler takip ettiriliyor.”

Aynı saatlerde Maraş’ta Alevilere karşı Cumhuriyet tarihinin en büyük pogromu yaşanıyor. Ülkücülerin film izlediği bir sinemaya bomba atılması üzerine başlayan olaylarda (Bu bombayı atanın geçenlerde skandal bir şekilde Alevi Çalıştayı’na çağrılan Ökkeş Şendiller (o günkü soyadıyla Kenger) olduğu söylense de Şendiller bu davada daha sonra diğer pek çok sanık gibi beraat ediyor.) resmî kayıtlara göre 120, gayrı resmi rakamlara göre 500’e yakın insan öldürülüyor. Öldürülenler arasında kadınlar ve çocuklar da var. Yüzlerce ev yakılıyor.

Olayların ardından Başbakan Bülent Ecevit’in yaptığı ilk açıklamayı, bugün, Başbakan Erdoğan, Bülent Arınç’a suikast iddialarıyla ilgili olarak da yapabilir.

Şöyle diyor Ecevit: “Bazı kimseler, hükümeti yıkabilmek, demokrasiyi sona erdirebilmek uğruna devleti çökertmeyi göze almaktadırlar.”

Devlet olaylara dört gün boyunca müdahale edemiyor. Dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş daha sonra başında bir asker olan MİT’in olaylarla ilgili Emniyet’e istihbarat vermediğini açıklıyor. Hatta Emniyet İstihbarat, Maraş katliamı üzerine kuruluyor.

Maraş Katliamı ile ilgili 804 kişi hakkında dava açılıyor. Bu sanıklardan 29’u ölüm cezasına, 7’si müebbet hapse çarptırılıyor. 379 kişi beraat ediyor. Mahkemenin bu kararı Yargıtay’ca bozuluyor. Yeni yargılama sonucunda da idam cezaları uygulanmıyor.

Böylece Maraş dosyası sessizce kapatılıyor. Maraş Katliamı sonrasında sıkıyönetim ilan ediliyor. 1980 askerî darbesine giden kanlı süreç böylece başlamış oluyor

Ve 2006 yılı.

Bülent Ecevit’in evrakları arasından Maraş Katliamı ile ilgili bir belge çıktığını yazıyor gazeteler.

Ecevit’in 1979’dan beri sakladığı belgenin üstünde “çok ciddi bir kaynaktan verilmiştir” notu düşülmüş. Şunlar yazıyor:

“CHP iktidarı devraldıktan sonra vuku bulan büyük olayların (Malatya, Sivas, Kahramanmaraş) çıkacağına dair bir-iki ay evvelinden haber verilmediğinden yüzlerce vatandaşımızın can ve mal kaybına sebebiyet vermişlerdir. Önceden haber vermek bir tarafa olayın yaratılmasında en etkin rol oynamışlardır. Nitekim Kahramanmaraş olayı MİT’ten... müşterek planlamaları ile çıkarılmıştır. Türkeş oraya ...’in tavassutuyla ....’u tayin ettirerek Güney Bölgesi’ni ele geçirmiş ve Maraş olayını rahatlıkla tertip ettirmiştir.”

Peki, 2006 yılından bu yana bu belgeyle ilgili MİT’ten herhangi bir yalanlama geldi mi? Hayır. Bir savcı çıkıp boşlukta yazan isimleri eğer yaşıyorlarsa çağırıp sorguladı mı? Hayır.

O halde Bülent Arınç’a suikast iddialarına neden bu kadar şaşırıyorsunuz ki? Maraş Katliamı’nı açıklamadan Ergenekon, Kafes Planı anlaşılır mı? Hayır.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36885] Türkiye’de? Suikast? Özel Harp? Daha neler...

Posted: 27 Dec 2009 08:33 AM PST

Çok uğraşıldı, çok didinildi ama 2009 yılında da o başlık atılamadı. Ama merkez medya kararlı 2010’da mutlaka atacak o başlığı: Ergenekon balonu söndü.

Bundan tam 51 yıl önce başka bir dava için aynı başlığın büyük bir iştahla atılmasının bedelini Türkiye acı bir şekilde ödemişti.

Tarih 5 Aralık 1958.

Ali İhsan Göğüş tarafından çıkarılan haftalık haber dergisi Kim, kapaktan ‘müjdeli’ haberi okuyucularıyla paylaşıyordu: 9 Subay Davası: Sönen Balon.

Peki, neydi balon olduğu kapaktan duyurulan Dokuz Subay Davası.

Yıl 1957’dir. Tıpkı günümüzün isimsiz ihbarcı subayı gibi bir ihbarcı subay ortaya çıkar. Ama bu kez adıyla ve sanıyla. Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu, Demokrat Parti’nin ileri gelenlerine ordudaki cuntayı ihbar etmiştir.

Biri CHP yöneticisi emekli bir kurmay albay, çoğunluğu albay ve yarbay sekiz asker tutuklanır ve Askerî Mahkeme’de yargılanmaya başlanır.

Dönemin gazeteleri bu davadan hiç hoşlanmazlar. Bu subayların tek suçunun İsmet Paşa’yı sevmek olduğunu yazarlar. Onlara yapılan muamelenin Elliniki Enosis cemiyeti mensuplarına bile yapılmadığından şikâyet ederler.

Kasım 1958’de Harbiye’deki Askerî Mahkeme’de karar açıklanır. Daha sonra genelkurmay başkanı olduğunda adı darbe girişimlerinde geçince emekliye sevk edilecek Mahkeme Başkanı Cemal Tural, ihbarcı asker Samet Kuşçu’ya doğru elini uzatıp askerlere ‘yakalayın’ talimatını verir. Samet Kuşçu iki yıl hapse çarptırılmış, diğer subaylar serbest bırakılmıştır.

Darbe iddialarının ne kadar mesnetsiz olduğunun anlatıldığı Kim dergisinin iç sayfalarında karar için “Adalet yerini buldu” başlığı kullanılmış ve altında da şöyle yazılmıştı:

“Böylece bir yıl müddetle bütün Türk ve dünya efkârını işgal eden bir iddia, asılsız çıkıyor ve başta Türk ordusunun şerefli mensupları olmak üzere bütün vatandaşlar sevince gark oluyordu.”

Darbe iddialarının ‘balon çıkmasından’ 1,5 yıl sonra darbenin kendisi gerçekleşti. 9 Subay olayının üzerine gitmek isteyen Celal Bayar’ı, sorunu orduyu yıpratmadan çözmek isteyen Adnan Menderes durdurmuştu. 27 Mayıs’tan sonra Bayar’ın Menderes’e bu yüzden kırgın olduğu söylendi...

Peki, Dokuz Subay Olayı’nın ‘balon çıkmasıyla’ sevince gark olan Kim dergisinde kimler çalışıyordu: Orhan Birgit, Oktay Ekşi, Coşkun Kırca, Fikret Otyam, Sadun Tanju, Yılmaz Büyükerşen ve Bülent Ecevit...

Tarih bu kez 29 Mayıs 1977’dir.

Seçim gezileri için İzmir’e gelen CHP Lideri Bülent Ecevit’e Çiğli Havaalanı’nda parti otobüsüne binerken uzaktan ateş edilir. Yanında bulunan Mehmet İsvan bacağından yaralanır.

Füze cinsi bir silahtan atılan gazlı kurşun özel yapımdır. Polis “mermi değil patlangaç” diyerek olayın üstünü örtmeye çalışır. CHP’li iki genç “suçlu” oldukları iddiasıyla gözaltına alınır. İzmir Valisi’nin olayı bir süre Ankara’ya bildirmediği öğrenilir. Menemen Savcısı olaya kendi inisiyatifiyle el koyar. Ama bir sonuç çıkmaz.

Bülent Ecevit ‘Bu bir suikasttı, bana karşıydı’ der ve kontrgerillayı işaret eder. Dönemin merkez medyası suikasta da kontrgerilla iddialarına da pek inanmaz... Adalet Partililer Ecevit’i komploculukla, devletin kurumlarını yıpratmakla suçlar, CHP’lilerle dalga geçilir.

Ortada atılmış bir kurşun ve Ecevit’in yanı başında yaralanmış bir kişi varken olayın Ecevit’e dönük bir suikast olduğuna inanmayanlardan biri de Milliyet Başyazarı Abdi İpekçi’dir.

2 Haziran 1977 günü “Şüpheler, şüpheler” başlıklı yazısında şöyle demektedir: “Böyle bir görev yüklenmiş (polisi kastediyor –YO) kişinin Ecevit’in ya da herhangi bir parti liderinin hayatına kastedeceği, öldürmeye kalkışacağı düşünülemez. Bu bakımdan Çiğli Havalimanı’nda Mehmet İsvan’ın yaralanmasıyla sonuçlanan olayın aslında Ecevit’e yönelik bir suikast ile ilgili olduğuna inanmak zordur. Gaz tüfeği herhalde bir kaza ya da ihmal sonucu patlamıştır.”

Bu yazının üstünden 20 ay geçtikten sonra Abdi İpekçi hâlâ asıl faili tartışılan bir suikasta kurban gider. Onu öldüren Mehmet Ali Ağca askerî cezaevinden yurtdışına kaçırılır.

Peki, Abdi İpekçi’yi ‘yalnız kurt’ ülkücü bir gencin öldürdüğünü iddia edenlere ne olur?..

Bu hikâye daha ne kadar böyle sürüp gider?

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36893] Mertebe-i Ala

Posted: 27 Dec 2009 08:31 AM PST

Mertebe-i Ala

Civan mert koç yiğitleri analar doğurur,
Ol muhabbet-i vatan sevdasıyla yoğurur,
Cihad-ı vatan yolunda yanan yürekleri,
Makam-ı ala mertebe-i şehitlik soğutur,

(Bilal Özcan)


Windows 7: Gündelik işlerinizi basitleştirin. Size en uygun bilgisayarı bulun.

[anadoluhaber:36881] Ya Rabbi

Posted: 27 Dec 2009 08:30 AM PST

Ya Rabbi

Ya Rabbi uzaklaştır, müminlerden tefrika illetini,
Kuranın etrafında, birleştir Muhammed(S.A.V.) 'in ümmetini,
Islah olmuyorlarsa, ne olur kahret küfür milletini,
Bitirmeye yardım et, Müslüman milletlerin fetretini,


Muzaffer kıl ya Rabbi, Hak yolunda cihad eden erleri,
Vaad'in var şehide, Cennet olacak gidecek yerleri,
Şehadet aşkı ile, hazırlanır elbette seferleri,
Ya şehid ya da gazi, olmaktır bu erlerin dilekleri,

"Sinan Karakaş"

Windows 7: Gündelik işlerinizi basitleştirin. Size en uygun bilgisayarı bulun.

[anadoluhaber:36892] 2009'un en önemli olayı sizce hangisi?

Posted: 27 Dec 2009 08:23 AM PST

2009un en önemli olayı sizce hangisi?

  • %34
  • %20
  • %11
  • %10
  • %4
  • %4
  • %3
  • %3
  • %3
  • %2
  • %1
  • %1
  • %1
  • %1
  • %1
  • %1
  • %1

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36880] 2009un en antipatik ünlüsü hangisi?

Posted: 27 Dec 2009 08:22 AM PST

2009un en antipatik ünlüsü hangisi?

  • %39
  • %29
  • %14
  • %5
  • %2
  • %2
  • %2
  • %2
  • %2
  • %1
  • %1
  • %1
  • %1

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36879] İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı bulundu

Posted: 27 Dec 2009 08:03 AM PST

İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı bulundu
Kanundan iki sene önce yazdığı kitapla şapka kanununa muhalefetten idam edilen Atıf Hoca'nın mezarı bulundu.


Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Cumhuriyetin ilk fikir suçlusu mağduru kabul edilen ve İstiklal Mahkemesi'nce asılarak vefat eden İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı bulundu. İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı, defnedildiği esnada orada olan bir görgü şahidi tarafından yakınlarına gösterildi.

Vakit gazetesinin haberine göre, Ankara Mamak semti eski kabristanındaki Garipler Mezarlığı'ndaki İskilipli Atıf Hoca'nın kemikleri, yeğenlerinden alınan kan, tırnak ve saç örnekleriyle yapılan DNA testi de pozitif çıkınca, yakınları tarafından alınarak, memleketi Çorum'un İskilip ilçesine defnedildi.

İskilipli Atıf Hoca, 1926 yılında ilk Meclis'in önünde, hakimlik yetkisi olmayanlar tarafından kurulan mahkemede, şapka kanunun çıkmasından iki yıl önce yazdığı bir kitap yüzünden asılmıştı.

Bir sabah vakti asılan İskilipli Atıf Hoca'nın naaşı, akşama kadar etrafa ibret olsun diye de darağacında bırakılmış, daha sonra da naaşı yıkanmadan ve cenaze namazı kılınmadan Mamak Kabristanı'nın kimsesizler kısmına defnedilmişti.

73 yıl sonra kemiklerini bulunan Atıf Hoca'yı memleketine defnedenler, onun 73 yıl sonra geç kalmış cenaze namazını da kıldılar.

İSKİLİPLİ ATIF HOCA VE EYLEMİ

15 Kasım 1925 tarihinde çıkan şapka kanunundan tam iki yıl önce yazılan 'Frenk mukallitliği ve İslam' eserinde şapka giymenin küfür alameti olduğunu söyleyen İskilipli Atıf Hoca, şapka kanununa muhalefetten, önce Giresun İstiklal Mahkemesi'ne sevk edildi. Burada hakkında takipsizlik kararı verildi. İstanbul'a döndü ama bu sefer de Ankara'dan hakkında yakalama emri çıkarıldı ve polis tarafından Ankara'ya götürüldü. Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmaya başlandı. Bu kez kendisine isnat edilen suç, "halkı kanunlara karşı kışkırtmak"tı.

Meşhur Kılıç Ali'nin (nam-ı diğer Kel Ali) reislik ettiği Ankara İstiklal Mahkemesi Savcısı, Hoca için 3 yıl hapis cezası istiyordu. Fakat mahkeme tarafından idamla cezalandırıldı.

Gördüğü bir rüya üzerine savunma dahi yapmayan İskilipli Atıf Hoca, 4 Şubat 1926 sabahı, Meclis yakınlarındaki Zincirli Camii'nin kenarında bulunan bir hamam harabesi içinde 'Mahkeme-i Kübra'da hesaplaşacağız' dedikten sonra kelime-i şehadet getirerek ipte can verdi.

MAHKEME HAKİMİNİ ALTÜST ETMİŞTİ

Necip Fazıl Kısakürek'in birinci elden şahitlerden 'Son devrin din Mazlumları'nda da anlattığı gibi mahkemede hakim Kılıç Ali ile İskilipli Atıf Hoca arasında şöyle bir konuşma cereyan etti:

"Kel Ali bi ara büyük bir hışımla Hoca'ya dönerek:

-"Sen şapka aleyhinde bulunmuşsun!..."dedi

Hoca sakin ve vakur bir tavırla:

-"Evet efendim, Şapka Kanunu çıkmadan "2" sene evvel şapkanın bir müslüman kisvesi olmadığına dair bir risale yazmıştım." dedi.

Kel Ali:

-"Şimdi ne yapıyorsun?" diye sordu.

Hoca:

-"Kanunlara itaat ediyorum" diye cevap verdi. Bunun üzerine Kel Ali yine hiddetle bağırarak:

-"Sen bilmiyor musun ki; şapka da bezdir, fes de bezdir, sarık da bezdir?" deyince Hoca yine aynı sükunetle:

"Evet biliyorum." dedi." Ancak Heyeti Hakiminin arkasındaki bayrak da bezdir. Lütfen o bayrağı kaldırınız da yerine İngiliz bayrağı asınız." karşılığını verdi.

Kel Ali pek hiddetlenmişti:

-"Ne diyorsun?" diye bağırdı. Hoca:

"Efendim şapka bir alamettir. Oysa ki; benim de sizin de giydiğiniz ceket, pantolon ve palto bir adettir. Adet ile alamet arasındaki farkı göstermek için o risaleyi yazmıştım." dedi."

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36889] Alevi kanalı Su'dan Ermenice yayın

Posted: 27 Dec 2009 08:02 AM PST

Alevi kanalı Su'dan Ermenice yayın
Uydudan yayın yapan SU TV her akşam saat 20.00'de haber bülteni yayınlamaya başlıyor.


Dünya Bülteni / Haber Merkezi

TRT'nin bir süre önce başlattığı Ermenice radyo yayını ve internet sitesinin ardından 'Alevi kanalı' olarak bilinen ve uydudan yayın yapan SU TV, 28 Aralık Pazartesi'nden itibaren her akşam saat 20.00'de Batı Ermenicesi ile haber bülteni yayınlamaya başlıyor.

Akşam'ın haberine göre bülteni Bursa'da oynanan Türkiye-Ermenistan futbol maçında Ermeni milli takımının çevirmenliğini de yapmış bir Türkiye Ermenisi olan Melisa Boz (26) sunacak. İki bölümden oluşacak olan haber bülteninde, Türkiye haberlerinin yanı sıra, Ermenistan'ı ve Türkiye'deki Ermenileri ilgilendiren haberler sunulacak.

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36891] Elkatmış: Askerler yalan ve yanlış bilgiler verdi

Posted: 27 Dec 2009 08:01 AM PST

Elkatmış: Askerler yalan ve yanlış bilgiler verdi
Eski Susurluk Komisyonu Başkanı Elkatmış, gizli askeri örgütlenmeler hakkında çarpıcı yorumlarda bulundu.


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddiaları kapsamında, sivil savcıların Ankara'da Özel Kuvvetler'e bağlı Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda arama yapmaları kontrgerilla tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.

CİHAN'a konuşan eski Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda arama yapılıyor olmasının ve bazı belgelere el konulmasının çok büyük bir aşama olduğunu söyledi.

Bu kurum hakkında çeşitli rivayetler, çeşitli ihtimaller olduğunu hatırlatan Elkatmış, "Buranın halk arasında bilinen ismi gladyo ya da kontgerilla. Geçmişte gladyo ve kontrgerillanın neler yaptığı da bir gerçek. Bütün bu şaibelerden kurumun da arınması için, kamuoyunun da rahatlaması için tamamen elden geçirilmesi ve incelenmesi, bulunabilecek bir takım şeylerin de hesabının sorulması gerekliydi. Bugün bu kısmen yapılabiliyor. Tabi ne çıkacak, onu bilemiyorum. Olumlu bir gelişme olarak görüyorum." diye konuştu.

Susurluk Komisyonu'na askerlerin yalan ve yanlış bilgiler verdiğini anlatan Elkatmış, JİTEM'in olmadığının söylendiğini ama bugün varlığının ortaya çıktığını belirtti. Milli Güvenlik Kurumu'na (MGK), Genelkurmay Başkanlığı'na bir takım bilgiler sorduklarını dile getiren Elkatmış, "MGK ve Genelkurmay bu bilgileri vermediler, ifade vermeye de gelmediler. Jandarma Genel Komutanlığı 'JİTEM diye bir kuruluş yoktur' diye yalan bilgi verdi. Tabi o zamanki şartlar ortadaydı. Yargı kararı olmadan tabi bunları araştıramazdın. Meclis iç tüzüğü açık, 'Devlet sırları ve ticari sırlar araştırma kapsamı dışındadır' diyor. Biz araştırma komisyonuyduk, böyle bir şeye girmemiz söz konusu değildi. Ona rağmen sorduğumuzda veya çağırdığımızda da gelinmedi, yanlış bilgi verildi ya da hiç bilgi verilmedi." şeklinde konuştu.

"MECLİS'TE ÖZEL KOMİSYON KURULSUN"

Özel Kuvvetler'e bağlı Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda inceleme yapılmasının zor olduğuna dikkat çeken Elkatmış, şöyle devam etti: "Yargıdan evvel devletin bir takım organları, Başbakanlık Teftiş Kurulu veya Devlet Denetleme Kurulu böyle bir şeyi yapabilirdi. Ama şimdiye kadar yapmadı. İş yargıya kaldı. Yargının yapacağı da sınırlıdır. Ama 'böyle bir yapı nasıl yürüyor, kanuna uygun mu değil mi, illegal mi legal mi çalışıyor, bir takım suç işliyor mu, suç örgütü gibi mi?' tüm bunların araştırılması gerekiyor. Bunu da Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun ya da Meclis'te kurulacak özel bir komisyon yapabilir."

Bir takım soruşturmalarda o konulara değindiklerinin altını çizen Elkatmış, ama 28 Şubat'ın karanlık döneminde yaptırım güçleri olmamasından dolayı üzerlerine gidemediklerini kaydetti.

"ECEVİT CUMHURBAŞKANINA ANLATMIŞTI"

34 kişnin ölmesine ve yüzlerce insanın yaralanmasına yol açan 1 Mayıs olaylarının hep bir sır olarak kaldığına işaret eden Elkatmış, kimlerin ve neden bu katliamı gerçekleştirdiklerinin hiç anlaşılamadığını vurguladı. Dönemin ana muhalefet lideri Bülent Ecevit ise 1 Mayıs'ın üzerindeki gölgeleri şöyle anlatmıştı:

"Bu ateşin nereden açıldığı belli olduğu halde, ateşi açanlar belli olduğu halde sorumluları bir türlü yakalanmadı. Biz bir araştırma kurulu kurmuştuk, fakat onun da önüne aşılmaz engeller çıkıyordu. Ben 1 Mayıs olaylarında çok kaygılandım. Ve daha önce Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantıları üzerine aldığım bilgiler ışığında duyduğum kaygılarımı zamanın Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e sözlü olarak ilettim. 'Elimde kanıt yok ama, bana öyle geliyor ki bu Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantıları, onun içinde yer alan ömür boyu görevli birtakım siviller bunu yapmış olabilir' diye o konuda bilgilerimi kendisine aktardım."

Susurluk kazasının ardından ortaya çıkan ilişkiler ve iddialarla ilgili TBMM'de kurulan komisyon raporuna muhalefet şerhi koyan Fikri Sağlar ise "Türkiye'de 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu'nun kurulması, daha sonra da Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak adlandırılan oluşumun irdelenmesi zorunluyken, bu konu göz ardı edilmiştir." demişti.

Kaynak: Cihan

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36878] Türkiye yakın tarihinde stratejik örgütlenme: 'STK'

Posted: 27 Dec 2009 07:59 AM PST

Türkiye yakın tarihinde stratejik örgütlenme: 'STK'
Arınç'a suikast planının ardından gece yarısı basılan Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) geçmişte yaşanan birçok kritik olayla ilişkilendiriliyor.

Arınç olayının ardından gece yarısı basılan Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) 1952'de kuruldu. İlk işi Kore'ye asker göndermek olan kurulun adı 6-7 Eylül olaylarına da karıştı

1952 yılında bu yana çeşitli isimler altında faaliyetini sürdüren Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı'nın (STKB), adı Kore'ye asker gönderilmesinden, 6-7 Eylül olayları ve Kıbrıs'taki Türk Mukavemet Teşkilatı'nın örgütlenmesine kadar pek çok önemli olayla birlikte anıldı.

Görevi barış zamanında bölgesinde düşman işgaline karşı direniş ve ayaklanma örgütlemek olan Kurul hiyerarşik olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı, o da Genelkurmay İkinci Başkanı'na bağlı.

Seferberlik Tetkik Kurulu (STK), ABD'de eğitim gören Tuğgeneral Daniş Karabelen tarafından dönemin Milli Güvenlik Kurulu olan Yüksek Savunma Kurulu kararı çerçevesinde, 27 Eylül 1952'de Milli Avcı Birlikleri şubesi olarak kurulan şimdiki Özel Kuvvetler Komutanlığı içinde bir oluşum olarak faaliyete başladı. 1948'de ABD'ye 'özel harp' kurumları ve 'stay behind' olarak adlandırılan strateji eğitimi için gönderilen 16 subay, Özel Kuvvetler'in resmi çekirdeğini oluşturmuştu. Bu subaylar arasında Karabelen'in yanı sıra, Turgut Sunalp, Ahmet Yıldız, Alparslan Türkeş, Suphi Karaman, ve Fikret Ateşdağlı gibi isimler de yer aldı. İlk icraatı, 1950'de Kore'ye asker gönderme işlerinin organizasyonu oldu.

STK'nın adı 6-7 Eylül olaylarıyla da gündeme geldi. Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin bombalandığı yalan haberi üzerine 6-7 Eylül 1955'te azınlıklara yönelik başlatılan saldırılarda 5 bin 583 ev ve dükkân yağmalanmıştı. 52 ayrı yerde aynı anda başlayan olaylarla ilgili olarak konuşan Özel Harp Dairesi'nin eski komutanlarından emekli orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, "Özel Harp Dairesi'nin işiydi ve muhteşem bir örgütlenmeydi" ifadesini kullanmıştı. STK'nın ismi daha sonra da birçok olayda 'kontr-gerilla' olarak geçmişti.

Kıbrıs'ta TMT'yi örgütledi

Bugünkü adıyla STKB, 1 Ağustos 1958 yılında dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in direktifiyle Kıbrıs'ta Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) adı altında gizli, illegal ve silahlı bir örgütlenme kurdu. Kurulun ismi, 1967 yılında, o zamanki komutanı Tuğgeneral Cihat Ayol tarafından Özel Harp Diresi'ne (ÖHD) dönüştürüldü. Gayrinizami kuvvetlere karşı harekât konusunda uzmanlaşan ÖHD, 'ordu içindeki gizli ordu' olarak da anılmaya başladı.

TSK'nın reorganizasyonu kapsamında 1992'de Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın (ÖKK) kurulması ile ÖHD, ÖKK'na bağlandı. ÖKK da, doğrudan Genelkurmay İkinci Başkanı'na bağlandı. ÖKK'nın temsil seviyesi iki yıl önce yapılan değişiklikle korgeneral seviyesine yükseltildi ve başına halen ÖKK komutanı olan Korgeneral Servet Yörük getirildi.

Asla er kullanmıyorlar

Yapılanması itibarıyla Türkiye 2002 yılına kadar 12 bölgeye ayrılmıştı ve her bölgenin bağlı olduğu bir bölge başkanlığı bulunuyordu. 2002 yılında yapılan değişiklikle Bölge Başkanlığı sayısı 16'ya çıkarıldı.

STKB da 'Gayrinizami harp' örgütlemekle görevli. Bu çerçevede her bölge başkanlığı, kendisine bağlı illerde ülkenin düşman işgaline uğraması durumunda, yerlerini asla terk etmeyecek, bölgesindeki hâkim otoriteyi yıkmak veya zayıflatmak, düşman harekâtını engellemek ve bölgeye sahip olmak maksadı ile yapılacak direniş ve ayaklanma gibi eylemleri başlatacak ve gerçekleştirecek sivil kadroları barış zamanında bulup örgütlemek için çalışıyor. Bu faaliyetler sırasında asla erler kullanılmıyor. Kadro daha ziyade astsubaylardan oluşuyor. Yönetici konumundaki yüzbaşı, binbaşı, yarbay ve albay rütbesindeki subaylar ise Özel kuvvetler komutanlığı personeli içerisinden seçiliyor. STKB'nın istihbarat toplama yetkisi ise bulunmuyor.

Kaynak: Radikal

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36874] GLADİO: Seferberlik Tetkik Kurulu > Özel Harp Dairesi > Özel Kuvvetler Komutanlığı => ERGENEKON

Posted: 27 Dec 2009 07:57 AM PST

SEFERBERLİK Tetkik Kurulu'nda yapılan arama kontrgerilla tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Türkiye'nin NATO'ya girmesiyle Soğuk Savaş'ın en önemli alanlarından biri oldu. SSCB yayılmasına karşı kurulan yarı resmi gizli örgütler Avrupa'nın birçok ülkesinde kuruldu. CIA tarafından finanse edilen bu örgütler 'Süper NATO'olarak adlandırıldı, ancak her ülkede ayrı bir isimle örgütlendi. En ünlüsü 1990'da deşifre olan İtalya'nın gizli örgütü Gladio'ydu. Bu konudaki çok sayıda Meclis araştırmalarına, belgesellere ve kitaplara göre Türkiye'deki Süper NATO kronolojisi şöyle:

1952: NATO'YLA KURULDU

Türkiye 4 Nisan 1952'de NATO'ya girdi. 'Gizli ordu'nun adı Seferberlik Tetkik Kurulu'ydu ve Amerikan Askeri Yardım Heyeti'nin Ankara Bahçelievler'deki binasında faaliyet gösteriyordu.

CIA ve Adnan Menderes hükümeti arasında 1959'da imzalanan askeri bir anlaşmada gizli ordunun yurtiçi görevi ifade edilirken, gizli askerlerin ”rejime karşı iç ayaklanma durumunda da“ harekete geçirileceği belirtiliyordu.

1965: İSMİ DEĞİŞTİ

Seferberlik Tetkik Kurulu 1965'te yeniden yapılandırıldı ve adı Özel Harp Dairesi olarak değiştirildi. ÖHD ve kontrgerillasının resmi görevi şöyle ifade ediliyordu: ”Komünist işgal ya da ayaklanma durumunda, işgale son vermek için gerilla yöntemlerini ve mümkün olan tüm yeraltı faaliyetlerini kullanmak. “Ancak gölge görevler, yurtiçi kontrol ve yanıltma operasyonlarıyla o kadar iç içe geçti ki; kontrgerillaları teröristlerden ayırt etmek giderek zorlaşmaya başladı.

TESADÜFEN ÖĞRENİLDİ

Başbakan Ecevit, böyle bir yapının varlığını 1974'teki Başbakanığı döneminde tesadüfen öğrendiğini açıkladı. 1974'te dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar'ın, ”acil bir ihtiyaç için Başbakanlık'ın örtülü ödeneğinden bir kaç milyon dolar istemesiyle“ başlayan bilgilendirme sürecini şöyle aktaracaktı: ”Bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. 'Özel Harp Dairesi için istiyoruz' yanıtı geldi.

“Öyle bir resmi dairenin, o zamana kadar adını bile duymamıştım... 'Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyordu?' diye sordum. O zamana kadar bu dairenin tüm giderlerini bir gizli ödenekle ABD'nin karşıladığı bana bildirildi... Özel Harp Dairesi'nin nerede bulunduğunu sordum. 'Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada' yanıtını aldım...”

Ecevit kendisine verilen brifingle daha ayrıntılı bilgiler edindi: “Adları gizli tutulan bazı 'vatansever gönüllüler' de sivil uzantı olarak çalışmak üzere ömür boyu görevlendirilmişlerdi. Gereğinde bu gönüllü sivil vatanseverlerin kullanmaları için de, Türkiye'nin bazı yerlerinde gizli silah depoları oluşturulmuştu.”

1990: YİNE AD DEĞİŞTİRDİ

İtalya'daki ısrarlı soruşturmalar gizli örgütü açığa çıkardı. İtalya'da birçok kanlı eylem yapan gizli örgütün adı Gladio'ydu ve bu örgütlerden birçok Avrupa ülkesinde bulunuyordu. Batı ülkeleri bu örgütleri tasfiye ettiklerini açıkladı. Türkiye'de bu yapının varlığı resmen doğrulanmadı, ancak bu tarihten sonnra Özel Harp Dairesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı altında faaliyet yürütmeye başladı.

DİĞER ADI ERGENEKON MU?

Erol Mütercimler'e göre ülkeyi darbeye sürükleyen ve bugün “çete” diye anılan örgütün gerçek adı; Ergenekon:

“Ben de ilk kez bu örgütün adını öğrendiğimde şok oldum. Gerçek anlamda şok oldum. Çünkü o kadar yıl yüzlerce insanla konuştum, ki ihtilalci darbeci subaylar çok büyük bölümü; ama bunu ilk ben emekli tümgeneral Memduh Ünlütürk'ten duyduğumda anlayamadım.”

1996: SUSURLUK KAZASI

Susurluk kazasının ardından ortaya çıkan ilişkiler ve iddialarla ilgili TBMM'de komisyon kuruldu. Komisyon raporuna muhalefet şerhi koyan Fikri Sağlar, “Türkiye'de 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu'nun kurulması, daha sonra da Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak adlandırılan oluşumun irdelenmesi zorunluyken, bu konu gözardı edilmiştir” dedi.

(Yukarıdaki bilgiler Daniele Ganser'in, NATO'nun Gizli Orduları ve Can Dündar ile Celal Kazdağlı'nın Ergenekon adlı kitaplarından alınmıştır.)

Türkiye'yi 12 Eylül'e götüren süreçteki en kanlı eylemlerden biri 1 Mayıs katliamıydı. Ecevit katliamların ardından Cumhurbaşkanı Korutürk'e Özel Harp Dairesi'yle ilgili bilgiler aktarmış ve eylemde kontrgerillanın parmağı olduğundan şüphelendiğini bildirmişti.


--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36875] ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Posted: 27 Dec 2009 07:09 AM PST

ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

Link to ANADOLU HABER GÜNLÜĞÜ

RE: Çok Gizli Yakınlaşma

Posted: 26 Dec 2009 12:53 PM PST

ya Allah kahretsin kardeşim istemiyorum maillerinizide düşüncenizide çıkarın artık şu gruptan beni


From: mustafaerol2008@gmail.com
To: Domino_Etkisi@googlegroups.com
Subject: Çok Gizli Yakınlaşma
Date: Sat, 26 Dec 2009 20:11:55 +0200

Çok Gizli Yakınlaşma

 

İsrail istihbarat sitesi Debka, Yunanistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Georgios Karamalikis'in Aralık ayı içinde İsrail'e gizli bir ziyaret gerçekleştirdiğini ileri sürdü.


Ankara'nın İran ve Suriye eksenine yanaşmasıyla birlikte Türkiye-İsrail ilişkilerinin soğumasına karşılık İsrail-Yunanistan ilişkilerinin giderek yakınlaştığını savunan Debka, son ziyaretin de bunun bir parçası olduğunu iddia etti.

Haberine İsrail askeri kaynaklarına dayandıran istihbarat sitesi, Yunan Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın, genellikle askeri yetkililere uygulanmayan üst düzey bir protokolle karşılandığını yazdı.

Debka'ya göre Koramiral Karamalikis, İsrail'in sadece çok yakın müttefiklerine uyguladığı bir program çerçevesinde, bu ülkenin çok gizli tutulan bazı üslerini de gezdi. Bu çerçevede Yunan komutana, İsrail'in sır gibi sakladığı INS Dolphin 800 tipi nükleer füze fırlatma kapasiteli denizaltılarıyla Saar V sınıfı Eliat 501 muhribi de gösterilerek bilgi verildi.

Sözkonusu denizaltı ile muhrip geçtiğimiz aylarda Süveyş Kanalı'nı geçerek Kızıldeniz'e girmişti. İsrail bu gösteriyle İran'a gözdağı vermişti.

Türkiye, İsrail'i NATO çerçevesindeki hava tatbikatından çıkarırken, Yunanistan geçen yıl İsrail'e geniş çaplı bir ortak hava tatbikatı düzenlemişti. Bu tatbikata, İsrail'den kalkarak Yunanistan'a giden 100 İsrail savaş uçağı katılmış, İsrail bu yolla gövde gösterisi yapılmıştı.

http://www.debka.com/headline.php?hid=6434



 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4717 (20091226) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com


Windows Live: Arkadaşlarınızın Facebook'ta yaptıklarınızı kolayca görmesini sağlayın.

Putin'in 'İmam Hatip' ilgisi

Posted: 26 Dec 2009 10:32 AM PST

Putin'in 'İmam Hatip' ilgisi

 

Aralarında Rusya Başbakanı Putin'in din danışmanın da bulunduğu bir heyet, Türkiye'de imam hatip lisesi modelini inceledi. Rusya, 25 yıl sonra nüfusunun yarıdan fazlasının Müslüman olacağını düşünerek din eğitiminin altyapısı için harekete geçti.


Moskova, sosyalist rejimin çöküşünden yaklaşık 20 yıl sonra 'İmam Hatip' talebi ile Ankara'nın kapısını çaldı. Giderek artan Müslüman nüfusu dikkate alan ülke, imam hatip liseleri ve ilahiyat fakültelerini model almak için Türkiye'ye resmi başvuruda bulundu. Özellikle imam hatip lisesi sistemini mercek altına alan Rusya, benzer bir modeli kendi ülkesinde de oluşturmak istiyor.

RAPOR RUSYA'DA
Rusya Bilim Kültür ve Eğitim Bakanlığı'nın resmi verilerine göre, ülke nüfusunun yüzde 20'sini oluşturan Müslümanların oranı, önümüzdeki 25 yıl içinde yüzde 51'e ulaşacak. İşte bu tablo, Rusya Hükümeti'ni harekete geçirdi ve Türkiye'deki laik din eğitiminin incelenmesi ve örnek alınması için oluşturulan bir heyet geçtiğimiz aylarda Ankara'ya gelerek resmi görüşmelerde bulundu. Konuk heyetin talebi üzerine, Türkiye'deki imam hatip lisesi uygulamasına ilişkin kapsamlı bir raporun Rusya'ya gönderildiği belirtildi.

PUTİN'İN DİN DANIŞMANI
Milli Eğitim ve Diyanet yetkilileri ile bir dizi toplantı yapan heyette, Rusya Federasyonu Devlet Başkanlığı Din Danışmanı Aleksei Grishin ve Rusya Bilim Kültür ve Eğitim Bakan Yardımcısı'nın da bulunduğu öğrenildi. Din Danışmanı Aleksei Grishin, Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in devlet başkanlığı döneminde bu göreve atanmıştı. Grishin halen Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in danışmanlığını yürütüyor.

100 RUS ÖĞRENCİ GELİYOR
Temasları sırasında Rusya'da giderek artan Müslüman nüfusun ihtiyaçlarına cevap verecek din adamı yetiştirilmek üzere ağustos ayında ikincisi kurulan Rusya İslam Üniversitesi hakkında bilgi veren Rus heyet, bu üniversiteden ve Rusya'daki çeşitli eğitim fakültelerinden mezun olan öğrencilerin, Türkiye'de din eğitiminden geçirilmeleri talebinde de bulundu.

MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türk Diyanet Vakfı yetkilileri ile görüşmeler yapan konuk heyetin bu talebi Türk tarafınca kabul edildi. İki ülke arasında varılan mutabakat kapsamında, Rusya İslam Üniversitesi ve eğitim fakültesi mezunu 100 öğrenci, 2010 yılının ilk aylarında Ankara'ya gelerek Diyanet Vakfı'nda düzenlenecek kapsamlı din eğitiminden geçirilecek. Birinci grubun eğitim programının tamamlanmasının ardından yeni öğrencilerin de din eğitimi için Ankara'ya gönderileceği öğrenildi. Rus öğrencilerin yetiştirilmesi çerçevesinde, Türk Diyanet Vakfı aracılığı ile Türkiye'den de din eğitmenleri Rusya'ya gönderilecek.

Ülkedeki Müslüman ailelerin çocuklarının 'Taliban zihniyeti' ile yetişmesini istemediklerini belirten Rus yetkililer, Türkiye'nin laik bir ülke olması ve  imam hatip liseleri uygulaması nedeniyle tercih edildiğini de ifade ettiler.

KABAEVA DA YARI MÜSLÜMAN
Putin'in jimnastikçi Alina Kabaeva'dan bir çocuğu olduğu ortaya atılmıştı. Bir haberde, Kabaeva'nın Tatar babası nedeniyle yarı Müslüman olduğu hatırlatılarak 'Putin imajına çok dikkat eder. Müslümanların sayısı 30 milyon. Yarı Müslüman güzel bir eşinin olmasından kariyeri zarar görmez' yorumunda bulunulmuştu.

Kaynak : Akşam




__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4717 (20091226) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com

Çok Gizli Yakınlaşma

Posted: 26 Dec 2009 10:11 AM PST

Çok Gizli Yakınlaşma

 

İsrail istihbarat sitesi Debka, Yunanistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Georgios Karamalikis’in Aralık ayı içinde İsrail’e gizli bir ziyaret gerçekleştirdiğini ileri sürdü.


Ankara’nın İran ve Suriye eksenine yanaşmasıyla birlikte Türkiye-İsrail ilişkilerinin soğumasına karşılık İsrail-Yunanistan ilişkilerinin giderek yakınlaştığını savunan Debka, son ziyaretin de bunun bir parçası olduğunu iddia etti.

Haberine İsrail askeri kaynaklarına dayandıran istihbarat sitesi, Yunan Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın, genellikle askeri yetkililere uygulanmayan üst düzey bir protokolle karşılandığını yazdı.

Debka’ya göre Koramiral Karamalikis, İsrail’in sadece çok yakın müttefiklerine uyguladığı bir program çerçevesinde, bu ülkenin çok gizli tutulan bazı üslerini de gezdi. Bu çerçevede Yunan komutana, İsrail’in sır gibi sakladığı INS Dolphin 800 tipi nükleer füze fırlatma kapasiteli denizaltılarıyla Saar V sınıfı Eliat 501 muhribi de gösterilerek bilgi verildi.

Sözkonusu denizaltı ile muhrip geçtiğimiz aylarda Süveyş Kanalı’nı geçerek Kızıldeniz’e girmişti. İsrail bu gösteriyle İran’a gözdağı vermişti.

Türkiye, İsrail’i NATO çerçevesindeki hava tatbikatından çıkarırken, Yunanistan geçen yıl İsrail’e geniş çaplı bir ortak hava tatbikatı düzenlemişti. Bu tatbikata, İsrail’den kalkarak Yunanistan’a giden 100 İsrail savaş uçağı katılmış, İsrail bu yolla gövde gösterisi yapılmıştı.

http://www.debka.com/headline.php?hid=6434


 



__________ Information from ESET Smart Security, version of virus signature database 4717 (20091226) __________

The message was checked by ESET Smart Security.

http://www.eset.com

[anadoluhaber:36883] Mehmet Akif ERSOY'un Vefatı

Posted: 27 Dec 2009 06:36 AM PST

MEHMET AKİF ERSOY’UN VEFATI

 

 

         Mehmet Akif ERSOY 1873 yılında İSTANBUL’da doğdu. Babası, Fatih Camii ders-i amlarından İpek’li Tahir Efendi’dir. Ortaöğrenimini Fatih Merkez Rüştiyesi’nde ve Mekteb-i Mülkiye İdaresi’nde gördü. İdadi öğrenimini bitirdiği yıl, Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi’ne girdi, okulun baytarlık bölümünü birincilikle bitirdi. (1893)

 

         Ziraat Nezareti Umur-i Baytariye Şubesine girdi. Meşrutiyetin ilk döneminde Ziya GÖKALP’in öncülüğüyle başlayan” “Türkçülük” akımına karşı “İslam Birliği” görüşünü benimsedi. Bir süre sonra Anadolu’ya geçerek Birinci Büyük Millet Meclisinde BURDUR milletvekili olarak görev yaptı. (1920-1923) Yine bu yıllarda “İstiklal Marşı” nı yazdı. (1921); zafer kazanıldıktan sonra İSTANBUL’a döndü; şapka kanunu, laiklik vb. gibi siyasal ve toplumsal hareket ve devrimleri kendi inanç ve ideallerine aykırı gördüğü için TÜRKİYE’den ayrıldı. Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa’nın çağrılısı olarak MISIR’a gitti. HİLVAN’a yerleşti, burada rahatsızlandı. Tedavi için döndüğü İSTANBUL’da 1936 senesinde vefat etti.

 

Selam, saygı ve dualarımla.

 

Yakup MUSA

 

27.12.2009

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36902] Sevgili Sivilay Abla, Genelkurmay Başkanı'nın, "asimetrik psikolojik savaş"ı ağzına sakız etmesinin nedeni nedir?

Posted: 27 Dec 2009 04:09 AM PST

Soru: Sevgili Sivilay Abla, ben bir şeyi merak ediyorum. Buna en iyi siz cevap verirsiniz. Genelkurmay Başkanı’nın, TSK’ya karşı “asimetrik psikolojik savaş” olduğunu ağzına sakız etmesinin nedeni nedir? (Uğur Bekir)

Cevap:
Sevgili Uğur, mızıkçı çocuklar oyunda kaybedince karşısındakini hile yapmakla suçlarlar. Gol yediklerinde “ofsayttı” derler. İkiden fazla kişiyle oynanan oyunlarda “siz ikiniz bir oldunuz” diye suçlamada bulunurlar. Senin sorunun cevabını en iyi ben değil, Genelkurmay Başkanı’nın misket, top, kızmabirader oynadığı çocukluk arkadaşları verebilir.

--
Dr. Tarık Ziya

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36873] Sevgili Sivilay Abla, Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu'ya şöyle bir mektup gelmiş

Posted: 27 Dec 2009 04:08 AM PST

Soru: Sevgili Sivilay Abla, Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu’ya şöyle bir mektup gelmiş: “Sayın Mutlu, Ben Antalya’da bir otelde restoran şefi olarak çalışıyorum. Her sezon Diyarbakır ve çevresinden gelen 14 kişiyi düzenli olarak işe alır ve çalıştırırız. Geçtiğimiz sezona kadar da hiçbir sorunla karşılaşmamıştık. Ama son sezonda her şey değişti. Bu 14 kişi aralarında Kürtçe konuşmaya başladılar. Doğal olarak bir şey demedik. Daha sonra bar ve restoranda, müşterilerin yanında yüksek sesle konuşmaya başladılar. Yine bir şey demedik. Ama bunların dışında kalan personel, zamanla onların Kürtçe olarak kendileriyle alay ettiklerini söylemeye başladı. Sözlü tartışmalar, zamanla yumruklaşmaya dönüştü. Üç tanesi PKK propagandası yaparken yakalandı. Şimdi otel yönetimi karar aldı, önümüzdeki sezondan itibaren bir tane bile Doğu kökenli personel çalıştırılmayacak. Lütfen; toplumdaki bu bölünmeyi, sözüm ona Kürt açılımı yapanlara duyurun ve onları uyarın.” Mutlu’nun, “aldığım en korkunç okur mektubu” yorumuyla üzerine benzin döküp yayımladığı bu mektup size gelseydi nasıl cevap verirdiniz? (Haluk İlyas)

Cevap: Sevgili Haluk, şöyle cevaplardım:

Sevgili Şef Arkadaş, “Diyarbakır ve çevresinden”, “Doğu kökenli” diye uzun uzun tanımlamaya çalıştığın kişilere kısaca Kürt diyebilirsin. Çekinme, onlara Kürt dediğin için kimse diline biber sürmeyecek ya da Türkiye bölünmeyecek. Mektubunda gayet güzel ifade ettiğin üzere, Türkmüş gibi davranan Kürtlerle kimsenin bir sorunu yoktu. Dedikleri gibi, Cumhurbaşkanı da, Antalya’da garson da olabilmekteydiler. Açılım laflarıyla; Kürt olarak da Cumhurbaşkanı ve garson olabileceklerinin sinyali verildi. O zamana kadar Kürtçe konuşmaya çekinen garsonlar, artık normal olarak birbirleriyle en iyi bildikleri dilde konuşmaya başladılar. Sözde dediğin Kürt açılımı onları Kürtçe konuşmaya zorlamadı. Onları Türkçe konuşmaya zorlayan koşulları ortadan kaldırdı, normalleştirdi. Senin hayıflandığın şeyin Türkçesi şudur: Eskiden ne güzeldi, hiç biri Kürtçe konuşmaya cesaret edemezdi.

Şimdi, Türk garsonlar ilk defa Kürtçe konuşan birilerini görmektedirler. Aynı işyerinde çalışan, ilk defa Kürtçe konuşmaya cesaret eden delikanlılar ile ilk defa Kürtçe konuşan birilerini gören delikanlılar arasında bir gerilim olması da normaldir. Kürtçe konuşulması her iki taraf için de olağanüstü bir durum olmaktan çıkıp sıradan bir durum oluncaya kadar bu tür gerilimler yaşanabilir. Şef denilen kişinin yapması gereken bu delikanlıların arasını bulmaktır.

Kürtçe bilmeyen Türklerin, Kürtçe kendileriyle alay edildiğini anlamaları mümkün değildir. Velev ki alay edilmiş olsun. Bugüne kadar Türkçe aksanı için Kürtlerle alay ettiklerine saysınlar, denebilir. Rus ve Alman turistlerin yanında yüksek sesle Kürtçe konuşulmasının ise açılımla hiç ilgisi yoktur. Bu bir görgü, bilgi kuralının ihlalidir. Kürtleri mevsimlik işçi olarak çalıştırmanız, barışçıl kişiliğinizden değil, ucuz işgücü tercihinizdendir. Düşen kâr bilançonuz sizi yeniden buna mecbur edecektir. Kapitalizmin milliyetçiliğe galebe çaldığını görmek benim için bir hayli keyif vericidir.


--
Dr. Tarık Ziya

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36872] Ergenekoncular, DHKP-C'lilerle de "işbirliği" halinde! Peki ya Kemalistler?

Posted: 27 Dec 2009 03:49 AM PST

Hasan Karakaya - Vakit
hasankarakaya@vakit.com.tr
2009-12-27

Suikast girişimi... Çok basit birkaç soru!
 
Bilirsiniz, yazılarımı “herkesin anlayacağı” şekilde “sade” yazmaya çalışırım.. Bir “edebiyat” kaygım olmadığı için, mümkün olduğunca “basit cümleler”le anlatırım meramımı... Ki, “dağdaki çoban” da faydalansın, “üniversitedeki profesör” de... Zaman zaman ziyaretime gelen “çoban”lar ve “profesör”lerin söyledikleri de gösteriyor ki; amacıma ulaşmışım... Geçenlerde, bir “avukat” ile bir “öğretmen” okurum aradı... “Biz..” dediler, “Sizi okumaya başladığımızda ortaokula filan gidiyorduk... Biz sizinle büyüdük, gerçekleri sizden öğrendik... Olan-bitenin perde arkasını öğrenmek için de hâlâ Ayna’ya bakıyoruz...”
Ne mutlu bana, ne mutlu Vakit’e...
Dile kolay;
Bir “nesil” yetiştirmişiz!..
Tabiî, şu da var:
Biz de “okurlarımız”la büyüdük...
Onlardan çok şey öğrendik...
KÂĞIDI NİYE YUTMAYA KALKMIŞLAR?
Yazıya, özellikle böyle bir “girizgâh”la başladım ki; kendilerini “allâme” sanan “zırcahil”ler şunu çok iyi bilsin: Bazılarının, “dağdaki çoban” kadar bile algılama kapasitesi yok!..
O kadar “gerzek”ler ki;
“Arınç’a suikast teşebbüsü” olayında “suçüstü” yapılan “binbaşı” ve “albay”ın, ellerinde bulunan “adres yazılı kâğıt”ı yutmaya çalışmasını bir türlü anlayamıyorlar ya da “işlerine gelmediği” için anlamak istemiyorlar.
“Nasıl olur” diyorlar;
“Koskoca albay ve binbaşı, bir ev adresini hafızasında tutamaz mı?.. Niye kâğıda yazsınlar ve niye yutmaya kalksınlar?”
Bunlar, askeri “gözlerinde çok büyütüyor” ve onun hiçbir hata yapmayacağını düşünüyor olmalı ki; askere hiç toz kondurmuyorlar!..
Öyle ya;
“Asker uyumaz, asker acıkmaz!..
Asker üşümez, asker terlemez!..”
Ve elbette;
“Asker hata yapmaz!”
Oysa, asker de bir “insan”dır ve her insan gibi onlar da hata yapar!..
Hem de “komik” hatalar...
Meselâ, “fıkra” mıdır, “yaşanmış bir olay” mıdır, şöyle bir hikâye dolaşır dillerde:
Bir teğmen, görevli olduğu kışlada dolaşırken, karşısına yeni boyanmış bir bank çıkar.
Teğmen, bu boyalı bankın başına bir askeri nöbetçi yazdırır... Amacı bankın boyalı olduğundan habersiz kişilerin buraya oturmalarına engel olmaktır.
Oturmak isteyen olursa, nöbetçi asker uyaracaktır.
Aradan yıllar geçer.
O teğmen, bu defa general olur ve yine aynı kışlada komutan olarak görevlendirilir.
Bir gün kışlasını denetlerken bir bankın başında bir askerin nöbet tutmakta olduğunu görür ve askere neden orada nöbet tuttuğunu sorar.
Asker de sebebini bilmediğini, sadece orada beklediğini söyler.
Bunun üzerine general, orada neden nöbet tutulduğunu araştırır ve karşısına yıllar önce kendisinin vermiş olduğu nöbet talimatı çıkar.
Nöbet, o bankın üzerindeki boyanın kuruması amacıyla konulmuştur ama “verilen emrin sorgulanmadan yerine getirilmesi ve düzenin böylece devam ettirilmesi anlayışı” sebebiyle, yıllar boyu uygulanagelmiştir.
O bankın boyası çoktan kurumuş, hatta bank bile eskimiş ama başındaki nöbet tutma uygulamasından vazgeçilmemiştir...
EMİR TEKRARI NİYE VARDIR?
Bu hikâye, “askeriyede işlerin nasıl yürüdüğünü” anlatmaya herhalde yeterlidir ama, şunu da hatırlatmakta fayda var:
Malûm, askerlikte, bir “emir tekrarı” vardır.. Komutan, meselâ, “mıntıka temizliği yap” dediğinde, asker “emredersiniz” deyip, gitmez... Ya ne yapar; “Emredersiniz!.. Mıntıka temizliği yapacağım komutanım” der!..
Şimdi, bu “emir tekrarı”na bakıp da; asker için “geri zekâlı” mı diyeceğiz?..
Oysa, bizim askerimiz “zeki”dir, “çevik”tir!..
“Leb” demeden, bırakın “leblebi” demeyi, anında “Çorum” der!..
O halde, “emir tekrarı”nın sebebi ne?..
Ola ki, “yanlış anlama” olmasın diye!..
Öyle sanıyorum ki;
Binbaşı ve Albay’ın eline de, “yanlış ev”de istihbarat yapmasınlar diye yazılıp verilmiştir “adres yazılı” o kâğıt!..
En başta dedim ya;
Bu işi “dağdaki çobanlar” anladı da, medyadaki “köşebaz”lar hâlâ anlayamadı!..
Ya da, anlamak işlerine gelmiyor!..
CEVAP BEKLEYEN 12 SORU
Oysa, bu olayda sorulması gereken tek soru, “adres yazılı kâğıdın neden yutulmaya çalışıldığı” sorusu değil!..
“Cevap bekleyen” soru, hayli çok.
İşte onlardan bazıları:
- CMK-140/2’ye göre teknik takip mahkeme kararıyla yapılır... Peki, albay ve binbaşının yaptığı teknik takipte mahkeme kararı var mıdır?..
- İstihbarat toplama yetkisi Jandarma, MİT ve Emniyet’e aittir... Bu birimlerden herhangi bir talepte bulunulmuş mudur?.. Takip işini niye istihbaratçılar değil de, Özel Harp’çiler yapmıştır?..
- Takibi yaptığı iddia edilen kişilerin görevlerini, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın ve seferberlik bölge başkanlıklarının hangi mevzuatına göre yapmaktadır?.. Bu personelin görev tanımları arasında askerî personel ve sivil şahıs takibi var mıdır?
- Sahte kimlik kullanma yetkisini kimden almışlardır?.. Kiralama için yapılan harcamalar nereden karşılanmaktadır?
- Bu kişilere verilen görevin, evrakları nelerdir. Eğer böyle bir görevlendirme yapıldıysa, 9 ay boyunca yapılan teknik takibin görev raporları nerededir?.. Emri kim vermiştir? Yoksa sadece şifahî emir mi verilmiştir?
- Böyle bir görevlendirme; Arınç’a yapılması plânlanan operasyonu gizleme veya perdeleme için mi yapılmıştır.
- Genelkurmay Başkanlığı tarafından Genelkurmay Askerî Savcısı’na bu kişi ile ilgili soruşturma emri verilmiş midir?.. Genelkurmay Askerî Mahkemesi tarafından verilmiş bir teknik takip kararı var mı?
- Genelkurmay Askerî Savcıları Yaşar Yüce ve Tezer Türkay Güven, neye dayanarak aramaya katıldılar?
- Belge sızdıran kişi kimdir?.. Hangi belgeleri kime sızdırmıştır?.. Belgeyi sızdıran kişi ile ilgili telefon dinleme ve takip kararı var mı?
- Teknik takip, 2 veya 3 vardiyadan oluşur... Takibe katılan diğer ekipler kimlerdir?.. Seferberlik bölge komutanlıkları başka yerlerde de takip yapıyorlar mı?
- Takip yapmak için neden albay ya da binbaşı kullandılar?.. Bu işlerde normal şartlarda astsubaylar kullanılmaz mı?..
- Olay sırasında yakalanan binbaşı ve albay, Özel Kuvvetlerde görevli... Olayın hemen akabinde de olay yerine Seferberlik Tetkik Kurul Başkanı gidiyor. Bu da olayın birkaç kişinin işi olmadığını gösteriyor... Emri ilk veren kimdir?..
Ankara Büromuz muhabirlerinden Turgay Aktürk’ün derlediği bu sorular, belli ki “işi bilen birileri”yle görüşülerek elde edilmiş!..
Yani işin içinde “adres yazılı kâğıdı yutma” çabasından da öte, önemli detaylar var!.. Bu detayların “neler” olduğunu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de “çok iyi biliyor” olmalı ki; açıkça söyledi: “Konuşamam!.. Anlatamam!”
Ya, Org. İlker Başbuğ’un sözlerine ne demeli?.. O da, şöyle konuştu:
“Belki bazı suallere cevap verememiş olabiliriz. Netice olarak bugün itibariyle buna ilave edeceğimiz başka herhangi bir şey yok. Yeri geldiği zaman belki tamamlayıcı bilgiler verme durumumuz olabilir.”
Görünen o ki;
O da konuşamıyor!..
Tabiî, “işi bilenler” konuşmayınca, meydan “medya soytarıları”na kalıyor!..
Habire “inci” yumurtluyorlar!..
O BİNBAŞI İYİ İNCELENMELİ!
Bana kalırsa, adı “suikast iddiası”na karışan Binbaşı İbrahim G.’nin “geçmişi” çok iyi araştırılmalıdır... Muhabirimiz Hüseyin Şenocak’ın elde ettiği şu bilgiler üzerinde önemle durulmalıdır:
- Mesela, “Ergenekon tutuklusu Muzaffer Tekin” ile, “bazı DHKP-C’liler”le veya “Türkiye Gençlik Birliği” üyeleriyle herhangi bir ilişkisi, bağlantısı veya görüşmesi olmuş mudur?.. “Tefeciler”le veya “uyuşturucu tüccarları” ile ilişki derecesi nedir?..
- “Turksolu.org” internet sitesinde yazılar yazmış ve kendisini “Atatürk’ün Kemalist askerleriyiz” diye tanıtmış mıdır?..
- Bir “Türkçü” internet sitesinde de, “Türk İntikam Birliği’ni sonsuza kadar desteklediğini” yazmış ve yazısını “Ulu Gök Tanrı, dileğimi kabul ve daim eyle” diyerek bitirmiş midir?..
- “AK Parti” ve “Kürtler” hakkında ne düşünmektedir?.. AK Parti ve Kürtlerle ilgili olarak “Kürt-İslâm faşistleri” tabirini kullanmış mıdır?.. Kürtler ve Ermeniler için; “Ya terk et, ya geber!” demiş midir?..
Ve son soru;
- “Binbaşı İbrahim G.”, sırf “koyu bir AK Parti düşmanı” olduğu için mi bu işle görevlendirilmiştir?..
Görüyorsunuz ya;
Sorular çok basit ve de çok açık...
Öyle sanıyorum ki; ne demek istediğimi, “Turgutlu Dağlarında keçi çobanlığı” yapan okurum çoktaan anlamıştır!.. Mesele, kendilerini “aydınlanmacı” diye yutturan “karanlık kafa”lara anlatmakta!..
Dilerim, onlar da anlar!..
Dilerim, onlar da sormaya başlar;
“Savcılar, önceki gece Özel Kuvvetler Komutanlığı’na niye sokulmadı, niye geniş çaplı arama yapamayıp, sınırlı bir aramayla yetinmek zorunda kaldılar?”
Kim; kimi koruyor, neyi gizliyor?..
Sorular “çok açık” değil mi?..
Çobanlar, çoktaan “Çorum” dedi bile!..
============
Kim bu televizyoncu?
Türkiye’de, “burnundan kıl aldırmayan”, omuzuna dokunsanız hemen “höykürmeye” başlayıp “mahkeme”lere koşan bir “televizyoncu” var... Kendisi, “yargısız infaz ve linç üstadı”dır ama “nasır”ına bassan, “hedef gösterildiğini” iddia eder!..
İş bu televizyoncu, Sabancı Suikastı’nın faillerinden Fehriye Erdal’ın Almanya Frankfurt’ta yaşadığı evi görüntülemiş ve ekranlarda demişti ki; “polis ve MİT bulamadı ama biz bulduk!”
Bu haberi “habercilik şehveti”yle mi yapmıştı, yoksa “yardım ve yataklık” amacıyla mı, orası pek bilinmiyor ama, bir “gizli tanık” diyor ki;
“Fehriye Erdal’ın Almanya’da yaşadığı evi polis öğrenmişti ama, o televizyoncunun deşifre etmesiyle Fehriye Erdal evden kaçtı!”
Şimdi, “kim o televizyoncu?” diye sorabilirsiniz... O, “kendisini” biliyor, “ben” de biliyorum... Tabiî, siz de az-çok tahmin edebilirsiniz... Ama, “onun kimliğini” açıklamayacağım!.. Açıklarsam, yine “hedef gösterildim” diye höykürmeye başlar!.. En iyisi mi, ekranlarda “en çok Ergenekon avukatlığı”nı kim yapıyorsa, ona bakın!..
Malûm, Ergenekoncular, DHKP-C’lilerle de “işbirliği” halindedir!..


--
Dr. Tarık Ziya

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36890] O özel odaya da girildi!

Posted: 27 Dec 2009 03:47 AM PST

O özel odaya da girildi!
 
'Bülent Arınç'a suikast' iddiasıyla dün Özel Kuvvetler'de arama yapılmış ancak evrak odasına girilememişti. Mühürlenen odalar da gece savcılar arama yaptı.
 


Arınç'a yönelik suikast iddiasını soruşturan sivil savcılar, önceki gece Özel Kuvvetler'e bağlı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda 10 saatlik bir arama yaptı. 8 subayın gözaltına alınmasıyla sonuçlanan ilk aramada Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın 'kalbi' olarak tabir edilen mühürlü evrak odasına girilmesine izin verilmedi. Bunun üzerine odanın kapısı mühürlendi. Savcılar, söz konusu odaya da dün akşam yapılan ikinci aramada girdi. 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast ve devletin zirvesine yönelik izleme iddialarıyla ilgili soruşturma derinleşiyor. Özel yetkili savcılar, ikinci kez Seferberlik Tetkik Kurulu'nu aradı. Askerler tarafından önceki akşam girişi engellendiği için hâkim tarafından mühürlenen kozmik bürolarda inceleme yapıldı.

Genelkurmay Özel Kuvvetler Komu-tanlığı'na bağlı Seferberlik Tetkik Ku-rulu'nda önceki akşam yapılan 10 saatlik aramanın sonucunda 8 asker gözaltına alındı. Bunlar arasında kurulun başındaki bölge komutanı Albay Yusuf A.'nın yanı sıra Arınç'la ilgili bilgi notlarını yutmaya çalışırken yakalanan Albay Erkan Y.B. ve Binbaşı İbrahim G. de bulunuyor. Diğer 5 subayın, Albay Erkan Y.'nin üzerinden çıkan listede adı geçen personel olduğu öğrenildi. Gözaltıları kamuoyuna Genelkurmay Başkanlığı duyurdu. Açıklamada, aramanın önceki akşam saat 19.30'da başladığı ve dün sabah saat 05.46'da tamamlandığı belirtildi.

Edinilen bilgilere göre, özel yetkili 5 savcı, askerî personel tarafından engellenmeye çalışıldı. Savcılara sadece gözaltına alınıp serbest bırakılan albay ve binbaşının odasının aramasına izin verilmesi krize sebep oldu. Bunun üzerine arama kararını veren 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Kadir Kayan, 02.30'da olay yerine geldi. Askerî personel, hâkime de direnince bu kez binaya Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner çağrıldı. Görüşmeden sonuç çıkmayınca Kadir Kayan, aranmasına izin verilmeyen odaları ve pencereleri mühürleyerek olay yerinden ayrıldı.

Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda yapılan aramanın detayları belli oldu. Edinilen bilgiye göre 19 Aralık'ta Arınç'ın evinin yakınında gözaltına alınan iki subayın serbest bırakılmasının ardından delillerin yok edildiği ihbar edildi. Bunun üzerine Ankara 11. Ağır Ceza Mehkemesi'nden Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda arama kararı çıkartıldı. Arama için Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan'ın başkanlığında özel yetkili beş savcı görevlendirildi. Savcılar, Ankara 11. Ağır Mahkemesi Nöbetçi Hâkimi Kadir Kayan'dan alınan arama kararı ile birlikte mesai saati bitiminde Balgat Kirazlıdere mevkiinde bulunan Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'na geldi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) ekipleri arama için olay yerinde hazır bulundu.

Savcıların genel arama kararı bulunmasına rağmen nizamiyeden içeri sokulmaması krize neden oldu. Genelkurmay Adli Müşavirliği'nce görevlendirilen askerî savcının gelmesiyle sivil savcılar başkanlığa alındı. Aramada askerî savcı, sivil savcılara eşlik ederken TEM ekiplerinden ise sadece iki polis şefi içeri girebildi.

Seferberlik Bölge Başkanlığı'ndaki arama çalışmaları 19.30'da başladı. Savcılar mahkeme kararına dayanarak binadaki diğer odalarda da arama yapmak istemesi ikinci bir krize neden oldu. Askerî personel, sadece Arınç'ın evinin çevresinde yakalanan Albay Yılmaz B. ile Binbaşı İbrahim G.'nin çalışma odalarının aranmasına müsaade etti. Savcıların ellerindeki kararın binada genel aramayı içerdiğinde ısrar edince fizikî direnişle karşılaştı. Bunun üzerine gece savcılar 02.30'da Hakim Kadir Kayan'ı arayarak, verdiği kararın gereğini yerine getiremediklerini bildirdi. Hakim Kayan, gece yarısı olay yerine geldi. Ancak askerî personel, Hakim Kayan'a da direndi. Bu noktadan sonra olaya Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner müdahil oldu. Seferberlik Bölge Başkanlığı'na gelen Orgeneral Güner, Hakim Kayan'dan fazla ısrar etmemesi yönünde ricada bulundu. Direnci kıramayan Hakim Kayan da önemli delillerin olduğu düşünülen bütün bölümlerin kapı ve pencerelerini mühürleyip, tutanak tutarak binadan ayrıldı. Binada savcıların arama yapmak istediği odalara dün bu yüzden geç saatlere kadar girilemediği öğrenildi.

Engellemelerden dolayı yarım kalan arama dün kaldığı yerden devam etti. Şemsettin Özcan'ın başında bulunduğu özel yetkili savcılar, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekiplerle birlikte dün akşam saat 21.00'de Kirazlıdere'deki Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'na gitti.

İkinci aramada izin verilmediği için Hakim Kadir Kayan'ın mühürlediği ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın kalbi olarak adlandırılan "mühürlü evrak odası"na girdi. Özel yetkili savcılara Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği'nce görevlendirilen askerî savcı da eşlik etti.

Seferberlik Bölge Başkanı Albay da sorgulanıyor
10 saatlik aramada Ankara Seferberlik Bölge Başkanı Albay Yusuf A. ile 19 Aralık'ta Arınç'ın Çukurambar'daki evinin arka sokağında yakalanıp serbest bırakılan Albay Erkan Yılmaz B. ve Binbaşı İbrahim G. hazır bulundu. Sabah saat 05.46'da sonuçlanan aramada Başkan Albay Yusuf A., Albay Erkan Yılmaz B. ve Binbaşı İbrahim G.'nin de aralarında bulunduğu 8 subay gözaltına alındı. Gözaltına alınan diğer 5 subayın Albay Erkan Yılmaz B.'nin üzerinden çıkan listede adı geçen personel olduğu belirtiliyor. Söz konusu subayların Bülent Arınç'ın evinin çevresinde keşif ve gözetleme yapan otoları rent a car firmasından kiraladıkları saptanmıştı

8 subayın gözaltına alındığını kamuoyuna Genelkurmay duyurdu 
Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde bulunan Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı'ndaki aramanın ardından gerçekleşen gözaltıları kamuoyuna Genelkurmay duyurdu. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgi notunda, sabaha karşı biten aramadan sonra başkanlıkta görevli 8 askeri personelin gözaltına alındığı bildirildi. Aramanın önceki akşam saat 19.30'da başladığı belirtilen açıklamada, şöyle denildi: "İlgili kanun ve mevzuat uyarınca aranan yerin askerî mahal olması nedeniyle arama cumhuriyet savcıları nezaretinde Merkez Komutanlığı görevlileri tarafından icra edilmiştir. Sabah saat 05.46'da sona eren aramayı müteakip burada görevli 8 askerî personel gözaltına alınarak, Ankara Merkez Komutanlığı'na götürülmüşlerdir.''
 


--
Dr. Tarık Ziya

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

[anadoluhaber:36903] Polisin suçlandığı iki olay ve gerçekler!

Posted: 27 Dec 2009 03:45 AM PST

Ali Karahasanoğlu - Vakit
akarahasanoglu@vakit.com.tr
2009-12-27

Polisin suçlandığı iki olay ve gerçekler!
 
Polisi tutuyor, askeri eleştiriyor diye kimse haksız nitelemeye soyunmasın.
Somut iki olay vereceğim.
Somut iki tavır üzerinden değerlendirme yapacağım.
Aksini iddia eden de, yine somut olaylardan, somut bilgilerle beni yalanlasın.
Olaylardın birisi, AK Parti Elazığ Milletvekili Fevzi İşbaşaran’ın başına gelenler.Daha doğrusu, İşbaşaran ekseninde yaşananlar.
Diğeri de Başbakan Yardımcısı BülentArınç’a suikast iddiası ekseninde yaşananlar.
Önce birinci olayın somut verilerini aktaralım.
Fevzi İşbaşaran ilk atağında; eşi, baldızı ve kızı ile birlikte, geceyarısı aracının polislerce çevrildiğini, hakarete uğradığını, aracının lastiğinin bıçaklandığını iddia etti.
Polisleri çok ağır şekilde suçladı.
İki gün sonra bir telefon kamerası ile çekilen görüntüler ortaya çıktı.
Suçlanan polisin yanlış bir hareketinin olmadığı, tam aksine milletvekilinin yanlış tavırlar içinde olduğu ispatlandı.
Bu olaydan alınacak ders ne?
Her yanlış suçlamayı çözecek, karşı delille iddiaları çürütebilecek gerçeklerin isbatı imkânı vardır. Yeter ki, imkânlar zorlansın.
Polis de, imkânlarını zorlamış; olay tartışmaya dönüştüğünde, ileride olacakları tahmin ederek, cep telefonu ile de olsa, olayları kayda almış. Ve polisin suçlandığı, “milletvekiline küfrettiler, tehdit ettiler” iddialarını, şimdi somut delillerle çürüttüler.
İkinci olay; bir albay ile bir binbaşının başına gelenler.
Albay ve binbaşı da, yine polisin kendilerine tuzak kurduğunu, veya en azından birilerinin bu tuzağı kurduğunu, polisin de buna alet olduğunu iddia ediyorlar.
Kendi ceplerinde çıkan adres yazılı kağıdın, aslında kendilerine ait olmadığını ileri sürüyorlar.
Aslında biz, milletvekili-polis tartışmasındaki gibi, yine polisin varsa, yaptığı görüntü kayıtları ile gerçek durumu ortaya çıkartmasını isteriz ama.. Muhtemelen bu konuda savcılığın bir yasağı vardır. Onun için, polis elindeki tüm bilgileri, ortalığa çıkartamıyor. Ayrıca bu olaydaki soruşturma, polis açısından zaten gizli.. Verecekleri ayrıntılar, soruşturmanın hedefine zarar verebilir.
Fakat, albay ve binbaşımız, bu olayda kendilerine yöneltilen iddiaların yanlışlığı konusunda ısrarcı iseler, çok rahat, kamuoyunu aydınlatacak delilleri sunabilirler.
“Ne istiyorsunuz kardeşim? Adres yazılı kağıdın açıklamasını mı?” deyip, devam edebilmeliler: “Yollayın o kağıtları Adli Tıp’a.. Bizim parmak izimiz çıkmayacak..Çünkü bizde yakalanmadı” diyebilmeliler.
“Yollayın o adres yazılı kağıdı incelemeye, yazının bize ait olmadığı ortaya çıkacak” diyebilmeliler.
Bunu diyemiyorlar.. Gidip; tartışmalı bir televizyon kanalından, kendileri lehine kısa açıklamalarla kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar.
Halk o kanala inanmıyor ki; siz o kanaldan konuyu izaha çalışıyorsunuz!
Gelin TRT’ye.. Oradan yapın, yapacağınız açıklamayı..
Üstelik, adres yazılı kağıt ile de bitmiyor olay..
Kiralanan araçların hangi tarihten beri kullanıldığı, o gün gözaltı olayına kadar neler yapıldığı, evlerinde yapılan aramada başka Bakanlara yönelik de adreslerin çıkıp çıkmadığı konularında da açıklamalar yapılması gerekiyor..
Ama albayımız yapmıyor, binbaşımız yapmıyor.
Genelkurmay Başkanımızın olaya el koyup, her iki subayın bilgisayarları ve diğer özel eşyalarında arama ve tetkikleri yapıp, kamuoyunu aydınlatması gerekiyor.
O da bunu yapmıyor. İşi zamana yayıyor.
O sırada sivil yargıdan gelen arama kararı ile şaşıp kalıyorlar..
“Şu odayı ararsınız, bu odaları arayamazsınız” deniliyor.
TSK’nın, çok önemli gizli bilgileri içeren bilgisayarlarının, sıradan bir hakim kararı ile incelenmesinde sakınca olabilir. Ama lütfen söyler misiniz, bu sakıncayı ortadan kaldıracak girişimi, sizler zamanında niye yapmadınız?
Niye zamanında gerekli aramaları yapıp, kamuoyuna da bilgi verip, olayın üzerine gittiğinizi açıklamadınız da, her zamanki gibi, “soruşturma açılmış ve devam etmektedir” klasik açıklaması ile yetindiniz?
Ve daha önemlisi, trafik polisi bile kendi lehine görüntüleri çekiyor ve ortaya koyuyor da, sizler niye, albay ve binbaşının komutanlık giriş çıkışlarının kamera kayıtlarını verip, aslında olaylarla pek ilgisi olmadıklarını ispat edemiyorsunuz?
Olayların çözümü, şeffaflıktan geçer. Şeffaflık sağlanamadığı takdirde de, klasik senaryolarla, halk bu yalanları yutmaz.. Bizden söylemesi...


--
Dr. Tarık Ziya

Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon

Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı

--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
 
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
 
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.