Savcı olduğum yılları hatırlıyorum.
Çarşıdan geçerken herkes ayağa kalkar, selam verirdi...
Öyle ya cumhuriyetin savcısı geçiyor...
Dehşet, korkulu.
Vatandaş bilirdi ki içeri atmayı da savcı yapar, ceza vermeyi de...
Hatta kutsanmış rejime yan bakanları bile savcı asardı...
Hele de "İstiklal" adındaki mahkemeleri yaşayan bir neslin hafızasındaki savcı simgesi daha da başkaydı. Çünkü o mahkemelerde savunma, şahit dinletme gibi haklar arkadan geliyordu. Mahkeme başkanı “sanığın idamına, şahitlerin bilahare dinlenmesine” demişse o mahkemenin iddia makamında oturan savcı neden korkulu olmasındı?
Kutsanmış devlet bizim nesli hep korkutarak, ürküterek büyüttü.
Niçin korkmasın?!
Ülkesine hizmet etmekten başka günahı olmayan başbakan ile bakanları astıran savcının iddianamesi değil miydi?
Hadi bir çizgi öteye uzanıp Kuva-yı Milliyeci Mustafa Muğlalı Paşa'nın 32 Kürt vatandaşı (Geliye Seyfo, yani Seyfo Geçidinde) kurşuna dizme zevkini konuşalım.
32 can yargılanmadan elleri geri bağlı olarak can verdiler...
Yıllar sonra iş yargıya dökülünce sanık savunmasında “onlar o dilden anlar” demişse vay halimize... Astık kestikler. Kim hesap sorabilirdi onlardan?
Şimdi ise vatandaşın önünden de geçsen, arkasından da kimseler ayağa kalkıp korku saygısında bulunmuyor... Tanıyorsa selam verip geçiyor, değilse görmüyor...
Geçti o günler.
Uygarlaştık...
Öyle iken bugünlere geldik... Karşılıklı suçlamalar görünümü sevimsiz kılsa da, ilerisinin berrak olduğunu düşünüyorum.
Geçiş dönemi hep öyle olur...
Teknoloji sanayiye girdiğinde işçiler hırslarından tüm makinelerle savaşmışlardı. Özellikle İngiltere, işçi-makine savaşından oldukça zarar gören bir ülkedir...
Bizimki de aynen öyle...
Yeni kapılar açılıyor.
Hakimlik ve savcılık astık kestikten ziyade sadece bir meslek dalı.
Mahkemeler korkulu evler değil, aksine hak arama kapıları....
O totaliter yapıdan çok şeyler çıktı...
Şimdi bakıyoruz ki savcı savcıyı tutuklatabiliyor.
Aynı şekilde generaller, subaylar , üzerinde bilim adamı unvanı olanlar cezaevlerinde.
Yargılanıyorlar...
Arkası da gelir diye uykusu kaçanlar Kemalizm’e sarılıyor...
Neler oluyor?
Bu tabloları nasıl okuyacağız?
Geri dönüş mü, yoksa aşiretçilikten uygarlığa açılış mı?
Eskiden başını kaldıramazken şimdilerde hakkını mı arıyor Türkiye?
Uyanıyor muyuz?
Her şerrin bir hikmet yönü var ya. Yoksa o mu?...
İsterseniz burasını birlikte düşünelim...
--
Dr. Tarık Ziya
Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon
Ana Bilim Dalı Başkanı Yardımcısı
Sivil Hastalıkları Mütehassısı
--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
Home / Uncategories / [anadoluhaber:37989] Muğlalı Paşa'nın 32 Kürt vatandaşı kurşuna dizme zevkini konuşalım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.