Muhalefet modasına uymak
Bana yazılan bir cevapta fikirlerimizin karşıt olmasına rağmen çok değer verdiğim bir yazar, cevabının ilk paragrafında diyor ki.
Bugüne kadar birçok konuda yazı kaleme alıp,görüş ve düşüncelerinizi beyan ettiniz.Sizi eleştirenler verdiğiniz yanıtlar hep oldu.Birçoğunu da okudum ama ; Bugüne kadar mayınlı arazilerin temizlenip,bir ülkeye(İsrail) bilmem kaç yıllığına bedelsiz kiralanmasına karşı çıkmanız hariç AKP'yi eleştirdiğiniz yazınızı ben okumadım.
Buna mukabil en fahiş hataları dahi görmezden geldiğinizi ,inkar ettiğinizi veya yok saydığınızı çok tesbit ettim.
Sayın ve değerli arkadaş
Hükümet işbaşına geldiğinden beri, Başta CB. Sezer. Generaller. Üniversiteler, devletin tüm organlarındaki yetkililer, biz bu hükümeti barındırmayız. Ya defolup giderler yada boyunlarına Menderes gibi ipi geçiririz der gibi şuursuzca saldırıya geçtiler. Ben bu durumu şimdiye kadarki seçilmiş milli irade hükümetlerinin tümüne karşıda aynı şekilde saldırılarda da gördüm. Sanki Türkiye başta bankaları, ekonomisini elinde tutanları, ülke gündemini belirleyen ve milletimizi sürekli aşağılayan batı bağımlısı medyası ile, silahtan her türlü ihtiyaç ve eğitimine kadar ABD’ye bağımlı bir NATO birliği olan Ordusuyla, Masonik kuruluşların elinde tutsak olan devlet kuruluşları, yargısı ve devleti ile şimdiye kadar ABD'ye NATO ve batıya bağlı ve bağımlı değilmiş de bu hükümet Amerikancıymış gibi iftiralar ile daha kurulduğu günlerden itibaren resmen topyekun saldırıya geçtiler.
Bu hükümetin getirilişinde tüm bu kuruluşlarımızın önemli bir kesiminin yanı sıra bu kuruluşların bağlı ve bağımlı oldukları dış güçler ittifak ederek getirdikleri halde bunu açık etmiyorlar. Muhtar bile olamaz dedikleri Başbakan’ın yolunu aslında kendileri açtılar ve seçilmesini sağladılar. Dışarıdaki kendi patronları meşruiyet tanıdı ve içeride de kendileri bir süre kullanmak üzere iktidar yolunu açtılar. Bu iç ve dış şer ittifakının bunları getirdiğini gerekirse daha geniş olarak da detaylandırabilirim.
Peki, neden asla istemedikleri bu iktidarı getirmekte bu şekilde iç ve dış şer güçler ittifak ettiler.
Çünkü ABD'nin Ortadoğu’yu yeniden parçalayıp yeni devletler kurmak için hazırladıklar bir BOP planı vardı ve bizim topraklarımızda dahil pek çok komşu ülke parçalanacaktı. ABD'deki neo con’lar denilen Siyonist ekibin bu planı için bir Türkiye’ye ve en önemlisi de bölgeye ve komşularına ihanet etme suçu yüklenecek saf ve akılsız bir kadroya ihtiyaç vardı.İş olup bittikten sonra ihanetle suçlanacak ve ortadan kaldırılacaklardı. İsrail için tehdit olabilecek tüm güçlü devletler parçalanıp küçük lokmalar haline getirilip İsrail’in yönetimine devir edilecekti. İşte bu çok önemli görev için Türkiye’deki geleneksel işbirlikçilerinden başka bir hükümete ihtiyaç vardı ki. Parçalanma o hükümet eli ile yürütülsün sonrada Batının içimizdeki şu andaki istemezükçüler takımı, parçalanmış vatanımızdan bir kısmını sözde kurtarıp hükümeti de vatana ihanetten kurşuna dizebilsinler. Sonra bu Müslümanların hepsi vatan hainidir diyerek İslam dinini kesin olarak yasaklayıp Anayasasına TC. adını değiştirmezlerse, geriye kalan küçültülmüş güdük devletin anayasasına TC. bir Hıristiyan devletidir. Bunun değiştirilmesi teklif dahi edilemez diye yazıp Müslümanları köle haline dönüştürüp din değiştirmek mecburiyetinde bırakabilsinler.
İşte bu yüzden tezkerenin geçeceğine kesin gözü ile baktıklarından bölünme sırasında hükümeti suçlayıp parçalanmayı kolaylaştıracak sonrada işi bitirecek olan ihtilalci planları da hazırlanmıştı. Bu planlar halen yargıdadır. MGK toplantısında kendilerini ilgilendirmeyen ve yetkileri de kendilerinden menkul, bazılarının kökenleri de meçhul, her konuya nane maydanoz olan askeri kanat ilk defa asli işleri olan bir konuda karar vermeleri gerekirken, ilk defa fikir beyan etmeyip hükümetimiz bilir diye karar çıkardılar. ABD den ülkemize siyaset ve ekonomi operatörü olarak gelip Ecevit hükümetine CB. Sezer tarafından bakan olarak paraşütle indirilen, İkinci dünya savaşında Almam büyükelçisi olan Von Papenin Alman Yahudi’si sekreterinin oğlu olan ve eşi de kongre kitaplığının gizli belgeler bölümünde çalışan. ABD Yahudi’si CIA ajanı olarak güney doğu Asya da önemli görevlerde bulunmuş eşi bayan Derviş ile Ankara’ya yerleşmiş siyasi operasyonlarına devam ederken içinde olduğu CHP tezkereye Amerikalı Dervişinde sayesinde ret oyu verme kararı almıştı. Çünkü tüm sorumluluk AKP’nin sırtına yüklenecek ve sonrada proje tamamlanınca ihanetle suçlanacaklardı. AKP ilk büyük zaferini o süreci tüm oyunları bozacak şekilde yöneterek başardı. Bu konuda GKB olan Hilmi Özkök paşayada ileride milletimiz çok büyük şükran duyacaktır. AKP içindeki yüz kadar İslamcılıkla suçlanan kesim sayesinde bu oyunu bozmuş ve tezkerenin ret edilmesini sağlayarak ülkemizi Karadeniz’deki limanları ve İstanbul’daki hava alanlarına kadar ABD'nin emrine veren ve güney doğumuzu sonsuza kadar işgal edilmekten tezkereyi ret ettirmekle koruyarak İçeride devlete ve dışarıda dünya süper güçlerine rağmen bu oyunu bozmuştur.
Benim bir yazımda size sözünü ettiğim ben ekonomist değilim ve fazla bilmediğim işlere bulaşmam mealindeki bir sorunuza verdiğim cevabı referans alarak bazen ekonomik konulardaki görüşlerimi ve hükümetin ekonomik olarak da gayet iyi gittiğini yazmamı yadırgıyorsunuz. O yazımda herkesin ekonomist kesilip apaçık iyiye gidişe rağmen tersine fetvalar verdiği bir dönemde haksız muhalefet korosuna katılmak istemeyişimi karşı yazı yazmanında imkansız olduğu ateş altında, amiyane tabiri ile bulaşmamak için söylediğim bu sözü beni temelli anlayamayacak şekilde anlamanızı hayretle karşılıyorum. Fırtınanı asırlık çınarları devirdiği dönemde benim cılız fidan gibi fırtınayı hafifçe geçirmem için başka çarede yoktu.
Şimdi hayalen Sekiz sene geriye gidelim. 28 Şubatçılar ekonomiyi bankaları ve yeşil sermeye adı altında tüm Anadolu sermayesini batırıp talan etmişler ve ekonomi tamamen dibe vurmuş ve ABD den getirilen bir operatöre teslim edilmiş iken sesi çıkmayanların şimdiki durumlarına bir bakın.Devletin tüm kadroları hükümeti başarısız kılabilmek için vatana ihanet derecesinde hükümetin elini ayağını bağlamaya çalıştığı ve dünya basınının Türkiye’yi orasına burasına para sıkıştırılan bir dansöz olarak karikatürleri ile aşağıladığı dönemde, ABD bize bir milyar dolar hibe yada 7,5 milyar dolar vadeli borç vermeyi çok ağır teklifler ile teklif ettiğinde ve medyanın tam kadro bu para alınmazsa ölürüz biteriz diye ölü evinin paralı ağlayıcıları rolünü üslendiği dönemde hükümet direnmiş ve bu borcu almadan içerideki engellere rağmen varlığını sürdürebilmiştir. Şimdi bir an için o günlere gidiniz ve diğer partiler ile mesela Demirel ile Bahçeli ile Baykallı hükümetler ile bu badireli durumdan bu günlere doğru geliniz. Nasıl bir manzara ile karşılaşırdınız hiç düşündünüz mü?
Bunları anlaya bilmek için zamandan ve mekândan uzaklaşıp uzaktan daha geniş zaman ve mekân alanlarına bakabilmek gerekir. Bildiğiniz gibi zekâ-ı beşer nisyan ile maluldür. (İnsan zekâsı unutkanlık özürlüsüdür=sakatıdır) Bu arada dünya devlerini çökerten dünya ekonomik krizi patladı. Batı hapşırsa zatürree olan ülkemiz, Batı verem olduğu halde grip olarak durumu atlattı. Daha dün denilen yakın zamanda Alman bankaları ve ekonomistleri Türkiye eğer 90 - 110 milyar dolar borç bulamazsa batar diyorlardı ve bize bu borcu vermeyi öneriyorlardı. Boyalı medyamız ve onun ekonomi uzmanları da bu para gelmezse batarız diye ağıtlar düzüp batarız biteriz diye ağlaşır gibi yapıp ülkeyi yeniden ipotek altına sokmaya ve bizleri Almanya’nın iflas edecek ekonomi dallarını, ödeyeceğimiz faizler ile kurtarmaya ve kendimizi batırmaya çağırıyorlardı. Koronun başında da Bild Zaitung’un (Bild Gazetesinin) sahibinin ortağı olduğu Doğan medyası geliyordu. Bir yandan da bir sürü kapatma davaları ile krizi körüklemiş yargı bürokrasisi ve muhalefet de her iktidarı derhal bu teklifi kabul ile piyasayı rahatlatıp bakın krizi atlattım demeye iteceği günü kurtarma duruma rağmen hükümet bu teklifi de ret ediyor ve ülkemiz kazanacaksa biz kaybedelim duruşunu sürdürüyordu.
Şimdi siz bana mayınlı arazi dışında hükümet karşıtı yazı yazmadınız diyorsunuz. İyi de demek ki yerli yerince olursa benimde derhal hükümetin karşısında yer aldığımın bir delilidir bu sözünüz. Hükümet karşıtlarına bakıyorum. Mahallenin eşkıyaları, külhanileri, serserileri, aşüfteleri, gizlice aynı oyunda rol alan Türkçüleri, Kürtçülerinin yanı sıra daha kimler vardı? Danıştay saldırısının olduğu gün bunu hükümet yaptırdı diye yaygaraya başlayan utanmaz ve arlanmazlar korosuna bakalım. Nerden ve nasıl derhal bildiniz. Çünkü zaten organize ve kumpastan haberli ve sahneye konmasını heyecanla bekliyordunuz değil mi? İlk günden teşhis koyanlar ve suçluyu biliverenler! kimlerdi. Parti liderleri, generalleri, yargıçları ve önemli bürokratların irtica yaptı sözleri de kendileri gibi artık beş para etmeyen, şimdi önyargılardan hareketle suçlandıkları iddiası savunmasına sığınan mevki ve makam sahibi kerli ferli cahil ve cühelası ile milletimizi nasıl aynı kaba koyabiliyorsunuz. Ben milletimin sıradan bir ferdi olarak sadece bir hiç’im. Hiçi bir matah olduğunu zannedenlerle kıyaslamak onlar tarafından da kabul edilebilir değildir. Benim işim akıntılara değil hakikate bakmaktır.
Bir olayın daha soruşturması başlamadan hükme varan kerli ferli adamların akılsızlığının yanı sıra ahlaksızlığının da yanında olanlardan mı olmalı idim.
Hayır, ben soyundaki şehitler ile iftihar eden ve çocukluğundan beri Allah bana da şehitlik nasip etmesi için dua eden bir kişiyim. Kimseyi peşinen mahkûm edecek biride değilim. Kimsenin kavalcılar korosuna kapılıp sürüsüne koyun olarak kasap'a sürülebilecek bir koyunda değilim. Üstelik çevresinde gözlerini kapatmaya alıştırılmış bir ortamda gözünü kapatmadan büyümüş her şeyi sorgulayıcı bir kişi olarak sadece Hak'ı gözetir zulme karşı çıkarım.
Hükümetin hiç mi kusuru yok derseniz. Olmaz olur mu elbette var. Mademki lağım kuyusuna döndürülmüş ülkemizin siyasi kanalizasyonlarına temizlemek için girmiştir. Tuvalete girip dışkıladıktan sonra popolarını silip temiz kıyafetleri ile dolaşan diğer dışkıcı siyasiler gibi temiz kalamayacaktır. Kanalizasyona giren tamirci ve temizlikçilerin her yanı elbette herkesten daha kirli görünecektir. Bu onun böyle görünmeyi dahi göze alarak bu çok önemli işe girdiğinin göstergesidir. Diğerleri gibi burnunu tıkayıp dışkılayıp kaçmamıştır. Şimdi siz bana bunun üzerinde dışkılar ve lağımlar bulaşık değil mi, kötü kokmuyor mu diyorsunuz. Doğru diyorsunuz da bu pislikleri neden diğerleri temizleyip de ortalığı temizlemedi demiyorsunuz. Adeta enayi sende git dışkıla poponu sil ve çık kibirli kibirli yürü de adam zannetsinler, lağım taşınca birileri bu pis Türkler bu işi beceremiyor. Derler ve nasılsa gelip Endülüs’teki gibi bizleri de Anadolu’dan sürüp Hazar denizin arkasına sürerler bizde açık alanlarda arazide falan temiz havada dışkılarız hem de toprağa gübre olur demiş gibi oluyorsunuz. İberik yarım adasındaki Endülüs İslam devletini çökertip haçlılara kaptıran sonrada kendileri de kaçıp Osmanlıya sığınan İspanyadan gelenlerin Osmanlıyı da yağmalattıktan sonra şimdide Türkiye’yi yağmalatma çabalarını görmezden gelmemi mi istiyorsunuz. İnsaf yani
A.D.Şimşek
--
Bu grubun hiç bir siyasi oluşum, parti, vakıf, örgüt, dernek veya benzeri yapılanmalarla alakası yoktur.Aynı zamanda onlara uzaklığı veya yakınlığıda bulunmamaktadır. Müslüman Anadolu İnsanının Tarafında yer alan Gerçek Vatanseverliği ilke edinmiş, Anti Emperyalist HABER BİLGİ PAYLAŞIM STANDIDIR.."
Grupta yayınlanan yorum ve yazılardan yazarları sorumludur.Ayrıca harici linklerden de Anadolu Haber Günlüğü Mesul değildir...
Grup Yöneticileri Mail Adresleri Aşağıdadır
kurtulusyolu99@gmail.com
bahadirserhad@gmail.com
forevermirza@gmail.com
Bu gruba posta göndermek için, mail atın: anadoluhaber@googlegroups.com
Bu gruba üyeliğinizi sonlandırmak için şu adrese e-posta gönderin: anadoluhaber-unsubscribe@googlegroups.com
Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com/group/anadoluhaber?hl=tr
adresinde bu grubu ziyaret edin
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınızda Kişilik haklarına saldırı,küfür ve benzeri ifadeleriniz yayınlanmamaktadır.Yorumları yazarken İsminizi belirtmeniz önemle duyurulur.